çünkü çok zekiyim yazar profili

çünkü çok zekiyim kapak fotoğrafı
çünkü çok zekiyim profil fotoğrafı
rozet
karma: 712 tanım: 133 başlık: 34 takipçi: 13

son tanımları


ben bu yazıyı anneme yazdım

her tatilde kapını çalarken içimde hep aynı duygular. bir yanda seni görmek için atan kalbim, diğer yanda zamanın sessizce bizden çaldıklarını fark etmenin acısı. kapıyı açıp bana o sıcacık gülüşünle “hoş geldin” dediğinde, içimde bir şeyler iyileşiyor. ama her gelişimde yüzünde biriken yılları görüyorum ve işte o zaman, içimde tarifi imkânsız bir hüzün büyüyor.

senin ellerin, bana güvenin ne demek olduğunu öğreten ellerin, şimdi biraz daha ince, biraz daha yorgun. o güzel yüzünde yılların izi, saçlarında beyaz bir deniz gibi geçmişin yükü… ve ben, seni böyle gördükçe hem çok seviniyorum hem de çok korkuyorum. çünkü annem, seni bir gün kaybedeceğimi bilmek her geçen gün içimi daha çok acıtıyor.

her vedada arkamı dönüp giderken içimden bir ses "ya bir gün bu kapıyı çalamazsam?" diye haykırıyor. işte o düşünce beni boğuyor. senin olmadığın bir dünya... annem, bu düşünce bile bir dağ gibi çöküyor üstüme. ama o an susturuyorum o sesi, çünkü hala varsın, hala yanındayım. her gelişimde söylediğim gibi yine diyorum:
"anne, ben geldim..."

sen benim en büyük gücüm, en değerli varlığımsın. ben büyüdüm, ama hâlâ senin o küçük çocuğun olmaya devam ediyorum. senin yanında, yıllar geçse bile hep o eski ben oluyorum: senin şefkatinle sarılıp huzur bulan bir evlat.

zamanı durdurmak isterdim annem, seni hep böyle görmek, hep yanımda hissetmek isterdim. ama eğer bir gün bu mesafeler yüzünden yanına gelemezsem, bil ki kalbimin en güzel yerinde hep sen varsın. seni her şeyden çok seviyorum.
devamını gör...

yılbaşı gecesi 00:00 sonrası

geri sayım biter, coşku tavan yapar, herkes birbirine sarılır… sonra bir sessizlik: "e şimdi ne oluyor?"

herkes bir süre boş boş bakar, çerez kasesine uzanır, sonra hayat yavaş yavaş eski haline döner.
devamını gör...

üstteki yazara bir söz bırak

zekasıyla entry’lerini birer kısa filme dönüştüren, anlatım diliyle senaryolar yazan yazar.
devamını gör...

adabı vardır rakı içmenin

öyle eline bardağı alıp "hadi içelim" dersen rakı sana küser. çünkü o bir içkiden fazlasıdır, bir ritüeldir. masada önce suyu konur, sonra rakının rengi açılır; tıpkı sohbetin koyulaşması gibi. rakı bardağıyla kadeh kaldırırken "şerefe" dersin, ama asıl maksat muhabbettir, paylaşmaktır. mezeler birer yan karakterdir, rakı ise hikâyenin baş kahramanı. çatalı, hırsla batırmak yoktur; peynir bile usul usul alınır.

en önemli kural ise susmayı da bilmektir. çünkü rakı masası, herkesin konuştuğu değil, bazen derin derin sustuğu yerdir. boş yere bağırıp çağıran, bir duble sonra kendini yalnız bulur. rakı adabı, biraz hayat adabıdır aslında; ağırdan almak, tadını çıkarmak ve dostlarla yudumlamak.
devamını gör...

dolmuşta para üstü beklerken gerilmek

verdiğin paranın büyüklüğü ile doğru orantılı olarak gerilirsin. verdiğin parayı aslında uzay boşluğuna göndermişsindir. geri dönüp dönmeyeceği meçhuldür. dikiz aynasından şoförü takip edersin. "acaba unuttu mu ? hatırlatsam mı?" diye düşünürsün ama "lan şimdi ters bi'şey söyler rezil olurum" diye söyleyemezsin. içinde bulunduğun bu durum "para üstü bekleyen var mı ?" sorusuyla sevince dönüşür. "beeeen!" diye haykırırsın.

bu durum hemen her dolmuş yolculuğunda yaşanır.. *
devamını gör...

asansörde aynaya bakarken yakalanmak

gündelik hayatta küçük bir özgüven anı yaşarken ansızın gerçekliğe çarpma hissi.

tam saçını düzeltiyor, yüzünü inceliyor ya da kaşlarını kontrol ediyorsundur ki o tanıdık "ding" sesiyle kapı açılır. içeri giren kişiyle göz göze gelmek, o saniyede hayatı yavaşlatır: "beni aynada kendime bakarken gördü mü?"

o birkaç saniye, içeri giren kişiyle göz göze gelmeme savaşıdır. hafif bir köşeye çekilir, başka bir yere bakıyormuş gibi yaparsın. *
devamını gör...

biten kumanda pilini dişleyerek doldurmak

ev içi enerji mühendisliğinin zirvesi.

kumanda pili bitmiş, ama yenisini bulacak durumda değilsindir. aklına hemen o meşhur yöntem gelir: “biraz dişlersem belki çalışır.” pilin üzerine hafifçe bastırırsın, adeta “hadi koçum, son bir enerji ver” diye fısıldarsın.

işin garibi, bu yöntem bazen gerçekten işe yarar. kumanda bir süre çalışır ve kendini mucit gibi hissedersin. ama kısa süre sonra pil bir daha çalışmamak üzere uhrevi bir yolculuğa çıkar..
devamını gör...

markette sıra beklerken diğer kasanın hızlanması

hayatın size “yanlış yerdesin” diye fısıldadığı o can sıkıcı an.

sıra seçimini yaparken saniyelik bir hesaplama yapmışsınızdır: "buradaki kişi sayısı daha az, kesin hızlı ilerler." ama ne olur? yan kasa birden hızlanır, insanlar arka arkaya geçer, hatta poşetlemelerini bile yapıp giderken siz hâlâ aynı yerde duruyorsunuzdur.
devamını gör...

uyurken yorganın altından çıkan ayak

yorganın altındaki sıcaklık fazlasıyla bunaltıcı gelir ve kendini ferahlığa bırakır. o anlık serinlik, ayak için bir zafer gibidir. ama soğuk havanın sinsice yaklaşıp “ben buradayım” demesiyle zafer anında hezimete dönüşür.
devamını gör...

çorap deliğini misafirlikte fark etmek

ayakkabıyı çıkarır çıkarmaz o deliği görmek, adeta hayatın sana “bakalım şimdi ne b.k yiyeceksin” dediği küçük bir sosyal stres testi.

ilk refleks? saklama çabası! ayağını sürekli altına alırsın, çapraz oturur, halının desenlerini stratejik bir siper gibi kullanırsın. her hareketin deliği görünmez kılmak üzerine kurgulanır ama naparsan yap o deliği saklayamazsın. *
devamını gör...

şampuan bittiğinde sabunla idare etme sanatı

çaresizlikle yaratıcılığın birleştiği duş felsefesi. eline sabunu alırken “sıvı-sabun, katı-sabun, şampuan… hepsi aynı ailenin üyeleri sonuçta” diye kendini avutursun. saçına sabunu sürerken köpükler umut vaat eder, ama o umut, duş sonrası saçın saman yumağına dönmesiyle yerle bir olur.
devamını gör...

amel defterini hacklemek

amel defterinin sevap/günah tablosuna üçüncü taraf erişim sağlamayı hayal edenlerin, yazılım dünyasına ilahi bir bakış attıkları girişim.

şimdi bu iş öyle "ctrl+c, ctrl+v" ile olacak iş değil. meleklerin kullandığı sistem tam bir kapalı devre, erişim şifresi falan yok. zaten giriş ekranında "yapılan tüm işlemler loglanmaktadır" diye bir ibare var. hacklersin, iki sevap eklersin, sonra tövbe mekanizması çalışmaz hale gelir, ne yapacaksın?

bir de teknik detay var: bu sistemi hacklemek için önce kullandıkları yazılımı çözmek lazım. linux tabanlı mı, yoksa tamamen göksel bir altyapı mı? adamlar cloud kullanıyor ama bizim bildiğimiz bulut değil, direkt gerçek bulut. yani bırak hacklemeyi, system restore yapma şansın bile yok.

en güzeli, sistemle uğraşma. dosyan düzgün olsun, loglar temiz kalsın. *
devamını gör...

ölünce beni kim yıkayacak

yaşarken kimsenin yıkamadığı bir adam olarak, öldükten sonra kimin yıkadığı çok da umrumda değil açıkçası. zaten hayatım boyunca birileriyle ilgilenmek, temizlemek, düzenlemek derdine düşen hep ben oldum. bir zahmet o iş de arkamdan birilerinin başının belası olsun.
devamını gör...

göt kılı

insanın evrimsel süreçte tam olarak neden var olduğunu çözemediği, ama yokluğunda da bir eksiklik hissedebileceği anatomik detay.
devamını gör...

sözlüğün en kötü yazarları

mesela ben! tam bir "ne yazsa güldüremeyen, ne ciddi yazsa düşündüremeyen" modeliyim. ara sıra "ironik" bir şeyler deniyorum, ama okuyanın yüzünde oluşan o hafif ekşimiş ifade, ne yazık ki kariyerimin en büyük başarı hanesi. bir de tabi, her başlıkta "çok da şey etmemek lazım" tadında cümlelerle idare etmeye çalışan bir yerden sonra tahammül sınırlarını zorlayan tavrım cabası.
devamını gör...

lisede aşık olmak

ilerde dönüp bakınca "ulan ne safmışız" dedirten ama yaşarken "o benim kaderim" diye düşündüğün o yıllar. anılar güzel, ama yalan yok, çoğumuz için fiyaskoyla sonuçlanmıştır. *
devamını gör...

erinmek

beynin "yapmam lazım" diye bağırdığı, bedenin ise "b.k yeme otur, çayını iç" dediği durum.
devamını gör...

hayat

bazen tek bir netflix hesabıyla beş kişi izliyormuş gibi düşük kaliteli hissettirebiliyor. ama yine de, bir sonraki bölümü izlemekten vazgeçmiyoruz.

(bkz: yaşama içgüdüsü)
devamını gör...

büyük patlama teorisi

büyük patlama’dan sonra genişleyen evrenin şu anki çapı yaklaşık 93 milyar ışık yılı. biz ise dünya’nın üzerinde oturup 170 cm’lik insanlık gururumuzla "her şeyin merkezindeyiz" diye düşünüyoruz.*
devamını gör...

gaz kaçağını çakmakla kontrol etmek

gaz+çakmak=patlama denklemine "ama ya patlamazsa?" diyerek meydan okumak. *
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim