1- bozuk giden sistemi düzeltmek için reform yapılır. müslüman olan kişi, islam'ı bozuk olarak görmez. görüyorsa o zaman iman konusunda sıkıntıya düşer. onun için müslümanlar hep şöyle der: "müslümanlar kusurlu, islam değil". çünkü müslüman, dinin sahibi olarak allah'ı görür. kişi sadece bu dinin sahibi değil, mensubu olur.
2- bakın sizin dediğiniz hristiyanlıkta reform, katolik kilisesine karşı yapıldı. yani ortada dini otorite olan kurumsal bir yapı vardı. gelelim islam'a, islam'da böyle bir kurumsal yapı. yok. sakın şeyhülislam demeyin. o bile kamu görevlisiydi ve padişah atıyordu. keza diyanet işleri başkanlığı bile öyle. ruhban sınıfı olmayan, tüm ibadetlerini herhangi bir din adamı olmadan yapabilme hürriyetine sahip bir dinde, karşısına alabileceğin ve dokunabileceğin bir yapı yok. o yüzden batılı anlamda bir reform olmaz islam'da.
3- yukarıda yazmış biri "atanız uğraştı yapamadı" diye. bu cümle şöyle bir soruyu akıllara getiriyor: "incil'i latince'den almanca'ya çeviren (bkz:
martin luther) reformlara neden olmuşsa kuran-ı kerim türkçe'ye çevrilince neden olmuyor?"
ezanın türkçe okutulması olsun, bu gibi uygulamalar olsun aslında amacın çok farklı olduğunu gösteriyor. cumhuriyet devrimleri dini ortadan kaldırmayı çalışmadı, islami bir protestancılık yapmaya da çalışmadı. amaç onu milli bir din haline getirmekti. fakat islam buna karşı da dirençliydi.
not: sanki kuran-ı kerim'in türkçe'ye çevrilmesi ilk defa atatürk zamanında yapılmış gibi yanlış bir algı var. halbuki 14. yüzyılda bile kuran'ın türkçe'ye çevrildiğini bilgisine ulaşabiliyoruz. 1925'te yapılan bu çevirme işi yine eski harflerle yapılmıştı. çünkü harf devrimi 1928'de yapılmıştı. sonraki basımlarda kuran'ın tercümesi latin harflerine aktarılmış oldu.
devamını gör...