1.
türk ve türkiye düşmanı bir deli.
aleviler için şunları demiştir:
alevilerin sözlerine bakarsan, hiç alevi kalmaması lazımdı türkiye'de. şimdi 20 milyonuz diyorlar. nasıl kaldınız 20 milyon? o kadar kestiler sizi. keşke bitirseydi! isyan eden adamı bitirseydi tabii.
çanakkale için şunları:
bana göre çanakkale harbi bir büyük harp değildir. çanakkale, askeri bakımdan bir faciadır. şu beğenmediğiniz kıbrıs harekâtı, çanakkale'den daha ehemmiyetli bir harptir bizim için.
mehmet akif için şunu :
seksen sene sonra yunan'ı hâlâ sakarya'da mı vehmediyorsun da 'korkma' diye başlatıyorsun. niye korkacağım lan dünya benden korksun pezevenk! mehmet âkif... serserinin teki!
yahudiler için şunları:
bugün bile büyünün, cin ilminin üstadı yahudilerdir. onlardan çıkmadır. bugün herkes bilir ki, istihbaratla alakadar olan herkes bilir ki, yahudiler cinnileri istihbaratta kullanıyorlar.
deli denmesinin sebebi:
bunun üzerine dedim ki bu cinni dürüst bir cinni. cinniler aynı insanlar gibidir. mümini vardır, kâfiri vardır, münafığı vardır. dürüstü vardır, dürüst olmayanı vardır. bu cinni, dürüst bir cinni. mustafa kemal'i çağır dedim. kıvrandı, kıvrandı, kıvrandı o fincan; hareket etmiyor. güç bela, çocuk kan ter içinde kaldı. geldi. 'ya sabahtan beri seni çağırıyoruz.' hatta vazgeçiyordu bir iki defa. ben ısrar ettim. 'o kötü vaziyettedir, kolay gelemez' dedim. nihayet geldi. 'beni bırakmıyorlar' dedi, 'ne soracaksanız çabuk sorun, geri gönderin beni' dedi.
fatih hakkında söyledikleri:
evlat, kardeş katli ümmetin selameti için ihtiyar olunmuş, ailenin fedakârlığıdır. fatih kardeşini öldürdü, emzikte çocuğu. bu kolay bir iş değil, alkışlıyorum.
selahaddin eyyübi için şunu demiştir:
hayvan oğlu hayvan!
karl marx için
karl marx bir cinnîdir. benden duyun. ben onun doğup yaşadığı yeri gördüm.
alman kadınları için şunu:
kocasına sadık alman kadını %1 yoktur. tabii sayarım. hiçbir alman, 'bu çocuk benimdir' ve çocuk da, 'bu benim babamdır' diye kati bir iddiada bulunamaz.
ve bu adamın ne kadar iğrenç ve aşağılık bir adam olduğunu tekrar hatırlatmak için şunu bırakıyorum.
keşke yunan galip gelseydi.
bu adama tarihçi diyen, üstad diyen insanların kafasının içinde saman vardır.
edit : daha neler yazardım da bu bile yeter zannediyorum ki. sallamadığı adam kalmamış.
aleviler için şunları demiştir:
alevilerin sözlerine bakarsan, hiç alevi kalmaması lazımdı türkiye'de. şimdi 20 milyonuz diyorlar. nasıl kaldınız 20 milyon? o kadar kestiler sizi. keşke bitirseydi! isyan eden adamı bitirseydi tabii.
çanakkale için şunları:
bana göre çanakkale harbi bir büyük harp değildir. çanakkale, askeri bakımdan bir faciadır. şu beğenmediğiniz kıbrıs harekâtı, çanakkale'den daha ehemmiyetli bir harptir bizim için.
mehmet akif için şunu :
seksen sene sonra yunan'ı hâlâ sakarya'da mı vehmediyorsun da 'korkma' diye başlatıyorsun. niye korkacağım lan dünya benden korksun pezevenk! mehmet âkif... serserinin teki!
yahudiler için şunları:
bugün bile büyünün, cin ilminin üstadı yahudilerdir. onlardan çıkmadır. bugün herkes bilir ki, istihbaratla alakadar olan herkes bilir ki, yahudiler cinnileri istihbaratta kullanıyorlar.
deli denmesinin sebebi:
bunun üzerine dedim ki bu cinni dürüst bir cinni. cinniler aynı insanlar gibidir. mümini vardır, kâfiri vardır, münafığı vardır. dürüstü vardır, dürüst olmayanı vardır. bu cinni, dürüst bir cinni. mustafa kemal'i çağır dedim. kıvrandı, kıvrandı, kıvrandı o fincan; hareket etmiyor. güç bela, çocuk kan ter içinde kaldı. geldi. 'ya sabahtan beri seni çağırıyoruz.' hatta vazgeçiyordu bir iki defa. ben ısrar ettim. 'o kötü vaziyettedir, kolay gelemez' dedim. nihayet geldi. 'beni bırakmıyorlar' dedi, 'ne soracaksanız çabuk sorun, geri gönderin beni' dedi.
fatih hakkında söyledikleri:
evlat, kardeş katli ümmetin selameti için ihtiyar olunmuş, ailenin fedakârlığıdır. fatih kardeşini öldürdü, emzikte çocuğu. bu kolay bir iş değil, alkışlıyorum.
selahaddin eyyübi için şunu demiştir:
hayvan oğlu hayvan!
karl marx için
karl marx bir cinnîdir. benden duyun. ben onun doğup yaşadığı yeri gördüm.
alman kadınları için şunu:
kocasına sadık alman kadını %1 yoktur. tabii sayarım. hiçbir alman, 'bu çocuk benimdir' ve çocuk da, 'bu benim babamdır' diye kati bir iddiada bulunamaz.
ve bu adamın ne kadar iğrenç ve aşağılık bir adam olduğunu tekrar hatırlatmak için şunu bırakıyorum.
keşke yunan galip gelseydi.
bu adama tarihçi diyen, üstad diyen insanların kafasının içinde saman vardır.
edit : daha neler yazardım da bu bile yeter zannediyorum ki. sallamadığı adam kalmamış.
devamını gör...
2.
küfür edilmesi tasvip edilmeyen sözlükte küfür etmeye teşvik edici başlık.
devamını gör...
3.
keşke yunanlılar kazansaydı diyecek kadar gözü dönmüş cumhuriyet düşmanı, fesli delidir, dediklerini çok mu önemsiyorduk? tabiki de hayır ama derler ya sinek küçüktür ama mide bulandırır, o hesap yani
neyse, ölümüne hiç üzülmediğim sayılı zatlardandir kendisi.
neyse, ölümüne hiç üzülmediğim sayılı zatlardandir kendisi.
devamını gör...
4.
bu adam bir cinnidir (!)
hey allahım ya ne günlere kaldık.böyle insanlara insan demeye bile dilim varmazken...
hey allahım ya ne günlere kaldık.böyle insanlara insan demeye bile dilim varmazken...
devamını gör...
5.
keşke yunan kazansaydı diyebilecek sözde tarihçi olduğunu iddia eden yaşlı bunak.
devamını gör...
6.
hani küfür etmememiz gerekiyordu. açmayın şöyle başlıklar zor tutuyorum kendimi
devamını gör...
7.
“keşke yunan galip gelseydi” demiştir zamanında. biz, islam devletini yaşatmak için savaşmıştık. fakat kemal atatürk ve ekibi, savaştan sonra devleti dinî esaslarla yönetmeme kararı aldı. yunan lar galip gelseydi islam’a bu kadar zarar vermezlerdi demeye çalışmıştır.
söyledikleri cımbızlanarak muhaliflere kullanılacak malzeme olarak sunulmuştur. ‘vurun vatan hainine’ denerek gıyabında onlarca linç kampanyası düzenlenmiştir. o kadar komik bir durum ortaya çıkmıştır ki, radikal islamcı oldukları halde kadir mısıroğlu’nu ‘hain’ ilan edenler bile olmuştur. tamam biz de islamcıyız ama “keşke yunan galip gelseydi” diyecek kadar yoldan çıkmadık türünden savunular yapmışlardır.
mısıroğlu ve yandaşlarına göreyse “vatan haini” olan muhalif kesimdi.
oysa ben, islamî kaidelerle yönetilen bir devletin çatısı altında yaşamamaktan çok memnunum. mısıroğlu’nun beylik laflarına gülüp geçmekten başka yapacağımız bir şey yok.
söyledikleri cımbızlanarak muhaliflere kullanılacak malzeme olarak sunulmuştur. ‘vurun vatan hainine’ denerek gıyabında onlarca linç kampanyası düzenlenmiştir. o kadar komik bir durum ortaya çıkmıştır ki, radikal islamcı oldukları halde kadir mısıroğlu’nu ‘hain’ ilan edenler bile olmuştur. tamam biz de islamcıyız ama “keşke yunan galip gelseydi” diyecek kadar yoldan çıkmadık türünden savunular yapmışlardır.
mısıroğlu ve yandaşlarına göreyse “vatan haini” olan muhalif kesimdi.
oysa ben, islamî kaidelerle yönetilen bir devletin çatısı altında yaşamamaktan çok memnunum. mısıroğlu’nun beylik laflarına gülüp geçmekten başka yapacağımız bir şey yok.
devamını gör...
8.
küfredemesek de dua edebiliriz herhalde. kadirmısıroğlu'nu rahmet ve minnetle ananları da tez zamanda yanına al da kurtar bizi yarabbi.
devamını gör...
9.
tımarhaneye yatmış, türk ve atatürk düşmanı, osmanlıcılık ayağına yatan, yunan tohumu.
devamını gör...
10.
ismini duyunca bile tüylerim diken diken oluyor. sinirden!
devamını gör...
11.
ingiliz yalakası, "keşke yunan galip gelseydi" diyen klinik vaka ruh hastası. müritleri bu adamın* her sözüne gözü kapalı inanırlar. ha bir de üstat diyorlar kendisine. (bkz: külahıma anlat)
06/12/2020 tarihli edit: kadir mısıroğlu'nun bildiği yabancı diller başlığına:
"yakın zamanda mezarına işemeyi planladığım meczubun bildiği yabancı dillerin sıralandığı başlıktır.(bkz: eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir)"
entry'sini girdiğim için yönetim tarafından tanımım uçurulmuştur. özür dilerim sevgili moderasyon, altına tanım olarak aptalın tekidir yazmalıydım.
06/12/2020 tarihli edit: kadir mısıroğlu'nun bildiği yabancı diller başlığına:
"yakın zamanda mezarına işemeyi planladığım meczubun bildiği yabancı dillerin sıralandığı başlıktır.(bkz: eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir)"
entry'sini girdiğim için yönetim tarafından tanımım uçurulmuştur. özür dilerim sevgili moderasyon, altına tanım olarak aptalın tekidir yazmalıydım.
devamını gör...
12.
herkese sallayarak, atıp tutarak üne kavuşmuş bir hıyar.
şimdi şurada sözlükten beş on yazara sallayayım sözlüğün en popüleri olurum.
bu xırtonun mesele de aynı.
şimdi şurada sözlükten beş on yazara sallayayım sözlüğün en popüleri olurum.
bu xırtonun mesele de aynı.
devamını gör...
13.
saygı ve sevgiyle anılmayan birisidir. anladınız siz.
devamını gör...
14.
zoru görünce medeniyetin beşiği suudi arabistan'a gitmek dururken 3. dünya ülkesi almanya'ya kaçmış biyolojik oluşum.
devamını gör...
15.
kendini tarihçi sanan. lakin tarih nedir bilmeyen cahil cüheyla bır zaatdır.
devamını gör...
16.
kendisi belgelerle konuşur. genellikle sahte belgelerle. en önemli iddiaları arasında mustafa kemal'in yahudi ve ingiliz ajanı olduğu, istiklal harbi'nin düzmeceden ibaret olduğudur. necip fazıl kısakürek ile başlayan mustafa kemal'e itibar suikasti projesinin en önemli dayanaklarından biriydi. bu projedeki belge niteliğindeki tek kaynağı cia eliyle edindiği atatürk düşmanı rıza nur'un yalanlarla dolu hatıratıdır. kendisi ölünce iş vasıfsız mustafa armağan, fatih tezcan gibilere kaldı. "atatürk'ün ruhunu çağırıp konuştum, kendisi çok pişman" demişliği bile vardır meczupun. bu hakiki müslüman vaktiyle ırak'ın işgalini hararetle savunmuş, her akşam tv'de bop projesinin promosyonunu yapmış ve abd'nin taşeronu olmayı gururla savunmuştur. örnek bir siyasal islamcıdır. fesli deli olarak da bilinir.
devamını gör...
17.
atatürk’e ettiği küfürler, attığı yalanlar ve islamcı örgütler vasıtasıyla sattığı kitaplarla servetine servet katmış halihazırda bu servetinin beş kuruş etmediği bir yerde olan sözde tarihçidir. bir süre daha yaşasaydı mehdiliğini ya da peygamberliğini pekala ilan edebilirdi. kişiyle alakalı uğur mumcu’nun rabıta isimli kitabından alıntılanmış journo yazısını aktarıyorum.
ayrıca merak edenler için link: buradan
--- alıntı ---
benim aklım hep dr. rıza nur’un anılarında.
kim dağıtıyor bu kitabı? ve neden bu kitap “islâm gençlik teşkilâtı berlin sancağı” tarafından satılıyor?
avrupa millî görüş teşkilâtları genel sekreteri ah yüksel’e de aynı soruyu soruyorum:
“nerede satıldığını bilmiyorum, sizden duyuyorum, bizim teşkilât ile bir ilgileri yok” diyor.
ısrar ediyorum:
“islamcı gençlik teşkilâtı, sizlere yakın değil mi?”
“pek o kadar denetimimiz yok.. organik bağımız da yok.”
peki, haldun algan’a soruyorum: “kim dağıtıyor bu kitabı?”
berlin mevlânâ camii başkanı mahmut hoca anlatıyor:
“bizim cemaat bilmez bile rıza nur’un kim olduğunu… okumaz bile…”
“okumaz ama satılıyor, kim satıyor, kim basıyor?”
sonra sır çözülüyor…
kitap suudî arabistan’da basılıp, avrupa’daki islamcı örgütlere parasız dağıtılıyor..
amaç, islamcı örgütlere gelir sağlamak.
dört cilt 60 mark.
“kaç tane geldi?”
“almanya’ya 30 bin tane geldi.”
30 bini 60 markla çarptım:
1 milyon 800 bin mark..
bir mark, bugün için resmi kur üzerinden ortalama 420 lira ise yapın hesabı.
756 milyon türk lirası.
yalnızca dr. rıza nur’un kitabından federal almanya’deki çeşitli islamcı örgütlere sağlanan gelîr 756 milyon lira.
atatürk’le ilgili kitap yalnızca bu değil..
kısaca “rabıta örgütü” diye anılan, merkezi suudî arabistan’da bulunan “rabıtatül islâm” adlı örgütün ürdün’de bastırıp dağıttığı bir kitap daha var.
adı “sanem adam”
yani “put adam”
bu kitap da islamcı örgütlere veriliyor.
bu kitabı da aradım, ancak bulamadım.
hollanda’nın zaandam kenti ayasofya camii’nde karşılaştığımız “islamcı gençlik cemiyeti” başkanı salih yüksel, “put adam” kitabını okuduğunu söylüyor. türkiye’de bir bakanın, rabıta örgütü’nün merkezine giderek bu kitabın dağıtımının durdurulmasını istediğini de biliyorum.
demek, ürdün’de basılan kitap hollanda’da ve hollanda gibi avrupa’nın, türklerin yoğun olduğu kentlerinde dağıtılıyor.
peki bu işleri yürütenler kimler? kimler aracı oluyor? kim alıyor, kim satıyor bu kitapları?
kadir mısıroğlu..
islâm federasyonu yöneticileri bu adı veriyorlar..
“o getiriyor, o dağıtıyor.”
kadir mısıroğlu deyince bir dakika durup, eski bir dosyaya göz atmak gerekiyor.
orgeneral türün ve kadir mısıroğlu. dosya, eskişehir sıkıyönetim komutanlığı askerî mahkemesinin 1973/5 karar sayılı dosyası.
sanık kadir mısıroğlu. eyüp oğlu, 1933’de saire’den akçaabat’ta doğma, hukuk fakültesi mezunu.
mısıroğlu, 1971 yılı başlarında istanbul’da milli türk talebe birliği konferans salonunda atatürk aleyhine yaptığı konuşma nedeniyle kovuşturuluyor.
devir, sıkıyönetim devridir, sıkıyönetim komutanı da faik türün’dür.
türün’ün emrindeki savcılık, mısıroğlu’nun şu konuşmasında suç bulmaz ve 11.10.1971 gün ve 296/56 sayı ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir:
“dini islama mugayir hareketlerin emrinde kullanılan mehmetçik sizin emrinizi ifa eder. paşa olmasına rağmen mustafa kemal paşa’nın oluşunu muhakeme eder aynı mehmetçik. hiç merak etmeyin bundan.”
faik türün’ün emrindeki savcılık, mısıroğlu’nun şu sözlerinde de suç öğesi bulamamıştır:
“inkılâp dünya tarihinde bir defa azametle yapılmıştır. o da kâinatın fahr-i ebedîsinin, bâtılı mutlak bir hâkimiyete mahkûm ederek yaptığı inkılâptır. yani islâm inkılâbıdır. ondan sonra bir daha inkılâp olmamıştır ve olmayacaktır. eğer olacaksa, vaktiyle 1400 yıl evvel büyük peygamberimizin yaptığı inkılâbın devamı mahiyetinde ve onu muvaffakiyetsizliğe uğratmak için aramıza girmiş bulunan bir takım bâtıl molozların kaldırılması nevinden ve yine inşallah bir defa yapılacaktır. inkılâp bitti. yüz numaramıza kadar değişti. yüz numaramız garbın yüz numarası oldu. cumamız pazar oldu. değişmeyen hiç bir şeyimiz kalmadı. artık tavizi onlar verecektir. saha inkılâpçılara değil, inkılâp aleyhtarlarına açıktır. yolunuz açık olsun, gazanız mübarek olsun.”
saltanatın kaldırılıp, yerine cumhuriyetin ilânını, halifeliğin kaldırılmasını ve latin harflerinin kabul edilmesini “dinsizlik” sayan mısıroğlu’nun bu konuşması hakkında istanbul sıkıyönetim komutanlığı askerî savcılığı’nın verdiği, kovuşturmaya yer olmadığı kararına orgeneral türün itiraz etmiyor.
ancak millî savunma bakanlığı, yasal yetkisini kullanarak. 29 eylül 1972 gün ve ad: 3773-3-72 sayı ile sıkıyönetim komutanlığı askerî savcılığından kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılmasını ister.
ancak, türün bu emre uymaz. havada uçan kuşu komünist sayıp, ziverbey’de işkence merkezi kuran türün, bu atatürk düşmanı hakkında savcılığa emir verip dâva açtırmaz.
bu bantlardan birkaçı eskişehir sıkıyönetim komutanlığı görev bölgesinde ele geçince komutan orgeneral irfan özaydınlı soruşturma emri verir. yapılan yargılama sonunda mısıroğlu ve mrsıroğlu’nun bantlarını çoğaltıp dinletenler mahkûm olurlar.
mısıroğlu’nun avukatı ismail müftüoğlu, sonradan adalet bakanı olur.
cemalettin kaplan, konuşmalarında sık sık dr. rıza nur’un anılarından söz ediyor ve bu anıların “allah tarafından kendisine gönderildiğini” söylüyor. gönderen allah değil, kadir mısıroğlu’dur.
islamcı örgütlerin para kaynakları nedir? bu soru aklımı kurcalıyor. cemaatten toplanan ödentiler… bağışlar… kitap gelirleri…
kitap gelirlerine suudi arabistan’da basılan “put adam” ve rıza nur’un anılarını da katmak gerekir. peki başka? şirketler…
belçika ve hollanda’da devletçe yapılan yardımlar… ve rabıta örgütünce yapılan yardımlar…
‘rabıta örgütü’nün asıl adı “rabıtat al-alam ol-islâm”. suudi arabistan’da kurulmuş bir şeriat örgütü.. amacı “islâm enternasyonalizmi”.
islamcı düşünceyi devlet sistemi olarak bütün islâm ülkelerinde yaymak.
belçika’nın başkenti brüksel’de ‘islâm kültür merkezi’ni finanse eden bu “rabıta örgütü”.
bu merkezin başkanı “baş imam” diye anılan abdullah el ehdel…
ehdel, riyad üniversitesi’nde “islâm hukuku” okuturken bu göreve atanan genç bir öğretim üyesi…
hem ‘rabıta örgütü’nün temsilcisi.. hem islâm kültür merkezlerinin genel müdürü…
islamcı örgütlerin ana para kaynaklarından biri “rabıta örgütü.” baş imamı ehdel ile brüksel’de bu konuyu görüşüyoruz.
“1985 yılında 30 milyon belçika frank’ı yardım yaptık.”
yani, 613 milyon 500 bin lira…
bu yardım camilere, derneklere gidiyor…
ayrıca, dinsel konularda öğretim yapanlara burslar da veriyor… o ayrı bir fasıl…
islamcı akımları, çok genel ve kaba çizgiler ile “tahran” ve “riyad” diye ikiye ayırırsak, para kaynaklarını da böyle bir ayrım ile açıklamak kolaylaşır.
* * *
rıza nur’un anılarını basıp satan ünlü atatürk düşmanı kadir mısıroğlu geçen yıl kopenhag’a gelmiş.. o da kendi adamları ile temas edip gitmiş.
“mısıroğlu nerede yaşıyor?” sorusuna değişik gruptan islamcılar aynı yanıtı veriyorlar: “suudî arabistan’da. ancak zaman zaman federal almanya’ya, ingiltere’ye, isviçre’ye gelir gider.”
* * *
londra’da “46 goodge street, w1” adresindeki “cami konseyi” bir de küçük yayın organı çıkarıyor. adı, “an-nida”.
“an-nida”, londra’da “rabıta örgütü” eliyle finanse edilen islamcı kuruluşların toplantı ve seminerleri ile ilgili haberler veriyor. tabii bir de “cuma hutbesi” başlığı altında yazılar yer alıyor burada.
kadir mısıroğlu da sık sık londra’ya gidip geliyor. bu camiler nasıl satın alınıyor? bu imamların aylıklarını verenler kimler? sorular bir yerde düğümlenip kalıyor.
diyanet işleri başkanlığı’nın denetimindeki camilerde imamlara devlet bütçesinden aylık veriliyor? ya süleymancıların, milli görüşçülerin, ülkücülerin ve tebliğcilerin camilerindeki imamların aylıklarını kim ödüyor?
sorarsanız, yanıt şöyle: cemaat. söz gelişi “islâm cemiyetleri ve cemaatleri federasyonu”, hollanda’nın rotterdam kentinde iskender paşa camii imamlığı için 1944 tokat doğumlu abdullah arslan’ın aylığını ödüyor.
* * *
--- alıntı ---
ayrıca merak edenler için link: buradan
--- alıntı ---
benim aklım hep dr. rıza nur’un anılarında.
kim dağıtıyor bu kitabı? ve neden bu kitap “islâm gençlik teşkilâtı berlin sancağı” tarafından satılıyor?
avrupa millî görüş teşkilâtları genel sekreteri ah yüksel’e de aynı soruyu soruyorum:
“nerede satıldığını bilmiyorum, sizden duyuyorum, bizim teşkilât ile bir ilgileri yok” diyor.
ısrar ediyorum:
“islamcı gençlik teşkilâtı, sizlere yakın değil mi?”
“pek o kadar denetimimiz yok.. organik bağımız da yok.”
peki, haldun algan’a soruyorum: “kim dağıtıyor bu kitabı?”
berlin mevlânâ camii başkanı mahmut hoca anlatıyor:
“bizim cemaat bilmez bile rıza nur’un kim olduğunu… okumaz bile…”
“okumaz ama satılıyor, kim satıyor, kim basıyor?”
sonra sır çözülüyor…
kitap suudî arabistan’da basılıp, avrupa’daki islamcı örgütlere parasız dağıtılıyor..
amaç, islamcı örgütlere gelir sağlamak.
dört cilt 60 mark.
“kaç tane geldi?”
“almanya’ya 30 bin tane geldi.”
30 bini 60 markla çarptım:
1 milyon 800 bin mark..
bir mark, bugün için resmi kur üzerinden ortalama 420 lira ise yapın hesabı.
756 milyon türk lirası.
yalnızca dr. rıza nur’un kitabından federal almanya’deki çeşitli islamcı örgütlere sağlanan gelîr 756 milyon lira.
atatürk’le ilgili kitap yalnızca bu değil..
kısaca “rabıta örgütü” diye anılan, merkezi suudî arabistan’da bulunan “rabıtatül islâm” adlı örgütün ürdün’de bastırıp dağıttığı bir kitap daha var.
adı “sanem adam”
yani “put adam”
bu kitap da islamcı örgütlere veriliyor.
bu kitabı da aradım, ancak bulamadım.
hollanda’nın zaandam kenti ayasofya camii’nde karşılaştığımız “islamcı gençlik cemiyeti” başkanı salih yüksel, “put adam” kitabını okuduğunu söylüyor. türkiye’de bir bakanın, rabıta örgütü’nün merkezine giderek bu kitabın dağıtımının durdurulmasını istediğini de biliyorum.
demek, ürdün’de basılan kitap hollanda’da ve hollanda gibi avrupa’nın, türklerin yoğun olduğu kentlerinde dağıtılıyor.
peki bu işleri yürütenler kimler? kimler aracı oluyor? kim alıyor, kim satıyor bu kitapları?
kadir mısıroğlu..
islâm federasyonu yöneticileri bu adı veriyorlar..
“o getiriyor, o dağıtıyor.”
kadir mısıroğlu deyince bir dakika durup, eski bir dosyaya göz atmak gerekiyor.
orgeneral türün ve kadir mısıroğlu. dosya, eskişehir sıkıyönetim komutanlığı askerî mahkemesinin 1973/5 karar sayılı dosyası.
sanık kadir mısıroğlu. eyüp oğlu, 1933’de saire’den akçaabat’ta doğma, hukuk fakültesi mezunu.
mısıroğlu, 1971 yılı başlarında istanbul’da milli türk talebe birliği konferans salonunda atatürk aleyhine yaptığı konuşma nedeniyle kovuşturuluyor.
devir, sıkıyönetim devridir, sıkıyönetim komutanı da faik türün’dür.
türün’ün emrindeki savcılık, mısıroğlu’nun şu konuşmasında suç bulmaz ve 11.10.1971 gün ve 296/56 sayı ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir:
“dini islama mugayir hareketlerin emrinde kullanılan mehmetçik sizin emrinizi ifa eder. paşa olmasına rağmen mustafa kemal paşa’nın oluşunu muhakeme eder aynı mehmetçik. hiç merak etmeyin bundan.”
faik türün’ün emrindeki savcılık, mısıroğlu’nun şu sözlerinde de suç öğesi bulamamıştır:
“inkılâp dünya tarihinde bir defa azametle yapılmıştır. o da kâinatın fahr-i ebedîsinin, bâtılı mutlak bir hâkimiyete mahkûm ederek yaptığı inkılâptır. yani islâm inkılâbıdır. ondan sonra bir daha inkılâp olmamıştır ve olmayacaktır. eğer olacaksa, vaktiyle 1400 yıl evvel büyük peygamberimizin yaptığı inkılâbın devamı mahiyetinde ve onu muvaffakiyetsizliğe uğratmak için aramıza girmiş bulunan bir takım bâtıl molozların kaldırılması nevinden ve yine inşallah bir defa yapılacaktır. inkılâp bitti. yüz numaramıza kadar değişti. yüz numaramız garbın yüz numarası oldu. cumamız pazar oldu. değişmeyen hiç bir şeyimiz kalmadı. artık tavizi onlar verecektir. saha inkılâpçılara değil, inkılâp aleyhtarlarına açıktır. yolunuz açık olsun, gazanız mübarek olsun.”
saltanatın kaldırılıp, yerine cumhuriyetin ilânını, halifeliğin kaldırılmasını ve latin harflerinin kabul edilmesini “dinsizlik” sayan mısıroğlu’nun bu konuşması hakkında istanbul sıkıyönetim komutanlığı askerî savcılığı’nın verdiği, kovuşturmaya yer olmadığı kararına orgeneral türün itiraz etmiyor.
ancak millî savunma bakanlığı, yasal yetkisini kullanarak. 29 eylül 1972 gün ve ad: 3773-3-72 sayı ile sıkıyönetim komutanlığı askerî savcılığından kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılmasını ister.
ancak, türün bu emre uymaz. havada uçan kuşu komünist sayıp, ziverbey’de işkence merkezi kuran türün, bu atatürk düşmanı hakkında savcılığa emir verip dâva açtırmaz.
bu bantlardan birkaçı eskişehir sıkıyönetim komutanlığı görev bölgesinde ele geçince komutan orgeneral irfan özaydınlı soruşturma emri verir. yapılan yargılama sonunda mısıroğlu ve mrsıroğlu’nun bantlarını çoğaltıp dinletenler mahkûm olurlar.
mısıroğlu’nun avukatı ismail müftüoğlu, sonradan adalet bakanı olur.
cemalettin kaplan, konuşmalarında sık sık dr. rıza nur’un anılarından söz ediyor ve bu anıların “allah tarafından kendisine gönderildiğini” söylüyor. gönderen allah değil, kadir mısıroğlu’dur.
islamcı örgütlerin para kaynakları nedir? bu soru aklımı kurcalıyor. cemaatten toplanan ödentiler… bağışlar… kitap gelirleri…
kitap gelirlerine suudi arabistan’da basılan “put adam” ve rıza nur’un anılarını da katmak gerekir. peki başka? şirketler…
belçika ve hollanda’da devletçe yapılan yardımlar… ve rabıta örgütünce yapılan yardımlar…
‘rabıta örgütü’nün asıl adı “rabıtat al-alam ol-islâm”. suudi arabistan’da kurulmuş bir şeriat örgütü.. amacı “islâm enternasyonalizmi”.
islamcı düşünceyi devlet sistemi olarak bütün islâm ülkelerinde yaymak.
belçika’nın başkenti brüksel’de ‘islâm kültür merkezi’ni finanse eden bu “rabıta örgütü”.
bu merkezin başkanı “baş imam” diye anılan abdullah el ehdel…
ehdel, riyad üniversitesi’nde “islâm hukuku” okuturken bu göreve atanan genç bir öğretim üyesi…
hem ‘rabıta örgütü’nün temsilcisi.. hem islâm kültür merkezlerinin genel müdürü…
islamcı örgütlerin ana para kaynaklarından biri “rabıta örgütü.” baş imamı ehdel ile brüksel’de bu konuyu görüşüyoruz.
“1985 yılında 30 milyon belçika frank’ı yardım yaptık.”
yani, 613 milyon 500 bin lira…
bu yardım camilere, derneklere gidiyor…
ayrıca, dinsel konularda öğretim yapanlara burslar da veriyor… o ayrı bir fasıl…
islamcı akımları, çok genel ve kaba çizgiler ile “tahran” ve “riyad” diye ikiye ayırırsak, para kaynaklarını da böyle bir ayrım ile açıklamak kolaylaşır.
* * *
rıza nur’un anılarını basıp satan ünlü atatürk düşmanı kadir mısıroğlu geçen yıl kopenhag’a gelmiş.. o da kendi adamları ile temas edip gitmiş.
“mısıroğlu nerede yaşıyor?” sorusuna değişik gruptan islamcılar aynı yanıtı veriyorlar: “suudî arabistan’da. ancak zaman zaman federal almanya’ya, ingiltere’ye, isviçre’ye gelir gider.”
* * *
londra’da “46 goodge street, w1” adresindeki “cami konseyi” bir de küçük yayın organı çıkarıyor. adı, “an-nida”.
“an-nida”, londra’da “rabıta örgütü” eliyle finanse edilen islamcı kuruluşların toplantı ve seminerleri ile ilgili haberler veriyor. tabii bir de “cuma hutbesi” başlığı altında yazılar yer alıyor burada.
kadir mısıroğlu da sık sık londra’ya gidip geliyor. bu camiler nasıl satın alınıyor? bu imamların aylıklarını verenler kimler? sorular bir yerde düğümlenip kalıyor.
diyanet işleri başkanlığı’nın denetimindeki camilerde imamlara devlet bütçesinden aylık veriliyor? ya süleymancıların, milli görüşçülerin, ülkücülerin ve tebliğcilerin camilerindeki imamların aylıklarını kim ödüyor?
sorarsanız, yanıt şöyle: cemaat. söz gelişi “islâm cemiyetleri ve cemaatleri federasyonu”, hollanda’nın rotterdam kentinde iskender paşa camii imamlığı için 1944 tokat doğumlu abdullah arslan’ın aylığını ödüyor.
* * *
--- alıntı ---
devamını gör...
18.
lütfen rica ediyorum bu tip yobazlarin isimleri ile buraları'da kirletmeyelim.
gerçekten tartışılmaya değer biri olsaydı tamam tartışalım, ama onu konuşmak için bir sebeb yok.
lütfen küfür ettirmeyiniz.
gerçekten tartışılmaya değer biri olsaydı tamam tartışalım, ama onu konuşmak için bir sebeb yok.
lütfen küfür ettirmeyiniz.
devamını gör...
19.
devamını gör...
20.
neden bu adamın adı sözlükte gündemde?
vay arkadaş
vay arkadaş
devamını gör...