dünyanınbütünmeşhurlarınıntraşolurkenkullandığıjilet yazar profili

dünyanınbütünmeşhurlarınıntraşolurkenkullandığıjilet kapak fotoğrafı
dünyanınbütünmeşhurlarınıntraşolurkenkullandığıjilet profil fotoğrafı
rozet
karma: 10154 tanım: 1323 başlık: 58 takipçi: 148
üzüntü ve muz kabuğu.

son tanımları | başucu eserleri


acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler

arkadaşlar yorumlarınızı okudum hepinizin toplamı kadar manyakmışım. teşekkür ederim.
devamını gör...

korona

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

ona içimi açtım. ona içimi açtım ve dedim ki vurabilirsin artık beni. yanında olmaya çalışırken üstelik. acının anlayanı olmaz, bilirim. ama vurmak ona haksızlıktır.
bir kuş kondu dallarıma. silkelendim. elbet bir gün bahar bana da uğrar dedim. bilmem kaç yüz sene önce bir kardelen söylemişti bunu. öyle kupkuru ama umudumla bekliyorum bilmem kaç yüz senedir. oysa çiçek açtığım zamanlarda vardı. bir ağaçtım ben. ne ağacıydım? bilmem, unuttum. ama olsun. benim savaşım durduk yere bitmemeli. ayaklarımın üstünde ölmeliyim.
silkelendi. hızla çırptım kanatlarımı. zaten kış gelmek üzere. zaten bir başıma kalmışım bu bu memlekette. buralar bana yabancı. ağacı dalı bile bir başa buranın. hele sapanlı çocuklar... bırakmıyor ki peşimi. bırakmıyorlar. ben kaçtıkça kovalıyorlar. ağaçlar bile izin vermiyor dinlenmeme. ne kadar dayanabilirim ki?
bir taşla iki kuş vuranlara inat ben asla hedefi tutturamam. üstelik vazgeçemeyecek kadar inatçı, kalın kafalıyım. bir insan hiç mi bir şeyleri doğru yapamaz? hiç mi turnayı gözünden vuramaz. bari karnımı doyurabilsem. fırıncı çok dikkatli artık. ekmek çalamıyorum. turnayı gözünden vuramayana bir lokma ekmek bile yok. bizler, yani kayba doğanlar: ilerlerken bile geriye düşeriz.
devamını gör...

edebiyat dergileri

bana mı öyle geliyor yoksa edebiyat dergileri yeni kalemlere fazla mı kapalı? düşünün ünlü oyuncular ve ünlenmiş yazarların yazılarını yazdığı dergiler var hep. ama bu edebiyat dergilerinde yeni kalemlere aşırı az yer veriliyor. oysa edebiyat dergileri büyük bölümünü yeni ve gerçekten başarılı geleceği olan kalemlere açmalıydı kapılarını.
devamını gör...

kitap okumanın zararları

şimdi siz kitap okumanın zararlarını anlatıyorum iyi dinleyin:
-kitap okursanız başınız ağrır düşünmeye başladığınızdan dolayı.
-kitap okursanız insanlarla daha az iletişim kurarsınız sohbetleri pek keyif vermediği için.
-kitap okursanız romantik hayalleriniz olur ve dünyaya toz pembe bakarsınız.
-kitap okursanız birileri sizle konuşurken sizi çok kibar ve sempatik bulabilir.*
-kitap okursanız etrafınızda yaşanan kötü şeylere kayıtsız kalamazsınız.
-kitap okursanız katı yürekleriniz pamuk kıvamına gelebilir.

bu sebeplerden dolayı saçma sapan bir iş yapıp kitap okumaya başlamayın. olur mu öyle şey.
devamını gör...

tartışmaktan zevk almak

bu benim. her seferinde zeytin yağı gibi üste çıkarım konuya çarpıtıp değiştirip haklı çıkarım. kaos seviyorum napim.
devamını gör...

seni sen yapan cümlelerin

üzüntü ve muz kabuğu.
devamını gör...

nazım hikmet ran

ideolojik şiirleri pek ilgimi çekmese de geri kalan şiirlerinde dudak uçuklatacak kadar iyi olduğunu düşünürüm hep size bir şiirini bırakıyorum. nasiplenirsiniz:

erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...

sen
yürümelisin,
beni bırakarak...

kadın sustu.

sarıldılar

bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...

ayrıldılar...

nazım hikmet - bir ayrılış hikayesi
devamını gör...

daha kötü ne olabilir ki dedikten sonra daha kötüsünün olması

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

oğuz atay

size tutunamayanlardan en sevdiğim göstereceğim:

ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «sözümü kesme. evet, haritalardaki gibi. ülkemiz, bir haritaya benzer.» «kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, hikmet amca?» «sözümü kesme dedim. noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca uzun binalar, çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş bulunan gözetleme kulelerini gösterir. bunlar, üstten bakılınca, haritalara benzer. uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu için, sınırlar, haritalarda kırmızı çizgilerle gösterilir. biz, bu sınırların içinde kalırız. bundan başka, ülkemizin dört bir yanı, köylülerle çevrilidir. köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün yetişir. çeşitli iklimlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesinde maki denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir. sulak bölgelerde ormanlar yetişir, pirinç yetişir. ayrıca, bir de güneşi olan bölgelerde meyva yetişir. ülkemizde, eski çağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz, birbirine benzemeyen birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan medeniyet ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu sağlamak için, ülkemizin birçok yerinde, buğday yetişir. fakat, ülkemizde en çok yetişen, köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir. köylünün yetişmesi için, çok emek vermeğe ihtiyaç yoktur. köylü bozkırda yetişir, yaylada yetişir, ormanda yetişir, dağda yetişir, kurak iklimde yetişir, ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva verir. kendi kendine yetişir, kendi kendine meyva verir. biz köylüleri çok severiz. şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele yaparız. satırbaşı. ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır, ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. bu bakış, kuş bakışıdır. ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. satırbaşı. ülkemizde tarım ürünleri yetişir. kuru üzüm ve incir yetişir. önce ıslak yemişler yetişir. onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş yetiştiririz. ingiltere ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. gerçek tohumları gönderirler. biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanı sıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. bu köylüleri, önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye)başka ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler. halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler, aranjman gönderirler. azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler. zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet gönderirler. asker göndeririz; teşekkür gönderirler. binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz; dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği gönderirler. gerçekinsanlarımızı göndeririz; bizeordanmektup gönderirler.
devamını gör...

örnek bir insan gibi görünüp içten içe hastalıklı biri olmak

bütün psikopatlar böyledir. size kendimden bahsetmek istiyorum efenim. bizler yere bakan yürek yakanlarız. besle kargayı oysun gözünü dedikleriniz var ya, hah işte onlar biziz. çünkü biz en masum anlarımızda bile aklımızda tilkilerimizle gezeriz ve o tilkilerin hiç birinin kuyruğu bir diğerine çarpmaz. bizi tanıya bilirsiniz aslında. aranızdayız. size çok benziyoruz ama farklıyız. eğer yeterince dikkatler bakarsanız alelade bir anda gözümüzden geçen o çılgın bakışı görebilirsiniz. o bakış ruhumuzu içten içe kemiren çılgınlığın yansımasıdır. o bakış, bizlerin özgür kalmak adına verdiğimiz mücadeledir. ama korkun. çünkü bizler özgür kalırsak sizler asla rahat uyuyamazsınız. geceleri baltalarla sokaklarda dolanırız. bunlar aslında sizin için. bizler tüm dünyanın özgür olmasını istiyoruz. çünkü mutlak özgürlük kanla yazılır. bize eğer bir arınma gecesi sunulsaydı daha güvende olurdunuz. ama sizler bizleri baskılayarak hamurumuzun daha çok mayalanmasına sebep oluyorsunuz. efendiler, korkun.
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın
ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla
ya da düşünmeyin hiç, ben bakin öyle yapıyorum
neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler
güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına
pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım
beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun
o ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla
ustelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır
gunaydin!
sabahlariniz gibidir beni sevmek, horuzun renkleri gibidir
beni sevdiniz mi yangindir artık parmaklarınız
sizi görmüyor muyum dikkat! trenlere çikolata yediriyorum
bunu her zaman yapıyorum, akılla oynamak yani
öyle trenler var ki insani şımartıyor
çıkıp kuruluyorum pencere yanına gel keyfim gel
gidip duruyorum böylece, adimi bileceksiniz çok ülkeli adam
üstelik daha kalkma saati gelmeden trenlerin.
sokağa dökülüyorsam dikkat! bu da doğrudur oldukça
bir kanunu vardır belki, ya su içmişimdir ya da yıkamışımdır yüzümü
olmayacak şey mi niye bakmayayım denizlere
en akilli tarafımdır balıkla deniz tutmak.
bir cümle tuhafsa dikkat! pek tuhaftır insanin tırnak çıkardığı
sonra da boyadığı, ne demeli sonra da kestiği
korkum yok ben güpegündüz rakılar boğazlıyorum
gözlerimi batırıyorum ıstakozlara
oh ne güzle şişenin de bir anlamı oluyor böylece
kim konuşuyor ben konuşmuyorum.

bir gün çok yürürseniz dikkat! sinekler şehirde kalıyor
butun taşıtlar paslanıyor ayrıca
pencereli yıldız, misafirli oda, bol bol öttürüyorsunuz onları
çünkü kırlara çıkıyorsunuz, şemsiyenizi bırakın ayıp
bana parmağınızdaki çiçekleri gösterin.

bir yere kapanıyorsanız dikkat! yanınızda olsun elleriniz
kim ne der bakindi iste durmadan ellerinize
dünyayı dolasan damarlar içinde
en kemikli taraflarıyla zencileri döversiniz
en kirli yerleriyle çat kapı fakir mahalleleri
ayıptır yani insan elini temiz tutmalı biraz.
bir gün olumu beğenmeyecekseniz dikkat! ölmeyin kolayla
kadınlara sarkıntılık edin, hoşa giden bardaklar satın alin
ya da bir aptalın yalnızlığını secin, çiçek sulamakla olsun bu
tıkır da tıkır isleyen apartmanlar vardır ya, sakin ha
ya da her sabah
göğe bir yüz metre kollarınızla.

edip cansever - yangın
devamını gör...

balık tutan şaşı kedi sokağı

bir kitabın adı bu aslında ama bir gün bir sokağa adını verecek olursanız bu ismi verin. söz veriyorum o sokaktan geçeceğim ve duvarına anarşist bir yazı yazacağım.
devamını gör...

duygusal bağ kurulmuş kitaplar

tam liste:
ince memet
tehlikeli oyunlar
şeker portakalı
küçük prens.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim