empula yazar profili

çılgın kalabalıklar arasında yalnız kalmanın varoluşsal sancısını taze dimağına dövme gibi kazıtan, post apokaliptik vahşete oldukça erken yaşta aşina olan nesildendir.

doğru insanı aramak tam anlamıyla bencillik. zira insan türünün doğru insandan kast ettiği şey çoğu zaman kendisine çok benzeyendir. fakat uzun soluklu mutluluk getiren realite ise benzerlik durumu değildir. zira doğru insan sevdiğiniz kişidir ve gerçekten sevdiğiniz kişiye mümkün olduğunca kendinizi uyumsama dürtüsü güdersiniz. onu hayatınıza alma isteğiniz, birçok anlamda farklılaşmak isteyerek ona benzeme istencinizden doğar.

iki tarafın da artık birbirine aşık olmadığı bir ilişkide vuku bulacak olan hadise. zira bir tarafta dahi aşk devam ederse sessiz sedasız bir ayrılık nâmümkün. tabii "biten bir aşk olur mu?" sorusu başka bir mevzunun konusu. fakat adı her neyse, o biten şey var olmadığında her şey daha acısız oluyor. aşık kalan tarafın ise sızısı hep devam ediyor, çünkü yarım kalan her şey aynı zamanda canlı kalıyor.

15 temmuz 2016 gecesi nerede olduğu

fındık aromalı filtre kahveye başladıktan sonra sade filtre kahveden zevk alamıyorsunuz. tabii ki şekersiz ve sütsüz, yumuşak içimli olmalı.

satın alacağınız yerden demleyeceğiniz materyale göre öğütmesini isteyin. ki bana göre filtre kahve french press ile 3-4 dakika demlenmeli, bu yüzden de kahvenin azıcık kalın tozlardan oluşması gerek.

havada manasızca uçan poşet gibi savrulur ruhunuz ters bir köşeye. "günaydın sevgilim" mesajının gelmediği bir sabahtır, alışkın değildir bünye. tüm gelecek planları, tüm yol haritaları ve tutulan tüm sözler yalan olmuştur artık. beyin donuk kalır, hiçbir şey yapamadan kesikçe nefeslerle tüm ilişki geçmişi gözlerinin önünden geçirir. cam kesiği gibidir bu, ilk anda pek bir şey hissedilmez fakat gittikçe o keskin acısı ruhunuzu kanatır. ardından onsuzluğa alışmaya kendinizi ikna etmek için gün sayarsınız. ve nihayet alışırsınız, ertesi sabaha uyanmaya alıştığınız gibi.