çok kısa tanımla, içimizden bir çocuktur o. normal olan bir çocuktur ayrıca. mahalleye kurulan pazarlara zorla götürülen, kalabalık içinde itilip kakılmaktan biçare düşmüş böyle olunca doğal olarak aklı da karışmış, yön duygusunu yitirmiş çocuktur.

benim bu. o an ki panik hissiyatını nasıl anlatayım ki, bir serbestlik kaplıyor bedeninizi anlatamam. özgürlük hissiyle doluyorsunuz inanın. istediğiniz yöne gitmekte de serbestsiniz üstelik.
artık civciv satan tezgaha mı gidersiniz yoksa oyuncakçı amcaya mı koşarsın, bilemedin pazarın ucunda ki parkamı koşarsın tercih senin.

nasılsa dayak yemeyi garantilemişsin en baştan, tadını çıkar diye düşünüyorsun bir süre sonra. tabii bir de bunun anne tarafı var ki o da şöyledir; (bkz: pazarda çocuğunu kaybeden anne)
benim için eğlenceli olsa bile, annem için bir telaştır ki, başıma bir şey gelebilme ihtimaline karşı içgüdüsel olarak tepkisini yine bana gösterirdi. öyle de severdi beni yani. her anne öyledir ki. di mi?
devamını gör...
oyuncaklara gözünün takılması sonucu oluşacak durumdur.
devamını gör...
türkiye'de kaybediyorsan yine bir derece. pazarcı abilerden birine sığınırsın. onlar yardımcı olur..

bunun daha kötüsü yurtdışında anneyi, abiyi, amcayı, dayıyı kaybetmektir...
bir kere yaşamıştım. çok fenaydı 4 yaşında bir çocuk olarak çılgına dönmüştüm.. ne bok yiyecektim.
kimse de beni anlamazdı... bütün dünya o gün başıma çökmüştü. güneş tepedeydi, ben kendimde değildim.
soğuk soğuk ter döküyordum. hızlı hızlı nefes alıyordum. boğuluyor gibiydim sanki.
panikle her yerde dayımı arıyordum. neyse ki mahallemizden tanıdığım bir türk teyze o gün beni gördü...

kül duman, ne işin var burada oğlum tek başına, kimi arıyorsun dedi...
ben hemen kadına dayımı aradığımı, kaybettiğimi söyledim.
sonra dayım beni gördü. emanet etmesi gereken yere emanet etti. çok korkmuştum be...
devamını gör...
çılgın kalabalıklar arasında yalnız kalmanın varoluşsal sancısını taze dimağına dövme gibi kazıtan, post apokaliptik vahşete oldukça erken yaşta aşina olan nesildendir.
devamını gör...
denizin ortasında, dev dalgaların arasında bir o yana bir bu yana savrulan küçük bir tahta parçası kadar yalnız ve çaresizdir.
devamını gör...
mahşerde kaybolsa daha iyi.
devamını gör...
bir an doğukan'ın yeni bir nick alıp geldiğini zannettiğim başlık.
devamını gör...
o kadar çok karşıma çıktı ki bu çocuklar. pazarda değil ama avm'lerde, parklarda ve daha da kötüsü plajda.
eğer küçük bir çocuk yüzünde korku dolu ifade ile yalnız dolanıyorsa mümkünatı yok peşinden ayrılmam. onu tedirgin etmemek için çaktırmadan gözlemlerim, birilerine haber veririm.
en kötüsü de maltepe sahili'nin oradaydı. bir adam kızı kucaklamış götürüyordu bi yere. kız bağırıyordu "beni bırak, annem nerde, ben anneme gitmek istiyorum" diye. birkaç kişinin daha dikkatini çekti. öldüm öldüm dirildim. önce takip etmeye başladım sonra gittim adama sorular sordum ama adam başından savdı "babasıyım" dedi. çocuk ufak. bilmiyorum adam babası mı, başka biri mi... çünkü kız ondan kurtulmaya çalışıyordu. başka insanları da uyardım ve onlar da sorular sordu. onların yanından da gitti. ben biraz daha takip ederken bir kadın geldi yanlarına, kızı kucakladı, kız "anne" diye sarıldı.
gittim yanına kadının, sordum. kızın balonu kaybolmuş, huysuzluk etmiş. babasına kızmış kaybetti diye. ama böyle yarım saat geçti.
yerime döndüğümde o korku ve endişe ile ağlama geldi. çok kötü oldum. aklımdan binbir şey geçti.
bir kere de plajda daha üç yaşlarında çocuk. ağlıyor "abla" diye. dolanıyor. çocuğun peşinden gittim yine. güzelce sordum. korktu. konuşmuyor, ablasını arıyor. derken denize doğru gitti. aklım çıktı. denize girdi, suyun içinde abla diye aranıyor. çıkardım çocuğu ağlasa da. nasıl kalabalık plaj, görevli de göremedim. neyse en nihayetinde buldu ablasını. nasıl rahat insanlar aklım almıyor ya!
hep de bulur beni.
devamını gör...
annesini endişelendiren çocuktur.
oğlum 3 yaşında iken, trabzon'da kemeraltı çarşısında, yaşadığım endişeyi aklıma getiren başlık.
3 büyük bir çocuk olarak takılıyorduk.
birden sadece üçümüz olduğumuzu fark ettik.
oğlum yoktu.
çarşıda nasıl kalabalık.
hepimiz bir yana dağıldık, çocuğu arıyoruz.
oğlumsa 300 metre ileride, bir oyuncakçı tezgahının önünde oturmuş, pilli oyuncakları izliyordu.
kaybolduğunun farkında bile değildi.
her kaybolan çocuğa aynı kafadan diliyorum.
farketmeden bulunsunlar inşallah.
devamını gör...
babasını da kaybeder.
devamını gör...
kaybolduğu gibi annesini bulunca bir de üstüne tokat yiyerek cezalandırılan çocuktur.
lan evden kaçmadı çocuk, kazara kayboldu, vurmayın evlatlarınıza.
devamını gör...
sonra bi teyze tutar elinden götürür karakola. polis amcalar başlar soru sormaya; -adın ne -kaç yaşındasın -buralı mısın sonra bi telaş içinde merdivenlerden anne, baba, anneanne, dede dörtlüsüyle çekirdek aile gelir. haydi orada da başlar sorgu sual. anlarlar ki, pazarda mızıka çalan çocuğu takip etmiştir küçük kız.
devamını gör...
(bkz: pazarda çocuğunu kaybeden embesil)'de denebilir.
devamını gör...
akıllara şu vine'ı getirir.
buradan izleyebilirsiniz
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"pazarda annesini kaybeden çocuk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim