enlil yazar profili

enlil kapak fotoğrafı
enlil profil fotoğrafı
rozet
karma: 318 tanım: 43 başlık: 18 takipçi: 1

son tanımları


5 mayıs 2021 akp twitter hesabından paylaşılan animasyon

buna harcıyacakları paraya kadar playstationdan alınan vergileri azaltsalar z kuşağı projeleri için daha iyi bi izlenim olabilirdi. ne derler bilirsiniz; action speaks louder than words and animations.
devamını gör...

içki içmenin faydaları

bu kadar pragmatist olmayın arkadaşlar.
devamını gör...

kısıtlamada burada olsam hiç sıkılmam denilen mekan

benim için kesinlikle burasıdırburadan. çok güzel bir ruh detoksu olabilirdi.
devamını gör...

hotline miami

2012 de piyasaya çıkan mükemmel bir atmosfere sahip 2d tabanlı aksiyon oyunu. oyunu mükemmel kılan ise mükemmel müzikleri ve anladığımızı sanıp anlamadığımız hikayesi.

olaylar 1989 miamisinde gerçekleşiyor. kısaca bahsedecek olursak ana karakterimiz jacket evindeki telefona gelen şifreli voicemaillere göre infazlar gerçekleştiriyor. fakat oyun boyunca ne siz ne de jacket bu infazları neden gerçekleştirdiğine dair bir fikre sahip değil. ayrıca karakterimiz her infazdan önce bir maske giyiyor. giydiği maskeyi biz seçiyoruz. her maskenin ayrı bir özelliği var(ekstra cephane, uzak görüş gibi).

oyunun genelinde karanlık sahneler mevcut. mesela karakterimiz bazen evine döndüğünde blurlanmış, pislik içerisinde bir mekana girmiş oluyor. bu mekanda 3 ayrı koltukta oturan maskeli kişiler ona ilginç sorular soruyor. horoz maskeli kişi ona genel olarak şiddet içerikli sorular sorarken,(örneğin öldürmeyi sever misin vs?) baykuş maskeli kişi ise karakterimize ruhunun kirli ve lanetli olduğunu, odada olmamızdan rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. ayrıca arkada çalan silver lights adlı şarkıyla ufaktan da bir tırsıyorsunuz.

jacket her verilen görevi tamamladığında eve dönerken market, restoran veya dvd satan mekanlara uğruyor. işin ilginç tarafı ne zaman bu mekanlara gitse çalışan kişi hiç değişmiyor. çalışan bizim kendisinin dostu olduğumuzu ve ne alırsak müessesenin ikramı olduğunu söylüyor. jacket her verilen görevde daha çok kişi öldürüyor. bu onun ruh halini bozmuş olacak ki ilerki görevlerde arkadaşımızın mekanına gittiğimizde yerde kafası patlamış, kanlar içinde insanlar görüyoruz fakat arkadaşımız gayet sakin şekilde bize servise devam ediyor.

oyunda secret endingler, yan karakterler, farklı hikaye gidişatları mevcut olması oyunun monoton bir hal almasını ve bitirdikten sonra tekrar oynanabilmesini mümkün kılmış. kısacası tavsiye edilir.
devamını gör...

13 milyon kişinin aşı olması

aşı üretmeyen bir ülkeye göre kesinlikle başarıdır. fakat sağlık bakanı haziran sonu için aşılama bitmeye yakın olacak ve yerli aşı gelecek diyordu. geldiğimiz noktada aşılamayı bitirmeye çok uzak olduğumuz gibi yerli aşının da mayısta faz-3 aşamasına geçeceğini biliyoruz. yani hedeflenene göre çok yavaş gidiyoruz. biraz daha tutarlı olunabilirdi diye düşünüyorum.
yerli aşının nisanda hazır olacağını söyleyen cb linki
haziranda aşılama bitecek diyen sağlık bakanı linki
devamını gör...

ode to the mets

geçenlerde arkadaşlarla dışarı çıkalım dedik. neyse arabadayız 3 erkek(burası çokomelli). spotifydan şarkı açıyoruz boş boş. ama açılan şarkılar genelde hareketli şarkılar. arkadaş bana döndü dedi abi strokes'ın bi şarkısına sardım ode to the mets açsana bi dinleyelim. akabinde telefonu alıp şarkıyı açtım ve seyir haline geçtik. 10. saniyeden sonra birden ortamın neşesi azalmaya, boş yapan bizler susmaya başladık. 1 dk geçti arkadasa senin açacağın şarkıya diyip kapadım. ama o 1 dk da herkesin eski sevgilisi veya sevdiği aklına geldiğine evi arabayı basarım. anlamlı bi sessizlikti. bi 15 dk etkisi kaldı. öyle bi meret. toplu halde dinlemeyin efendim ama tek başınayken iyi gider.
devamını gör...

sicario

başrollerinde benicio del toro, josh brolin, emily blunt gibi ünlü isimlerin olduğu 2015 yapımı gerilim filmi. filmde meksika-abd sınırındaki uyuşturucu trafiği konu alınmış. filmde cia'in bu trafiği yok etmek yerine 3. kişileri finanse etmek suretiyle gerektiğinde cebire başvurarak bu trafiği kontrol ettiğini görüyoruz. filmde öyle acıklı sahne falan yok. düşmanı gördükleri zaman direkt mermiyi sıkıyorlar ve bu gerilimi ayrı bi düzeye taşıyor kanımca. filmde çatışma sahnelerinde profesyonellik ön planda. silah tutuşu, siper alma gibi sahnelerin üzerinde çalışıldığı belli oluyor. ayrıca filmin aksiyonu bi tık artırılmış ikincisi de var. son olarak sicario'nun ispanyolca bir kelime olduğunu ve anlamının tetikçi olduğu bilgisini de ekleyelim.
devamını gör...

bayram tatilinin 20 gün olması

gereksiz boş islerdir. eğer 20 günde 40 milyon ası yaparlarsa ingiltere gibi ise yarar. ama 20 günde birkaç milyon aşı yapacaklarsa o 20 gün sonunda insanlar zincirleri kırılmış bir sekilde acık neresi varsa oraya koşacaklar. sonra o aptal haber kanalları da aaa istanbul çok kalabalık, sahiller doldu taştı ama böyle olmaz ki diye tatava yapacaklar ve ben ekran başında bu yılki 2321412 sinir krizimi geçireceğim.
devamını gör...

somebody else

her dinlediğimde sanki yeni ayrılmışım gibi hissettiren the 1975 şarkısı. şarkıya 4.00 daki giren synthle beraber herhangi bir barda içerken dertli dertli eski sevgiliyle anılar akıldan geçirilebilir(daha çok bitter sweet anılar gider gibi bu şarkıya mesela düz bi bakışma anısı). tabii ancak türkiyede bunu çalan bir bar bulabilirseniz bu hayali gerçeğe de dönüştürebilirsiniz. onun dışında benzer set up pc başında ayarlanabilir. ayrıca şarkının konusu da ayrılıkla ilgilidir. kışın dinlendiğinde kanımca mooda daha kolay giriliyor. yazın insan daha bir mutlu oluyor ya böyle şarkılar işlemeyebilir.
şarkı
devamını gör...

pandeminin kompleks bir hal alması

son zamanlarda giderek farkındalığı artan bir saptama. aşıydı, vakaydı, kısıtlamaydı birçok element birbirine girdi. özellikle son kısıtlamalardan sonra kendimde ve çevremde gözlemlediğim kadarıyla insanların çoğu dayanaklarını kaybetti. ne çözer dediysek geldi ve çözemedi. hatta olaylar daha kötü bir hal aldı.geçen yıl bu zamanlarda insanlar daha basit düşünüyordu, ben de dahil olmak üzere. aşı gelir biter, sıcaklar olunca kırılır vs vs. bunların ne kadar mantıklı veya mantıksız olduğunun önemi yok. herkes kendince bir çıkış yolu düşünmüştü ve psikolojisini buna dayandırmıştı.

şu an gördüğümüz kadarıyla bu mevzu ne önlemlerle, ne aşıyla veya sıcak, soğuk havayla çözülmüyor veya çözdürülmüyor. bu iş iyice ekonomik bir oyuncak haline geldi. burada pandemiye inanmamaktan bahsetmiyorum. ırak savaşı da gerçekti ama kendisinden tonla para kazanan bir sürü insan olduğu için ırak birkaç ayda düşse de bugün bakın abd askerleri hala ırakta. gerçekçi olmada fayda var. bu pfizermış veya herhangi bir ilaç şirketi paydaşları. bu adamlar kanser ilacını da üretmiş sonuçta ama kökten kanseri kurutmak asla işlerine gelmez. adamlar mali açıdan bakıyor. kaç kişinin öldüğü umurlarında değil. hatta olay ne kadar karışırsa onlara olan bağlılık o derece artar.

ayrıca sınıf farklılıklarının arşa çıktığı bir döneme de dönüştü fark ettiyseniz. paranız varsa aşı da olursunuz, kısıtlamayı da ihlal edersiniz, tatile de çıkarsınız ama orta ve alt kesim iyice köleleşme sürecinde. zaten psikolojisi asıl bozulan kesim de bu kesim. sosyal medyada veya instada gördüğüm zengin insanlar pandemi başladığından beri hayatımda çıktığımdan daha fazla tatile çıktılar. kayak tatiliydi, yaz tatiliydi, hafta sonu kaçamağıydı. anlamıyorum. ortada kesinlikle bir virüs var ama başka bir şeyler de var sanki. bu işte de bir bit yeniği yok diyen beynini kiraya vermiştir.

umarım bu mevzu en kısa zamanda çözülür ve geriye baktığımızda bunu sadece bir pandemi olarak hatırlarız. başka yerlere dallanıp budaklanmaz. umarım..

edit: orsalesta anafor nickli yazar arkadaşım, hangi varsayımımın sürecin hızlıca bitmesiyle ilgili olduğunu anlayamadım. burada bahsetmek istediğim olayın ekonomik ve sosyal durumu. zaten olay 2 ayda bitmeliydi bitmedi, mutasyon geçirmesi saçma, virüs yapay gibi bir beyanatım da yok. tek demek istediğim ilaç şirketlerinin kar bazlı oluşumlar olması ve maksimum kar için çoğu şeyi göze alabilecekleri, bazı kesimlerin sanki virüs yokmuş gibi takılması ve orta-alt kesim için durumun gittikçe içinden çıkılması zor bir hal alması. video bilgilendirmesi için de teşekkürler.
devamını gör...

le chant des partisans

maginot hattının geçilmesiyle beraber hızlı bir şekilde fransız hükümeti tarafından almanlara teslim edilen fransa topraklarındaki halkın, alman işgaline karşı verdiği direnişi konu alan fransız marşıdır. öyle ki fransızların kibarlıkları marşlarına bile geçmiş. her ne kadar sözleri vurmalı kırmalı da olsa sovyet marşlarındaki gibi hurrra moduna geçirmiyor. melodi ve söyleniş bakımından oldukça sakin bir şarkı. şarkıda beni en çok etkileyen part "ami, entends-tu les cris sourds du pays qu'on enchaîne" türkçe karşılığı "arkadaşım, vatanının(ben vatan diye çevirdim daha doğru oldu gibi) boğuk çığlıklarını duyuyor musun?"(bana çok içten geldi bu part). kısaca bütün fransız halkını harekete geçirememiş olsa da 2021 dünyasında dinlenmelik bir marş olduğunu düşünüyorum. ingilizce çevirisi olan videoyu da şuraya bıraktımşurdan marşla ilgili ayrıntılı fransızca bilgi için deburadan
devamını gör...

en sevdiğiniz hukuk terimi

hükmün açıklanmasının geri bırakılması. bir nevi gösterip de vermemek.
devamını gör...

18 ocak 2021 kabine toplantısı

eğer vizelerimin başladığı gün her şeyi açarlarsa hedef ben miyim tayfun moduna girebilirim.
devamını gör...

ilginç genel kültür bilgileri

anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi 4. maddede yasaklanmıştır. fakat 4. maddeyi değiştirmek yasak değildir. bu yolla ilk 3 maddeyi de değiştirebilirsiniz.
devamını gör...

speedtest

84.40 download a karşı 4.7 upload çıktı. aradaki fark niye bu kadar fazla anlayamadım. bilen varsa bi anlatsın da öğrenelim
devamını gör...

birinci nesil

bu konuşmayıhatırlatmıştır
devamını gör...

geceye latince bir söz bırak

tempus edax rerum

zaman her şeyi yıkar
devamını gör...

soluk mavi nokta

bilimsel yanının öte tarafında kendimi ve çevremdekileri önemsizleştiren, en kibirli insanın bile gördüğünde kibrinden şüpheye duyabileceği bana göre 20. yüzyılın en önemli fotoğraflarından biridir.
--- alıntı ---

soluk mavi nokta, yaklaşık 6 milyar kilometre (3,7 milyar mil; 40,5 au) gibi rekor bir uzaklıktan, 14 şubat 1990 tarihinde voyager ı aracından kaydedilmiş fotoğraftır. fotoğrafta, dünya'nın görünen boyutu bir pikselden daha düşüktür ve gezegenimiz, uzayın yalnızlığında kameraya yansıyan güneş ışığı bantları arasında küçük bir nokta olarak görünür.

--- alıntı ---
carl segenin bu fotoğraf hakkında okunması gereken muhteşem yorumunu alta bırakıyorum. okumadan önce fotoğrafa bi bakın derimfotoğraf
--- alıntı ---

uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. eğer bu resme dikkatlice bakarsanız orada bir nokta göreceksiniz. o noktaya tekrar bakın. bu nokta bizim evimiz. o biziz. sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun içinde bulunuyor. tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji, ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, her umut dolu çocuk, her mucit, her kâşif, her ahlak hocası, yozlaşmış her politikacı, her şöhret yıldızı, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinin içinde.

dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün ... şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün ... anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar da yoğun!

bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. içinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.

dünya, şu ana kadar yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. en azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. evet, ziyaret ediyoruz. ama henüz yerleşemiyoruz. beğensek de beğenmesek de, dünya şu an için yaşadığımız yegâne yer. gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor.

--- alıntı ---
devamını gör...

hukukta boşluk kavramı

iki ana başlıkta incelenen karışık bir konudur(bence karışık). kanunda boşluk ve hukukta boşluk. kanunda boşluğu inceleyecek olursak kanunun özü ve sözüyle kanunda ulaşabilecek bir hükmün bulunamaması durumudur. kanunda boşluğu da kural içi boşluk-kural dışı boşluk olarak ikiye ayırırız.
kural içi boşluk atıf yoluyla başka kanuna gönderme yapıldığında ortaya çıkan boşluk türüdür. bu atıflar genel kloslar yoluyla olabiliceği gibi (tmk 4 haklı sebebler ibaresi tmk 27 de atıfta bulunarak kanun içi boşluk oluşturulmuştur) tanımlama olarak da
ortaya çıkabilir(tmk 175 yoksulluğa düşecek taraf ibaresi).
kural dışı boşluğa bakacak olursak kanun koyucunun özensizliğinden veya kanunun teknolojiye yetişememesinden dolayı çözümlenecek olaya ilişkin bir olayın bulunamadığı durumlara örnek verebiliriz.
kural dışı boşluğun da kendi içinde ayırdığımız başlıklar vardır. bunlar bilinçli boşluk bilinçsiz boşluk, açık boşluk, örtülü boşluk, gerçek boşluk ve gerçek olmayan boşluk türleridir. bunlar konunun iyice inciği boncuğu sayılabilecek türlerdir ki yazarken bile başı ağrıtabilecek türden durumlardır. yine de medeni sınavında sorulabileceği için öğrencilerin çalışması gereken incik boncuklardır.
devamını gör...

pontius pilatus

bir araştırma için bilgisayarımda temsili fotoğrafı bulunan ve kapak fotoğrafı olarak iyi gider bu diyip kapak fotoğrafı yaptığım şahıs. yanında da hz. isa var. başlığı görünce de şaşırdım. pilatus'un isa'yı yargılarken eşinden etkilendiği falan yazılıp çizilir. karısının idamı engellemeye çalışması falan ilgi çekici bir konu.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim