fransa'nın terminatörlerden oluşan aşırı atletik bir takım olduğunu müşahade ettiğim maç oldu. ikinci carı camavinga diye bir adam girdi; herif hem teknik hem de manyak bir atletik yapıya sahip. kante denilen eleman geriye doğru bir sprint attı, 100 metre yarışı olsa dünya rekoru kırardı. sanırım ikinci turda fransa ile karşılaşma ihtimalimiz yüksek. futbolu bu aralar çok yakından takip etmediğim için tam bir şey diyemiyorum ama işimiz zor olur. fransa'da şu anda takım oyunu ve koordinasyon problemi var gibi, turnuva devam ettikçe bunu da üzerlerinden atacaklardır.
devamını gör...

hahaha, neremle gülsem bilemedim hahaha. sscb'nin durumu çöktüğünde abd'den daha iyiymiş. gorbacov, abi çökmeyelim, birkaç milyor dolar ateşleyin de çökmeyelim diye baba bush'a yalvarıyordu. gorboçav'un uygulamak istediği ekonomik reform programı için gerekli olan parayı vermedi abd ama baktı ki millet birbirini yiyecek, açlıktan nükleer denizaltı satıyorlar, iç savaş çıkıp da götü boklu nükleer bombaları ile dünyayı mahvetmesinler diye dünyanın dolusu para yardımı yaptı. tabii ki bu paralar yolsuzluğu milli spor haline getirmiş rusya'da cukkalandı. madem ekonomisi abd'den güçlü idi (burada kaynak bakırköy'de ikamet etmesi gereken yalçık küçük'müş) niye çöktü o zaman? bunu bile kendine sormaktan aciz misin? ama duygusal olarak bağlı olduğunu biliyorum. kendine güvenin olmadığı için devletin bütün ihtiyaçlarını karşıladığı bir dünya istiyorsun.
devamını gör...

1. doğru: komünizn bir diktatörlük sistemidir. bundan daha doğru bir cümle olamaz. komünizm faşist rejimlerden dahi daha diktatöryel bir rejimdir. faşist rejimlerde en azından özel sektöre falan girip özel hayatınızda bir nebze serbest takılabilirsiniz. komünist rejimlerde her şey diktatöryel rejimin elindedir. ülke dışına çıkmanıza da izin vermezler. tam bir kabus anasını satayım.
2. komünizm tektipleştirir. bu da çok doğru. manyak herifler tüm bir ekonomiyi tek elden yönetmeye çalışırlar. hangi fabrika kaç tane somun, kaç tane civata kullanacak, bir şehirde kaç ekmek üretilecek, kaç tane restaron olacak, bu restoranlara kaç kilo et, kaç adet ekmek gelecek bunları oturup planlamaya çalışırlar. ahahahaha. her neyse, böylesine tek tip planlama elbette o çirkin blokları, tek tip üniformaları, gri sıkıcı manzaraları falan yaratır.
3. komünüzim kıtlıktır. bu da epey doğru. hatta yukarıdaki ile çok bağlantılı. başka bir sebepleri de var. sen koleklifleştirme yapacağım diye köylünün ineğine, ekinine, arazisine el koyacağım dersen, adam bedava sana vereceğime bunları keser yerim, yiyemediğimi yakarım der. ki nitekim de böyle olmuştur. 1930'lu yıllardaki kolekleftiştirme açlık getirmiş ve milyonlarca insan ölmüştür. bu yaşanan en kötü örnektir ama sscb tarihi boyunca bir yokluk rejimi olmuştur. yeltsin seksenli yıllarda abd'de alelalede bir süpermarkete gittiğinde, oradaki "bolluğa" şaşırmış. adam demiş ki, bu süpermarket rejimin elitlerinin geldiği özel bir yer mi? hayır, her yerde var, burası ise orta-alt sınıflara hitap eden bir süpermarket dediklerinde adam küçük dilini yutmuş. ulan demiş, bizim 80 yıldır ulaşmaya çalıştığımız ütopyaya bu adamlar zaten sahip. ahahahaha

neyse aga sıkıldım. o videoda yalan denilenlerin hepsi doğru, dosdoğru.
devamını gör...

cemre demirel ile tartışmışlar. dön dolaş aynı şeyleri söylüyorlar da, bunlar zaten son on yıllarda rafa kaldırılmış konular. ahlak var mı cart curt. olm zaten özgür irade diye bir şey yok. yani yaptığımız her şey, davranışlarımız belirlenmiş durumda. yani a ve b seçeneğinden bir tanesini hiçbir belirlenim altında olmadan özgür bir şekilde seçmiyoruz. kurulmuş bir oyuncak gibiyiz zaten. robert sopalsky'nin son kitabı determined konuyu açıklıyor. ikincisi ve bu bağlamda daha önemlisi iyi, güzel, adaletli dediğimiz şeyler evrimsel süreçte kazandığımız bilişsel yönelimler ile alakalı. sosyal bir tür olduğumuz için yardımlaşma, yalan söylememe, düşene yardım etme, sana yapılmasını istemediğini başkasına yapmama gibi temel kurallar beynimize evrim tarafından kazınmış. (bunun haricinde davranan psikopatlar var ama bunlar patolojik vaka, genelde toplum tarafından dışlanıyorlar, genç yaşta öldürüyorlar ya da hapse giriyorlar vb.) dinlerin yaptığı şey, toplumun gereklerine göre (toplumun içinde bulunduğu coğrafya, nüfus yoğunluğu, teknolojik seviyesi vb.) evrim tarafından atılan bu temel üzerinde ahlak sistemleri inşa etmekten ibaret. paul bloom'un kitapları bu konuda öğretici. daha bir yaşını doldurmamış bebeklerde dahi yukarıda bahsettiğim temel ahlaki yönelimler mevcut, çünkü beyinlerinde içkin bu eğilimler.
devamını gör...

bana faydası dokundu, belki başka birini de dokunur.

devamını gör...

ittihatçıların kul olmayı reddetmesi araçsaldır. amerikan devrimi ya da ingiliz devrimindeki gibi, içi dolu bir felsefe, kuvvetler ayrılığı, temsiliyet olmadan vergi olmaz, ifade özgürlüğü, mülkiyet dokunuzmazlığı, adil yargılanma hakkı, bağımsız mahkemeler gibi şeylerden pek haberleri yoktur. amaçları dağılan imparatorluğu kurtarmaktır. ve çevrelerine baktıklarında gördükleri şey bu gibi şeyleri benimseyen ülkelerin güçlü olmasıdır. sırf o ülkeler güçlü olduğu için, o ülkelerin benimsediği bu gibi şeyleri kozmetik olarak benimsemişlerdir. o yüzden meclis isteriz diye tutturmuşlardır ikinci meşruiyet öncesi. fakat sağlam bir altyapı, bu haklara ve kurumları dair sağlam bir anlayış yoktur kendilerinde.
devamını gör...

100 kişilik köyde dahi insanlar "sömürülmeden" yaşayamaz. çünkü 1) her insanın yetenekleri, eğilimleri, psikolojisi, fizyolojisi farklıdır. kimi fiziksel olarak güçlüdür, daha zekidir, insanları daha iyi yönlendirebilir, hırslıdır; kimisi daha tembeldir, doğuştan takip edicidir ve liderlik vasfı yoktur; kimi naiftir; kimi kurnazdır vb. 2) insanlar en fazla geni kendileri ile paylaşırlar, sonra en yakın akrabaları ile, daha sonra daha uzak akrabaları ile. bu sebeple, doğal seçilim, kardeşler arasında, anne-çocuk arasında, hatta ve hatta kendi içinizde dahi anneden gelen genler ile babadan gelen genler arasında bir rekabet doğurur. dolayısı ile her şeyin gönüllü bir şekilde paylaşıldığı, hırs, haset, kıskançlık gibi duyguların olmadığı, bazı kişilerin daha üst pozisyonlara, kimilerinin liderlik pozisyonuna gelmediği bir insan topluluğu yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.
devamını gör...

sosyalizm uygalamaya çalışıldı ve her örnekte büyük felaketler ile sonuçlandı. biliyorsunuz işte devlet mülkiyeti, her şeye devletin sahip olması, bir şehirde kaç ekmek üretilecek, nereye dükkan açılacak, kaç somun lazım fabrikaya vb. bunların dahi merkezi bir planlama ile yapılmaya çalışılıp becerilemeyen ve çöküp giden rejimlerdir. komünizm ise marx'ın ıslak rüyalarında sosyalizmden sonra geldiğini gördüğü bir hayalden ibarettir. fakat baba bu rüyaları tam olarak hatırlayamadığı için neye benzediği ile ilgili somut bir takım şeyler söylememiştir. herkesten kabiliyetine göre herkese ihtiyacı kadar gibi bir şeyler gevelemiştir ki, bir insanın söylediği en zırva şeylerden birisi olabilir. anarşizm ise bundan da daha salakça bir şeydir. teknolojik olarak gelişmiş, iş bölümünün arttığı, karmaşıklığın yükseldiği ve hiyerarşik organizasyonun zorunlu olduğu bir toplumda tüm hiyerarşileri kaldırmak gibi, ne anlama dahi geldiği belli olmayan bir takım sayıklamalar. gezi parkında birbirine çizi dağıtan insanları bir toplumsal model olarak sunmak gibi absürtlükleri öne sürmeler falan. kara amblemleri, kırmızı siyah bayrakları, kabaran kedili armaları falan ergenlere bir müddet karizmatik gelir, sonra geçer.
devamını gör...

biraz iddialı olacak ama, şahsi kanaatimce "fury road"dan dahi daha iyi bir film olmuş. "fury road" baştan sonra aksiyon içeren, hikayenin arada bir söylenen kısa replikler ile anlatıldığı bir filmdi. fakat elbette bu onu sığ bir aksiyon filmi yapmıyordu. acımasız realizmi filmi mükemmel kılıyordu. ve elbette theron ve hardy'nin mükemmel oyunculukları. furiosa'da çok daha fazla hikaye var, karekter gelişimi daha fazla. bölümler halinde söylenen 15 yıllık bir hikaye. sinemada son zamanda ortaya çıkan zalim erkekleri yenen güçlü kadın anlatısı pek hoşuma giden bir şey değil, çünkü gerçekçi değil. post-apocalyptic bir dünyada furiosa gibi bir kadının ortaya çıkma ihtimali milli piyangodan size büyük ikramiye çıkması gibi bir şey: yani pratik olarak sıfır. ama bu iki mad max filminde böyle bir kadın karakter çok da sırıtmamış. elbette ikinci filmdeki kızda theron'un karizması yok ama yine de ben çok daha kötü bir performans bekliyordum bu kızdan, fakat george miller onu da oturtmayı başarmış.
devamını gör...

dikey mimari diye adlandırdığımız şeyin mükemmel bir şekilde uygulandığı şehir. gökdelenlerde müthiş bir estetik var. daha sonradan böyle şehirler inşa edildi şangay falan gibi ama bunun gibi olmadı. acayip bir otantiklik var yani. o empire state, o chrysler binası falan baya iyi.

bazı fimler bu şehri mükemmel yansıtıyor. sanki new york şehirde bir oyuncu gibi bu şehirlerde: after hours, the rosemary's baby, manhattan, annie hall, three days of the condor ...
devamını gör...

petrolün fiyatının dolarla belirlenmesinden çok, petrol zengini ülkelerin petrol satışından kazandığı dolarların kendi ülkeleri dışında yatırımlarda kullanılmasını ifade etmektedir. böylece kendi kendini besleyen bir pozitif geri besleme mekanizması oluşmaktadır. tabir 70'li yıllarda petrol fiyatlarının uçması ile icat edilmişti sanırım. petrol fiyatının dolar ile belirlenmesi bir komplo ve zor sonucu değildir, doların tüm dünyanın kabul ettiği rezerv para olmasından kaynaklanmaktadır.
devamını gör...

the new yorker'da bir makale yayınlandı bu kadın hakkında. orada anlatılana göre istatistiğin kurbanı olmuş gibi. hatta yanlış bir şekilde yansıtılan bir grafiğin kurbanı olmuş gibi. çünkü bebeklerin ölümünde dahli olduğunu gösteren doğrudan bir kanıt yok. bebek ölümleri onun çalıştığı vardiyarlarda toplanıyor yalnızca. insulin kanıt gösteriliyor. fakat insulin rastlanan bebeler ölmemiş zaten, bunlar cinayete teşebbüs olarak geçiyor. diğerleri ise kanda oluşan hava kabarcığı sebebiyle, fakat başka uzmanlara göre bu teşhis için kullanılan testler de yetersiz. kadın acayip çalışkan ve iyi niyetli birisi olarak görülüyormuş ve çalışıtğı dönemlerde sürekli olarak mesailere kalıyor. çalıştığı hastenenin erken doğum ünitesi tam bir rezalet halindeymiş. ingilizler n.h.s.'i (kamu sağlık sistemleri) kutsal bir yer gibi görürler. ona bok sürdürmemek için kadını suçlamışlarsa çok trajik ve üzücü bir olay.
devamını gör...

olmayan proje. abd'nin uzun vadeli planları olduğunu ve bu planlar doğrultusunda adım adım ilerlediğini düşünenler ne abd'yi ne de dünya meselelerini biliyordur. abd'nin en uzun dönemli projelerinden birisi ssccb ile çin'in arasını açmak için çin'e yaklaşması, çin'i tanıması ve onu dünya ticaret sistemine sokması idi. bunun sonucunda ne oldu? şu anda başına bela olan çin'in muzazzam yükselmesi. ki bunu zaten 10 seneye kendi kendine çökecek sscb'yi zayıflatmak için yaptılar. hahahaha. daha da önemlisi, sırf 11 eylül'e iç kamuoyunun tatmin olacağı bir cevap vermek için ırak'a girdiler, kendi kredibiletilerini yıktıkları yetmiyormuş gibi, orta doğu'da iran'ın etkisinin muazzam bir şekilde artmasına sebep oldular. şu anda ırak iran'ın kontrolünde, proxyileri cirit atıyor ve petrollerini de çin'li şirketler işletiyor. al sana bop??!! bunun haricinde 2013'teki shale oil olayından sonra abd orta doğu ile uğraşmak istemiyor fakat mafyatik işleri bırakmak isteyen micheal corleone gibi olayın içine çekilmek zorunda kalıyor. adamlar her türlü stratejik belgede yazıyor pivot to asia, pivot to asia diye ama bizimkiler antin kuntin belgelerde yazan şeyleri önümüze getirmelerine rağmen bu kabak gibi meydandaki deklerasyonları görmüyorlar. bizdeki abd düşmanları, abd'de olmayan gücü abd'ye atfetmekte pek mahirler.
devamını gör...

2023 seçiminin kaybedilmesini sağlamak siyasi kariyerinde yaptığı en consequential iş olmuştur.
devamını gör...

nihilizmin babası falan değildir. türkiye'de millet sanıyor ki nietzsche her şey boş, hayat anlamsız falan diye dolaşmış ortada. tam tersi. adam artık tanrıya inanmanın imkanının kalmadığını ve bunun da hem ahlaki hem de amaç anlamında insanları bir boşluğa düşürüceğini düşünüyordu. bu sebeple yeni bir ahlak anlayışı ve yeni bir amaç bulunması gerektiğini söylüyordu. aslında ahlak anlayışının pek de yeni olduğu söylenemez, hristiyanlığın karşısana koyduğu ve efendi ahlakı dediği şeyin eski yunanda ve onların ilyada efsanesinde olduğunu söylüyordu.
devamını gör...

israil-filistin meselesinde çok da başarılı yorumlar yaptığını söyleyemeyeceğim yorumcu. 7 ekim hadisesinden sonra abd'nin uçak gemilerini özel olarak iran'a saldırmak, genel olarak ise bir ortadoğu savaşı çıkarmak için getirdiğini iddia ediyordu. fakat az buçuk güncel meseleleri takip edenlerin bilebileceği gibi abd orta doğu ile falan uğraşmak istemiyor. abd'nin uçak gemilerini getirmesinin sebebi hizbullah ve iran'ın karışıklıktan faydalanıp israil'e saldırmasını önlemek ve durup dururken orta doğu bataklığına çekilmek zorunda kalmamak içindi. türkiye'de en nefret edeni dahi (hatta nefret edeni bunu daha çok yapar) abd'nin her planının tıkır tıkır işlediğini düşündüğü için ve abd'nin her yaptığı şeyde bir başarı gördükleri için ırak ve afganistan meselelerinin abd için nasıl bir fiyasko olduğu anlaşılamıyor. abd'de her kesim bu müdahalelerin büyük bir başarısızlık olduğunu kabul etmiş durumda. artık abd askerinin bir yere ayak basıp askeri operasyon yapması çok çok istisnai koşullar haricinde söz konusu değil. gelecek her yönetim böyle bir şeye bulaşmamak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. ki orta doğu artık abd'nin pek de ilgilenmek istemediği bir yer. bu durumu tek değiştirebilecek şey 2013'ten itibaren çıkarmaya başladıkları kaya petrolü rezervlerinin suyunu çekmesi olur. bir de "pivot to china" meselesi var. onda da ne kadar bu pivot'u devam ettirecekler bence biraz şüpheli. yakın gelecekte (20-30 yıl) abd'nin tamamen kendi yarı küresine çekilmesine şahit olabiliriz. ve bu durum bana kalırsa dünya için şimdikinden daha da kötü sonuçlar doğuracaktır; bölgesel çatışmaların artması anlamında.
devamını gör...

(bkz: anakronizm)
devamını gör...

hayali bir varlık olduğu için onu nasıl hayat ettiğinize göre değişir.
devamını gör...

bireysel bazda uygulanan şiddetten bahsediliyor sanırım burada. yani kişinin kendi problemlerini çözmek için şiddete başvurması. bir kere belirli bir sosyo-ekonomik düzeyin üzerinde iseniz kendinizi korumak için şiddete başvurmanız, genel olarak, gerekmiyordur. güvenli ortamlarda bulunuyorsunuzdur, muhattap olduğunuz insanlar şiddet ile işlerini çözmeye çalışmıyordur vb. zaten toplumda belirli bir yer edinmek için şiddet dürtüsünü kontrol edebilen bir insan olmanız gerekir, böyle değilseniz okuldan atılırsınız ya da sonunda hapishaneye düşersiniz. lisans eğitimi bitirenlerin çoğunluğunun şiddet konusunda kendilerini ortamaya göre daha sıkı kontrol edebildiklerini söyleyebiliriz sanırım. günümüz toplumları insanları kontrolsüz bir şekilde bireysel olarak uygulanan şiddetten uzaklaştırmaya çalışır. yüksek eğitim, bu endoktrinasyon sürecinden daha uzun süre geçmek demektir, bunun da etkisi yadsınamaz. dolayısı ile eğitim seviyesinin bireysel anlamda şiddete başvurma eğilimin ortalama olarak düşürdüğü söylenebilir. ortalamadan sapan anektodal örnekler her konuda olduğu gibi burada da olacaktır.
devamını gör...

modern zamanın uyuşturucusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim