1.
müzik
herkesin hayatında bir olmazsa olmaz vardır ya benim de kendimi bildim bileli tek olmazım müzik.
müziksiz geçirdiğim bazı birkaç saatler olmuştur ama o saatlerde sadece nefes almışımdır aslında tam olarak yaşamış sayılmamdır. istisnai durumlar oluyor elbette ama ayrı parantez açmaya gerek yok. kısaca dünya hali ve internet siteleri birer insan olsaydı kendime rahatça şu ismi seçerdim: müziksizyaşayamayangiller.com
bu arada dinlediğim herhangi bir şarkıda ruhumu teslim etmek için illa sözlerini bilmeme gerek yok, hissettirdikleri yeter. dilini bilmediğim pek çok şarkı var, mesela `kazım koyuncu - umay umay` düeti.
"bi gün yolda yürüyordum, bi şarkı duydum, kalbim acıdı bu kadar."
lazca bilmiyorum, şarkıyı dinlerken ölüyorum. sadece bu kadar!
bazen de çoğunlukla seyahat esnasında heybetli dağlar, çorak araziler ve gördüğüm tüm müstakil manzaralar beni köklerimize ve bizi biz yapan değerlere götürür. `erkan oğur`, `selda bağcan`,`zülfü livaneli`, `ahmet aslan`, `mazlum çimen` az yenilerden `minor empire`, `taksim trio` ve nice nicesi.
goygoyun dibini sıyırdığımız arkadaş muhabbetlerinde ise genellikle en büyük eğlencemiz 90'lar pop. oyun havaları ve bilumum oynak şarkılar hatta birkaç arabesk de spotify listemde ekli ama şimdi onlara değinip kalan iki kuruş karizmayı çizdirmek istemiyorum.
mesela kendi klasmanının en iyisi, romantik anılarımıza ve ayrılık acılarımıza eşlik eden canımız, bebeğimiz, serçemiz `sezen aksu`'dan nasıl geçeriz?
serçe demişken `edith piaf`. etek uçlarını tuta tuta böyle, zarif şekilde salına salına... padam padam padammm...
ama bisiklet sürerken, araç kullanırken, yolda yürürken, yemek yaparken, derin düşünürken, hiçbir şey düşünmezken, uyumaya çalışırken, sabah gözümü açarken bana eşlik eden: `klasik rock`, `progressive rock`, `soft rock`, `psychedelic rock` kısaca rock oğlu rock.
zaman zaman; `caz`, `blues`, `bluegrass`.
eğer bir gün yemek yemezsem değil de müzik dinlemezsem aç kalırım. geçenlerde sait faik okurken bir cümlesinden bir etkilendim ki, sanki bu benle dinlediğim müzik arasındaki bağ dedim.
"bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. uçtu muydu sanki kişi ölmüştür."
hem nefes almak hem gerçekten yaşamak için müzik benim elzemim. hepsinin gözünü, sazını, sözünü, sesini, gitarını, telini, kısaca cümlesini çok severim.
müziksiz geçirdiğim bazı birkaç saatler olmuştur ama o saatlerde sadece nefes almışımdır aslında tam olarak yaşamış sayılmamdır. istisnai durumlar oluyor elbette ama ayrı parantez açmaya gerek yok. kısaca dünya hali ve internet siteleri birer insan olsaydı kendime rahatça şu ismi seçerdim: müziksizyaşayamayangiller.com
bu arada dinlediğim herhangi bir şarkıda ruhumu teslim etmek için illa sözlerini bilmeme gerek yok, hissettirdikleri yeter. dilini bilmediğim pek çok şarkı var, mesela `kazım koyuncu - umay umay` düeti.
"bi gün yolda yürüyordum, bi şarkı duydum, kalbim acıdı bu kadar."
lazca bilmiyorum, şarkıyı dinlerken ölüyorum. sadece bu kadar!
bazen de çoğunlukla seyahat esnasında heybetli dağlar, çorak araziler ve gördüğüm tüm müstakil manzaralar beni köklerimize ve bizi biz yapan değerlere götürür. `erkan oğur`, `selda bağcan`,`zülfü livaneli`, `ahmet aslan`, `mazlum çimen` az yenilerden `minor empire`, `taksim trio` ve nice nicesi.
goygoyun dibini sıyırdığımız arkadaş muhabbetlerinde ise genellikle en büyük eğlencemiz 90'lar pop. oyun havaları ve bilumum oynak şarkılar hatta birkaç arabesk de spotify listemde ekli ama şimdi onlara değinip kalan iki kuruş karizmayı çizdirmek istemiyorum.
mesela kendi klasmanının en iyisi, romantik anılarımıza ve ayrılık acılarımıza eşlik eden canımız, bebeğimiz, serçemiz `sezen aksu`'dan nasıl geçeriz?
serçe demişken `edith piaf`. etek uçlarını tuta tuta böyle, zarif şekilde salına salına... padam padam padammm...
ama bisiklet sürerken, araç kullanırken, yolda yürürken, yemek yaparken, derin düşünürken, hiçbir şey düşünmezken, uyumaya çalışırken, sabah gözümü açarken bana eşlik eden: `klasik rock`, `progressive rock`, `soft rock`, `psychedelic rock` kısaca rock oğlu rock.
zaman zaman; `caz`, `blues`, `bluegrass`.
eğer bir gün yemek yemezsem değil de müzik dinlemezsem aç kalırım. geçenlerde sait faik okurken bir cümlesinden bir etkilendim ki, sanki bu benle dinlediğim müzik arasındaki bağ dedim.
"bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. uçtu muydu sanki kişi ölmüştür."
hem nefes almak hem gerçekten yaşamak için müzik benim elzemim. hepsinin gözünü, sazını, sözünü, sesini, gitarını, telini, kısaca cümlesini çok severim.
devamını gör...