müzik

insanların nesneleri birbirine sürterek veya yaylı nesnelere basarak veya bağırarak icra ettiği sanat türü.

ruhun gıdası.

değişik ilginç sırrı çözülemeyen bir kavramdır.
selda bağcan müzik silahlardan tehlikelidir demiştir.
bir melodi bir müzik insanı ağlatıyor güldürüyor dans ettiriyor bir sürü duygu yaşatıyor.
kesinlikle normal bir durum değil çok ilginç ve garip.
mucize gibi .

müziğin bir matematiği olduğu gerçeğini kabul edersek, yapılmış en güzel tanımlardan biri alman matematikçi ve filozof gottfried leibniz'e aittir:

-müzik, insan ruhunun farkında olmadan sayı saymaktan duyduğu zevktir.

kollektif zekayı yansıttığına inandığım, insanlığın en kendine özgü icadı/ihtiyacı.

bugün dünya üzerinde çoğunluğun dinlediği parçaları/müzik türlerini incelersek, insanoğlunun ne kadar aptallaştığını, yozlaştığını ve basitleştiğini görebiliriz.

keşke aptalları öldürecek bir koronamız olsa.

dil gibidir. ay yüklemi şuraya koyayım, şurada bir belirteç olsun falan demeyip türkçe konuşabiliyorsanız müzik teorisi bilmeden de şahane müzik yapabilirsiniz. müzik dilini konuşan diğer müzisyenler ile resmen konuşabilirsiniz, yeterince akıcılaştıktan sonra. güzel şey ya müzik.

müzik; size hissettirdikleri kadar güzeldir ve bi' zehirdir.

çoğu zaman sanatın tadına bakmak, bazense sadece bizi saran sezsizliği bozmak için harekete geçirdiğimiz bir fenomenoloji. kulaklığımızı takdığımızda ve nufüsu yirmi milyona yaklaşmış bir şehirde zihnimizdeki kelimeleri aktaracağımız bir varlıkla etkileşim halinde olmadığımızda, arka planda çaladursun dediğimiz bir şeydir müzik. en azından bize seslenen birkaç notayı hissederiz, doğrudan bize hitap ediyor olmasa da. bu sebeple, müzik bir iletişim halinde olmaktır. sessizliğe karşı geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır. çünkü yalnız kalamayacak kadar aciz bir varlığızdır. ya da kendimizi içinde kaybolma derecesinde hissedeceğimiz bir eylemimiz yoktur. bu, çoğu zaman sevgili dediğimiz bir kavramdır. o olmasa da bir denklemdir içindeki x’i aradığımız. ya merak duygularımız ölmüştür, ya da boş laf etmeyi beceremeyen bir insanızdır. o yüzden müzik arka planda bizi hiçlikten kurtarmaya yardım eden bir fenomendir çoğu zaman. var olmayı beceremeyenlerin kendini kaybetmek istediği bir gemidir, hangi limanda olduğu fark etmeksizin. çünkü bizi nereye götüreceği umrumuzda değildir. sadece ilerlemek isteriz. durgunluk insanoğluna ağır gelir. o yüzden sanal bir ekrana tıkılır kalırız. çünkü yolculuğumuz uzun sürecektir. başka bir varlıkla beraber sürdürmek isteriz. bir nota derlemesi ancak kurtarabilir bizi bu yolculuğun insanı mahveden yorgunluğundan.

çoğu insanı hayata bağlayan yegane dayanak.

müzik bir ifade biçimidir bana göre. söylenenlerden hariç hissedilenlerin de ifade edildiği bir alandır. araçtır ayrıca. insanların evrensel anlamda birleştiği, duygudaş olduğu kapsama alanıdır. insanlık tarihinin tanığıdır. hep var olmalıdır.

şeytanın ilahisidir.

sesin biçim ve anlamlı titreşimler kazanmış hali.

duygu, düşünce ve imgeleri sesli olarak anlatma sanatı.

t: kökü ilham perisi mousa'ya dayanan kelimedir. dolayısıyla müzik de "mousa ile ilgili" anlamına gelmektedir.

iyidir. çok iyidir. fakat ben sakin, huzur veren müziklerden çok, daha yüksek sesli, hızlı tempolu müzikleri severim.

içimizdeki hisleri aynen veya zıttı olarak yansıtabilecek yegane notalar bütünü.

bazen içimizdeki coşkuyu veya hüzüntüyü arttırmak için dinleriz bazen de melankonimizi bastırmak ve modumuzu yükseltmek için. müzik görevini hakkıyla yerine getirir.

zamanı geldiğinde fark ederiz ki, müzik zevkimiz sanki artık değişmeli. çünkü dinlediklerimizin karşılığı yeterli gelmemeye başlar. ben de tam bu noktadayım. bir yerlerden yeni bir tarz edinmeye başladım ama anlamlandıramadım hala hangi yöne gidiyorum. tek bildiğim, güzel müzik sevdiğim.

mutlu olduğumuzda,heyecanlandığımızda ,hüzünlendiğimizde kısacası her anımızda bizi besleyen şeydir.

düşünmen gerekenlerin üstünü örten, düşünmen gerekmeyenleri hortlatan hede.

hangisi hâl daha iyi, daha kötü bilinmez, bilinmesi tavsiye de edilmez.

rüzgar nasıl çeri çöpü, tozu toprağı, yaprağı gazeli önüne katıp sürüklüyorsa ve biz bundan, dört duvar arasındaki evlerimizden, yalnızca rüzgarın sesini duyduğumuzda haberdar olabiliyorsak; müzik de benim hayat karşısındaki sürüklenişimi haber veriyor bana.

bazen bu sürüklenişin farkında ve kabul etmiş bir halde gözlerimi kapatıp zihnimi boşaltıyorum. bazen de gözlerimi açıp yeni bir hayat düşlüyorum.

ısrarla kurulan hayal hakikattir.

müziksiz bir hayat hatadır.
- nietzsche

müziğin en hanzo tanımını okuduğumuz başlık.