ezzra yazar profili

ezzra kapak fotoğrafı
ezzra profil fotoğrafı
rozet
karma: 683 tanım: 38 başlık: 2 takipçi: 16

son tanımları


borges olsaydım

bu şarkı benim jorge luis borges ve demirhan baylan'ı sevme nedenim oldu.

yeniden başlayamadıysam hayata bir gün yeniden başlayabilirim belki.

başlığı ben açtığıma göre henüz dinlemeyenler var ki, link:
borges olsaydım
devamını gör...

dibe vurmak

bazen öyle olur. başıboş, altüst, etkisiz kalabiliriz. sesimiz çıkmaz bazen, kendimize bile kayıtsız kalabiliriz. küçüktür belki, büyük görürüz, devasa da olabilir.
boyumuza da yaşımıza da ekstra büyük gelebilir. altta kalabiliriz, canımız çıkabilir, ezilmekten korkabiliriz.
ağırdır, ağrılıdır ancak bilemeyiz belki de asıl hikayenin başlayacağı filizlenip kök salacağımız yerdeyiz.
bir ihtimal, bilemeyiz.

"unutmayın ki dip, psişenin yaşayan köklerinin bulunduğu yerdir.
yeni bir şeyi tekrar etmek ve büyütmek için en iyi topraktır dip. bu anlamda dibe vurmak, son derece acı verici olsa da, aynı zamanda tohum ekmenin zeminidir."*
devamını gör...

güçlü kadın

bir şeyleri ya da birilerini güçlü/zayıf, güzel/çirkin, iyi/kötü şeklinde kalıplara sokmayı doğru bulmuyorum.

her insanın hikayesi ve yürüdüğü yol bambaşka. birinin yürüdüğü o çetin yollardan biz yürümediysek onun ahvalini anlamamız mümkün değil.

herkes bir şekilde direniyor ve hayat yolculuğuna devam ediyor. kimi maske takarak, kimi yok sayarak, kimi yüzleşerek, kimi düşerek, kabul ederek...

kimileri herhangi bir olayda alçakgönüllü bir tavır sergilerken kimine göre bu, zayıflık göstergesi.
kimi utanmayı bilir, kimi açık ve bağımsız olmayı.
utanmak veya alçakgönüllü olmak güçsüz olmak demek değil ama kendimiz olmayı becerebilmek bence önemli ve yalnızca kendimizle ilgilenebilmek. başka kadınları, başka hayatları ve insanları yargılamamak, hor görmemek, dinlemek ve hayatlarına müdahil olmadan kendi çizgimizi çizebilmek.

çünkü karakterimiz, içgüdülerimiz, hayallerimiz, zaaflarımız hepsi bize özel. diğerimizden herhangi bir üstünlüğümüzün olmadığını kavrayabilecek kadar çok özel.

zaman zaman yaşamlarımız güçsüzleşir ancak varoluşumuz ve içimizdeki tutku, bence hepimizi beslemeye yeter.
devamını gör...

kendini sevmek

özellikle mutsuz zamanlarda en çok kendimle uğraşıyorum "kendini sevme" safsafatısıyla. reva gördüğüm hayatı kendim seçmiş olsam da bazı seçimlerin sonuçlarını değiştiremiyorum ve hep kendimi yiyip bitirirken buluyorum. aslında akli melekelerimi korumak istediğim için kendime "sen de bir ananın evladısın" şeklinde telkinler versem de gerçekten de bir ananın evladı olduğumu hatırlayınca gözyaşlarına boğuluyorum. annemi hatırlayınca kendini sevme işi sandığımdan da önemli hale geliyor. ben ondan bir parçaysam en çok kendime sarılmalıyım, annem için, kendim için.

sonra da kendi mutsuzluğum uğruna başkalarını mutlu ettiğim zamanları hatırladıkça yüzüm kızarıyor. başkaları için süslü cümlelerin caka sattığı günlerde madalya beklemedik elbette ama hiçbir değer de görmedik. bilakis o içimizdeki çocuksu heves soldu gitti.

damdan düşünce insan ölmese sakat kalıyor. en iyisi balıklama atlamak daha şık duruyor. düşüp kalktığında bile kendinlesin, o yüzden şekil önemli. ittirilmek ayrı, dengeyi kaybedip düşmek ayrı.

çocukken bize öğretildiği gibi davranmayalım, başkalarının suratsız ve nezaketsiz ifadelerine karşı kendimizin hafif, neşeli ve eğlenceli hallerine dalalım.

insan ne denli kalabalık olsa da günün sonunda kendine kalıyor.

önce kendini sev, çünkü sana sen lazım oluyor.
devamını gör...

yazarların kendilerini engelleyememeleri

eteklerimdeki taşlardan gözlerime uyku girmiyor, dökmem lazım. belki ihtiyacım olan yer tam da burasıdır, bi yazayım bakalım.
insanın kendini engelleyememesi biraz da kendi elinde, hele acıdan beslenen tuhaf bi arabesk hallerde ise...
gün gibi gece gibi, ay gibi yıl gibi insan değişir dönüşür, böyle gelip böyle gitmez, bazen bazı şeyler elindedir.
kısır bir döngünün içine hapsolmak, geçmişi tekrarlamak sağlıklı değil, sancılar çekilsin ki var oluşumuz anlam bulsun. acıdan korkma yüzleş, büyük değil, büyütme geç.
eğer istersen döngüleri kırarsın, engelleri söker atarsın. özünü bulup kendi başının güzelliğine kendin bakarsan yaparsın. insanlar değil de, şarkılar ve kitaplar, sevgi ve hoşgörü... bunların hepsi tek sığınağın olursa dilediğin her şeyi yaparsın.
devamını gör...

sadeay (yazar)

tanıştığımız günden beri, beraber olmaya ant içmiş gibi birbirimizi hiç bırakmadık. rengarenk çiçek kokulu günlerden de geçtik, birlikte zor zamanlar da atlattık, uzaktık ve hep yakın, şimdi de burda buluştuk.
hep hoş gelir, geldiği yerlere sefalar getirir kalbimin kuşu, canım kardeşim.
devamını gör...

ekşi sözlük

sour times iyi uçuşlar diledi ve pek çok yazar için bir devrin sonuna geldi.
imajı bozulalı çok olmuştu ama bu kadar vahim bir seviyeye hiç ulaşamadı.

görüyorum ki normal sözlük birçok ekşici'nin sığınağı olmuş. dün bir mezbele diye nitelendirsem de bugünden itibaren hayatıma kattığı tüm güzel dostluklar adına orayı kötü anmaktan imtina edeceğim.
yine de geçmişe ve bugününe bakınca gözlerim dolmuyor değil.
arkama ve sana bakmayı bırakacağım,
elveda ekşi sözlük!
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

son zamanlarda hayatımda birtakım radikal değişikler yaptım. istikrarlı olmak ve bu tavrımı sürdürmek için direniyorum. tutunacak bir dal olmasa da insan hayatını idame ettirebilmeli aslında ama inatla tutunacak bir dal arayıp kendimi içinden çıkılması zor durumlara sokuyorum. yurtsuz hissediyorum kendimi, köksüz. herkes gibi hayatın bana da sunduğu roller var ve hangi kostümün içinde iyi, hangi kaftan bana tam biçilmiş bilmiyorum.
perde açılalı çok olmuş, herkes ezberini yapmış oynuyor. bir ben geride kalmışım gibi hissediyorum, bazen ezberlediklerimden, şimdiye kadar oynadığım oyunun kendisinden ve içinde kaybolduğum gerçeklerden nefret ediyorum.
bilmiyorum en mutlu olanlar, yüzleşmeyi hep bir kenara bırakanlar mı? kavramlara anlam yüklemeye gerek yok, hepsi beynin sadistçe bir oyunu. hayat anlamsız ve kısa.
dün iyiydi, bugün kötü, yarın iyi hep bir devir daim.
kendi kaderini belirlerken insan neden en büyük kötülüğü ısrarla kendine yapar ki?
bundan asla emin değilim.
devamını gör...

metallica

hayat bu ya, bazen bazı şeyler yolunda gitmeyebiliyor. acı şeyleri tecrübe ederek yaşamaktansa insan hiç doğmamış olmayı dileyebiliyor.
başlıkla hayata dair tüm bu olumsuz çıkarımlar arasında ne tür bir bağlantı kurmuş olabildiğim konusuna gelince; bu grup yeni değil, hatrı sayılır zamandan beri her bunaldığımda bana eşlik edip adeta nefes oluyor. birçok şarkısının hayatımda imzası var.
yarının ne getireceğini bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki; hiçbir şey için olmasa bile metallica şarkıları için dünyada yaşamak, bennce yaşamış olmaya çok değer.
devamını gör...

losing my religion

zevklerimiz, beğenilerimiz ne kadar farklı olursa olsun birçoğumuzu en derinden yakalayan avaz avaz eşlik edilesi, zamanın ötesinde kült şarkı.
devamını gör...

shine on you crazy diamond

farklı alemlere kapı aralayarak gerçek dünyadan soyutlama yetisini bünyesinde taşır.
dinlerken ruhu hafiflettiği için bir şarkıdan daha fazlasıdır.
devamını gör...

pink floyd

dinlediğim tüm zamanlarda, tüm şarkılarında mana aradığım, tam o 'an'ların içinde kaybolurken büyükçe düşler kurduğum grup.
fena hastasıyım.
devamını gör...

camel

bazen yetişemezsin birçok şeye, verdiğin mücadele yorar seni. tam da böyle bir zamanda tanıdım onları.
müzikle hemhal olanlar bilirler ki; notalar duyduklarımızdan fazlasıdır, ruhu onarır.
öğretir, cesurlaştırır, yalnızken kalabalık eder genişletir.
karşılığı bunlar oldu bende. rajaz hep bir adım önde olsa da lady fantasy başta olmak üzere tüm şarkıları efsane.
devamını gör...

mavi

bu şarkının nerde, nasıl, ne şartlarda ortaya çıktığını tahmin edebiliyorum.
yazın son demleri, akdeniz meltemi, karşıda sevgilinin benzi, elini sımsıkı tutan neşeli dost sohbetleri, rakı balık ve mezeli akdeniz yemekleri, gök mavi, deniz mavi, masmavi.

sevgiye, mutluluğa, huzura ve hayallere inandıran en sevdiğim teoman şarkılarından biri.
her şey günlük güneşlik gibi.

mavi
devamını gör...

müzik

herkesin hayatında bir olmazsa olmaz vardır ya benim de kendimi bildim bileli tek olmazım müzik.
müziksiz geçirdiğim bazı birkaç saatler olmuştur ama o saatlerde sadece nefes almışımdır aslında tam olarak yaşamış sayılmamdır. istisnai durumlar oluyor elbette ama ayrı parantez açmaya gerek yok. kısaca dünya hali ve internet siteleri birer insan olsaydı kendime rahatça şu ismi seçerdim: müziksizyaşayamayangiller.com

bu arada dinlediğim herhangi bir şarkıda ruhumu teslim etmek için illa sözlerini bilmeme gerek yok, hissettirdikleri yeter. dilini bilmediğim pek çok şarkı var, mesela `kazım koyuncu - umay umay` düeti.
"bi gün yolda yürüyordum, bi şarkı duydum, kalbim acıdı bu kadar."
lazca bilmiyorum, şarkıyı dinlerken ölüyorum. sadece bu kadar!

bazen de çoğunlukla seyahat esnasında heybetli dağlar, çorak araziler ve gördüğüm tüm müstakil manzaralar beni köklerimize ve bizi biz yapan değerlere götürür. `erkan oğur`, `selda bağcan`,`zülfü livaneli`, `ahmet aslan`, `mazlum çimen` az yenilerden `minor empire`, `taksim trio` ve nice nicesi.

goygoyun dibini sıyırdığımız arkadaş muhabbetlerinde ise genellikle en büyük eğlencemiz 90'lar pop. oyun havaları ve bilumum oynak şarkılar hatta birkaç arabesk de spotify listemde ekli ama şimdi onlara değinip kalan iki kuruş karizmayı çizdirmek istemiyorum.

mesela kendi klasmanının en iyisi, romantik anılarımıza ve ayrılık acılarımıza eşlik eden canımız, bebeğimiz, serçemiz `sezen aksu`'dan nasıl geçeriz?

serçe demişken `edith piaf`. etek uçlarını tuta tuta böyle, zarif şekilde salına salına... padam padam padammm...

ama bisiklet sürerken, araç kullanırken, yolda yürürken, yemek yaparken, derin düşünürken, hiçbir şey düşünmezken, uyumaya çalışırken, sabah gözümü açarken bana eşlik eden: `klasik rock`, `progressive rock`, `soft rock`, `psychedelic rock` kısaca rock oğlu rock.

zaman zaman; `caz`, `blues`, `bluegrass`.


eğer bir gün yemek yemezsem değil de müzik dinlemezsem aç kalırım. geçenlerde sait faik okurken bir cümlesinden bir etkilendim ki, sanki bu benle dinlediğim müzik arasındaki bağ dedim.
"bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. uçtu muydu sanki kişi ölmüştür."

hem nefes almak hem gerçekten yaşamak için müzik benim elzemim. hepsinin gözünü, sazını, sözünü, sesini, gitarını, telini, kısaca cümlesini çok severim.
devamını gör...

türkiye'de şu anda neler oluyor sorusu

kötülüğe tanık olduk, sistematik bir kötülüğe. eşitsizliğe, zulme, baskıya, otokrasiye, kendinden olmayanı hor görenlere karşı büyük bir hıncımız ve öfkemiz var. korku duvarlarını delecek ve bu sistematik kötülüğe direneceğiz.
insanlar tehditlerden ve korku imparatorluğundan çoktan yıldı, bıçak kemikte.
imamoğlu son damla oldu. eşitlik ve özgürlük için, adil bir düzen için, her kesimden insanın temel hakları için, "biz de varız" diyebilmek için insanlara sokaklara çıktı. düzeni değiştirmek için direniyor, direniyoruz!
devamını gör...

cigarettes after sex

gözlerinizi kapatıp kendinizi ritme bıraktığınızda üst düzey bir hayata ulaşmış gibi hissetmiyorsanız kesin bi şeyler ters gitmiştir.
kökten iyileşmek gibi, ruhun derinlerinde.
devamını gör...

insomnia

çocukluk döneminde tanıştım bununla. paşa çayımın içine petibör bisküviyi batırıp yediğim yıllarda, bana düşen tek sorumluluğun ödev yapmak olduğu doksanlarda, derdimin tasamın olmadığı tüm sevdiklerimin yakınımda olduğu özlem duygusunu hiç bilmediğim zamanlarda.

gecenin kör karanlığında uyanır evdekilerin uyku sesini dinlerdim. karanlık köşelerin ardına saklanmış siluetler, inişli çıkışlı eğriler, gündüz olmayan tüm çizgiler her gece bana eşlik ederdi.
gözlerimi tavana dikip uyumayı hayal eder, koyun sevmediğim için keçi sayar ancak ne yaparsam yine de uykuya dalamazdım. sonunda ağlayarak annemi uyandırır, haliyle biraz da kızdırır ve birlikte gecenin son demlerine kadar oturur beklerdik. dört saat kesintisiz uyuduysam kendimi şanslı sayardım ve ertesi gün erken saatlerde okul yolunu tutardım.

bu hastalık bana hayatın siyahla beyaz arasındaki ince çizgisini erken yaşlarda öğretti. vakit asla geçmezdi ama geçti.
toz pembe hayatımı karaladı, rengimi soldurdu, üzerimden bir tır gibi geçti, ezdi.
devamını gör...

konuşmak

geçenlerde bir instagram postunda şu cümleleri okumuştum. "herkesin aşırı nazik olduğu bir yerde yaşamak istiyorum. nezaketten kırılalım böyle. günaydınlar, teşekkürler, ricalar, hoş geldinlerle konuşsun herkes." katılıyor ve ekliyorum. tartışmalar, olumsuz eleştiriler, kavgalar, haksızlıklar hepsi hayatın içinden kavramlar, tabii ki hepsine şahit olacağız aksi çok ütopik zaten ama tüm bunlar konuşarak ve belli sınırlar içerisinde uygun bir şekilde içimizden geçenleri belirterek olmalı. üslup çok şey ve iletişim her şey. pasif agresif olmaksa hiçbir şey.
devamını gör...

mutlu eden basit şeyler

kulağa aşırı romantik gelecek ama birkaç gündür sokağa çıkmak ve tazecik çimen kokusu soluyup sarı papatyaların üstünde süzülen kelebeklere bakmak benim için şimdilerde mutluluk sebebi.

her ne kadar nemli ve aşırı sıcak günlerin kapıda bekliyor olması gözümü korkutsa da sonbahar dahil bahar aylarını çok seviyorum. sanırım doğanın canlılığı yaşama hevesimi artıyor.

hem tek nefeslik canımız var, üzül üzül nereye kadar? hayat seçimlerden ibaret. kişisel tarihimize eklenecek çok basit ve muazzam şeyler var. bazısı ilkbahar gibi bedava ve hepsi şahsına münhasır.

şükretmek ve güzel bakarak yaşamaya çalışmak...
yaşama işi biz sormadan bizim üzerimize dikilmiş bir elbiseyse, görevi başarıyla yerine getirebilmek önce kendi boynumuzun borcu.

mutluluk hiç uzak değil, çünkü çiçekler ve kelebekler hep çok güzeller.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim