1.
hissetmemek için yapılan şeyler
daha önce de bahsetmiştim burada, güzelim bir oğlanı çok çok seviyordum ( hâlâ seviyorum gerçi değişen tek şey benim bu sevgiyi kabullenme biçimim) o mutlu olsun diye bulup buluşturup alıyordum, olmayan vakitlerimi ayırmaya oturup iki güzel söz söylemeye çalışıyordum. beraberdik, aynı evde yaşıyorduk ama yok beni görmemekte ısrar ediyor, yanıbaşındayım ama ne mutluluğumu görüyor ne hüznümü. debelenip duruyorum anlayacağınız.
insan aşık olunca bi çıtır aptallaşır. ben hem aşığım hem çabalıyorum, çabaladıkça olmuyor olmadıkça aptallaşıyorum. meczup gibi geziyorum vallahi billahi kafamda bir hunim eksik, acayip bir gülüşüm, ağlarken kendimi bir hırpalayışım var anlatamam.
onun kokusu, gülüşü bakışı uyuyuşu, yolda yürüyüşünü bile hissediyorum içimde, iliklerimde dolanıp duruyor sanki. her neyse bu hissi ne kadar anlatsam da yaşamayan anlamayacaktır benimçe.
gel zaman oldu git zaman olmuyor bende, gönül olarak hala gitmedim ama evden ayrıldım en uç mahallelerin birine taşındım. evle uğraştım, çöküntü dönemimde bir türlü başlayamadığım kitaplarımı okudum, işime odaklandım, ikinci üniversitemi okumaya karar verdim, eski eşyaları yenileyip boyadığım bir hobi alanım oluştu bir süre böyle götürmeye çalıştım o kırgınlıkları, daha az hissetmeye başladım. zaten ilaçlar ve psikolojik destekle bir nebze yere çakılışım yumuşatılmıştı. ben kendimle oyalanırken o da hatalarının farkına varmak istedi geri dönmek istedi kabul etmedim. olmayacağının farkına varıldığı bir eşik oluyor ya o eşikte verilen karar çok çok önemli bir karar, kabul etmeme kararı aldım. onu sevmek güzel hissettiriyor, onunla olmak beni hırpalıyor, onu sevmek onunla olmamak evimi güzelleştiriyor, beni güzelleştiriyor, daha iyi bir dinleyici olarak sohbetlerim güzelleşiyor, çok çok kötü hissedersem çıkıp yürüyorum hava çok kötü olsa bile birden o da güzelleşiveriyor.
insan aşık olunca bi çıtır aptallaşır. ben hem aşığım hem çabalıyorum, çabaladıkça olmuyor olmadıkça aptallaşıyorum. meczup gibi geziyorum vallahi billahi kafamda bir hunim eksik, acayip bir gülüşüm, ağlarken kendimi bir hırpalayışım var anlatamam.
onun kokusu, gülüşü bakışı uyuyuşu, yolda yürüyüşünü bile hissediyorum içimde, iliklerimde dolanıp duruyor sanki. her neyse bu hissi ne kadar anlatsam da yaşamayan anlamayacaktır benimçe.
gel zaman oldu git zaman olmuyor bende, gönül olarak hala gitmedim ama evden ayrıldım en uç mahallelerin birine taşındım. evle uğraştım, çöküntü dönemimde bir türlü başlayamadığım kitaplarımı okudum, işime odaklandım, ikinci üniversitemi okumaya karar verdim, eski eşyaları yenileyip boyadığım bir hobi alanım oluştu bir süre böyle götürmeye çalıştım o kırgınlıkları, daha az hissetmeye başladım. zaten ilaçlar ve psikolojik destekle bir nebze yere çakılışım yumuşatılmıştı. ben kendimle oyalanırken o da hatalarının farkına varmak istedi geri dönmek istedi kabul etmedim. olmayacağının farkına varıldığı bir eşik oluyor ya o eşikte verilen karar çok çok önemli bir karar, kabul etmeme kararı aldım. onu sevmek güzel hissettiriyor, onunla olmak beni hırpalıyor, onu sevmek onunla olmamak evimi güzelleştiriyor, beni güzelleştiriyor, daha iyi bir dinleyici olarak sohbetlerim güzelleşiyor, çok çok kötü hissedersem çıkıp yürüyorum hava çok kötü olsa bile birden o da güzelleşiveriyor.
devamını gör...