genki kawamura'nın "bir gün kediler dünyadan yok olsaydı" kitabında karşıma çıkan kelime.
kelimenin anlamına gelmeden önce biraz kitaptan bahsetmek istiyorum; kitap öleceğini öğrenen genç bir adam olan isimsiz anlatıcının bir gün ansızın karşısına çıkan "aloha" ismini verdiği, kendi siluetine sahip bir şeytanla yaptığı anlaşma sonucunda fazladan bir gün yaşayabilmek için nelerden vazgeçebileceğini konu alıyor. aloha, anlatıcının birebir kopyası gibi görünmesine rağmen, karakteri ve hatta giyim tarzı onun tam zıttıdır. aloha kendini bu sözlerle tanımlar, "ben senin hiç göstermediğin tarafın gibiyim. biliyorsun işte, neşeli ama duyarsız, renkli kıyafetler giyen, başkaları ne der diye düşünmeden istediğini yapan, ne kadar uygunsuz olsa da istediğini söyleyen tarafım."
doppelgänger, doppel (çift) ve gänger (giden) sözcüklerinden oluşmuş almanca bir kelimedir.
günümüzde birinin fiziksel anlamda tıpatıp benzeri veya ikizi anlamlarında kullanılan bu kelime geçmiş zamanlarda bir kişiye fiziksel olarak birebir benzeyen şeytani ruh, kötü ikiz, karşıt kişilik gibi inançları temsil etmektedir.
doppelganger teması, edebiyat, film, televizyon ve diğer popüler kültür medyalarında sıkça kullanılmıştır. edebiyat alanındaki örnekleri:
edgar allen poe - william wilson,
charles dickens - iki şehrin hikayesi,
robert louise stevenson - dr. jekyll ve bay hyde'ın tuhaf hikâyesi,
dostoyevski - öteki...
ikiryō, ikiru (yaşamak) ve ryō (ruh, hayalet) kelimelerinden türeyen bir japon inanışıdır.
yaşayan bir insanın intikam, aşk vb. sebeplerle ruhunun bedenini terk ederek serbestçe dolaşmasıdır. nefret ve öldürme arzusu yaşayan kimse, intikam almak istediği kişiye musallat olması nedeniyle ikiryō' ya ''intikamcı ruh'' da denir. bazen insanları lanetleyip ele geçirebilirler. ikiryō, vücudu terk ettiğinde kişi bilinçsiz ve ne yaptığının farkında olmadan kalır.
eski çağlardan beri inanılan ikiryō kavramına edebiyatta ve söylencelerde de sıkça karşılaşılmaktadır.
latince karşılığı crocuta crocuta olan benekli sırtlan veya diğer adıyla gülen sırtlan sahra altı afrika'ya özgü crocuta cinsinin mevcut tek üyesidir.
hyaenidae familyasına dahil olan bu sırtlanlar oldukça sosyal ve büyük gruplar halinde yaşayan hayvanlardır. her klan alfa bir dişi tarafından yönetilir (anaerkil yapı). hakimiyet alfa dişinin soyundan olan yavrulara geçer, yetişkin erkekler ise hiyerarşinin en sonunda yer alır.
benekli sırtlanları diğer memelilerden ayıran özelliklerden biri dişilerin erkeklerden daha büyük ve daha saldırgan olmaları. holekamp bunun sebebinin leşler üzerindeki yoğun rekabet olduğuna inanıyor: dişinin büyük ve acımasız olması yavrularını doyurmasını ve bu süreçte yaralanmamasını sağlıyor.
gelelim asıl konuya... dişi ve erkek bireyler boyut bakımından birbirinden farklı olsalar da her ikisi de penis ve testise sahip.
yaşlı plinius hayvan ansiklopedisinde, "sırtlanın içinde her iki cinsiyeti de barındırması, bir yıl erkek ertesi yıl dişi olması, amiyane bir fikir." diye yazmış. bu söylenti afrika folklorunda da yaygındı ve aristoteles tarafından da ele alındı. fakat bu sırtlanlar sanıldığı gibi hermafrodit değiller.
dişilerdeki, konum ve boyut bakımından erkekteki penisle neredeyse birebir aynı olan bu sahte penis (pseudo-penis) aslında 20 santimetreye ulaşan bir klitoristir ve dişiler bu sahte penisi kullanarak işiyor, çiftleşiyor ve hatta yine aynı yerden doğuruyorlar. doğum esnasında doğum kanalı fazla uzun olduğu için yavruların %60'ı çıkarken boğuluyor, ilk doğumunu yapan dişilerin ise 10da 1i bu süreçte ölüyor.
sudan'daki nuerlerin deyişine göre, "cennete giden tek yol, sırtlanın midesinden geçer" ve bu inançla bazı kabileler ölülerinin sırtlanlar tarafından tüketilmesini arzu ettikleri icin cesetleri yağa bulayıp dışarıda kolay bulabilecekleri bir yere bırakıyorlar.
1934 yılında elazığ'da dünyaya geldi. konya lisesi ve itü mimarlık fakültesini bitirdi. fotoğrafçılıkla 26 yaşındayken hobi olarak ilgilenen kalfagil, sonraları anadolu'ya geziler yaparak anadoluyu ve anadolu insanını fotoğrafladı. çektiği fotoğraflar birçok sergiye katıldı ve ödüller aldı.
1972 ve 1988'de iki kişisel sergi açtı.
"fotoğraf sanatında kompozisyon", "istanbul", "türk fotoğrafçıları kütüphanesi" ve " türkiye'nin üzerindeki ışık" eserlerini kaleme aldı.
marmara ve mimar sinan üniversitesinde derslere girdi.
5 mayıs 2017'de hayatını kaybetti ve geride bunlar gibi birçok fotoğraf bıraktı.
paramparça, onarılamayacak kadar kırık dökük anlamında kullanılan farsça kökenli kelime.
hurdahaş etmek (paramparça etmek; kalbimi hurdahaş ediyordu) ve hurdahaş olmak (perişan olmak; ah benim acıdan hurdahaş olmuş kuşağım) şeklinde de kullanılmakta.
sevmek bu muydu? insanı sanki bir mengenenin içinde sıkıp sıkıp da birisinin ayaklarının altına hurdahaş, can çekişir halde atmak isteyen bu öldürülecek şey, sevmek bu muydu? -halid ziya uşaklıgil
her iki tarafında aynı tür veya kültivarlardan olan ağaçların sıralandığı yoldur. (kısaca iki yanı ağaçlı yol.)
kullanılan ağaçların güzel bir görüntü sunması ne kadar önemliyse işlevi de bir o kadar önemlidir. örneğin kent içinde kullanılacak olan ağaçların hava kirliliğine dayanıklı olması beklenirken parklarda ise daha çok göze hitap eden ağaç türleri tercih edilir.
omzundaki kırmızı lekesiyle ve iriliğiyle yeşil papağandan ayırt edilebilen epey gürültücü bir türdür.
latince adı psittacula eupatria olan iskender papağanı genellikle sürü halinde yaşar. dişinin aksine erkeğin boynunda siyah halkası, ensesinde ise pembe bir leke bulunur. park ve bahçelerde rahatlıkla rastlayabileceginiz hayvanlardır. meyve, sebze, tohum vb. yiyeceklerle beslenirler.
bu da fotoğrafını çektiğim dişi bir iskender papağanı:
bilimsel adı lutra lutra olan su samurları her türlü tatlı su kaynaklarına yuva yapabilen ve karaya nadir çıkan hayvanlardır. besinlerinin çoğunu balıklar, kemirgenler, kurbağalar, yengeçler oluşturur ve üst düzey karnivor oldukları söylenebilir.
nedeni tam olarak bilinmese de çoğunlukla dişiler tarafından reddedilen erkek su samurlarının yavru foklara zorla cinsel birleşme davranışında bulunduğu biliniyor ve hatta bu cinsel birleşmeler yavru fokların yaralanması veya ölümüyle sonuçlanıyor. maalesef bu kadarla da kalmayıp yavru fokların ölümünden günler geçmesine rağmen hala cinsel birleşmeyi sürdürdükleri de görülmüştür. buradan evrim ağacı
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.