günaydın sözlük. bir denizdeyim gibi uyandım. biraz da geç kaldım. 3 dk sonra aşağıya inmeliyim, flamingolu şans çorabımı bile giydim.
yetişmeliyim bu gemiye. bu bahara bu ülkeye.
“ unutamam o güz ikindisini
her yanda alı al bir mutluluk
terli bir at gibi gülümseyiverdi
düşle gerçek arası dörtnala
bir koşudan sanki çoğala çoğala
gelip yitivermişti çarçabuk
beyaz kulelerle bayraklar ortasında “
“ yaşamın kendisi değil kutsal olan. kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyet sahibi bir yaşam !…
onurlu yaşamak ya da yaşamamak meselesi.
adaletli yaşamak ya da yaşamamak meselesi “
yaşamla ilgili ne zaman aklıma bir şeyler gelse bu sözlerini hatırladığım; şahsına münhasır, insan hakları savunucusu, avukat
2017’den beri cezaevinde.
ilerde adalet bakanı olmasını beklediğim şahsiyet.
welat ( vatan)
roj ( gün)
dûrî ( uzaklık)
şev ( gece) temalarını bu albümde kendine özgü tarzıyla yorumladığını söyleyebilirim. bu albüm bence tek gidilen uzun yol albümü. binalardan sıyrılıp dağlara, ovalara doğru giden bir uzun ince bir yol şarkısı.
bu albümdeki dil ji min bir, dûrî, gula deviye eserleri bir tık daha çok seviyorum.
benimde yaşadığım durumdur. kimlikte üç nisan ilginç bir şekilde kız kardeşiminde üç nisan, ne zaman doğum günleri merak edilse ayak üstü anneme sorarım
daye ez kija roj hatime dünyayê, te bîra te ? cevap: kuremîn tu weka çi dibeji tu saxi saxi. tu çi bikî bi roje xwo. gava tu hati dûnyaye havin bu dûnya zav germ bu. em vî çaxe decûn tutûne.
kürtçe bu cevabı verir.
bir yaz günü, tütün biçme zamanında doğduğumu söyler.
çok üstelediğim bir durum değil. genel olarak özel günleri sevmediğim için kutlamadığım gündür.
“ şu hayata bir bakınız: güçlülerin küstahlığı ve asalıklığı, zayıfların cahilliği ve ağzı var dili yok halleri; etrafta sınırsız yoksulluk, darlık, yozlaşma, sarhoşluk, ikiyüzlülük, yalan…
oysa bütün evlerde, caddelerde sessizlik ve sükûnet egemen. şehrimizde yaşayan elli bin kişiden bir tanesi bile çığlık atmıyor, isyan etmiyor. biz yiyecek satın almak için pazara giden, kendi saçmalıklarını konuşup dinleyen, evlenen ölülerini sessiz sessiz mezarlığa taşımaya çalışan, gündüz yemek yemek yiyip gece uyuyan insanlar görüyoruz.
oysa acı çeken insanları, hayatta, kulis arkalarında olup biten korkunç şeyleri görmüyor, duymuyoruz.
her şey sessiz ve sakin; ortada sadece dilsiz istatistiklerin protestosu var: şu kadar insan aklını oynattı, şu kadar litre içki içildi, yetersiz beslenmeden şu kadar çocuk öldü vb …
açıktır ki, böyle bir düzen aslında gereklidir.
çünkü mutlular, mutsuz kişiler sustuğu için kendilerini mutlu hisseder. eğer bu suskunluk olmasaydı mutluluk imkansız olurdu.
bu genel bir hipnotizmadır. “
cıtroen c2
tanıdığım üç tane ingilizce öğretmeni üçü de cıtroen c2’ye biniyordu. tuhaf bir şekilde üçü de kadındı. bence kadınlar bu bölümün hakkını veriyor.
ortaokulda bizim sokağın tam karşısında kamil abinin internet kafesi vardı. en rafine zevklerimden biriydi internet kafeye gidip oralet söyleyip facebook da takılmaktı.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.