baya melankolik bir tanım olacak ama bu his, hiçliğin ortasındaki küçük bir köy mezarlığını ziyaret ettiğimde gelmişti. bir zamanlar aramızda olan belki de yolda yanımızdan geçip giden, kısa yaşamına sınırlı sayıda insan sığdıran, şimdiyse aramızdan ayrılarak unutulmaya yüz tutan insanlar her şeyin boş olduğunu hissettirdi bana.
yaşadığım mutsuzluğun ve çektiğim çilenin boşa gitmemesi, en azından bir şeylerin bedelini ödüyor olmak adına bunları yaşamayı umduğumu ifade eden söz.
işin uzmanı olmayan biri tarafından gerçekleştirilince ya da karşı taraftan böyle bir istek gelmediği halde vermeye kalkışılınca inanılmaz itici duran eylemdir.
üniversitede, neredeyse 70 kişilik koca sınıfta hocanın sözünü açtığı requiem for a dream filmini bilen ve izleyen tek kişi olduğumu öğrenince yaşadığım histi. o yaşa kadar en kötü ımdb top 250 film listesini bitirmeye bile niyetlenmediniz mi?
benim için bu kadar etkileyici bir özellik olduğunu güzel gülen karşı cinslerime karşı boş hisler beslemeyerek yeni yeni keşfettiğim özelliktir. hatta güzel gülen insanların gülüşlerinin ardında acılarını ve yaşanmışlıklarını gizlediğini ve bu yüzden bu kadar etkileyici olduklarına inanmaktayım.
hayatınızdan asla tamamen çıkaramadığınız bir müzik türüdür. genç yaşlarda dinlemeye başlarsınız onu, aşık olursunuz. yaş aldıkça müzik zevkiniz şekil değiştirmeye başlar ve daha geniş bir müzik türü skalasına sahip olursunuz. ama ansızın bir gün, kendinizi yine sevdiğiniz metal gruplarını dinlerken ve serotoninin dibine vurmuşken bulursunuz.
çoğunlukla mantığını devre dışı bırakıp dürtüsel ve duygusal olarak hareket etmek. buna masum bir örnek vermek gerekirse dün kek yapıyordum ve tarifin içinde kesinlikle karbonat koymak yoktu fakat içimdeki ses “o karışımın içine neden biraz da karbonat koymuyoruz ki” şeklinde beni dürttü ve ben de hiç sorgulamadan tak diye döküverdim. sonuç ise hüsran.
hayatımda 2 defa başıma gelen olay ve bu olayın başrolündeki kişilerin ortak kaderi paylaşması da oldukça enteresan. biri anaokulu biri ortaokul aşkımdı. anaokulunda her şeyi itiraf ettiğim ardından reddedildiğim çocukla 23 nisan’da tango gösterisinde partner olarak eşleşmiştik ve hala onunla yaptığımız o romantik dansın fotoğrafları duruyor. bir diğeri ortaokul aşkımdı ve beni reddettikten sonra koskoca antalya’da aynı liseyi kazanıp bir dört yıl daha beraber okumuştuk. kısaca benden kaçış yok.
bir kadının en çekici olduğu an şüphesiz ki bazı konularda tatmine ulaşıp artık hedonik adaptasyon yaşadığı andır. örneğin birçok kadında varoluşsal olarak güzel olarak kabul edilmek, karşı cins tarafından ilgi duyulmak gibi özellikler bulunur. bazı kadınlar bu konularda öyle bir tatmine ulaşır ki ne kendini kanıtlama ihtiyacı duyar ne hemcinsleriyle rekabet etmeye çalışır ne de abartılı hareketlerde bulunarak giyim kuşam vs konularda aşırıya kaçar. bir boş vermişlik ve özgüven söz konusudur ve bu o kadını oldukça çekici yapar.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.