hareketli gözlemci yazar profili

başlıktakilerin ruh hali.
youtube.com/shorts/4DT6lEoF...

çirkin kadın yoktur, az alkol vardır.

bilin bakalım hangisi babaya çekmiş...

haha haberi yalanlayıp ifşa edeni suçlamak...
örtülü tanım: çok tanıdık gelen bir açıklama...

kim bilir belki de bir dönemin son protest şarkısı...
emeklerine, yüreklerine sağlık...

not : bir tweet görseli bırak başlığına atmıştım doğru yer burası. orada görmüş olanları tekrar maruz bıraktığım için özür dilerim.

başla, bırak, bitir.

işten ayrılarak aklımızın kaldıklarına (iskenderun) ziyarete gelmek...

o zaman ben bombayı salıyorum.
aslında hala kararsızım ama salasım var.

"ışık hızı neden aşılamıyor?" sorusuna kendi çapımda verdiğim cevaptır. yalnızca bir teoridir, eleştiriye açıktır...

örnek:
diyelim ki 'sonsuz hızda' bizden uzaklaşan bir nesne var. bu nesne bir ışık-saniye uzaklıktaki a noktasından 5 ışık-saniye uzaklıktaki b noktasına hareket etsin.

mutlak evrende gerçekleşenler:
t=0 anında a noktasından harekete başlamasını 1 saniyelik bir gecikme ile göreceğiz ve t=0 anında b noktasına ulaşmasını da 5 saniyelik bir gecikme ile göreceğiz.

gözlemlenenler:
t=0 anında gözlemci olarak kronometremizi başlattığımızda t=1 sn anında nesnenin a noktasından harekete başladığını ve t=5 sn anında b noktasına ulaştığını gözlemleyeceğiz?
(örnekte gözlemci ile a ve b noktalarının aynı doğrultuda olduğu kabul edilmiştir.)

sonuç:
bu temel mantık ile sonsuz hızda hareket etmiş bir nesnenin gözlemini ışık hızında yapacağımız sonucu çıkıyor. yani einstein'ın dediği gibi bir nesnenin ışık hızında hareketini gözlemlemek için ona sonsuz enerji yüklemek gerekiyor. ancak ikizler paradoksu ise olaya yaklaşımdan kaynaklanan bir hata olarak çıkıyor ve denklemi revize etme gerekliliği doğuyor... (uzayda bir uzunluğa sahip nesnenin iki ucu arasındaki farklı gecikmelerden kaynaklı olarak hızına bağlı oransal bir boyut değişimi gözlemleniyor ve ışık hızında sıfıra eşit oluyor, ışık hızı aşıldığında ise tersine dönüyor. ancak bu bir kütle artışı değil.)

yine bu mantık ile bir nesne ışık hızında hareket ettiğinde ışık hızından çok daha düşük bir hızda gözlemleniyor.
gözlemlenen hızın ışık hızına oranı da 'yalnızca uzaklaşan doğrusal harekette' [v/(v+c)] oluyor.

bazı diğer çıkarımlarım:
ayrıca bu alanda ürettiğim matematik modele göre ışık hızı ve sonsuz hız da dahil bütün hızlarda gözlemler de farklı koşullarda mümkün oluyor. yine de ışık hızı karşımıza gözlemlenen zaman akışına dair bir limit olarak ortaya çıkıyor. geçmişi görüyoruz, hızlı, yavaş, tersine zaman akışı gözlemliyoruz, bu durumlar sebebi ile bir nesnenin özel koşullarda geçmişteki tüm konumlarını aynı anda bile gözlemleyebiliyoruz (nesnenin çoklu görüntüsü), ama geçmişe asla gidemiyoruz. başladığımız noktaya geri döndüğümüzde o noktanın zamanına dönüyoruz. geleceğe ise yalnızca sabit hızda hareket edebiliyoruz. (mutlak zaman akışı.)

ben ışıktan hızlı mesaj iletebilirim gibi düşünüyorum ya. ışık saniye uzunluğunda bir çubuk olsun ondan mors alfabesiyle mesaj atarım ne var ki ...---... *

aaa ben.

hükümetin destekçilerinin sessiz kalması gerektiğini bilmesi gereken bir başlıktır.

çünkü muhalefetin de isteği bu durumun yargıya taşınmasıdır. bir cengaver çıksa da "bay kemal cumhurbaşkanına hakaret ediyor, iftira atıyor desin" bu olayı da yargıya taşısa diye yanıp tutuşuyorlar.

418 milyar dolar'ın çok büyük para olduğunu düşünenlere ise şu hesabı sunuyorum.

asgari ücret brüt 10.000, net 8500 tl.
yani asgari ücret alan birisi devlete her ay 1.500 lira veriyor.
20 milyon çalışanın bir ayda devlete ödediği para da 30 milyar tl yani 1,5 milyar dolar.
bu da bir yılda 18 milyar dolar, 20 yılda 360 milyar dolar eder.

şimdi de gidip bir araştırın bakalım ülkede çalışan kaç kişi var ve bunların kaç tanesi asgari ücrete çalışıyor?

kesmediyse kdv, ötv, mtv, öiv adı altında alınan vergilerin miktarlarını da biraz hesapla, sonra gel, tekrar konuşalım.

üniversite oku, 25 yaşında çalışmaya başla, 10 saat mesai, günde 12 saatini işe ayır (hazırlıktı, yolculuktu, duştu) 50 yaşında emekli ol, 60'ına kadar çocuklarını evlendir, torun bak, 65'ine kadar gez, sonra elden ayaktan düş, çocukların sana bakmaya başlasın.

yaşıyoruz mu ki hayatın değerini uzun yaşamakta mı iyi yaşamakta mı olduğunu tartışıyoruz?

bir yıl boyunca emeğimi bağışladım mesela, karşılığını alamadan yaptığım bir şeydi bu.

aldığım maaş, kattığım değerin çok altındaydı.
devam ettim, ettikçe de tükendim. iş yüküm artmasına rağmen, maaşım resmen düştü. sabrettim, bekledim, işler daha da kötüleşti.

bir iş başvurusu yaptım ve 2 gün sonra dönüş aldım. neyse ki yeni işime salı günü başlıyorum. 2 ay boyunca tatmin edecek düzeyde maaş ile deneme süreci sonrasında da yine bağış usulü mü devam edeceğiz yoksa karşılıklı tatmin usulü mü göreceğiz...

full konser dvd'si...