hayat devam ediyor
bir zamanlar sıradan bir cümleydi benim için bu. özne ve yüklem. sonra kitap adı oldu. "
ipek ongun, hayat devam ediyor". 3 aydır neredeyse her gün duyduğum, her gün yüzüme vurulan ya da kendiliğinden çarpıveren bir söz.
hayat, ben ne yaparsam yapayım; aksi için ne kadar çırpınırsam çırpınayım, devam ediyor. etmek zorunda olduğu için değil, tanrı bize bu şansı vermediği için devam ediyor.
3 ay önce çok sevdiğim biri demişti; "insan istediği zaman tırtabilmeli." o kadar haklı ki... istediğimiz zaman delirebilmeliyiz. "ben delirdim" diyip çıkabilmeliyiz bazen. evladını toprağa koymak mesela. anneni kaybetmek, sevdiğin kadını/adamı yitirmek.
çalıştığım şirketin yakınında oturan yaşlı bir kadın vardı. sanırım oğlunu ve eşini kaybetmiş. sonra toparlayamamış. yüzüne bakan herkese küfür ediyordu. "delirmişti". 3 ay önce kadına "ah yazık, vah vah" derdim. bugün düşününce... o kadar haklı ki... delirmek için daha iyi bir sebep olamaz.
kimseye zarar vermeden delirebilmeli insan. sapıtıvermeli. "ya ben ne yaşıyorum, sizin haberiniz var mı? hayatım kaydı benim. aklımı yitiriyorum ben." diyip beynini uzak diyarlara gönderivermeli. istiyorsa kalbi sakinleşince geri gelsin aklı. ama insanlara delirebilme şansı vermeliyiz.
ayrıca cenaze yemeğini beğenmiyorsanız, cenaze evinde yemek yemeyin. başka bir şey yiyebilirsiniz, kimin ne yediğine kesinlikle karışmayız.
*
devamını gör...