imdirdybirdy yazar profili

ama ben renk körüyüm, âşık sanacaklar şimdi.

ben genelde dinlediğim müzikleri kendimle özdeştiriyorum ya da çok basit; ritmi, sözleri, söyleyen kişinin sesi hoşuma gidiyor. e o zaman hoşuma gidiyorsa, o eylemi yaptığımda mutlu oluyorsam ya da bir şeyin yanında iyi gidiyorsa neden açıp dinle miyim?

ibb.co/KsZJKgs *

bence herkesin kısa bir sürede olsa denemesi gereken eylem. benim aylar oldu kapatalı ve cidden haber, gündem, ne olup bitmiş benim önem verdiğim bir konu haliyle insan instagram ve twitter olmadan mağarada yaşayacağını sanıyor halbuki bunun için günlük bir podcast veya youtube’dan bir video sizi hiç geride bırakmıyor, bunun dışında bana o kadar zaman kalıyor ki... şahsen ben bağımlıydım resmen bu uygulamaları silince 1-2 hafta zor duruyordum ama kendinize vakit geçirebilecek kaliteli bir şeyler bulduktan sonra bir daha yüklemek bile istemiyorsunuz çünkü zamanınızı ne kadar çöpe attığınızı fark ediyorsunuz.

böyle bir ülkede gün geçtikçe umut, beklenti olması biraz zor ve her gün daha da zorlaşıyor. o yüzden çoğu şey inada inat oluyor ama “son noktayı” koyan hep aynı kişi oluyor istemesekte. halbuki halk biraz dediğim dedik olsa bu noktalara gelmezdik ama insanlarda haklı korkmakta.

stand high patrol, 2000 yılında kurulan solisti pupajim olan, reggae, dub ve hip hop tarzında müzikler yapan fransa kökenli bir gruptur. ilk albümleri olan midnight walkers seslerinin duyulmasını sağlamıştır, çoğunlukla dinleyicileri bu albümden olan the big tree ve brest bay ile tanışmışlardır. ardından sırasıyla a matter of scale (2015), the shift (2017), summer on mars (2018) ve son olarak our on way (2020) albümü yayımlanmıştır.

şahsen şunları eklemek isterim kanımca en başarılı bulduğum albümleri a matter of scale'dir hele bu albümden olan sleep on it beni bitirmiştir. şarkılardan anlam çıkarıp hayatıma eklemeyi çok severim bu da o şarkılardan biri sabah ola hayır ola demek kısacası bu şarkının anlamı. çoğunlukla çıkardığı şarkılar birbirine benziyor aşırı bilinmemesinin sebebi bu olduğunu düşünüyorum ama bir yandan da ayakta kalmalarının sebebini de buna bağlıyorum.

gaslighting*adı altında söylenen bütün sözler.

(bkz: vurun kahpeye) çok güzeldi, biraz hüzünlüydü ama okurken sinirlenmemek elde değil. çomarlar hâlâ var her yerdeler artıyorlar. sırf öğretmeni kendilerine uymuyor diye “vadan hayini, gavur, kahpe” ilan ettiler şimdi de durum farksız aslında aynı kafalar farklı olaylar bir de genelde terörist ilan ediliyorsunuz. yobaz yaratıklar.

bir de güzel bir alıntı bırakayım;

“kârban-ı aşk ıssız bir beyabandan geçer.”

inatla cahillik yapanlar, ısrarla bir şeyi öğrenmek istemeyenler, sadece kendi bildiklerini okuyanlar.

gündemi takip etmek için;
(bkz: trend topic)

inglizce, eglence amaçlı;
the tiny meat gang

hayatınıza yardımı dokunabilecek bir podcast; unicornun gozuyle

smoke city'nin 1995'te yayımladığı grubun solisti ve söz yazarı olan nina miranda tarafından dinleyicilerine ulaştırılmış, en popüler şarkısıdır. levi's in reklam müziğinde kullanılması bu şarkının ünlenmesinde büyük rol oynamıştır * .

gelelim şarkının bence dikkat çekici olmasının sebeplerine ilk olarak şarkının aşırı derecede uyumlu hareket eden notalara ve şarkıya eşlik eden gitar, trampet ve davulun eşsiz uyumu olduğunu düşünüyorum ikinci olarak derin bir aşk şarkısı olmasının etkisi olduğunu düşünüyorum. after the rain comes sun after the sun comes rain again diyip bitiriyorum.

seslendiğimde dön bi bak azıcık umursa beni.