şu an çok sıkıcı bir zoom toplantısındayım. bu defa felsefe değil psikoloji konuşuyoruz. daha doğrusu onlar konuşuyor ben dinliyorum. birazdan gizlice kopacağım. bunu da sadece size söylüyorum *
birçok kültürde kutsanmış iki besin. vaktiyle kutsallarmış şimdilerde ise romantize ediliyorlar. ekmek* alın teri-iş-aş seremonisi üzerinden romantize ediliyor ve şarap* ise genelde yıllanmışlık-tutku-kadın-aşk seremonisi üzerinden.
neticede bakarsan ikisi de birer gıda maddesi ama işte... biz insanlar gerçekten çok tuhafız.
kendine özgü dalgalı asimetrik yapısı olan bir bıçak. üç bölümden oluşuyor: bıçak ağzı (wilah), kabza (hulu) ve kılıf (warangka). endonezya başta olmak üzere malezya, singapur, brunei, güney tayland ve güney filipinler’de kullanılmış tarihsel önemi olan bir savunma silahı. düğünlerde damadın beline güç göstergesi olarak takılabiliyor.
mayang çiçeği. endonezya’da evlilik törenlerinde muz ve hindistan cevizi ağacı yaprakları kullanılarak elde edilen yapma ritüelistik bir çiçek.
şekilde görülen bitki bileşiminin gövdesi muz ağacından elde ediliyor ve geri kalan kısımları ise çeşitli yaprakların hindistan cevizi ağacının dallarına sarılmasından oluşuyor. sonradan oluşturulmuş bu bitki kadınla erkeğin bekaretini teslim ediyor. düğünlerde açılan çiçek gömme ritüelinde kullanılıyor. yine aynı şekilde düğünlerde bekaretin temsili olarak gelinin siyah bluzu çiçeklerle süsleniyor ve geline çiçekten yapılma 3 gerdanlık takılıyor. damadın kemerine ise çiçeklerle kaplı bir kris (hançer) takılmakta ve bu da erkeklik organının temsili ediyor. damadın ayakları gelin tarafından çiçekli suyla yıkanır, gelinin damada göstermek zorunda olduğu saygının bir işaretidir. yine dansçı kızların saç ve elbiseleri de çiçeklerle bezenir.
*çiçek-bekaret-düğün kavramlarının iç içe geçmişliğine bir örnek.
endonezya’da yetişen hindistan cevizi ağaçlarının geleneksel süsleme sanatında kullanılan açık sarı-yeşil yapraklarına deniliyor.
online satışı mevcut olan bu yapraklar endonezya’da yaşamın her alanında kullanılıyor. düğünlerden dini törenlere.. ve evlerde günlük dekoratif amaçlı bir çok objeye yer veriliyor.
swahili dilinde gündelik anlamı parfüm demek. eskiden marashi adı verilen hoş kokular ruhlara tapınılırken kullanılırmış. arabistan ve hindistan’da da var olan ritüelistik marashi afrika’nın bazı bölgelerinde ruh çağırırken ve düğün günü gelinin üzerine serpmek için kullanılıyor. google’da marashi diye aratınca merhemler, yüz maskeleri, parfümler çıkıyor.
birbiriyle alakasız görünen iki kavramı alakalandıracağımız başlıktır: çiçek ve un
*un, bazı dillerde buğdayın, yani bitkinin ve yani çiçeğin özü manasına geliyor.
ingilizcedeki un sözcüğü flour çiçekten yani flower’dan türemiş. ve aynı zamanda ortaçağ fransızcasında ince öğütülmüş buğdaya fleur de farine deniliyor. fleur fransızca’da çiçek, farine ise un demek. ve bu deyişin kaynağı da latince flos farina sözcüğünden geliyor. latincede flos:çiçek / farina: un, yemek demek.
yaşlanmasına ihtimal dahi vermediğim kadın. yaptığı sporlar cidden müthiş. seyretmesi bile şahane *
kendisine özenerekten spor faaliyetlerimi hızlandırmış bulunuyorum. yaklaşık on yıl sonra, yaptığı şu hareketi yapabileceğim *
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.