kafa sözlükte sadece sezen aksu konuşan dayı yazar profili

korku filmi seven birisi sanırım.

müzikalite denilen bir olay vardır ya işte bu şarkı onun karşılığı direkt. her enstrüman , her nota olması gereken yerde. kulak tırmalayan bir yer bile yok.

söz-müzik: sezen aksu
yaralı tepeden tırnağa herkes yaralı
alışılmıyor acıya yok kaidesi kuralı
kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni
ne gelen anladı ne giden olanı biteni

şarkı sözleri amenna iyidir, güzeldir. ama beste olmasa neredeyse değerini yitirir. beste kadar sanatçı da önemli. bu yüzden sezen aksu şarkılarını yorumlayan kişilerin performansları beğenilmez genellikle. en yüksek noktayı gördükten sonra normal olarak diğerleri vasat gelir. (bkz: zeynep bastık) lafımı da çaktığıma göre inceleyelim.

cidden çevremizde herkesin kendine has bir yarası var. aşk olur. iş olur. ev olur. o olur, bu olur. bazıları saklar, belli etmez ama içten içe olsa da biliriz. hisli hayvandır insan. (allaah! nakarata girdi bıraktım yazmayı bi dk.)
yaşamayı da öğrenmeli acıyla. ölmeli, dirilmeli ama yaşamalı. uğraş vermeye gerek yok diyor sezen. alışılmıyor, unutulmuyor.
kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni. ablam ne güzel tavsiye veriyor. ama en güzel aşklar da o dikenlerle yaşanıyor. zaten imkansıza aşık olmak gerçek sevdadır. kara sevda daha da bi isteklidir. zordur ya. imkansızdır ya. bilirsin olmayacağını yine de seversin. ondan sezenci oldum ya ben. tabi ne gelen anlar ne giden.

ama en son yine --adıyorum aşka geri kalanımı-- diye bir u dönüşü. hayatımız gibi.

aşkın da en hesapsız kitapsız olanını
yaşamazsam kara kaplıya kaydedin beni

ukteler. pişmanlıklar. zamanında atılamamış adımlar. yaş geçince şarkı oluyorlar. güzel bir ders çıkarmak için ve sevmek için güzel bir bahane bu şarkı. yeri gelmişken (bkz: bahane)

2005 yılı sezen aksu albümü. olgunluk dönemi, sesi olarak gayet başarılı. içerisindeki her şey sezen. hatta sezen'in en sezen olduğu albüm olabilir.

içerisindeki açılış şarkısı da bahane isimli şarkı. sözler yıldırım türker'in. şarkı tam 2 dakika. sözleri çok kısa ama anlamlı. yavaş yapısı insanı sabah yataklarında yüzüne güneş vurmuş gibi hissettiriyor.
---şarkı sözleri---
bahaneydi, bu rüzgar
güneş bal ve kehribar
bahaneydi buzdan kanat
erimezse kırılacak
---şarkı sözleri---

seni sevmeye bahanemdi bu rüzgarlar, güneşler, aylar. buzdan kanat da benim ruhum. sana uymam lazım kırılmamak için. beni eğme, bükme. beni erit ki sana uyayım. sana kanayım.
güneş, bal ve kehribar nasıl bir üçlemedir? nasıl bir şair bu üçünü art arda kullanarak bu kadar derin bir anlam katabilir? sanatın dibi bir eser.

---şarkı sözleri---
canım dostum, sırdaşım
aynaya baktım, yüzünü unuttukça
gelmiş bulundum
kalmış bulundum
bu dağ burada durdukça
---şarkı sözleri---

yüzünü unuttuğu kişi tabi ki onno tunç. aradan yaklaşık 10 yıl geçmiş. kadın o acıyla demlenmiş, şarkı yazmış. haliyle ölen kişiler de aklımızdan siliniyor bir müddet sonra. ama o kadar özel biri ki onno, aynada onu görüyor sezen. kopamıyor ondan. zaten bu bağın meyveleri ileriki albümlerde de görülüyor. unutmadım unutamam. kara sevdam. merak etme...

(bkz: bugün sözlüğe girdi)

bugün inceleyeceğimiz şarkı davet.
1995 çıkışlı ex oriente lux yani ışık doğudan yükselir albümünden içerisinde bol bol ince gönderme içeren ve insanı sevişmeye davet eden bir şarkıdır. şimdi sözleri inceleyelim. bu arada okurken de arkada şarkıyı çalabilirsiniz.

çıplağına sar beni
toprağına kar beni
kaynağından dökül ,gürül gürül
çoğalt ki kendini
dağları seller alsın
selleri yangın sarsın
bozulsun bahçe bağ
dalda üzüm sarhoş, ben tarumar

şimdi. ilk iki dize gayet tabi olarak gerçek anlamda. sevişme sırasında iki kişinin bir olması, yaratıldığımız toprakların karışması, tozların havalanması, çıplakların sarılması, birbirine karılması. gayet net ve aşk dolu dizeler.

üçüncü ve dördüncü dizeler. bir erkeğe ithafen yazıldığıno düşünürsek ve bir erkeğin kaynağından gürül gürül dökülmesinin de ne olduğunu anlayabiliriz. üstüne sezen anlamayan olursa diye çoğalt ki kendiniyi de eklemiş. yani baya baya ejekülasyon işleminin sezenist bir bakış açısıyla sanatsal yorumu bu mısralar.

beşinci ve altıncı mısra. dağları seller selleri yangınlar. dağları nedense kadının kıvrımları olarak düşünürüm. seller de o şehvet sırasında toprakları karılmış iki kişinin birbirine karışmış terleri ve bu terlerin de aşkın sıcaklığı ile bir yangına dönüşmesi.

bozulsun bahçe bağ dediği iki anlama gelebilir. biri maddi diğeri manevi. maddi anlamda fiziki bir olay ile bağ bozumu. kızlık zarı ile ilişkilendirilebilir ya da uzun zaman sonra birleşme sonrası alınan ruh hali.

manevi anlamı ise toplum, aile baskısından kendini kısıtlamış ve kendine ağlar örmüş insanların geriye bakmadan cesurca yapmak istediği şeyleri başarmış böylece bağı ve bahçeyi bozmuş olur.

dalda üzüm sarhoş. ben tarumar.
daha önünde sarhoş olmak için binlerce adım olan üzüm bile bu şehvet ve aşk karşısında dalında mayalanmış kendinden sarhoş olmuşken, bir insan nasıl dayanabilir bu tutkuya? dayanamaz ve en son tarumar olur.

tarumar da uzun ve ateşli sevişme sonrası yorgunluk, enerji azalması, uyku hali olarak algılanabilir.

bu başlığı açtığım için gurur ve iftihar duyuyorum. hayırlı olsun. ilk siftah benden.

ve bir anda
bir başka aşkla alev alev
tutuşup da birden yeni baştan oldun
kendi canından

içimde kavga eden senler
bir bir barışıyor
ömrüme senden de önemli
bir şey karışıyor

84 çıkışlı bir başka aşk şarkısı. bu satırların derin incelemesini yapacağım

bir anda bir başka aşkla dediği şey normal aşkın yanında cinsel dürtü ve o anki heyecan ile duyulan aşk. bir başka aşk. alev alev eden, tutuşan ateş. yeni baştan oluyor sevgili. kendi canından. yeni bir birey, cenin habercisi mısralar. güzel bir gece sabahı kaleme alınmış gibi.

içimde kavga eden senler baya baya doğal seleksiyon ile elenen ve yarışan spermler. barışmaları ise gayelerine ulaşmaları. ömrüme senden de önemli bir şey karışıyor. döllenmiş yumurta hücresinin büyümesi, hormon dengesinin alt üst olması, beynin ve ruhun annelik mertebesine adım atması... çok şey anlatıyor bu şarkı.

ve bir kadından başkası yazamazdı böylesini. ve belki bir erkek de tam anlamıyla anlayamaz anlatmak istediğini. bir kanıt daha aysel'in ne kadar köklü, güçlü, ateşli, heyecanlı sözler yazdığına.

bazen ilk defa dinletiğim muhtelif sezen aksu şarkılarını beğenmiyorum. hazır beğendiğim, müptelası olduğum ve binlerce kez dinlediğim şarkıların yanında yeni yetme bir çömez gibi kalıyorlar.

bu duruma aşmak için yeni dinlemeye başladığım albümü kendim ile beraber karantinaya alıyorum. bir yetmedi iki hafta! başka müzik yok! sonrasında ne mi oluyor, bir bakmışım o müptela listesine tüm albüm girmiş. eksiksiz.

ilkleri bildiğim 1984 albümüne tekrardan göz gezdirirken arada bilmediğim mükemmel tınılara sahip bir şarkı çıktı. bir başka aşk isimli. söz aysel'in beste onno'nun. kaçırmışım o kadar yıl bir hazine gibi beklemiş keşfedilmeyi yavrucak. hem utandım hem de kızdım kendime. bunu da kimseye anlatmam bu arada. laf sürdürtmem hayranlığıma.

aşk koruyabilir bir tek
kaldıysa hala masumiyetimizi
biz altında imzası olan aşıklar
böyle yazdık vasiyetimizi

-sezen [beşik/2008]

insanı insandan ayıranı, kayıranı
sen ıslah et aşka yasak buyuranı
hak ya hak

tepeden bakanını, zulüm yapanını
ruhunu çula çaputa hak diye satanını
yak mevlâm yak

-sezen aksu [roman/2008]

1980 yılında çıkan sezen aksu albümüdür. 1990'larda cd formatı ile yeniden basılmıştır.

içerisinde 10 şarkı bulunduran bu albüm özellikle "dört günlük bir şey" ve "hata" adlı şarkıları ile beğeni topladı ve belleklere kazındı.
çocuk adlı şarkısı gelecek yıl doğacak olan ve o aralar ana rahminde büyüyen mithat can özer için yazıldı. (ayrıntılı bilgisini diğer başlıklarda yazacağım.)

80 çıkışlı bu erken safha sezen aksu albümü 70'ler havasından çıkıp, o ağdalı ve lümpen ajda pekkan rüyasından uyanan sezen aksu için kendi stilini ve tarzını yaratmak için bir fırsattı. 2 şarkının sözlerini nilüfer'den aldı. beş şarkını bestesini kendisi yaptı ve sanki albümde emeği geçenler arasında bir inci gibi parlayan aysel gürel'den de bir şarkı sözü aldı. böylece sezen aysel ve sezen dostluğu da başlamış oldu.

öncelikle türk müziğinin, sanatının kraliçesi. neredeyse herkesin sevdiği en az bir şarkısını ezbere bildiği mükemmel insan.

1954 yılında denizli'de dünyaya geldi. ilköğretimini orada tamamlayıp ailesiyle izmir'e taşındı. sonrasında birçok şarkısına ilham olacak bu şehri ölesiye doyasıya yaşadı özümsedi. sonrasında bir yıl kadar ziraat fakültesi denemesi oldu. kendi benliğini ve potansiyelini kısıtlanmış hissedecek ki üniversiteyi terk etti. okulunu bırakıp 1974 yılında istanbul'a geldi.

ilk çıkış ismi olan sezen selen mahlası ile bir kaset çıkardı. çok tutmayınca bu sefer mahlas da değişti. o zamanki eşi olan ali engin aksu'nun soyadını alan fatma sezen artık bugün de bildiğimiz haliyle sezen aksu adını aldı. 75 ve 76 yıllarında çıkardığı 45'likler ile türkiyenin kalbinde taht kurdu. sonrasında 80'lerde 6, 90'larda 6, 2000'li yıllarda 6 albüm yaptı.

2010'larda ise 3 albümü bitirdi. 2020 aralık itibarı ile de demo2'nin şarkılarını belli bir aralıklarla yayınlamaya devam ediyor. yani 2010-2020 arası 4 albüm çıkardı denebilir.

velhasılkelam bir derya deniz olan bu sanatçı türkiye'nin belleğini, sanat anlayışını, hatta dünyada pop'u bile etkiledi. yunan, ermeni kökenli besteciler ile çalıştı. 2002 yılında türkiye şarkıları konseri ile herkese aynı tonda hitap etmenin önemini, kardeşiliği, eşitliği, insan haklarını savundu. sivas madımak yangınlarını lanetlemek adına 1994 yılında dua adlı şarkıyı yaptı.

müziğin yanında insan olmaya, doğaya, eşitliğe, dünyaya, çevreye de bol bol katkısı oldu. kendi arkasında belki de türkiye'nin en sağlam hayran kitlesini oluşturdu.

merhabalar bu ben.
doksanların ve seksenlerin kraliçesi olan sezen aksu hanımefendinin mükemmelliğini kafa sözlük yazarlarına da bir nebze olsun anlatabilmek için buradayım.

amacım ve formatım seksenlerden başlayıp albüm albüm, şarkı şarkı kraliçeyi tanıtmak ve bir arşiv oluşturmak. hepsi bitince ne olacak derseniz merak etmeyin. 2000 küsür entry girmem lazım. yani baya bi zamanımız var.