kafasiz kafanin kolu yazar profili

kafasiz kafanin kolu kapak fotoğrafı
kafasiz kafanin kolu profil fotoğrafı
rozet
karma: 276 tanım: 88 başlık: 59 takipçi: 3

son tanımları


cam kelepçeye evet

bir nilgün marmara şiiri


ılık bir süzülüşle
geri dön hayat,
bırakma yeryüzü salına
tünemiş pek kara kuşlar
örtsün bakışımı,
görmek acısı sürsün
pencere tutsağının
düşsün hayatı suya...
devamını gör...

gökkuşağından darağacı

bir nilgün marmara şiiri


şimdi'nin bedeni yok,
yontuyor geçmiş bilgisiyle
gelecek belki olur diye taşı,
taşını kokluyor
yontu dağılıyor...


şimdi'si yitik
bundan boyuyor
boyuyor evine aldığı
ağacın üzerine tüneyip
duvarını, tavanını, geçmişi
ve geleceği ve her yanını;
dal kırılıyor...


şimdi'si yitik
diziyor diziyor notalarını,
göğe ışık üzerine boncuklarını,
ucuza getiriyor varlığını
sonsuzun sessizliğiyle
sonlunun gürültüsü arasında,
o bitirince kıyısında gezindiği
yol çöküyor...

şimdi'si yitik
bundan yazıyor
yazıyor enine boyuna
içini ve dışını ve yeri
ve göğü ve suyu,
bindiği kadırga
o inince batıyor
devamını gör...

normal sözlük dertleşecek yazarlar veri tabanı

yatın uyuyun dertleri unutun.
devamını gör...

gönül sorgusu

bir cemal safi şiiri


takvimler de onlu yıllar değişti,
değişmedi sende hayâl tutkusu.
dal belini saran kollar gelişti;
gelişmedi sende sevda duygusu.

gül nefesin leylak kokun seninle;
mutluluklar sana yakın seninle;
gitti huzur, gitti sükun seninle;
gitti gelmez gözlerimin uykusu.

takatim yok muradıma yetecek,
sevabım yok günahımı örtecek;
korkuyorum ömür bitti bitecek,
bitmeyecek şu gönlümün kaygısı.

ya sen, ya hiç gönül yapmış seçimi,
mümkün değil başkasıyla geçimi,
düşündükçe ürpertiyor içimi,
son nefesi sensiz vermek korkusu.

meyhanede aradığım teselli,
hasretine mahkûm etti temelli;
ne tahliyem belli, ne günüm belli,
sürüp gider şu gönlümün sorgusu
devamını gör...

hüzün adres değiştirir

bir cemal safi şiiri


yakışmıyor cepheyi terk edişin,
mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
fazla sürmez hatanı fark edişin,
hasret eken , hüsran biçer sevdiğim.

adet ettin aşk dersini asmayı,
hüner saydın sırra kadem basmayı,
yetti artık çok denedim susmayı,
ı̇syan eden bayrak açar sevdiğim.

nice avcı bende silah sınadı,
geri tepti ,sineleri kanadı,
kırılsa da yüreğimin kanadı,
yine açar, yine uçar sevdiğim.

bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
yine bulur, yine içer sevdiğim.

aynaların farkı kalmaz düşmanla,
tanışırsın doğduğuna pişmanla,
hüzün adres değiştirir zamanla,
benden geçer ,sana göçer sevdiğim.

üzerime yar sevdiğim sahi mi?
kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
ağlama der dosta aşık daimi,
bu da gelir ,bu da geçer sevdiğim.
devamını gör...

bırak beni gideyim

bir cemal safi şiiri


aldırma göz yaşıma benim biricik kızım;
bırak beni gideyim ayrılmadığım yere.
bir gamlı bülbülüm ki yavruma geçmez nazım;
neden feryad edeyim duyulmadığım yere?...

madem ki görenlerin ürperdiği yarayım;
kimden medet umayım,kimden derman arayım?
bir selamı,cok gören semte neden uğrayım?
girmem sevilmediğim,sayılmadığım yere...

beni aldatan benim;eşim,dostum bigünah.
ne gafil serseriyim,bin kere,eyvah!eyvah!
mecnun etsin de beni,mecbur etmesin allah;
dönmem insan yerine koyulmadığım yere...
devamını gör...

dipsiz testi

bir edip cansever şiiri


beni dinlersen üskudar'a gitme
ı̇brahim'i görme şiir yazma
şu herkesin bildiği düzlük
bu deli alacası cayır
ardıç kuşu türkülü sokak
senin içn değil.
sen yoksun
çevrende kimseler yok
zengin de olsan
yoksulluğun gitmez.
devamını gör...

kuş sürülerinden bir duvar

bir edip cansever şiiri


eskişehirli bir tüccar tanırdım, bıyıkları
gereksiz konuşan bir adamın sakarlığında
enfiye çekerdi, bahçesindeki gülleri anlatırdı
çocuksu yüzler bırakırdı bir takım ambarlarda

sonbahar böyle geçerdi, o tüccarın sıkıntısı gibi
deniz kıyılarında, hayvan leşleri arasında
kış sanki iyi geçecek, bakıp duracaksın
yılbaşında eski bir sevgilinin gönderdiği bir karta

niye mektup yazmıyorum eskisi gibi
kahverengi bir şeyler oluyordu mektuplarda
yaşlı bir korsanın öğle uykusu doluyordu
ı̇çime ve uykusuzluğuma

kaypak bir haritam var şimdi, önüme seriyorum
birbirine karışıyor avrupa ve asya
bütün kara yollarında ölüme yakın bir şey var
o kadar yaklaşığım ki şu ölüm duygusuna

okyanuslardan hiçbir şey anlamıyorum
küçük denizlerde yaşadım da ondan mı acaba
değilse neden bir türlü ısınamıyorum
yoksa büyük acıların kaptanları mı dolaşır okyanuslarda

ey büyük kaptan, bodrumlu sarmaşıkçı
ey gün günden yüreğimi kanatan ada
bir yer istiyorum üstünde, doğduğum bir yer olsun
ve uzun yollarda hiç konuşmayan şöförlerin yanında

ey orman yollarındaki su sarnıçları
duyuyorum içinizdeki eski ses yüklü plaklarda
ölümün bitmiş yasını, sevincin yok olmuş fırtınasını
sözlerini çok değişik aşkların da

eskişehirli bir tüccar vardı. var mıydı
duygular, zamanlar da bir çeşit insan mıydı yoksa
kuş sürülerinden bir duvar
hangi kuşu çeksem ölüyor avucumda.
devamını gör...

sevda bir ateş buldu sende

harika bir edip cansever şiiri


sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni
artık kimse denizi bilmiyor.

dirseklerini masaya koyuşundan belli
gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini
sevda bir umut buldu sende.

ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan
artık kimse gözlerini bilmiyor.

şunu imzala
bir mektup, bir telgraf alındısı değil
unutulmuş bir sevdadır kapını çalan
ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan
kimse artık bir şey giymek istemiyor.

sonra bir pencereden kendine
ay ışığı gibi vuran sen
ne sana ne başkasına benziyor.

ve işte bir dip balığı su boşluğunda
çırparaktan yüzgeçlerini
hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor
devamını gör...

yüzümü size çeviriyorum

bir edip cansever şiiri


yüzümü size çeviriyorum, siz misiniz?
elimi suya uzatıyorum, siz misiniz?
siz misiniz, belki de hiç konuşmuyorum.
belki de kim diye sorsalar beni
güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi
belki de alıp başımı gideceğim
biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin
nereye, ama nereye olursa gitmenin
hüzünle karışık bir ağrısı.
devamını gör...

ihtiyar aşık

ahmet kutsi tecer şiiridir


yıllardan beridir ağaran teller
bu akşam parıldar şakaklarımda
"bu gece ömrümün en son demi, der
büsbütün ağarsın varsın yarın da.."

çırpınır göğsünün içinde kalbi
bir yaşlı ağaca sinen kuş gibi
nedir bu esrarlı halin sebebi?
neden parlıyor o gözler? bir oda:

yaşlanmış, altında ipek bir sedir
bir kız ki ay ondan parlak değildir
öptükçe ağaran bir gül denilir
ihtiyar bülbülün dudaklarında

devamını gör...

dağlara deniz ektim

bir abdürrahim karakoç şiiri


uykuları yatağıma bağladım
geceleri delip çıktım dağlara
ormanların kakülünü taradım
bulutlardan gömlek diktim dağlara

ağaran şafakta gördüm yarını
tuttum nakış nakış ördüm yarını
yağmur damlasına sardım yarını
dalga dalga deniz ektim dağlara

kartal kanadıyla biçtim gökleri
duru pınarlardan içtim gökleri
ya allah diyerek açtım gökleri
demet demet ışık döktüm dağlara

hayal var ki hakikatten evladır
çile var ki çok nimetten evladır
sabır, şükür her ziynetten evladır
üçüncü gözümle baktım dağlara
devamını gör...

pişmanlık ve çileler

bir sezai karakoç şiiri


rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür
bir odun parcası aydınlatır ocağı
annesi ateşin önünde perişan
annesi ateşin içinde hür
rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür

yağmurlar sırtıyla sırtım arasındadır
şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın
kalbimi bin parçaya böldü divane sır
sesi geliyor sesi, günahkar çocuklarım
şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır

benım boyum ufak onun da ufaktı
kıvırcık saçlarından öpmediğim için onu
onun bu ocakta yanan toprağı
her gece rüyamda avuçlarımı yaktı
benim boyum ufak onun da ufaktı
benim gözlerim yeşildir onun kara
ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara

annesinin başi elleri arasında
parmağında aydınlık günlerden kalma yüzük
bir fotoğraf asılıdır duvarda
aynaya, geceye, maziye dönük
annesinin başı elleri arasında

bir tüfeğin burnu havadadır
ateş almak üzeredir mermisiz
ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
siz beni ne anlarsınız... siz...
bir tüfek ateş almak üzeredir mermisiz

bir saman çöpüne tutunmuş kızların
eteğini ben çektim
neyleyim göğsümü karacadağ'ın sert rüzgarı doldurmuş
annemden ben ilk sütü geyve'de içtim
ankara'ya çataldağ'a bir zindandan gül vurmuş
az kalsın ben ölecektim
bir saman çöpüne tutunmus kızların

kediler halıları parçalıyor
kırmızı bir ışık düşüyor yere
annemin dizinde derman yok
hükmedemiyor insan ruhuna ateş
rüzgar hükmedemiyor incecik perdelere
kediler halıları parçalıyor
ateşte sarı gül açan saksılar
kızarmış bir ekmek gibi duruyor

kulağıma garip sesler geliyor
kuş yumurtasından çıkan insanlar
ahırda bir ata eyer oluyor
kulağıma garip sesler geliyor

ben bir şarkı bir türküyüm
ben meryem'in yanağındaki tüyüm
beni bir azizin nefesi uçurur
kalbimde allah'ın elleri durur
cici ayaklarım ilikli bağlı
ben onun sılası kendimin gurbetindeyim

ben azizin hasreti
ben meryem'in yanağındakı tüyüm
benim gözlerim yeşildir, onun gözleri kara
ben günah kadar beyazım, o tevbe kadar kara

ocak sönüyor ateş kül oluyor
annesınin saçları beyaz
annesi saçlarını yoluyor
ateşin içinde gül açılmış
servi büyür, ardıç büyür, çocuk büyür
annesi ruhunda ruhuma eğilir

sineklerin kanadını ısıtan
bir güneş toprağı yarıp çıkacak
kadınlar sansa da yaşadığını
sarkısız kaldıkça yaşayamayacak
kadınları sarkılır, akrepler aydınlatır
kadınları sarkılır, zahirlar aydınlatır

artık ben gideceğim ata eyer vuruyorlar
hatıralarımı birer birer yakacağım
entarimi parça parça edip
zehirli kirpilere bırakacağım
beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
göğsüme siyah bir gül takacağım
batan güneşe doğru kurşunlar sıkıp
kendimi boşluğa bırakacağım

ayaklarımın altından geçıyor bir deniz
ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
siz beni ne anlarsınız... siz...
artık ben gideceğim atım kişniyor
bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor

ayaklarımın altından geçiyor bir deniz bir deniz
beni onun gözleri çağırıyor duramam, duramam
benim gözlerim yeşildir ah... onun gözleri kara
ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar kara
devamını gör...

sessiz müzik

mükemmel bir sezai karakoç şiiri


sen kış güneşi misin
yakarsın ısıtmazsın

bir ırmağın ortası yoksa
seni mi hatırlayacağım

bu dünyada olup bitenlerin
olup bitmemiş olması için
ne yapıyorsun

sizin evin duvarları taştan
dumanı da mı taştan

seni kız arkadaşlarından
sevinç gözyaşları içinde
öpen olmayacak mı

ezberlediğin şiir
beklediğin adam
devamını gör...

can tükenir

bedri rahmi eyüboğlu şiiri


kimse bilmez can nerdedir
can tükenir can tükenir
saçımın telinden sızar
gözümün ferinden uçar
can tükenir can tükenir
her korku zerresinde ziyan
her kımıldanışında yaprak
can tükenir can tükenir
devamını gör...

elemtere fiş

bir bedri rahmi eyüboğlu şiiri


elemtere fiş
kem gözlere şiş
benim bir yarim var müthiş
bazen yedi yaşında bazen yetmiş

elemtere fiş
kem gözlere şiş
benim bir yarim var müthiş
azcık rum azcık kürd azcık ermeni
aklına esmeye görsün.
galata kulesinin
tepesinden atar beni
sonra benden önce iner, tutar beni

elemtere fiş
kem gözlere şiş
benim bir yarim var müthiş
yarısı imam yarısı keşiş
misli menendi görülmemiş
her parmağında bir marifet
hünerli mi hünerli

ayıptır söylemesi
hemi galatasaraylı hemi fenerli
devamını gör...

sonraları sanskiritçe

bir ece ayhan şiiri.


sanskritçeye çekilmiş atlar gibi geceleri
o geceleri soyutlanmış uykular ağıyor parmaklarından

ve ıtır çiçekleri tükenirlerdi çivit rengi sokaklarında
şarkıları delinirler çarşambaları ırmakta boğulurlardı

sonraları benares'in tüm eski orospuları gibi bayramlarda
sanskritçe ölümlere çarpıp şarkılara şarkılara düşerlerdi.
devamını gör...

zambaklı padişah

bir ece ayhan şiiri


ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
sana uzun heceli bir kent vereceğim
girilince kapıları yitecek ve boş!

azizim, güzel atlar da güzel şiirler gibidirler
öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!
devamını gör...

azalmış ferman

bir murathan mungan şiiri


kimi tarih der kamu kara zulmüne
gövdenin takibi sıradağlar kuşatır
orman masal engeli kanlı bereket
bilir uzun yola çıplak hüküm giyenler
kırbada acıyan suyu
kader kuytusunda bekleyen şüpheyi
iman bir imkanken hayata
günler sakal bırakır

tuz yarası koynumda uyuttuğum ferman
uyandığımda koynumdaki yeri boşalır

içimin körü
göre göre sayıklamalarından
gözlerime kör bir rüya bırakır

müjdesi olmayan yol
sonunu bildiğin kader

bile bile git
kimi ferman yollarda azalır

devamını gör...

anakin

bir murathan mungan şiiri.


kimse öç alamaz benim masumiyetimden
dizelerdeki zehirle
kaç hafıza gezer
dilimin altında bilinen yılan
dağları iğne deliğinden geçirir
kimsenin zamanına uğramadan

tenha kin uzak gölge hileli
köklerde demlenen
içimizde dinmeyen kuytu mevsim
vaktini bekleyen düğümlü sarmaşıklar gibi
kalbim öldürür herkesi

ah kimseden sorulmaz ki
hiçbirşey yapmamanın zehri

gövdeye indirilmiş sözlük
kullanırken azalan
vahşiliğin likit beklentisi
içimizde çakallanan şimdi,
burada ve hiçbir zaman

taze hikayelerle yamanır yaralı bellek
tuzak yeni tehlikelerle gövdelenir
hiç kullanılmadıkları boşluklarda
sanrısını tetikleyen kelimeler
tanıdık bir yabancılık kazanır
başkalarına anlatıldıkça
çınlayan eşyanın
teslim aldığı
hayatların bilgisi
sızamaz esrarımıza
her iklim kendi mutlağını ararken
kilitli hayallerin yer değiştirdiği aynalardan
aynalara yepyeni bir boşluk kalır

damarlarımda sahipsiz akan
kuraklık
gürültüsü vahşi kan
çöl kanunları geçiyor
göçümün unutulmuş ormanlarından
kin bekliyor kınında
borçlandığı zamanları
geri göndermek için
kullandığı günahlara
yemin ve rehin
ne kadar ikizse kalbimize
ölüm aşkta seğirir
kimseye aldırmadan
geçen mevsimler gibi
biz kendimizi tanıdık sanırken
yıllar bizi kendiyle değiştirir

ancak şiirle söyleyebiliriz:
kendimize bunca yabancılık
bizi tanıdık kılan

kırmızı netice, kızıl kin
kandan alınmış rengin verimi
ömrün birçok çaprazı gibi
uzaklık kazanır görüldükçe
aşkla öldürür, ölümle aşık eder
ruhun duvarlarına köpürmüş
kara is karanlık iklim uçsuz gerçeklik
kendini yaşar sahibinin görünmezinde
ne kadar yolculuk etsende dibe
içinden çıkamadığın
içindeki ölü çocuk
her şey ne çok belli derken
ne çok belirsizlik
anaya babaya yar a aşk kadar derin
aşk kadar büyük kin
yıllara eşlik eden sinsi nabız
saydam zırhlarla korunmuş büyük şemsiyesi gündeliğin
balık gözlerinin bile göremediği derinliklerde
bizden sonrakilere devrettiğimiz
bize teğet kuşanmış gizlerin
bazen yanılıp aşk deriz buna
zaten yanılmadan diyemediği hiç kimsenin
dipte derin damar
aşk, en köklü kin
ana baba yar
bir gün hepsi kaybolur
birbirinin yarasının içinde

derin, çok derin

toprağın bilinen sırlarıyla
kendimden yapılmış mezarımı örter gibi
bağışlıyorum suçlarımı bilmediğim bir karanlığa
ne kadar ödeşsen de ömrün yetmez
bizi biz yapan içimizin saklı sularında
bizden habersiz yaşayanlara

aştım sandığın bir eşiğin ayakları altında
bir gün bir damar uğultusu vurur dünyaya
ölerek bile kaçamazsın aramızdan
ehlileştirilmiş tekrarlarla yaşanan sayıklama
yeniden döneceksin buraya
imkansızdır aşk insan imkansızlaştıkça
dünya başka bir yer olana kadar: anakin
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim