"son romalı" lakabına nail olabilen şahıslardan biri,
iustinianus'un
magister militum'u, roma'nın kılıcı, karısının kölesi. bu adam olmasa iustinianus'un,
eirene'nin ve daha nice imparatorların ve dahi
sultan mehmed ve
sultan süleyman'ın
renovatio imperii hayali gerçek olmaya hiç yaklaşamazdı.
theodora araya girmese bu adam yapacaktı onu, yaptırmadı.
biraz uzun olacak, birkaç parça halinde girerim muhtemelen.
i. bölüm: başlangıç
imparatoru iustinianus gibi kendisi de
illyria kökenli. zaten iliryalılardan hep büyük generaller ve imparatorlar çıkmıştır. 500 veya 505 yılında doğmuş, 526 yılında o sıralarda henüz imparator olmamış olan iustinianus'un baş muhafızlarından biri olarak ilk kez kendisine bir
bucellarii birliği kurma izni verilmişti. sonraları sayıları yedi bine çıkan bu ağır zırhlı süvari birliği belisarius'un tüm ordularının başat unsuru olarak hep hizmette kalmıştı. 527 yılında da yeni tahta çıkan iustinianus tarafından doğudaki bir ordunun komutasına atanmıştı.
ii. bölüm: zafer ve yenilgi
birkaç kez
sasanilerin elinden yenilginin acısını tatsa da ilk zaferini 530 yılında, henüz 30 yaşında iken
iberia savaşları'nda
* yine sasaniler'e karşı elde etti. kendi kuvvetlerinden iki kat büyük sasani ordusu sınırı geçip
dara'yı
* kuşattığında kurduğu akıllıca savunma sistemi ile sasanileri kanatlara yönlendirip ağır süvarileri kanatlarda ezdikten sonra sasani merkezini yok ederek meydandan muzaffer ayrıldı. bu başarı o kadar dikkat çekti ki bir yıl sonraki sefer mevsiminde sasanilerin zaferine karşın kariyeri aldı yürüdü. sasaniler ve arap müttefikleri
lahmîlerin alışılmadık bir rota olan
euphratensis üzerinden imparatorluk topraklarını istila etmesi üzerine bunun gerçek bir saldırı olup olmadığını anlayamamış, daha sonra sasani ordusunu kaçmaya zorlamış ve askerlerin isyan tehditlerine boyun eğerek sasani ordusunun peşine düşmüştü. iki ordu sonunda callinicum'da
* 531 yılının paskalya cumartesisi günü karşılaştı ve romalılar ile arap müttefikleri
gassâniler sayıca üstün olmalarına rağmen sasani ordusunu komuta eden büyük stratejist
azaritis tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldı. bu muharebe sonrası savaşın uzayacağı ortaya çıksa da kısa bir süre sonra
şehinşah i. kavad ölüp yerine
anuşirvan hüsrev şehinşah olunca roma ve sasaniler 532 yılında
ebedi barış anlaşmasını yaptı, belisarius ise yenilgiden sorumlu tutularak başkente soruşturma için çağrıldı.
iii. bölüm: arabacı imparator
soruşturma sonucu belisarius suçsuz bulunsa da başka bir felaket baş gösterdi, 532 yılının meşhur
nika ayaklanması. o sırada başkentte üç büyük komutan vardı; bizim belisarius, hadım
narses ve
magister militum per illyricum olan
mundus. kent büyük oranda yakılıp yıkıldıktan ve
hypatius hipodrom'da imparator ilan edildikten sonra bu üç komutan kuvvetleriyle hipodrom'u kuşattı. belisarius imparatorun emriyle
kathisma'dan
* geçerek hipodrom'a girmeye çalıştı ancak muvaffak olamadı. bunun üzerine iki seçeneği kaldı; başka bir kapıdan hipodrom'a girerek hypatius'u tutuklamaya çalışırken arkasını isyancılardan kollamaya çalışmak veya bodoslama isyancılara saldırmak. muhtemelen güçlerini arkadan gelebilecek saldırıya açık hale getirmemek için hipodrom'a tüm gücüyle girdi, çatışma seslerini duyan mundus askerleriyle başka bir kapıdan girip isyancıları iki ateş arasında bırakırken narses de diğer kapıları emniyete alarak isyancıları hipodrom'a hapsetti. gün sonunda hipodrom'da bulunan asilerin tamamı ve birden at arabası yarışçılığından imparatorluğa terfi eden hypatius kılıçtan geçirilmiş, iustinianus'un tahtı sağlama alınmış ve otuz ila altmış bin arası çoğu silahsız asi sivillerden oluşan ceset yığını isyanın sonu olmuştu.
iv. bölüm: arenae africanae
belisarius ilk bağlılık testini geçmişti. ancak halihazırda daha büyük bir sorun, ufukta da daha büyük bir hedef vardı.
iustinus ölüp yerine yeğeni iustinianus'un geçmesinden sonra sasaniler'e karşı tatmin edici bir zafer olmadan bitirilen savaş harici imparatorun başka bir propaganda aracı kalmamıştı. zafer kesin değildi, imparatorluk içinde reform hareketleri
* yavaştı. nika ayaklanması da tahtı oldukça sallamıştı. iustinianus'un bir zafere ihtiyacı vardı, o zafer de
mare nostrum'un karşı kıyısındaydı.
barbar istilalarından sonra imparatorluğun batısı neredeyse tamamen elden çıkmıştı ve iustinianus'un büyük bir amacı vardı,
renovatio imperii. ne pahasına olursa olsun imparatorluk topraklarını barbarlara bırakmayacaktı. reformlarla da bozulan düzeni tekrar tesis edecek, barbarların kanından roma tekrar yükselecekti.
aslında imparatorun ilk hedefi isyancı kent
tripolitania* idi ve kentin tekrar hakimiyet altına alınması yeterli bir zaferdi. bunun için belisarius'u
magister militum per orientem,
doğu'nun başkumandanı rütbesiyle bir orduya atadı ve tüm komutayı ona verdi. belisarius ilk kez bir orduya tek başına komuta edecekti. zafer kolaydı zira tripolitania savunmasız bir kentti, geri alınması hem prestij getirecek hem de ileride planlanacak olan
africa seferleri için bir üs görevi görecekti. ancak iustinianus çok akıllıca bir şey yaptı ve belisarius'a açık bir hedef vermek yerine açık çek verdi. nasıl uygun görürse öyle davranmasını istedi. ve 533 yılının 21 haziranında roma ordusu iustinianus ve konstantinopolis patriği
epiphanius'un uğurlamasıyla denize açıldı. sefer kuvveti belisarius'un bucellarii birliği, farklı komutanların emri altında beş bin elit zırhlı süvari,
epidamnuslu ioannes* komutasında on bin
comitatenses piyade,
pharas komutasında dört yüz
heruli piyadesi, farklı komutanların emrinde altı yüz
hun süvarisi ve
magister militum per armeniam dorotheus ve belisarius'un
domesticusu
solomon komutasında sayısı belirsiz bir
foederati birliğinden müteşekkildi. toplamda yaklaşık on yedi bin savaşçıya tekabül eden bu orduya beş yüz nakliye gemisi, doksan iki savaş gemisi ve otuz bin denizci ile iki bin deniz savaşçısı eşlik etmekteydi. bu ordunun lojistiğinden sorumlu olarak da oldukça deneyimli bir subay olan eski
praefectus praetorio archaleus atanmıştı. belisarius ayrıca gemilerin sert rüzgarlar ve fırtınalarla dağılıp ayrılmasını engellemek için kendi gemisi dahil en öndeki üç geminin yelkenlerinin üçte birini kırmızıya boyatıp pruva üzerine taktırdığı sırıklara fenerler astırarak gece gündüz tüm gemilerin kaybolmadan ilerlemesini sağladı.
yola çıkıldığında belisarius alkol tüketimini yasakladı. sarhoş olup başka bir hunu öldüren hunları
* da ibreti alem için demirledikleri
abydos'ta kazığa geçirerek idam ettirdi. bu küçük çaplı bir infial yarattı zira hunlar roma kanununa tabi değildi ve belisarius'un ordusunda olsalar da kendi yasalarınca sarhoşken adam öldürmek idam cezası gerektiren bir suç değildi. hem massagetaeliler hem bazı romalılar bu sebeple belisarius'a karşı çıktı. belisarius ise uzunca bir nutuk atarak nutkunun sonunda "bir insanın ordu içerisinde kendi kanından olan en yakınını öldürecek kadar sarhoş olmasının bile tek başına suç olduğunu, üstüne bir de cinayet gelince idamın kaçınılmaz olacağını, her askerin görevinin kışkırtma olmaksızın diğerlerine şiddet uygulamaktan ve eşyalarını çalmaktan kaçınmak olması gerektiği, eğer böyle bir duruma şahit olursa o kişiyi ne kadar şanlı bir savaşçı olsa da askeri olarak görmeyip cezalandıracağını zira adalet olmadan cesaretin muzaffer olamayacağını" söyledi.
daha donanma yunanistan'ı dolanıp sicilya'ya varmadan, methone kenti civarlarında beş yüz asker bozuk ekmekten zehirlenip öldü.
prokopius'un aktardığına göre bunun sebebi çok leş bir kişilik olan ve alavere dalavere konusunda çok başarılı olup sineğin yağını çıkararak para kazanmayı bilen
praefectura praetorio orientis ioannes kappadokis'in marifetiydi. sefer için hazırlanan peksimetlerin iki kez pişirilmesi gerekiyordu, böylece ekmek hem kraker gibi sert ve dayanıklı oluyor, hem de hafiflediği için asker başına bir çeyrek tayın daha fazla verilebiliyordu. ancak ioannes fırıncılara ikinci kez fırın yaktırıp fazla para vermek istemediğinden ekmekleri yalnızca bir kez pişirterek orduya göndermiş, bu ekmekler de nemden kurtlanmış, küflenmiş ve un ufak olmuştu. belisarius bunu başkente rapor etse de ioannis (muhtemelen para getirmekteki başarısı sebebiyle) ceza almadı. belisarius da yerel halktan ekmek alarak yoluna devam etti ve başka büyük bir sorun yaşanmadan donanma sicilya'ya ulaştı. ancak sicilya'da terk edilmiş bir kente ulaştıklarında yunanistan kıyılarından yelken açalı tam on altı gün olmuştu ve belisarius ile yakın çevresinin içtiği su hariç tüm su bozulmuştu. burada
ostrogot kraliçesi
amalasuntha'dan da lojistik destek gördü. ekmek ve su takviyesinin yanı sıra belisarius ajanlarını da işe koydu ve istila planlarını oluşturmaya başladı. kısmet işte,
syracusa'da hem erzak alan hem de bilgi toplayan
procopius* tüccar bir dostuyla karşılaştı. tüccar
carthago'dan
* üç gün önce gelmişti ve tüm bildiklerini saydı; vandallar herhangi bir istila beklemiyordu, önlemleri yoktu, donanmaları da sardinya'daki isyanla meşguldü, gelimer başkentte değildi ve belisarius'un önü carthago'ya dek açıktı. artık hedef belliydi,
vandal krallığı.
vandallar uzun bir süredir kuzey afrika'yı ellerinde tutsa da, vandal kralı
hilderic iustinianus'un dostu ve roma yanlısı bir kraldı. klasik eğitim almıştı ve roma imparatoru
iii. valentinianus'un soyundan geliyordu. vandalların
aryan olması dışında imparatorluk merkeziyle bir sorunları yoktu, aryan olmayan hıristiyanlara karşı bir zorlama görülmüyordu. hatta hilderic bir adım ileri gitmiş, sikkelerden kendi portrelerini kaldırarak iustinianus'un portresini bastırmıştı. neredeyse vandal krallığı kendiliğinden imparatorluğa tabi olacaktı. ancak 530 yılında berberilere karşı mağlup olunması sonucu vandal soylularının desteğini alan yeğeni
gelimer, hilderic'i devirip tahtı ele geçirdi. hem dostunun haksız yere tahtından edilmesi, hem hapsedilmesi, hem de roma elitlerinin yerini hızla vandal elitlerinin alması ve aryan olmayan hıristiyanlara yapılan zulüm iustinianus'u çokça rahatsız ediyordu. ancak hilderic henüz hayattayken böyle bir istilaya girişmek istememişti. ayrıca önceki seferleri düşününce de çekinmiş olması muhtemel. 431 yılında roma generali
aspar başarısız bir istila girişiminde bulunmuştu. 460 yılında imparator
maiorianus'un hazırlattığı istila kuvveti daha hazırlıklar bitip yola bile çıkamadan
hispania sahillerinde vandallar tarafından yok edilmişti. 468 yılında doğu ve batı imparatorlarının ortak düzenlediği istila hareketi de
geiseric tarafından ezilmişti. bunlar vandal krallığı istilasını oturup bir kez daha düşünmek için çok yeterli sebepler, ancak belisarius'un aldığı istihbarat da ele bir daha geçmeyecek bir fırsatı gösteriyordu. bu sebeple uygun gördüğü şekilde davranma hakkını kullanarak rotasını carthago'ya çevirdi.
bakalım kahramanımız belisarius ve arkadaşlarını afrika'da ne gibi maceralar bekliyor.
to be continued...
devamını gör...