kayıtolsana yazar profili

kayıtolsana kapak fotoğrafı
kayıtolsana profil fotoğrafı
rozet
karma: 124 tanım: 18 başlık: 5 takipçi: 2

son tanımları


kiralık katille arkadaş olmak

ne yapacağımı bilemiyordum. adeta büyülenmiş gibiydim. elimi çabuk tutarsam kurtulabilir miydim? kapıyı açacak oldum, kilitliydi. camı mı kırsam diye düşünmeye başlamışken naki kapıda beliriverdi. elleri boştu, herhangi bir kavga filan etmiş gibi de görünmüyordu. sanki içeride hiçbir şey yapmamış gibiydi.

katillerin kendine has özgüveni üzerine sinmişti. peki ben katilleri kendine has özgüvenini nereden biliyordum? elbette izlediğim 35. sınıf amerikan aksiyon filmlerinden. katil dediğin çirkin, sakin ve de yaralı olurdu. hep böyle çaresiz, dertli ve yaralı. boynu bükük ve belalı bir de. narin bir yari, yavuklusu, sevdiceği olur ama unutabilmeyi isterdi ona zarar gelmesin diye ileride. işte naki tam da onlara, o katillere benziyordu.


“aferin, bir delilik yapmadın” diyerek şöför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. yaklaşık on dakika sürdükten sonra bir otelin önüne geldik. eski, tabelası kırık ve pis bir oteldi.

“in” dedi.

indik ve otele girdik. resepsiyonda 40 yaşlarında kel, fodul, badem bıyıklı ve isminin zebercet olduğunu tahmin ettiğim bir adam vardı. naki’yi görünce hiç konuşmadan, hemen anahtarlara uzanıp bir tanesini bize uzattı. ağır adımlarla yukarı çıktık.

oda derli topluydu, bana otur dedi ve yatağın altından bir çanta çıkardı. çantayla beraber banyoya girdi. sanırım orada yaklaşık yarım saat öylece bekledim. “çocukken annem beni bir yere bırakırdı ve gelene kadar öylece otururdum, öyle usluydum ben hehehehe” diyen geri zekalı tiplerin o çocukluk halleri gibiydim.
devamını gör...

kiralık katille arkadaş olmak

sene 2020. 31 nisan günü saat 17:00 dolaylarında, 131t sefer sayılı kadıköy-taşdelen otobüsüne bindiğimde oturacak yer konusunda bir sıkıntı yaşamayacağımı sevinerek gördüm. orta kapıya yakın, pencere kenarı rahat ve konforlu koltuğuma oturup, gazetemi cebimden çıkararak okumaya koyuldum. otobüsümüz kalkmak üzereydi. kaptan şöforümüz büyük bir ustalıkla motoru çalıştırmış, gaza hafif aralıklarla basarken son bir kaç gelen yolcuyu da alarak görevini tam anlamı ile yerine getirmiş olmanın verdiği iç huzuruyla olsa gerek gülümsüyordu.

ben gazetemi okurken halk arasında o.ç. diye tabir edilen sıfata layık bir beyefendi lap diye yanıma oturuverdi, lap diye oturması problem olmayabilirdi lakin daha önce de belirttiğim gibi kendisi bir o.ç. idi ve bir o.ç.’ye yakışır bir biçimde bacaklarını 180 derece açmak suretiyle sabır taşımın çatlama katsayısını test etmeye girişti. ben tam validesi ile ilgili çeşitli eylemlere girişme konsunu açacak iken birden kalktı ve takriben iki durak sonra indi.

rahatlamıştım. az önce “düzgün otur la emüğa goduğum” demeye hazırlanan apaçi sanki ben değilmişim gibi gazetemde yılmaz özdil’in köşesini okumaya başlayarak birden laik, aydın ve çağdaş bir istanbul beyefendisi oluvermiştim yine. az daha zorlasam kafamda melon bir şapka, boynumda kravat ve elimde istiklal mahkemelerinde kullanılmak üzere bir adet darağacı ipi belirecek gibiydi. türkiye laikti, laik kalacaktı. fakat, o da ne? yanımdaki koltuk yine dolmak üzereydi. bu sefer yaklaşmakta olan cisim 1.82 boylarında, zayıf, esmer, bıyıklı birisiydi. 50’li yaşlarda olmalıydı. belki de 60’ların başında. yanıma oturduğunda zayıf ve ince oluşundan olsa gerek pek hissetmediğim için rahatsız da olmadım.

otobüsümüz tekrar yola koyulmuştu. iyice dolmaya da başlamıştı. ben gazeteme yoğunlaşmak üzereydim ki yanımda oturan beye bir mesaj geldi. istem dışı da olsa gözüm kayıverdi. telefonu çok eski model bir nokia idi, akıllı olmayanlardan. mesajını açtı, benim baktığımı farketmemişti. o an gördüklerim karşısında nutkum tutulmuştu. (yazım hataları mesajın sahibine aittir)

“naimeynen konuştuk. öldürmey becerebilirsn 100bin, sakat bırakırsan 50bin’e kadar çıkacağız.sana bırakıyoz”

okudu ve sakince telefonu cebine koydu. sanki hiçbir şey olmamış, sanki karısı bakkaldan süt al yazmış gibiydi. ben de hiç görmemişim gibi yapmay çalışıyordum ki birden hızla bana döndü, kapkara ve kanlı gözleriyle bana bakıyordu. altıma s.çmama ramak kalmıştı ve fakat hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı başarmıştım. önüne döndü.

benim durağa yaklaşmaya başlamıştık, “afedersiniz” diyerek inmek için ayağa kalktım ama “ben de orda inecem, otur” dedi. oturdum ki amuda kalk dese onu da yapardım diye tahmin ediyorum.

duarağa geldiğimizde ayağa kalktı, ben elbette inmemeyi planlıyordum ama;

“hani inecektin?” dedi.
şöyle bir otobüse baktım. olur ya bir polis, bir bekçi, o da olmadı bir zabıta güvenlik görevlisi, deniz subayı, astsubay kıdeml başçavuş, özel tim, postacı,itfaiye erin görürüm de çığlığı basarım dedim ama heyhat! çarşaflı bir teyze, iki adet apaçi ve lgbt mensubu olduğundan şüphelendiğim birileri vardı.
“şeyyy, ben durağı karıştırmışım da, aslınd...”
“in!”

yanyana yürüyorduk. ben yine çevremde üniformalı bir birey görüp “bu arkadaş c.bşkanımıza hakaret ettiii” diye haykırma ümidinde idim. ama yoktular. birden yakınımızdaki üniversite öğrencilerinin o gün eylem yapacakları aklıma geldi. yemekhane ücretlerinin artışını protesto edeceklerdi. bunu hatırlamamla çevrede polis arama çabam sona erdi.

“sanssız gününmüş demek” dedi
hala hiçbir şey görmedim ayağına yatmanın beyhude çabasındaydım;
“niyekine abi, ne oldukine” dedim ve korkudan şivenin de değişebileceğini o gün anladım.
“şimdi ben seni bıraksam, kahraman olmaya kalkar polise molise gidersin, hiç gerek yok”
“yok, valla be abi ne polisi, unuttum gitti bile kurbanın olayım” dedim.
“böyle bir riks(?) alamam. ben suçsuz, günahsız birini öldürmem içini ferah tut ama yamuk yapılmasını da affetmem. ben yarın yurtdışına uçuyorum zaten, o zamana kadar yanımda duracaksın, bi puştluk yapmayacaksın, yapmayacaksın ki ikimiz de rahat edelim de mi?”
“şansımı s.kiyim” dedim içimden. “bok vardı elalemin mesajlarına bakıyorduk”
sonra ona dönüp;
“tamam abi sen nasıl istersen” dedim.
“aferin, akıllı çocuksun”

birisini ya da bir şeyi arıyormuş gibiydi. son ses sezen aksu çalan bir sarı taksi geldi ve yanımızda durdu. taksinin şoförü indi ve yanımıza gelerek anahtarı ona verdi.

“aferin, hep böyle yüksek sesle dinleyerek gel de, bütün dikkatleri üzerimize çek, aferin sana geri zekalı” dedi sonradan isminin naki olduğunu öğrendiğim katil dostum.

“abi bi zevkimiz var, lütfen ama ya”
“tamam, tamam kaybol”
taksici kayboldu. naki bana:

“arkaya geç” dedi. ben de geçtim. artık sanki sıradan bir taksici ve müşterisi gibiydik.

“abi kısa mesafe gidiyosundur inşallah” dedim sırıtarak.
dikiz aynasından bakarak gözleriyle küfür etti.

dudullu’nun o kendine has bohem havasında çiseleyen yağmur kafka okuyan başörtülü kızların oraya buraya koşmalarına sebep oluyordu. aslında sıradan bir gündü ama manik depresif olan şahsımın amaçsızca bir katille gezmesi biraz heyecan katıyordu. konuşmalı mı, konuşmamalı mı yoksa hiç ağzı açmamalı mı ama ben konuşmazsam ben olamam ki diyerek:

“abi yanlış anlama ama sanki tom cruise’in colleteral filmindeymişiz gibi hissettim:):):)” dedim.

cevap vermedi. yaklaşık 3 dakikalık suskunluktan sonra ;

“beni de kadir inanır’ın gençliğine benzetirler” dedi.

şimdi normal şartlar altında ve başıma bir şey gelmeyeceğinden emin olsam puhahahahahaha diye güler ve yok anasının a.ı derdim ama

“evet abi ben de farkettim “ dedim.

radyoda abdurrahman dilipak kadınların erkeklerle eşit olmadığını ve eşit olduğunu savunanların batının köpekleri olduğunu söylüyordu.

“imamoğlu bunların hakkından gelecek” dedi naki.

“faşizme karşı omuz omuza be abi” dedim.

“aferin” dedi.

aramızda bir yakınlaşmanın, bir dostluğun başladığını hissediyordum. bir süre böyle gittikten sonra samandıra’da bir malikanenin önünde durduk.

“burada bekle, bir yere kaybolma yoksa kaybolursun” dedi.

“tamam abi” dedim.

kapı açıldı. içeri girdi.
devamını gör...

faiz

faiz kötüdür.

doğru yapılmamış yatırımlar ile hammadde ve ara malı üretimi eksikliği nedeniyle paranın değer kaybetmesi nedeniyle enflasyon yükselir. enflasyon beklentisi bozulur. bu da faizleri yükseltmeyi gerektirir. faiz kötüdür ama gerektiğinde faize dayı diyerek köprü geçilmelidir.

köprüyü geçmek ide eğitim ve üretime yapılacak yatırımlarla mümkündür.
devamını gör...

yüksek faiz

yüksek enflasyonun sonucu
devamını gör...

merkez bankasının bağımsız olma sebebi

ülkenin ekonomik kararlarını kısa vadeli, sadece günü kurtarmaya yönelik, geçici olarak halkı gıdıklayacak şekilde değil, uzun dönem etkilerini göz önünde bulundurarak alabilmesi içindir.
devamını gör...

merkez bankasının görevi

ülkenin bazı ekonomik problemlerini çözmek ve diğer bazı problemler üzerinde çalışılması için zaman kazandırmak amacıyla faiz ve para politikasını belirlemek.
devamını gör...

alpay özalan'ın gergerlioğlu'nu dışarıya çıkarmaya çalışması

bir mebus bir mebusa bre mebus gel beraber meclis-i mebusandan çıkalım demiş.
devamını gör...

davutoğlu’nun aşırı sosyal mesafeli fotoğrafı

büyük enişte de, küçük enişte de uymuyor kurallara. bu nasıl covid!

mobile.twitter.com/AKSAKALL...
devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

sen benim tavuğumdun
özgürce gezen ve organik
umarsızca ızgarada
sevda dolu pişiyordun
gün ola devran döne bre hey!
sen benim tavuğum, hem de tastavuğumdun!
devamını gör...

enflasyon

türkiye’nin senelerdir tutturulamayan 5% hedefi var enflasyon konusunda.
devamını gör...

avrupa birliği

asla vazgeçmememiz gereken ideal.
devamını gör...

likidite

dünyada hala bolluğu var ama türkiye’ye yönlendirilmesi şu anki yönetim tarzıyla zor.
devamını gör...

italya

eskiden beri türkiye’nin ekonomik büyüme planlarında örnek olarak alınan ülke.
devamını gör...

ekonomik büyüme

türkiye’nin 4.5 ve 5 oranında büyümesi gerekir ama bu borçlanma olmadan sağlanmalı. max 2-3 cari açıkla yani.
devamını gör...

demokrasi

sanıldığı gibi ekonomik başarı için tek ideal sistem olmadığını çin sayesinde anlamış olduk.
devamını gör...

borçlanmak

eskiden gelişmekte olan ülkelerin borçları yüksekken, gelişmiş üllelerin azdı. günümüzde ise tam tersi.

borç silmeler görülebilir yakın zamanda.
devamını gör...

donald trump

abd’ye sanıldığından fazla zarar vermiş olan eski başkan. demokrasiye güvenin sarsılması ve doların itibarının düşmesi başta.
devamını gör...

mahfi eğilmez

coronavirüs’ün sebep olduğu ekonomik krizden almanya ve çin’in en çabuk şekilde çıkacağını düşünen ekonomist.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim