kenizies yazar profili

(bkz: biz eğlenmeyek demi)

sonuna kadar senciyiz tontiş dede

aşık olduğum hatunun aşık olduğum şarkılarından biri.

özetlemem, link bırakırım fewtrhnjy4rew.

buradan

barış manço'nun kült bir eser olarak bıraktığı şarkının birde kurban grubu tarafından yorumlanmış hali vardır. eşlik etmesini ayrı sevdiğim beni çoğu zaman sesimi değiştirip hotlayıp zıplarken söylediğimi göreceğiniz şarkıdır.

ayrıca tabi birde urfalı babi tarafından sazla söylenmiş bir versiyonu da mevcuttur.
buradan

of deme oh de.

kimse tarafından açılmadığına şaşırdığım başlık, bir nevi muhafazakar olmayan müslüman, chp müslümanı yerine; (bkz: soft müslüman), (bkz: ılımlı müslüman) (bkz: 3 aylar müslümanı) (bkz: ramazanda alkol tüketmeyen müslüman) gibi tanımlar yapılabilir.

önerilerinizi başlığın altında bekliyorum.

beni onca hisle karşı karşıya getiren ve sahip olduğumuz beyinleri sorgulatan filmdir. çoğu zaman brezilyalı yetenekli topçular gibi sahip olduğumuz beyni tamamiyle kullanamıyor olmayı bırak potansiyelinin yakınından geçmediğimizi düşünüyorum, belki bu pandeminin getirdiği sıkışıklıklardan doğan çiğ bir öz eleştiridir, bilemiyorum. forest gump'ın o uygulayıcı tavrına hayran kalmışımdır; her izlediğimde farklı bir özelliğini fark ettiğim 9 yaşında da şimdilerde de benzer şeyler düşündüren nadir bir eserdir.

şimdilerde imkanının olmadığını düşündüğüm o saf sevgisi bile insana farklı şeyler hayal ettirebiliyor, saf sevgilerin salaklıktan doğduğuna inanan insanlar için bir örnek değeri taşısa da; forest'in hiçte öyle salak olduğunu idaa edemezsiniz efendim, izin vermiyorum, yedirmeyiz! twrehgmjgrge

işim olmaz.

futboldan nefret ediyor, bualttaki hergele!

hayatımda ilk izlediğim yabancı sitcomdur. her ne kadar senaryonun belli yerlerinde karakterleri dengede tutmak için saçma sapan olaylar yazılsa da geneli itibariyle muhteşem bir tat bırakmıştır. gerçi izlerken sürekli ted'in anneyi bulup bu hatun davalarını kapamasını beklediğimden dizinin diğer karakterlerine fazlasıyla odaklandığım söylenemez. bu başlık altında yazı yazdığımı hatırlarsam ve günün birinde diziye sırf eğlenmek için dalarsam barney hakkında iki üç bir şey söylerim. (robin balon bir karakterdir.)

müthiş

hay babanın eşşeğini...

iç güveysinden hallice.

keldeki saç kadar birşeydir.

bilmukabele

başlığı açtıktan sonra tabi politik bireyler olarak doluşmuşuz başlığın altına, yüzeysel ve asla cevabı verilemeyen haklı argümanların yazdığı entrylerin üstünde bol bol ''hizmet'' kelimesinin geçtiği bir iki entry gördüm. hizmetten kastımız stat ise şayet biraz canınızı sıkacak bilgiler vereyim. senelerdir o çok beğendiğiniz statlarda sıra gelen zemin sıkıntıları, (bkz: paso lig) belası, stat konforlarının bir stat dışında (bkz: vodafone park) rezil rüsva olması sizce bunlar hizmete girmiyor mu? diktikleri-duyurdukları dışarıdan gerçekten devasa görünen o yapılar bu sıkıntıları da çoğu zaman göz ardı etmeleri çabalarının göstergesinden başka birşey değildir. aynısının bir benzeri buyrun kuzey kore. şimdi diyeceksiniz ki sporun yönetimi ile hükümetin ne alakası var, şuan ki iktidar parti özelinde 2011'den beri 4 ayrı spor bakanı çalışmış durumda, bu 4 ismin makamlarında kalma süresi ortalama tam 30 ay. yeni parlementel sistemle birlikte bu sayının yükseleceğini düşünmemek için bir sebebimiz yok, saygılar.

seks otobüslerini çekelimde millet bizi mi...

zaman zaman ortaya bıraktığı bombalar olsun; mizahın iyi bir yerinde tutması olsun, bazı spor yorumcusu diye gezinen şarlatanları hakikaten rezil etmesi olsun, benim gönlümde yer kazanmış bir twitter fenomenidir.

göndermeli tweetlerinde tıpkı medya devi gibi (bkz: erman yaşar) tepki verdiğim doğrudur.

aha buradan izleyebilirsiniz

tolstoy-diriliş

i think it's me