#ödüllü filmler
komedi / drama / romantik / kült-efsane
8.3 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

öyle bir arkadaşım olsun isterdim. çok düşünmeyen , saf . yani bütün arkadaşlarım bana zeki gibi geliyor yada uyanık mi diyim. galiba ben onların forrest gump'ı oldum. aaah ah
devamını gör...
run forrest run!

bir romandan sinemaya uyarlanmış 1994 yapımı filmdir ve başrolünde tom hanks oynamaktadır.
başarılı olmak veya aşkı hissetmek için dahi olmamız gerekmediğini gözler önüne seren bir film. film, flashback yani geçmişe dönüş ile başlıyor. bir kutu çikolatayla bankta oturan forrest, bize çocukluğunu, aile ilişkisini, sevdiği kişiyi, başından geçen her şeyi tane tane anlatmaya koyuluyor. ıq'su 75 olan forrest gump'ın (otizm spektrum bozukluğuna sahip) adından her yerde nasıl söz ettirdiğine, annesinin ve sevdiği kızın sözünü dinleyerek nasıl ilerlediğine şahit oluyoruz. ve bunu hep mavi kareli gömleği eşliğinde izliyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaynak.

başta yürümekte zorluk çeken forrest, bir de bakmışız ki amerikan futboluna katılmış hatta o da yetmemiş, hiç durmaksızın 3 yıl, 2 ay, 14 gün koşmuş, sonra bir anda durmaya karar vermiş*.
filmde aynı zamanda fazla tarihsel gönderme var.

forrest'ın duyguları güzel işlense de yukarıda kısaca bahsettiğime benzer daha birçok olaydan ötürü fazla abartıya kaçan film. fakat yine de bu şekliyle bile keyifli ve anlamlı gelmişti bana.

--- alıntı ---
why don't u love me, jenny?
i'm not a smart man, but i know what love is.
devamını gör...
üstün muhteşem inanılmaz fight club filiminde tyler durden bir sahnede eczanede çalışan çekik gözlü bir gençi dükkanın önünde silahla korkutur ve yarın sabah git tekrar okuluna kayıt ol der. eleman korkuyla dönüp koşarken forrest gump filmine gönderme yaparak "run forest run" der. detaylar ince detaylar.
devamını gör...
seveni kadar sevmeyeninin de oldukça fazla olduğu, akıllarda ‘run forrest run’ repliğiyle yer etmiş film. tom hanks her zamanki gibi oyunculuğunun hakkını vermiş. film yaklaşık iki buçuk saat olduğu için yer yer sıkıcı gelse de kesinlikle izlenmesi gereken filmlerdendir.* spoiler* jenny karakterine inanılmaz sinir oldum. sürekli git gelli ruh hali ve davranışlarıyla forrest’ı kullandığını düşünüyorum ancak filmin sonunda biraz üzdü.
devamını gör...
düşük iq'ya sahip bir adamın, şansının yaver gitmesiyle nasıl bu hayatı yaşadığının filmidir. güzeldir, izleyiniz.


oğluyla tanıştığı sahnede, onun da kendisi gibi düşük iq'lu olmasından korkması, hatta korkudan ağlayacak duruma gelmesi tüm film boyunca en etkilendiğim yerdir.
devamını gör...
iq'suna bağlı olarak tabir-i caizse zihinsel engeli olduğuna karar verilen forrest gump'ın okul hayatını, askerliğini, aşkını anlatan mükemmel başyapıt.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

öncesinde romanken beyaz perdeye uyarlanmıştır. akıllarda kalan en ünlü repliği forrest'ın aşkısı olan jenny'nin "run forrest run" dediği repliktir. jenny sayesinde forrest milli atletlerden hızlı koşmaya başlamıştır. *

filmde eleştirdiğim birkaç nokta vardı ancak içime işleyen en önemli kısım forrest'ın annesinin okul müdürüyle yattığı kısım oldu. müdürün pişkin pişkin "annen senin için her şeyi yapar evlat," demesi açıkçası üzdü beni. bir başka nokta ise başrolümüzün hep başarılı olması. masa tenisi'nde, askerde, okulda... o hep başarılıdır. keşke biraz da kaybedişini görseydik de hayatta kaybetmenin de kazanmak kadar önemli olduğunu görebilseydik.


annem hep şöyle derdi; "hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir."
benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum.


edit: düzeltme.
devamını gör...
sinemada iki kere izlediğim tek film, o kadar beğenmiştim... tom hanks in oyunculuğu, kurgusu, senaryosu vs bana göre hollywood un en iyi filmlerinden... tv 'de de ne zaman denk gelsem izlerim, sıkılmam...
devamını gör...
mucizelerin her zaman olabileceğini gösteren harika bir film.
filmde uzun bir bölüm bankta oturup hikayesini anlatıp o olayın sahnelerinin gelmesi modeli (bkz: how i met your mother) dizisinde hikayesini çocuklarına anlattığı şeklinde örnek alınmış olabileceğini düşündürmüyor değil.
kendisine destek veren tek arkadaşını sonuna kadar seven bir karakter olması da ne kadar vefalı olduğunu gösteriyor.
bubba karakterinin shrimp hayalini gerçekleştirmesi de ayrı bir vefa göstergesi.

lieutenant dan karakterininde asil olduğunu söylemeden edemeyeceğim.



life is a box of chocolates,forest you never know what you're gonna get

öncelikle tom hanksten duyduğum bu sözün annesinin söylediği bir söz olması sonrasında beni etkilemiştir.
devamını gör...
inanılmaz sade bir senaryo ile muhteşem bir serüvenin anlatıldığı epik sinemanın şaheser işi.

adamın biri bankta yanında kiminin oturduğuyla ilgilenmeksizin, bineceği otobüsün onu götürdüğü yerdeki kişiyle olan iletişimi ve ona olan aşkından, koşmaya başlayıp, savaşa katılan, durmaksızın yürüyüp bir de karides işine girmesine varıncaya dek yaşadığı serüvenleri anlatır.
devamını gör...
insanlar tarafından dışlanan forrest'ın müthiş başarı dolu hikayesini içeren bir baş yapıttır. jenny olan aşkı hiç bitmedi. beni duygudan duyguya geçiren bir film oldu ,yeri geldi çok güldüm yeri geldi duygulandım muhteşem bir film olmuş. forrest oğlu
küçük forrest için o da benim gibi mi demesi beni çok duygulandırdı. farklı olan insanlara karşı nasıl davranmamız gerektiğini film çok iyi özetlemiş. izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
devamını gör...
herhangi nesnel bir yargıdan uzak, tamamen öznel görüşümle nefret ettiğim filmdir. açıklayamıyorum bile neden nefret ettiğimi.

tom hanksi de severim halbuki ama bilemiyorum belki de koşma sahnesi benim gibi koşmayı sevmeyen birini rahatsız ettiği içindir. ben kimseye koş demem. ben herkese otur soluklan hele derim. hayattaki görevim budur.
devamını gör...
8.8 ımdb puanına sahip

1986 yılında winston groom tarafından aynı adla yayımlanan romandan esinlenerek çekilmiş, 1994 yapımı epik, romantik, komedi-drama dalında bir filmdir.

bünyesinde en iyi film oscar'ı, en iyi erkek oyuncu oscar'ı, en iyi yönetmen oscar'ı ve en iyi uyarlama senaryo oscar'ı gibi ödüllerin yanı sıra birçok ödülü daha dahil etmiş filmdir.
devamını gör...
baştan bir uyarı yapmak isterim, spoiler içeren uzun bir yazı okuyacaksınız. filmi izlemeyen kişiler lütfen okumasın, teşekkürler.

yılların eskitemediği, birden çok izlenebilecek nadir filmlerden biri.

filmi izlemeye başladığım ilk anda, yani filmle ilgili henüz hiçbir fikrim yokken, o minik kuş tüyünün forrest'ın ayağının ucuna düşmesi ve onu alıp elindeki çantasına koyması bana kendi anı kutumu hatırlatmıştı. bir gün ben de önüme çıkan her şeyi saklayan biri olur muyum diye düşünmüştüm. o kuş tüyünün neyi ifade ettiğini filmin sonunda anladım, üzücüydü.

jenny ile arasındaki ilişki bana herkesin herkese öğretebileceği bir şeylerin olabileceğini düşündüren ilk deneyimlerimden biriydi sanırım, deneyim denirse tabii. herkes birilerinden bir şey öğrenebilir ve bence insanlar bir şeyler öğrendikleri ve öğretebildikleri kişilerin yanında daha huzurlu ve mutludur.

forrest'ın koşmaya başladığı ilk anda insanların hayatında her zaman var olan ama farkında olamadıkları engeller geliyor akla. bu engelleri görmek bazen uzun yıllar sürüyor, bazen hiç göremiyoruz. engellerden kurtulmak, özgür olmak için bazen çok sevdiğimiz ya da bizi çok seven birinin iki kelimesi ya da minicik bir dokunuşu yeterli olabiliyor.

jenny'nin forres'ta sen sevgi nedir bilmiyorsun dediği an sevgiyi bilmeyen forrest mı yoksa kendini normal olarak addeden bizler miyiz diye düşünmeden edemiyor insan. çünkü sanırım çoğu insan saf sevgiyi genç yaşında unutmaya başlıyor. hem zeki bir adam olmasa da sevginin ne olduğunu çok iyi biliyor forrest.

forrest'ın bubba'yı bulmak için koşup durması, hedefe kitlenme şekli ve çoğu insanın herhangi bir hedefinin bile olmaması. bubba'nın son sözleri... "eve gitmek istiyorum."

forrest'ın kendisine yapılan zorbalıkları algılamıyor olması, dünya üzerinde kötü denen şeyden haberdar olmaması ne kadar güzel ama hüzünlü. keşke ben de bazı kötülükleri anlamasaydım, keşke kötü diye bir şey hiç olmasaydı.

kaçımız verdiğimiz sözleri gerçekten tutabiliyoruz hayatta? forrest tuttu, forrest her şeye rağmen karides teknesi kaptanı olmayı başardı, forrest pek çok şey başardı.

"hayat bir kutu çikolataya benzer forrest, içinden ne çıkacağını bilemezsin." annesi gerçekten de bir şeyleri forrest'ın anlayacağı şekilde anlatmayı çok güzel başarıyordu.

tüm bunlar olurken, hayatı değişirken, bir sürü paranın içinde yüzerken bile her şeye rağmen jenny'yi düşünmeye devam etmek. sevgi ya da aşk, adı neyse işte, sanırım böyle bir şey.

bazen yeterince taş bulunmuyor...

neden döndüğünü bilmiyordum ama umurumda değildi diyor ya forrest, bunun sevince olduğundan çok eminim.

'beni neden sevmiyorsun jenny? zeki bir adam değilim ama sevmenin ne olduğunu biliyorum.'

koşmak, koşmak ve koşmak. her şeye rağmen hiçbir şey bilmeden ve bir sürü insana umut olarak koşmak. "hayatta devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir."

"babasının adı da mı forrest" saflık böyle bir şey mi? çocuğuyla ilgili sorduğu ilk sorunun "zeki mi yoksa..." diye başlaması...

annesinin yattığı o yatakta aynı şekilde jenny'yi görmek kim bilir neler hissettirmiştir. ölüm de hayatın bir parçası ve jenny bir kuş olmayı başardı sonunda. bir tüy olup ayakucuna kondu ve bir tüy hafifliğinde savrulup gitti.
devamını gör...
yıllardır en sevdiğim film olma statüsünde bulunan mükemmel yapım. amerikan yakın tarihini bu kadar güzel bir dil ve kurguyla eleştirebilmek büyük bir başarı. her izleyişimde forrest için üzülür, kendimi bir an için onun yerine koyarım. ne vardı jenny'de bu kadar ısrarcı olunacak desem de aşk dedikleri böyle bir şey işte. teğmen dan'in trajik hikayesinin sonunda tanrıyla barışması da oldukça güzel bir anektotdu.
devamını gör...
bu film bize "sistem" hakkında çok şey anlatıyor. ne kadar zeki olduğunuzun hiçbir önemi yok. burada birkaç durum var;
ya sisteme uyum sağlarsınız, bu sizi orta sınıf yapar, belki çok şanslıysanız yüksek konumlar da elde edebilirsiniz.
ya da sisteme olması gerektiğinden yüzlerce kat daha fazla uyum sağlarsınız, bu sizi en nihayetinde zengin yapacaktır, kapitalizmi sonuna kadar kullanırsınız.

bir de sisteme hiç uyum sağlamama durumu var. en zenginlerin bir bölümünü de bunlar oluşturur ama bu biraz karışık bir konu.

forrest'a baktığımızda ortalama bir insandan daha aptal, daha az çevreye sahip bir insan. filmi izleyenlerin büyük bir bölümünden aptal olduğu da kesin. ama sonuç olarak o zengin oldu. kendisine verileni yapabileceği en hızlı şekilde bir robot gibi yapması bunun en önemli sebebi. işte aradaki fark burada. forrest'a bir proje verirseniz birkaç günde teslim eder, ortalama birine verirseniz projeyi tüm süreye yayar.

kısaca size verileni yaparsanız sistemin kölesi oluyorsunuz, size verilenin haddinden fazlasını yaparsanız kolayca yükseliyor, sistemin özgür kölesi oluyorsunuz. özgür köle mi? "bu değişik ne diyor böyle?" demeyin.

sisteme haddinden fazla uyup zengin oluyorsanız sistemin en tepesinde olanlara kazandığınızın çok daha fazlasını da kazandırıyorsunuz demektir. yani gene sizden yukarıdakilere kazandığınızdan daha fazla kazandırma durumu var.
devamını gör...
en sevdiğim filmdir.
bu filmi 102030.defa da izlesem aynı duyguları hissediyorum.filmden sıkılmak bir yana forrest'ı her gördüğümde seviniyorum.böyle bir film yaratmak çok zordur.çünkü ben bu filmin esas amacının iyi bir film yapmak yerine bir insanı ne kadar iyi bir şekilde anlatabilmek olduğunu düşünüyorum.forrest gump gibi bir karakteri de ancak tom hanks canlandırabilirdi.

bu filmi muhteşem yapan bir diğer özellik ise amerikan tarihine ve 20.yüzyıl'a damaga vuran olayları bir karakterin bakış açısıyla anlatması. vietnam savaşı, soğuk savaş , jfk gibi.
ayrıca forrest karakterinin insanlarda olan nefret duygusunu taşımadığını görüyoruz .vietnam savaşında bile forrest barışçıl bir insandır.fakat forrest'in büyük dedesi ku klux klan tarikatından bu büyük bir ayrıntı. forrest'in alabama'lı yani güney eyaletli olduğunu unutmayalım.

üniversitedeki amerikan futbolu maçı , elvis ve jfk ile tanıştığı ve jenny ile forrest'ın washington'da karşılaştığı sahneler ikoniktir.

film baştan aşağıya abd ve kapitalizm üzerine kurulmuştur. filmin ana karakterleri ise kapitalizm ve abd sistemine terstir örneğin:
forrest gump zeka özürlüğünden muzdarip. (sadece kapitalizmin değil tüm herkesin dışlayacağı bir kişi)
arkadaşı bubba siyahi bir insan ve 1960 larda amerika'da siyahi hakları doğrultusunda bir çok olay yaşanmıştı.teğmen dan ise bir vietnam gazisi. amerika vietnam'dan eli boş dönmüştü ve 60 lı 70 lı yıllarda savaş karşıtlığı hat safhadaydı ve o da toplumdan dışlanan bir insandı.
diğer karakterleri de incelerseniz onlarında motivasyonlarını ve hayat şartlarını göreceksiniz.

bu film yapıldığı günden beri eskimeyip güncelliği hiç geçmedi.anlatımı,mesajları ve karakterleriyle sinema tarihinin en büyük eserlerinden birisi olmuştur.
(bkz: run forrest run)
devamını gör...
forrest'ın ara ara süper lafı gediğine soktuğunu gördüğümüz film

*annesi forrest'ı okula kabul etmesi için okul müdürünü epey sesli bi şekilde ikna ettikten sonra müdür dışardaki forrest'ın yanına gelip bişeyler sorar (sanırım beni anlıyabiliyor musun gibi bişey). forrest da müdür'ün biraz önceki seslerini taklit eder.
"hııh, hııh, hııh, hııh..!"

*yanına gelen ve tişörtlere yazacağı slogan için kendisinden yardım isteyen girişimci yoldaki dışkıya basar, forrest da ona
"shit happens" der. sonra söz patlar gider.
vs vs vs...
devamını gör...
beni onca hisle karşı karşıya getiren ve sahip olduğumuz beyinleri sorgulatan filmdir. çoğu zaman brezilyalı yetenekli topçular gibi sahip olduğumuz beyni tamamiyle kullanamıyor olmayı bırak potansiyelinin yakınından geçmediğimizi düşünüyorum, belki bu pandeminin getirdiği sıkışıklıklardan doğan çiğ bir öz eleştiridir, bilemiyorum. forest gump'ın o uygulayıcı tavrına hayran kalmışımdır; her izlediğimde farklı bir özelliğini fark ettiğim 9 yaşında da şimdilerde de benzer şeyler düşündüren nadir bir eserdir.

şimdilerde imkanının olmadığını düşündüğüm o saf sevgisi bile insana farklı şeyler hayal ettirebiliyor, saf sevgilerin salaklıktan doğduğuna inanan insanlar için bir örnek değeri taşısa da; forest'in hiçte öyle salak olduğunu idaa edemezsiniz efendim, izin vermiyorum, yedirmeyiz! twrehgmjgrge
devamını gör...
hayatımda izlediğim en muazzam filmlerden. forrest'ın oğlunu ilk defa gördükten sonra jenny'e 'o akıllı mı ' diye sorduğu sahne çok dokunaklıydı.

tom hanks gelmiş geçmiş en iyi oyuncusun.
devamını gör...
filmde "acaba bu hangi mandıranın kaşarı?" sorusuna cevap bulamadığım yapım. ah be forrest rakı sofrasında otursaydık aptal olma o jenny ile olmaz. sana kız mı yok! anasından helal süt emmiş kız bulalım derdim. en azından yol gösterirdim ama sen yine onu severdin dimi?

işte bu halinle gözümü doldurdun seni küçük aptal.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"forrest gump" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim