hayatımı mahvetme noktasına getiren bir ilettir . genel olarak genetik , ama yetiştirme ile ilgisi olduğunu düşünüyorum. nitekim eğer anne ya da babanız sosyal fobiyse sizde aslında bu hastalığa maruz kalmış bir kişi oluyorsunuz.
kendi sürecimden size biraz bahsetmek isterim. eğer bu süreci okumak istemiyorsanız , şimdi başka başlıklara girip , tanım girebilirsiniz. malum benim derdim kimsenin zamanını alacak kadar değerli değil .
efendim bu hastalıkla ilk karşılaşmam ortaokul yıllarında oldu. kurulan arkadaşlıklar , insanlarla iletişimde bir sorun olduğunu fark etmiştim. mesela sözlüye kalkmak demek benim için ölüm gibi bir şeydi. zaten ne zaman tahtaya kalksam , yüzüm kızarıyor ve kalbim hızlı hızlı atıyordu. bu nedenle bildiklerimi de unutuyordum.
bununla birlikte başka bir hastalıkla mücadele ettiğimi fark etmiştim. (bkz:
dikkat eksikliği). ikisi bir araya gelince derslerimin berbat olması kaçınılmaz bir durum oluyordu. derslerin vahim durumları neticesinde veli toplantı zamanları benim için bir zulümden başka bir şey olmuyordu.
işinin ehli olmadıklarını düşündüğüm öğretmenlerimin benim başarısızlığımı çalışmamamdan kaynaklandığını peder beye iletmesi ve bu iletimi yüksek sesle belirtmeleri durumunda akşam ev yangın yeri oluyordu.
tabi hala benim psikolojik bir hastalıkla uğraştığımın bilincinde olmayan hem ailem hem de öğretmenlerim beni acımasızca eleştirmeye devam ediyordu.
başarısızlıklarla geçen ortaokul serüveninden sonra artık liseye geçişim olacaktı. bu süreçte düşük puanlarla birlikte yerim meslek lisesi olmuştu. liseye başlayınca hastalığımın boyutunda büyük bir artış olduğunu gözlemlemiştim.
bunu da okulda hoşlandığım kız yüzünden anlamıştım. kızın yanından geçerken kendim bir tuhaf hissediyordum. aşık gibi düşünebilirsiniz ama tam olarak daha farklı bir duyguydu. sebepsiz bir şekilde yüz kızarması , kızın yanına gidip konuşamamak gibi saçma şeylerdi. nitekim zaten kızın benim ondan hoşlandığımı söylememe gerek kalmadan yüzümün kızarması sebebiyle anlayabiliyordu.
evre olarak artık fobi ilerlemeye devam ettiği için yavaş yavaş yalnız kalmaya başlamıştım. çevremde kimse kalmayacak kadar bu devam etti. diğer arkadaşlar hafta sonlarında birlikte vakit geçirirlerken ben evde bilgisayarda oyun oynuyordum. bir nevi onlar yaşarken ben kaybediyordum.
zaman içinde artık bu şekilde devam edemeyeceğimi anladığım için peder beye açılmaya karar verdim. bütün olanları , yaşadıklarımı anlattım . üzüldü . birlikte ağladık falan. sonra ertesi güne bir psikologdan randevu olarak çözüm için bir başlangıç yaptık.
psikolojim iyi olmadığı için anne ve babayla gitmenin doğru olacağını düşündüm ve onlarla birlikte kliniğe gittik.
psikolog ilk önce anne ve babamı içeri alarak görüştü. ardından en son beni odaya çağırarak görüştü. konuşma arasında klasik şeyler oldu. ben dertlerimi söyledim o akıl verdi. sonra biraz test gibi şeyler yaptı ve eve gönderdi.
bu arada 2004 yılında 50 tl gibi bir ücret ödemiştik. bu yüzden 8 yıl kadar psikolog yüzü görmedim.
sözün özü psikolog pek işe yaramamıştı. sosyal hayatın içinde olabilmek o kadar kolay değildi. bir kere fiziksel olarak bile akranlarıma meydan okuyamıyordum. aralarında sürekli ezilen kişi bendim. bu durum bir süre sonra büyük boyutlara ulaşmıştı ve çığırından çıkmıştı.
gelen tokatlıyor , giden tokatlıyor. işte hakkımı arayamadığımın farkına o zaman varmıştım. boğazıma kadar gelen küfür yada hak aramakla alakalı cümleler bir şekilde geri gidiyordu. bu yüzden hep içime atmakla yetiniyordum .
okuldan sonra eve gelince , tüm sinirimi haliyle ev ahalisinden çıkarıyordum. sanırım benimde gücüm onlara yetiyordu. bu kötü bir durum ama benim yaşadığım durumda kötüydü.
"okulda melek , evde şeytanı oynuyordum ."
bununda sosyal fobi belirtisi olduğunu o zamanlar bilmiyordum , ama maalesef öyleymiş . bu durum böyle devam ederken tüm zorbalıkla geçen lise dönemi bitmişti. sonuç olarak bozuk olan psikolojim daha fazla bozulmuştu.
bu durum ailem için pek fazla dert değildi. onlar için gerekli olan tek şey başarılı olmamdı. ama ben başarılı olmaktan ziyade daha basit bir şey olan toplumla iletişime geçemiyordum. hani başta demiştim ya dikkat eksikliğim de var . bu hastalık yüzünden lisede de başarısız bir şekilde mezun oldum ve üniversite sınavında güzel bir şekilde çakıldım.
neyse bir şekilde üniversiteye girdik. ama hastalık hep devam etti. sanırım kendileri beni yok etmek için görevlendirilmiş bir şeydi. belki de doğal seçilim böyle istiyordu.
son olarak çevrenizde benim gibi kişiler varsa ,onları fazla sorgulamayın . onlar böyle istemezdi , hastalık böyle istiyor. . .
the and
devamını gör...