1.
imkanlarım kısıtlı olduğu için üniversiteye gidemedim. bu tercihten sonra ticarete atıldım. ailemin yardımlarıyla birlikte köye bir küçükbaş üretim tesisi açtım. ilk 2 yılda zarar ettim. bir zaman sonra kar yapmaya başlayınca tesisi genişletme kararı aldım. genişleme işlemleri boyunca kimseden yardım almadım.
insanlar bana ." küçücük köyde üretim çiftliği mi olur ? " diyorlardı. bense kimseyi dinlemeyip hayallerime doğru emin adımlarla yürüme kararı aldım. ilk sene gerçekten düşer gibi oldum. .tabi ilk fırsatta " biz sana dedik. " söylemleri ile baş başa kaldım.
annem , babam ve kardeşlerim araya girerek , normal çiftliğe geri dönmem istedik ; ama kabul etmedim. çünkü hayallerim var. madem üniversite okumadım, ben bu işte başarılı olmalıydım. yoksa çok iyi bir hayatım olmayacaktı.
bu batık hale gelmenin sebeplerini araştırarak işe başladım. işini bilen insanlardan akıl aldım. ziraat mühendisleriyle üretim çiftliğinin et , süt ve yoğurt verimini nasıl arttırabileceğim hakkında bilgi aldım. veterinerlerimi değiştirdim.
ve bir süre sonra işini bilen insanlardan aldığım doğru bilgiler ışığında batacak denen çiftlik gerçekten güzel kazandırmaya başladı. bu kazançlarla birlikte yanıma çalışma arkadaşları almaya başladım.
işini seven , ilgili bölümlerden mezun olan kişilerle çalışmaya başlayınca artık sorumluluklarımın azaldığını fark ettim. gerçekten küçük bir köyde büyük bir şirket olma yolunda ilerlemeye başlamıştık.
bende artık şehir şehir gezerek ürünlerimizin marketlerinde satılabilmesi için çaba sarf ediyordum. bu durum bir süre böyle devam etti. ta ki kültürsüzlüğümün, bilgisizliğimin ve cehaletimi fark edene kadar.
evet üniversiteye gitmemiştim , güzel para kazanıyordum ama kültürümün çok kötü olmasını hissetmemle birlikte tüm girişimcilik ruhum ölmüştü. karşımdaki yöneticilerin yanında kendimi yaptığımız çökelek peyniri gibi hissediyordum . o yüzden bir süre bu işlere ara verip , şirkette kalma kararı aldım.
şirkette çalışmalar tam gazıyla devam ederken , kendi kendimi geliştirebilmenin peşine düşmüştüm. ama olmuyordu. hep bir şeyler eksik kalıyordu. o yüzden kendime özel hocalar tuttum. ancak yine olmuyordu.
bu sefer işi ehline bırakmanın daha mantıklı olacağını ve reklam ve pazarlama müdürü alarak kendimi bir köşeye çektim ve işleri çalışanlarıma bıraktım.
anlayacağınız para bir şekilde kazanılır ama kültür ve bilgi kazanmak kolay olmuyor. ne yaparsanız yapın , okuyun , okuyun ve okuyun dostlarım. para yaşatmaz , bilgi yaşatır. . . (kaynak : art)
insanlar bana ." küçücük köyde üretim çiftliği mi olur ? " diyorlardı. bense kimseyi dinlemeyip hayallerime doğru emin adımlarla yürüme kararı aldım. ilk sene gerçekten düşer gibi oldum. .tabi ilk fırsatta " biz sana dedik. " söylemleri ile baş başa kaldım.
annem , babam ve kardeşlerim araya girerek , normal çiftliğe geri dönmem istedik ; ama kabul etmedim. çünkü hayallerim var. madem üniversite okumadım, ben bu işte başarılı olmalıydım. yoksa çok iyi bir hayatım olmayacaktı.
bu batık hale gelmenin sebeplerini araştırarak işe başladım. işini bilen insanlardan akıl aldım. ziraat mühendisleriyle üretim çiftliğinin et , süt ve yoğurt verimini nasıl arttırabileceğim hakkında bilgi aldım. veterinerlerimi değiştirdim.
ve bir süre sonra işini bilen insanlardan aldığım doğru bilgiler ışığında batacak denen çiftlik gerçekten güzel kazandırmaya başladı. bu kazançlarla birlikte yanıma çalışma arkadaşları almaya başladım.
işini seven , ilgili bölümlerden mezun olan kişilerle çalışmaya başlayınca artık sorumluluklarımın azaldığını fark ettim. gerçekten küçük bir köyde büyük bir şirket olma yolunda ilerlemeye başlamıştık.
bende artık şehir şehir gezerek ürünlerimizin marketlerinde satılabilmesi için çaba sarf ediyordum. bu durum bir süre böyle devam etti. ta ki kültürsüzlüğümün, bilgisizliğimin ve cehaletimi fark edene kadar.
evet üniversiteye gitmemiştim , güzel para kazanıyordum ama kültürümün çok kötü olmasını hissetmemle birlikte tüm girişimcilik ruhum ölmüştü. karşımdaki yöneticilerin yanında kendimi yaptığımız çökelek peyniri gibi hissediyordum . o yüzden bir süre bu işlere ara verip , şirkette kalma kararı aldım.
şirkette çalışmalar tam gazıyla devam ederken , kendi kendimi geliştirebilmenin peşine düşmüştüm. ama olmuyordu. hep bir şeyler eksik kalıyordu. o yüzden kendime özel hocalar tuttum. ancak yine olmuyordu.
bu sefer işi ehline bırakmanın daha mantıklı olacağını ve reklam ve pazarlama müdürü alarak kendimi bir köşeye çektim ve işleri çalışanlarıma bıraktım.
anlayacağınız para bir şekilde kazanılır ama kültür ve bilgi kazanmak kolay olmuyor. ne yaparsanız yapın , okuyun , okuyun ve okuyun dostlarım. para yaşatmaz , bilgi yaşatır. . . (kaynak : art)
devamını gör...
2.
tercih meselesidir.
üniversite okuyorum diye kaçak kat cıkılmış apartmanlara gidip 4 yılı heba etmek yerine kısa yoldan yapılmak istenen mesleğe yönelirsin ve senin işini yapmak isteyenlerden 4 yıl önde olursun.
sonra 4 yıl üniversitede teoride eğitim gören lubunyayı yanından dehleyebilirsin. *
*
*
üniversite okuyorum diye kaçak kat cıkılmış apartmanlara gidip 4 yılı heba etmek yerine kısa yoldan yapılmak istenen mesleğe yönelirsin ve senin işini yapmak isteyenlerden 4 yıl önde olursun.
sonra 4 yıl üniversitede teoride eğitim gören lubunyayı yanından dehleyebilirsin. *
*
*
devamını gör...
3.
2000 senesinde mezun olmakla 2099 senesinde mezun olmak arasında büyük fark var tabii..
şimdi biz, 20. yüzyılla kıyaslıyoruz ama bu kıyas, bir süre sonra buharlaşıp uçacaktır elbet...
nesiller ortadan kayboldukça, yaşananlar da unutuluyor...
ve hatta şöyle bir şey var ki; 2006 senesinde liseyi bitiren bir gençle, 2023'te bitiren arasında ne büyük farklar var değil mi?
yıllar yıllar...
özellikle 2009'dan sonra ne büyük bir hızla akmaya başladılar..
sanki hepsi birbirinin kopyası.. gelişen sadece alt yapılar...
sonrasında üst yapı!
hobaaa...
altı da üstü de... bir anda... ah o 2010'lu yıllar...
ortasında darbeler... sonlarında ekonomik krizler ve nihayetinde depremler...
yaşadıkça öğreniyor insan aslında.. okumak da önemli ama yaşamak çok ayrı bir olay...
şimdi şu 2023 senesinde liseden mezun olanları düşünüyorum da... çılgınsınız gençler!!
ne enteresan süreçler geçirdiniz, ortaokuldan bu yana...
ak bildiğiniz kara çıktı.. kara bildiğiniz ak...
yükselir dediniz alçaldı, alçalır dediniz tavana vurdu...
sıra dışısınız... özelsiniz...
şu anda 30'lu yaşlarında olanlar var ya, sizin elinize su dökemez bu anlamda...
biraz daha büyüyüyün siz, görün bakın nerelere geleceksiniz...
güveniyorum ben size...
şimdi biz, 20. yüzyılla kıyaslıyoruz ama bu kıyas, bir süre sonra buharlaşıp uçacaktır elbet...
nesiller ortadan kayboldukça, yaşananlar da unutuluyor...
ve hatta şöyle bir şey var ki; 2006 senesinde liseyi bitiren bir gençle, 2023'te bitiren arasında ne büyük farklar var değil mi?
yıllar yıllar...
özellikle 2009'dan sonra ne büyük bir hızla akmaya başladılar..
sanki hepsi birbirinin kopyası.. gelişen sadece alt yapılar...
sonrasında üst yapı!
hobaaa...
altı da üstü de... bir anda... ah o 2010'lu yıllar...
ortasında darbeler... sonlarında ekonomik krizler ve nihayetinde depremler...
yaşadıkça öğreniyor insan aslında.. okumak da önemli ama yaşamak çok ayrı bir olay...
şimdi şu 2023 senesinde liseden mezun olanları düşünüyorum da... çılgınsınız gençler!!
ne enteresan süreçler geçirdiniz, ortaokuldan bu yana...
ak bildiğiniz kara çıktı.. kara bildiğiniz ak...
yükselir dediniz alçaldı, alçalır dediniz tavana vurdu...
sıra dışısınız... özelsiniz...
şu anda 30'lu yaşlarında olanlar var ya, sizin elinize su dökemez bu anlamda...
biraz daha büyüyüyün siz, görün bakın nerelere geleceksiniz...
güveniyorum ben size...
devamını gör...