carlos maria dominguez tarafından yazılan
kağıt ev'de şöyle bir pasaj var kitap okurken müzik dinlemek ile ilgili:
... bu konuyu konuşmuştuk, çünkü ben de goethe'yi wagner operası dinleyerek ya da baudelaire'i debussy eşliğinde okumayı severim. bu, yolculuğun bir parçasıdır ve sizi temin ederim alınan haz, her anlamda, en üst düzeydedir. belki alçak sesli bir şey okurken harfleri algılanamaz bir frekansta yaydığımızın farkındasınızdır. oysa sesi susturmuyoruz. ses orada, kısık ama mevcut; asla namevcut değil. bir bir enstrümanın partisyonu gibi takip eder hattı ve sizi temin ederim, görme duyusu kadar temeldir. bu, bir tını, kelimeleri ve cümleleri saran bir melodi yaratır, haliyle de buna bir de çok yüksek sesli olmayan bir müzik eklendiğinde kulak zarının derinliklerinde, konuşmacıların ve kendi sesinizin arasındaki ahenkli bir kontrpuan oluşur. belli bir desibel geçerse şayet, müzik bireyin sesini örter ve metnin sesini öldürür. sadece bununla da kalmaz, okuru üçkağıda da getirir. iyi bir konserin eşlik ettiği kötü bir nesir, olduğundan çok daha iyi tınlayabilir.
buna ek olarak, elektriğin icadından önce yazılmış kitapları mum ışığında okumanın muhabbeti de geçiyor kitapta. peki biz ne yapıyoruz? okuduğumuz kitapları anlamak için sessiz bir ortam sağlıyoruz çünkü anlamak istiyoruz. halbuki olması gereken alabileceğimiz en büyük hazzı bilhassa hissederek almak değil midir?
devamını gör...