insanın yana yana “anlam” arayışı, bi şeylere “neden” bulmaya çalışması ve bulamadıkça ikna olmak için eşiği daha aşağı çekip hiç olmayacak manyakça bi şeye saplanması çok acayip. tam tersi olması gerekmiyo mu bunun? ikna olmadıkça daha da yükseltmen gerekmiyo mu çıtayı? gökte ay, yerde biten ot, içtiğin su ikna edemedi seni de karanlık odalara aç sussuz kendini kapattırmak, mesirelik yerlerde toplaşıp tiz çığlıklar, feryat figan tanımadığın çırılçıplak insanlara sarılmalar mı ikna etti yani? bu nasıl eşik. dolarla anlam mı aranır bi de yani? hayır şu çıldırmışlıklara katlanmayı kendine reva görcek kadar öyle erişilmesi güç bir yerde de değil bu.
hayatında yolunda gitmeyen bi şeylere neden bulmak, onları halletmek için senden kaç yüz sene önce yaşamış adını bile bilmediğin birilerini affedip, onurlandırmak falan ve bunu inanarak yapmak psikoza bağlı sanrı gibi bi şey bence... ne haddine bi de?? senin hürmetine kaldı çünkü o da. sen ne oldun da onurlandırıyosun ölmüş gitmiş insanları? kimse de ben kimim demiyo.
anlam bulmak için para veren birinin herhangi birini onurlandırmak ya da affetmek gibi bi hakkı olabilir mi allah aşkına..
(bkz:
karşılık görmeyen seçilmişlik sanrısı)
devamını gör...