minyonların sevgilisi yazar profili

yerini herkesin crocs giydiği karanlık döneme bırakmıştır.

türkiye'de kâh cehâlet, kâh niyetten yanlış kullanılan ifade.

pedofili, adında geçen "pedo"dan da anlaşılacağı üzere çocuklara cinsel çekim hissetme durumudur. gelgelelim buradaki çocuk, yasalara göre reşit olmayan birey değil, tıbbî anlamda adolesan ya da ergen olmayan anlamındaki çocuktur. bu da 2-10 yaş aralığına denk gelmektedir.

sırf yaş farkından ya da çıtır sevdiği için reşit kadınlarla birlikte olan erkekleri kendilerinden utandırmak ve toplumda küçük düşürmek için "çocuk tecavüzcüsü" diye yaftalayanlara aldanmayınız.

(bkz: savunma hakkı)

(bkz: çay)

türk kültürü'ne o kadar girmiş ki dünyanın açık ara en çok çay tüketen milletiyiz. bir yere konuk olduğumuzda ilk ikram edilen şey çaydır. otuz yaşıma gelene kadar böyle bir farkındalığım yoktu ama geç de olsa anladım ki ben çay sevmiyorum. o yüzden de ille içeceksem çay şerbetine çevirip öyle içiyorum.

oğul/oğlan öz türkçe'de çocuk demektir. hatta erkek çocuğundan uru oğlan, kız çocuğundan ise kız oğlan diye bahsedilirdi.

zamanla anlam daralması olmuş, oğlan sadece erkek çocukları için kullanılır olmuştur. yani özünde tdk'nın çevirisi "sevilen çocuk" ya da "çocuk sevgili" olarak yorumlanabilir.

hayatımın geri kalanı için make or break noktasındayım. önümüzdeki yaklaşık bir hafta istediğim gibi geçerse her şey çok güzel olacak. yoksa...

(bkz: âtıl)

bu hafta böyle. gelecek hafta yoğun geçecek.

çok uzun zaman sonra deha'nın son bölümünde gördüğüm usta oyuncu. sakal yakışmış üstâda.

çıktığında en konforlu, en rahat, en iyi modeldi ama yanlış markaydı işte. kimse vosvos'a o parayı vermek istemedi.

akıl sağlığı bile sınıfsaldır, arkadaşlar. fakir "deli" olur, zengin "egzentrik".

yargılandığı maddenin cezasından fazla tutsak tutulan adam gibi adam.

önceki duruşmada tahliye edilmemesi zaten hukuk katliamıydı.

sorun hiçbir zaman iş beğenmemek olmadı gençler için. sorun hep maaş, özlük hakları, çalışma şartları ve saâtleri oldu. çoğu işveren de bu durumun gayet farkında olduğu için evlilerin başvurularını tercih ediyor çünkü evli insanın bakmakla yükümlü olduğu ailesi nedeniyle sorun çıkarması çok daha nadirdir.

düşünün ki ülkenin %70'i açlık sınırı altındaki asgarî ücret dolaylarına çalışıyor ki taşrada bunu göremiyor çoğu çalışan. yani neredeyse hiç kimse insanca bir ücret alamıyor.
haftada 45 saât olması gereken mesai asla o kadarla kalmıyor. küçük işletmeler denetimsizliğin rahatlığıyla 100+ saâtler çalıştırıyor, genellikle asgarî ücretin bile altına. daha kurumsal firmalar ise bonuslara endeksliyorlar fazla mesai ücretlerini.
çoğu küçük işletme resmî tatilleri geçtim, haftalık izin bile kullandırmamak için taklalar atıyor.

sonra? soran olursa "gençler iş beğenmiyor" dersin. nasılsa 40 senedir "türkler tembel" kara propagandasına orta ve üst yaşlar inanmışlar.

bir alacağım var. geldiğinde şu anda bir küçüğünü severek kullandığım ama iki yönünden memnun olmadığım için verip yerine...



çantaları da takınca beni uzuuuuun süre mutlu mesut taşır.

(bkz: suzuki v-strom 650)

(bkz: emir timur)

başarı denen kavram hedefleriniz ve o hedeflere ulaşıp ulaşamadığınızla ilgilidir ki başkalarına bağlı başarı her ne kadar çok da sağlıklı olmasa bile şu iddia kendi içinde tutarlı ve doğrudur.

abd, çhc gibi ülkelerden çıkmış şeylere kamuoyunda güven olmamasını anlıyorum. lâkin aynı ülkelerden çıkan teknolojik ürünlere balıklama dalanların bunları yapmaları gerçekten büyük ikiyüzlülük. amma ve lâkin...

bakın, hpv aşısı, covid-19 aşısından farklı olarak aceleye gelmemiş; uzun yıllar boyunca deneyleri yapılmış bir aşı. bu deneyler tek bir ülkede yapılmıyor. abd, çhc falan eywallah ama bunların satışı için avrupa birliği'nde de testler yapılıyor. o testlerin her etabından tam puan alamayan ürün ab'de satılamıyor. hâl böyleyken** danimarka gibi nüfusu gayet düşük ve kıymetli olan bir ülkede bile ücretsiz ve zorunlu olan hpv aşısının güvenli olmadığını iddia etmek ağır saçmalamaktır.

genel olarak aşı karşıtı kitlenin, ki kendileri aynı zamanda düz dünyacılığın ve dinci bağnazlığın en yoğun olduğu kitledir, hpv'ye piyasaya sürdürmemek için "çocukları sekse özendiriyor" diye afkurması seçici geçirgen neo-luddizmden başka bir şey değildir ve yine dibine kadar ikiyüzlülüktür.

dahası ve ötesi bu dünyada birbirine rakip ya da düşman odaklar vardır. bunlar devlet seviyesinde olduğu gibi özel sektörde de gayet boldur. bu odaklardan birinin çıkardığı aşının komplo teorilerindeki mevzuuları barındırması demek karşıt odağın bunu ânında ortalığa saçması demektir.

(bkz: istibdat)

görgü kurallarına göre merdivenden inerken erkek, çıkarken kadın önde olmalıdır. bunun yürüyeni, duranı, sürüneni, uçanı yoktur.

sebebi de gayet basittir: kadın tökezler, takılır, gözü kararır falan. erkek düşeceği yönde olsun ki kadını tutsun.

ilk ve son kez girilen kpss'de uyuyup 11 soruyu yetiştirememek... sayılır herhâlde.

(bkz: ne kadar inanarak boş konuşuyor görüyor musunuz)