beyler, dün gece oturdum ve modern çağ erkeğinin en büyük sınavıyla yüzleştim. ne arabasının modeli, ne bankadaki parası... erkeğin asıl sınavı, flört ettiği sözlük kadınının o dipsiz, o tekinsiz nickaltından ruh sağlığını koruyarak çıkabilmesidir.
kendini bir anda yüzlerce adamın dijital ter damlacıklarının ve ağız sularının aktığı bir vadide bulursun.
nickaltı değil, bu adeta bir "yürüyenler mezarlığı".
"gözlerinizde bir ankara ayazı var efendim" diyen şair ruhlu bir abazan.
“bu kadar zeki olmanız hayranlık verici. (bkz:
bir kahve içsek mi)" diyen sinsi bir entelektüel.
"bugün canım sıkkın" entrysine "canınızı sıkanın canına okurum prenses" yazmış bir modern çağ yeniçerisi.
kadının alakasız bir başlığa girdiği entryinin altına sadece "harikasınız." yazan, seri üretim bir iltifat botu.
ve her sayfada hiç sekmeden her entryi favorileyen, isimsiz, yüzsüz, gölge bir tabur.
okudukça kan beynine sıçrar. bu neydi? benden önce kaç kişi bu yollardan geçmişti? bu nasıl bir rekabet ortamıydı? bu kadın, bu kadar övgüyü, bu kadar güzellemeyi nereye sığdırıyordu? insan bu kadar iltifattan sonra nasıl mütevazı kalabilirdi?
ilk başta "bırak kaç" dedim. bu nickaltı, adeta mayın tarlası. yarın bir gün en ufak bir tartışmada "benim gözlerim ankara ayazı gibidir" derse ben ne yapardım? bu, altından kalkılabilecek bir psikolojik yük değildi.
fakat sonra o masum entry'leri aklıma geldi. rakı fotosu atmıştı, kedisinden bahsetmişti, izlediği bir filmi yorumlamıştı, kız neşesi demişti...
o an anladım. o, bu kuşatmanın kurbanıydı.
ve ben onu bu dijital tacizden, bu iltifat bombardımanından kurtaracak olan beyaz atlı prenstim. benim görevim, o yüzlerce "yürüyen" adamın açtığı parantezi kapatmaktı. o nickaltına son noktayı koymak, "bu kadın artık benim himayemdedir, dağılın" demekti.
evet beyler. zor bir karar ama verdim. o kadını, nickaltındaki o korkunç erkek popülasyonuna rağmen kabul ediyorum. bu bir lütuf değil, bu bir görev. bu, sevdiğin kadının sadece kendisini değil, ona yazan yüzlerce abazanın manevi yükünü de sırtlanmaktır.
herkese tavsiye etmem. mangal gibi yürek ister. ama başarırsanız, işte o zaman gerçek bir erkek olursunuz.
devamını gör...