emine pir zola yazar profili

öncelikle gençken hiç böyle değildim onu belirteyim. yemek yedikten sonra bir ağırlık çökmesi, gözlerin kapanmaya başlaması, yaşlı kokan* bir ihtiyar gibi olduğun yere devrilip ufak ufak kestirmek. herhangi bir gürültüde aniden gözleri açıp hı, noldu ya uyumuşum diye şaşkın bakışlarla kendini yoklamak.

kendimi çok fazla bir ayağım çukurda gibi hissediyorum. herkes hakkını helal etsin. beni iyi bilirdiniz inşallah.

seni seviyorum biber kızartması.

eyy ahali. bu kitaba başladım. şu an çok midem bulanarak ve büyük bir merakla okuyorum. inşallah kusmam. insanların etinden, sütünden, derisinden, neyi var neyi yoksa her şeylerinden faydalanıyorlar. korkunç bir kitap. bir o kadar da güzel. *

benden iyisini mi bulacağım, yok. o zaman kendimize aşık olma zamanı. canım sevgilim.

40 yapar

ayy bayılırım şirk koşmaya. ne yazık ki dövme beni korkutuyor. yoksa tüm vücut kaplatmaya gitmek için beni kimse tutamazdı.

büyük bir meraksızlık ve sadece kendine odaklanma hali. kimse kendisinden başkasını merak etmiyor. dünyanın bir yerinde insanlar neler yaşamış, hangi durumlara karşı ne hissetmişler, niçin ağlamışlar ve niçin gülmüşler, nasıl aşık olmuşlar, nasıl acı çekmişler, hangi sefalete karşı savaşmışlar, birbirlerini neden öldürmüşler,... daha kötüsü çoğu insan bunların bir kitaptan öğrenilmeyeceğine inanıyor. kimilerine göre bir şeyi bizzat yaşamadan anlamak imkansız. e davar oğlu davar, sen yaşadığın halde anlamıyorsun ki. sen buna yaşamak mı diyorsun? neymiş kitap okumak boş işmiş. şimdi burada böyle dedik diye yoğun bir okuma temposu aklınıza gelmesin. içinde en ufak bir merak ve empati ihtiyacı hisseden insan ayda 1 kitap bile okusa çok değerlidir. her gün bir kitap bitirnesine gerek yoktur. önemli olan bunu bir ihtiyaç olarak görmesidir. kimisi bunu daha çok ister ve daha çok okur, kimisi elinden geldiğince okur. bazen başladığı kitabı bitiremez. bu da önemli değildir. o en azından çaba harcamıştır. harekete geçmiştir.

hassas kalpler ve yoğun duygular yaşayan insanlar günde 10 saat çalışsa bile isteyince kendine imkan yaratır. bunun bir diğer versiyonu sınav zamanı ders çalışırken mola niyetine kitap okumaktır. okuduğu kitapları bir sayı olarak görenlerden ziyada onları yaşayanlar her zaman çok kıymetlidir. iyi ki vardır böyle insanlar. çetele tutmadan yaşayan insan elbet bir gün mutlu olacaktır.

tabii ki emine pir zola.

canım kendim

syf. 62
kağnı ses esirler

görüyorsunuz sabahattin ne kadar haklı. yaşamımıza mana katan insanlar iyi ki var. böyle birinin varlığı bile şu anlamsız dünyayı daha yaşanılır kılıyor. çok değerli. birine yakın olma hissi çok nadir rastlanan bir şey. ruhların bir olması insanı et ve kemikten arındırıp harika bir şeye dönüştürüyor. hayatımın çoğunda karşıki dağlarda taş olaydım oy gibi isyanlarım olsa da insan olmayı çok seviyorum. birini ve birbirini sevmek ne güzel şey.

depremde ölme hayali. eh her hayal iyi olacak diye bir şey yok. bu ülkede bunu hayal etmek ise çok normal. istemsiz bir hayal. kabus gibi bir şey. üstelik saçlarım çoktan beyazladı. güzel vatanımız sağ olsun kafamızda tek tel siyah saç bırakmayacak.
ölürüm türkiyem

geçmiş olsun. bizi bu kadar yüreğimiz ağzımızda yaşatan, tüm ülkenin travma sahibi olmasına sebep olan iktidar da gün yüzü görmesin.

windows xp arka planı olsa beğenirdiniz. ben çektim, ben! yaşar usta.

özür dilerim yemek yiyordum.

ya çok tembel olduğum için ya da temizlikten bir nane anlamadığım için hangi amaca hizmet ettiğini anlamlandıramadığım eylem.

bacım allah aşkına bir faydası varsa bile bırak yapma. bak yağmur yağıyor. hayatı bir kenara bırak. damlaları izle. nolur yav. yalvarırım bırak o fırçayı.

gülten akın

artık 50 sayfa kitap okuduğunda uyku bastırır. oysa gençken öyle miydin? hey gidi gocamış emine. 300 sayfayı tek oturuşta okurdun.
pazar dönüşü merdivenleri çıkarken sürekli durup dinlenmek zorunda kalırsın. eve vardığında nefes nefesesindir ve uzanmadan kendine gelemezsin.
dolmuşa binerken henüz bisssssmillah* demesen de oy allah nidaları dilinden düşmez.
bizim zamanımızda diye başlayan anılar anlatmaya başlarsın. *

zor, yaşlılık çok zor.

bu sene başımıza geldiğini düşündüğüm felaket. resmen pazarlarda doğru düzgün meyve yok. meyveler az, fiyatlar yüksek. bir bakıyorsun çoğu tezgahta sebze var. bu kadar çok biber nerden çıktı kardeşim. ben kiraz yemek istiyorum. ucuz meyve yemek istiyorum. niye ben 3 adet limona 50 lira veriyorum? neden bir şeftalinin kilosu 100 lira? elma, dümdüz elma 70 lira. çıldırırsın. bolluk bereket kalmadı ülkede. kuruttunuz her şeyi.

tarım ve orman bakanı, sana sesleniyorum. derhal istifa et. *

layiklik elden gideyeah.

*

biz gecekonduinmiş gibi hissettiren şarkıların insanıyız.