belki bu başlık sözlük kurallarına aykırı bir başlık olabilir. fakat susamadığım olayları herhangi bir sosyal mecrada anlatamayacağımın farkına vardığım anın saniyesinde buraya yazmaya başladım. düşünce ve susamadıklarımı her zaman kağıtlara yazdım fakat okuyan yine bendim ve bu durum beni susamadıklarım karşısında bir çöp dağına çevirdi. bu susamadıklarımın bir kısmını buraya dökmeye karar verdim sonuç ne olursa olsun.
ülkenin içerisinde bulunan durum herkesin malumu susamadıklarım da bunlardan ötürü olan konulardır. herkesin bir ideolojisi olsa da hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz. yanarsak hepimiz yanacağız. başlıca meseleler ekonomi, düzensiz göçmenler, adalet.. daha çok var lakin en büyük üçlü kanımca bunlardır.
ekonomi
ülke ekonomisi en büyük çıkmazların içerisinde. bu duruma gelmemizin başlıca nedeni hükümetin uyguladığı iç ve dış politika.. içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntı pandemi veya son 2 yılın getirdiği bir sıkıntı değil elbet etkisi var fakat bunun sıkıntısı son 10 yılda başladı. ekonomik olarak güzel günler geçirdiğimiz 2007-2012 yılları arasında yapılan kazanımları hükümet tarım ve üretmeye değil beton ve tüketmeye harcadı durum iyi olunca halk olarak ithal markaların en iyilerine paramızı harcamış olduk hükümet ise beton yığınlarına bu parayı harcadı. bu günleri görerek bir politika değil günü kurtarma politikası izlendi şuan olduğu gibi. günümüzü kurtardık evet ama yarınımız ziyan oldu şuan ziyan olan yarınımızı yaşıyoruz. bu zaman zarfında "çözüm süreci" adı altında bölücü örgüte göz yumuldu ve örgüt bütün planlamalarını en üst düzeyde hazır hale getirdi sadece hendek olaylarının maliyeti bile milyonlarca lira zarar ettirdi. rakam vermeyeceğim çünkü hepsi yaklaşık bize gerçek sonucu göstermeyecek. zamanında kol kola ihale alıp ihale verdikleri ile 15 temmuzdan sonra düşman kesildiler ve bu ülkenin imajını en kötü etkileyen faktörlerden biridir. bu durumu anlatan bu hangi renk diye bir video var aratıp bulabilirsiniz. ülkenin o zaman ki durumunu çok iyi anlatan bir videodur. kelebek etkisi ile büyüyen ekonomik sıkıntı bizim insanımızın çıkarı ile birleşince bugün ki halimize düşüyoruz. bir bakkal esnafıyla görüşmem şu şekildedir.
bakkal toptancıdan şeker almak istediğinde bir koli şekeri 400tl den vermiş içinde 20 adet var fazlasını istediğinde ise abi elimizde şeker yok söylemiyle oradan ayrılmış. bakkal daha sonra diğer toptancılardan öğreniyor ki 1 nisan 2022'den itibaren şekere zam gelecekmiş o sebepten toptancılar şekeri ellerinden çıkarmıyormuş. bakkal aldığı şekeri rafa dizerken şekerlerin üretim tarihine gözü ilişmiş ve şekerin üretim tarihi 2019 evet yanlış okumadınız 2019. o tarihte şekerin toptan alışı 2 tl şuan toptan alışı 20 tl bakkalın isyanı 2019 dan kalan mal stokta bunlar bana şeker yok diyor. 2020 2021 2022 malları nerede? banka faizleri yüksek diyorlar. 2019 da şeker stoklasaydınız paranız 1e 10 katacaktı. haklı bir isyan esnaflar her ürünün fiyatı paketinde yazarsa bu stokçuluğun önüne geçilmiş olabileceğini bütün mecralarda haykırsa da tabi ki hiç bir sonuca varamamışlar. bu sadece bir bakkalın isyanıydı varın ülkenin diğer küçük işletmeleri ne durumda?
kendi elleriyle besleyip büyüttükleri 4 büyük markete şuan söz geçiremeyen hükümetimiz dış politikada 7 düvele meydan okuyor(muş).
şuan ki hükümet silahı almış kendi bacağına sıkıp duruyor.
ya kendileri mecliste yedikleri gibi ucuz sanıyorlar her şeyi ya da halk kimsenin umrunda değil.
ki bence ikinci seçenek.
bende ne çok konuştum 1 kilo domates alacağıma 2 domates alayımda aç karnımı doyurayım zaten mevsimi de değil ne gerek var.
2. önemli husus olan düzensiz göçmenler konusunu da bir başka zamana bıraktım. ekonomi başlığının bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim. kafanızı şişirip gözlerinizi yorduysam
af ola...
devamını gör...