nevada yazar profili

ben çok rahatlarım ya vallahi kuş gibi hafiflerim de işte benden önce ölecek diye bir durum yok. hayır ölsün diye dua falan edip de saçmalamak istemiyorum.
hayatımda en istediğim şey bu olayı aşmak, mantıken aşırı normalleştirmek, okey ya o da öyle biriymiş diyip geçmek, bunun bizzat bilincinceyim, ama gel de zihnimin karanlık taraflarıyla iş birliği yap.
kendisini günahım kadar sevmem.

var ya iç dünyam bu ara bayram yeri gibi yaa aşırı coşkun yani azcık yazma yeteneğim olsa cilt cilt roman çıkarırım.
ama hiçbir şey söylemek, kendimi ifade etmek herhangi bir şey bir kimse için çabalamak (yoga hariç) dahi istemiyorum. kimseye kendimi anlatasım yok. çok üşeniyorum sıkılıyorum.
sessiz, sakin bir şekilde dünyada ki her canlı cansızı keşfetmek ve bunun keyfinde sessizce akmak istiyorum.
mümkünse suda akmak ama böyle sırtüstü kulaklarım suda, sadece kalp atışımı duyacağım bir huzurda.

kendinizi eziklemeye çok meraklısınız bence. eziklik değil içe dönük bir kişilik yapısına sahip olabilirsiniz ya da sosyal medyada kendinizi daha iyi ifade ediyorsunuzdur.
eziklik böyle bir şey olmuyor. bedenen ve ruhen görülme ihtiyacı çok normaldir, kendini göstermeyi de burada tercih etmişsindir.
ben yapmam ama ben genel olarak sevgili yapamıyorum çünkü.

az ye demek istiyorum. bu lanetten bende de vardı çünkü kalça eklemim yapı itibariyle geniş öyle olunca orada biriken yağ az bile olsa kalın gözüküyor. geçen seneden bu zamana 4 kilo verdim bel simidim gitti.
antrenmanla eritemezsiniz az yemeniz özellikle gece açlığı yapmanız lazım. uykuda hücre yenilenmesi için açlık lazım, tok olunca sindirimle uğraşmaktan hücrelerimiz yenilemiyor hatta yaşlanmış oluyor.
bel simidi olmayınca düşük bel jeanler daha güzel duruyor.

bu kadar ağlamak da bir nevi prenseslik örneği ama yine de siz bilirsiniz.
yaşıtım erkeklerde pek rastlamadım, genelde ben hallederim hayatım modunda oluyorlar.

tornavida falan alıp beynimde ki kaçıngan bağlanan bölgeyi oyasım var. black mirror bölümü gibi çip falan yerleştirmek istiyorum oraya, aşırı rahatlarım şunu yapsam.
şöyle biri olsun hayatımda diyorum güzel allahım hala benden umudunu kesmemiş pat diye o özellikte birini karşıma çıkarıyor, hayır ama ben aptal yani, gözünün üstünde kaş var yaa bunun bahanesiyle yine kaçarak uzaklıyorum.
şu kaçıngan bağlanma bugını bir bulabilsem keşke.

mutlu yaşlar dilerim. hep böyle çıtır kalman dileğiyle. *

şiir ya da şiirsel herhangi bir yazı yazmak, yaş falan farketmez, benim için net sapıklık alameti.
bu şiir, kitap romantizmi beni tiksindiriyor.

kimseye güzellik borcu olmayan bir kadın. zorbalamayı ve üstünlük kasmayı bu kadar normalleştirmeye şaşırıyorum. canavarlaşmaya gerek yok.
haa bu konu beni niye alakadar ediyor, zamanında zorbalığa uğradığımda fazla sustum, artık herkes için konuşma gereksinimi hissettiğim bir ben oluştu.
duyar kasmıyorum aksine ayna alıp bir kendinize dönmenizi tavsiye ediyorum.

somatik yoga pozlarını deneyin.

güven sorunum yok. birine tutunmadan da bağ kurabiliyorum. sezgilerim nerede bırakmamı söylerse orada bırakırım. benim teslimiyetim başkasına değil kendime doğru.

bu dizinin konusu köyden indim şehire mevzusu değildir. zihninde ve ruhunda çelişkili düşüncelere sahip bir gencin, arzuları ve inancı arasında ki dengeyi bulurken ne kadar zorlandığından bahsetmektedir. ve çoğu insan kendine itiraf etmekten korksa da aslında zihninde bu tarz ikilemler, bölünmeler yaşar, bir bölümün sonunda anne ben bavul oldum diyor ya aynen öyle, kendini toplumun, ailenin, zihninin, kalbinin etkisiyle bir kalıba sıkıştırmaya çalışıyorsun. tüm yansıtıcılar ortadan kalktığında ortaya çıkacak gerçek ben nedir, kimdir. bu yolculuğun insanı nasıl yorduğunu anlatan çok güzel bir dizi.
kapalıymış, açıkmış, alkolmüş işin süsü burada, bazı şeyleri bu kadar yüzeysel değerlendirmemek lazım. ayrıca yapılan tespitlerin bir çoğu da doğrudur. tek bir komün topluluğu öven bir dizi değildir, bir başkadır dizisine benzetilmiş ama bence pek alakası yok. oyunculuklar, verilen ince mesajlar şahane bence kesinlikle izlenmeli.

somut tek bir şey söyleyemem ama dünya üzerinde en mutlu ve huzurlu olduğum, evimden uzakta evimde hissettiğim tek yer bali adası oldu.
seneye bir aylığına gidip, ada kızı olmaya gönüllü oldum.

kakaomu içiyorum, flörtümle buluşmadan dişil enerjim yükselsin. *)

kumarla, içkiyle, otla, seks bağımlılığı gibi hayatını sefilleştirecek şeylerle kafasını kırmasından iyidir bence.

avene sunsimed. asla sivilce yapmayan, koruması yüksek bir güneş kremi, 3 senedir kullanıyorum. ama beyaz bir alt tonu var ve cilde iyice yedirmek gerekiyor. bu güneş kremiyle yazın çillerim de artış oluyor ama böyle leke şeklinde değil de çok doğal bir şekilde beliriyor, o özelliğini de çok seviyorum.
yine de cilde göre memnuniyet değişir, tavsiye değildir.

çok yakınlarımla bile zaman zaman duygusal kopukluk yaşıyorum, iyi ve kötü günlerinde yanlarında oluyorum ama böyle robotik bir akışa bağlamış oluyorum zaman zaman. haliyle bu da dikkat çekiyor ve bunun sebeplerini sıralayacağım bir dizi diyaloğa çekilmek beni daha da soyutluyor.
kısacası arada başka alemlere gidip geliyorum arkadaşlar, aklım havada. yakalayıp tutabilenlere helal olsun ve onları kendimce çok sevdiklerimi bilsinler.

ben bir iki yazar hariç kimin kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. zaten sürekli bir nick değiştirme, peşi sıra kaos, tekrar nick değiştirme, övmeler, laf sokmalar vs şeklinde bir sözlük rutini mevcut. ben takip edemiyorum böyle şeyleri, sıkılıyorum.
beğendiğim tanımları rastgele beğeniyorum yani herhangi bir anlamı yok.

meditatif aktiviteler. nedir bunlar kısaca hobilerimiz, çiçek böcek bahçeyle uğraşmak, örgü örmek, spor yapmak, doğaya yürüyüş, resim yapmak, seramik yapımı, dikiş nakış vs yani yaparken odağımızı tek bir şeye yönlendirebildiğimiz aktivitelerin tümü. beyni oyaladığı için zihinde ki karmaşa ne kadar büyük olsa da günü kurtarmış oluyoruz. terapi yerine geçmez ama yoklukta gideri vardır.
meditasyonla karıştırmayalım meditasyon bizzat beyinde farkındalıkla yapılan bir gezintidir, geçmiş şimdi gelecek ve en son hiçliğie doğru yapılan bir tür yolculuk. meditasyon yüksek farkındalık sağlar terapi yerine belli bir düzeyde geçebilir. tabi bazı duygu durum bozukluğu gibi durumları ne ölçüde iyileştirir onu bilmiyorum. ama meditasyonla kendi kendinin şifacısı olabilen birçok insan var, biri de ben. zaten süreç terapi süreci gibi oluyor inişli çıkışlı, kolay ve zor günler yaşanıyor. ama meditasyona başladığın senle şu an ki sen asla aynı kişi olmuyorsun. zihinsel farkındalık, zihinsel değişim, davranışsal değişim ve en sonunda hayat tarzında değişim gibi bir süreçten geçiyorsun.
benim için terapiden çok daha öte bir yolculuk oluyor. öyle bir an geliyor ki yüzleşmekten kaçtığın o kapıyı en sonunda kolayça açıyorsun. sonrası mis gibi, bahar temizliği yapılmış bir zihin.

hayatta zayıf olduğum yönler var ve var olmaya devam edecek, güçlü olduğum yönler de var ve zamanı geldiğinde artacaktır.
güçlü olmalıyım diye bir misyon edinmek istemiyorum, yeri geldiğinde hüzün sarmalında takılmak gayet olağan geliyor bana. kimsenin hayatı çözdüğünü ve müthiş bi dengede yaşam sürdüğünü sanmıyorum. çelişkiler ve gelgitler olacaktır, çünkü belirsiz bir düzendeyiz ve kontrol bizim elimizde değil. güzel olan da o belirsizliğe teslim olmakta zaten. bugün sağlığımın çok iyi olduğunu öğrendim ve kendimi amazon kadını gibi güçlü özgüvenli hissediyorum ama yarın bunun değişmeyeceğinin ve kalbime o yetersizlik hissinin yerleşmeyeceğinin garantisi yok. hayat bu, çok basit aynı zamanda çok karmaşık. kılavuzu da yolda kendin oluşturuyorsun zaten. bilmem ne üniversitesiyle, parayla ya da müthiş bir aile kurmakla da ilgisi yok.
güçlü kadın daha doğrusu güçlü insan sıfatına inanmıyorum. herkesin hassas ve zayıf noktaları farklı sadece. teslimiyet ne kadar samimi olursa hayat daha da kolaylaşıyor.