zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, bilgelik çağıydı, ahmaklık çağıydı...
yıllar önce bir başka sözlük diyarında karanlık ruhaniyetimi ortaya seriyor, yeri geliyor en olmadık fikirlerimi dahi pervasızca etrafa saçıyor ve böylece neşeden neşeye koşarak dünya realitesinden uzak kalma sanrısının avuntusuna bırakıyordum kendimi. hal böyleyken bir arkadaşa sözlükte yazdığımı söylemek durumunda kalmıştım. bir arkadaş tipi vardır, ne yakındır ne de uzak. genelde bu tür arkadaşlarda cüretkar bir ısrar huyu da bulunur nedense. sözlükte yazıyorum deyince tutturdu nickin ne diye. üç beş espri ve gülüşme ile konuyu geçiştirdiğimi sanıyordum fakat dünyanın en kararlı kişisi kesilen arkadaş durmak bilmedi. en sonunda "neyse bir göz atıp bir daha bakmaz zaten ne olacak" diyerek söyledim nickimi.
ve derhal o dakika sanki tüm hayatı buna bağlıymış gibi telaşla sözlüğe girip beni okumaya başladı. senin aceleni s... aceleni! dışarıdan bakınca, yazmakla okumakla alakasız olarak nitelendirilecek bu kişi o anda amansız bir okura dönüşüvermişti. neyse okudu etti kıkır kıkır güldü. takdirlerini sundu. (takdirlerini sunmak mı? hünkarım?) sonra gülmesi iyice abartı boyutlara erdi. acaba benimle dalga mı geçiyor lan bu? yoksa eğlenti malzemesine mi dönüştüm? derken olan oldu dedim. öğrendi, hevesini aldı. bi daha zaten bakmaz. millet deli mi sözlük mözlük incik boncuk uğraşsın?
aradan birkaç gün geçti ve arkadaşla yine karşılaştık. kanka dün gece şunu yazmışsın koptum ona ya ahahah falan diyor. ben de eheh yazdık ya aynen vs deyip konuyu kapatmak istiyorum. tabii kafamda direkt beliren düşünce: bu ne çılgınlık? işi gücü bıraktı da beni mi takip ediyor lan bu her gün? adeta her saniye beni gözetleyen bir göz var üzerimde. big brother is watching you.
neyse bunun geçici bir heves olduğunu düşünürken bir sonraki karşılaşmada arkadaş eşsiz bir sürpriz yaparak sözlüğe üye olduğunu söyledi. git gide rahatım daha da kaçıyor, özgürlük alanım işgal ediliyor gibi hissediyordum. vaziyet bununla da kalmadı ve kısa zaman sonra okuldan tanıdığım birkaç kişinin daha "sözlükte yazıyormuşsun ben de oradayım seni okuyorum arada" gibi söylemlerini işitmeye başladım. şerefsiz gidip millete de söylemiş. hemen onların da anonimliği ortadan kalksın da rahatsız olsunlar diye nicklerini öğrendim tabii.
fakat artık ultra saçma seviyedeki iç dökme entrylerim adeta makul ve mantık dolu birinin entrylerine dönüşmeye başlamıştı. eskiden "şunu yapmak için gerizekalı bir mal olmak gerekir ve ben gerizekalı bir malım" şeklinde yazdığım şeye artık "bunu yapmak çok yanlış ve kötü bir şeydir lütfen yapmayın" tadında yazmaya başlamıştım. okulla ilgili hiçbir şeyi rahatça yazamıyor, hiçbir konuda içimi dökemiyor, sıkıntımı atamıyordum. tıpkı fight club'ta testis kanseri destek grubuna katılan marla singer yüzünden, ağlayıp rahatlayamayan narrator olmuştum. üslubum adeta bir nihat hatipoğlu, bir erol evgin'di artık. anonimlikten gelen ifade özgürlüğüm sönüp gitmişti.
bardağı taşıran son damla ise malum arkadaşın nickaltıma girip okuduğumuz üniversitenin adını ve orada yaşanan hiç de komik olmayan bir anımızı çok komikmiş gibi yazmasıyla oldu. artık bu kadarı fazlaydı. oldu olacak fotoğrafımı atıp bu şahsın adı ve tc kimlik no'su bu da deseydin! entrysine beğeni atmadım ve burayı terk etme zamanımın geldiğini anladım. bu bir pes edişti...
aylar sonra arkadaş: olm sen neden hiç yazmıyorsun ben devam ediyorum hala çok güzel lan! bak geçen gün şu başlığa şunu yazdım ahahah.
ben: eheh evet çok komikmiş haha... valla ben bayadır takılıyordum ya sıktı artık boş boş yazıyoruz da ne oluyor sanki? hem çok bozdu ortam, duyan geliyor anasını satim sevmiyorum ben böyle. sen de çok kapılma bence sırf zarar, zaman kaybı yani. (inşallah bırakır)
bırakmadı. her gün yazdı. her saat oradaydı. sözlükle sevişiyordu artık. o terapimi çalandı. o durdurulamayandı...
ey davetsiz konuk! ey cüretkar ısrarcı! ey dağdan gelip bağdakini kovan! ey id'imi süperego'ya çeviren! senin olsun sözlük, senin olsun bu sahte aldanış dünyası. sendeki ısrarcılığın yarısı bende olsa dünyayı ele geçirmiştim. ben acılarımı da alıp kendi içime dönüyorum. bundan böyle dertlerini ifade ederek görmezden gelenler sizler olun! beyhude kahkahalara vesile olan espriler de sizin olsun. benim için karanlık gerçeklerle yüzleşip savaşmanın zamanıdır şimdi. yüzleşme benim, kaçış sizin olsun. bu aldanışın daha da yeri yok bende!
10 sene sonra: normal sözlük üyesi olmanın aslında iyi bir fikir olduğuna karar verdi.
devamını gör...