nowhereman yazar profili

nowhereman kapak fotoğrafı
nowhereman profil fotoğrafı
rozet
karma: 10451 tanım: 2338 başlık: 571 takipçi: 90
Çoğu şey saçmalık, her şey ise beyhudedir.

son tanımları


yazarların bugün kendilerinde fark ettikleri şeyler

bilinçaltımda kodlanmış binbir zihin zincirini şu anki mevcut maksimum hızımda çözmeye devam edersem hesaplarıma göre 64 yaşımda ben de dünyaya herkes gibi bakıp, sağlıklı bir ruh haliyle yaşayabilen bir insan olacağım.

- ohoo dur bakalım daha ya işimiz uzun. ne yaşlanması? esas hayat 64'ten sonra başlıyor artık...
devamını gör...

berberlerin anlatılana göre değil kendi kafalarına göre tıraş yapması

talep: üstler tamamen uzun kalsın. yanları kısaltalım ama çok kazınmış gibi de kısa olmasın.

tıraş sonu:
- kardeşim yanları kazıdım üstleri de %85 oranında kısalttım nasıl olmuş?
+ güzel abi eline sağlık.

(olanın ve bitenin peşine düşmeyen adam)
devamını gör...

durmadan kendini anlatmak

sıkıntı, kendini anlatmaktan öte karşısındakini dikkate almadan, dinlemeden, körlemesine kendini anlatmaktır. ki böyle bir iletişim olmaz. bundan tatmin bulduğunu sananın aklı azdır.

diğer yandan kendini anlatmak kötüdür gibi bir yanılsamaya da sebep oluyor bu durum. oysa gerçek bir iletişimde insan kendini çekincesiz şekilde ortaya koymalıdır. başka türlü ona iletişim demek yine zor. sakınarak, saklanarak olmaz. sen kendini anlatacaksın, ben kendimi anlatacağım, "dinleyeceğiz" ve buradan ya bir uyum doğacak ya da tozlu raflara gömüleceğiz. denemeden bilinmez.
devamını gör...

keyif almayı lüks sanmak

sürekli bir şeyler başarmaya koşullandırılmış günümüz robot insanının sanrısıdır.

sanki 350 bin yıllık bir ömür yaşayacakmışız gibi bu bitmek bilmeyen gelişme arzusu, en başarılı olma arzusu vb. acaba gerçekten de bizim arzumuz mu? yoksa bir arzular matrixi içinde sistemin dayatmalarını kendi arzularımız mı sanıyoruz? bu husus üzerine iyi düşünmek icap eder.

bu arada hemen düşündüm ve cevap belli: arzular matrixi içindeyiz. kolay soruydu...

zaman akıp giderken; başarmak, daha iyi olmak, sürekli ne idüğü belli bile olmayan o görünmez zirveye ulaşmaya çalışmak baskısı öyle bir raddeye varır ki kişi artık somut getirisi olmayan herhangi bir eylem/aktiviteden spontane şekilde keyif aldığını hissederse bile kendini suçlu görmeye başlar. artık 'keyif almak bir lükstür, suçtur, boş adam işidir, çocuk işidir' şeklinde bir bakış açısı yerleşir.

keyif almaya mı geldik lan dünyaya? daha önemli şeyler var! deyip durur. ama önemli sandığı şeylerin alayını toplasan bir "keyif" etmez. şüphesiz ki bu geç fark edilir. o önemli şeyleri bir bir silkeyim demek zaman alır.

şu bilinmelidir ki boş sanılan "keyif alma" hadisesi aslında insan hayatında son derece kritik öneme sahip, gerekli ve faydalı bir şeydir. yokluğunda insan her an kendi hayatını uçuruma bile sürükleyebilir. keyif almayı unutmuş bir kronik keyifsizin kendi dünyasını yeniden inşa edebilmesi ise ayrı bir zorluk olsa da yine de bir kaçınılmazlıktır. lakin bunlar uzun konular. geçiyoruz.

böylece şahıs, ideal görülen çağımızın üst insanı tanımına emin adımlarla ilerlediğini ve duygu denen zayıflıklardan arındığını, geliştiğini, aştığını, güçlendiğini sanır. böylece sistem de dahil her şeyi alt edecek güce erişebileceğini sanır. halbuki bu sanrı da sistemden çıkagelen bir oyundan ibarettir.

bilmez ki: "insan v2.0" olmaya çalışırken artık sistemin arzuladığı gerçek bir robota evrilmiştir. o kaybedenlerden olmuştur. o robotların hasıdır artık.

bir sistem robotu.
has robotlar iş hanı.
devamını gör...

hata toleransı

günümüz insanında var olan problemli bir zihniyet. her konuda hata yapmaya hakları olduğunu sanıyorlar. bunu normal ve doğal sanıyorlar. hatasız kul olmaz gibi tırt bir lafın doğduğu toprakların insanlarıyız neticede. yok efendim neymiş? hatalar insanlar içinmiş... nereden baksan boommboşşş, salak salak laflar.

bazı şeyler çoğunluğun imkansız diye konumlandırdığı "hatasızlık, kusursuzluk" üzere inşa edilir.

ne demek istiyorum? yani bir binayı düşün, bu binada amaaan temeli s... edelim, amaann deniz kumu kullanalım o kadar kusur kadı kızında da olur yavv... demek kabul edilebilir mi? edilemez. işte aslında diğer tüm konularda da yekpare bir tutarlılık vardır. bir zerresini bozarsan komple yıkılır. hatanın büyüğü veya küçüğü yoktur. hata hatadır. olmaması gereken bir şeydir. anlamı bu... "olsun da görmezden gelelim" değil yani anlamı.

ama sizler anlamayacak ve her haltı çok normal ve kabul edilebilir görmeye devam edeceksiniz elbette. hoşgörü adı altında vasatlığa giden bu yolculuğunuzda da maalesef hiçbir bok olmayacak. no prob.
devamını gör...

karşılıklı beğenileşmek

ortada gerçek bir beğeninin olmadığı tek beğeni türüdür. beğeni-i iade. yapay ve sahte tatminleri sevenlerin tercihi...

beğeni deyip geçmemek gerek. binbir anlamı var bunun da neticede. söz sanatı gibi bir şey...
devamını gör...

arkadaşı uyarmak hadsizlik mi iyilik mi sorusu

bir insanı uyarmak zorunda kalıyorsanız o insandan artık bir hayır gelmez size. zira gerçek bir uyum içinde uyarılar kendilerine fırsat bulamaz.

değerli dostum putin'in de dediği gibi "boğulmaya karar vermiş birine yardım edemezsin" gibi bir mantık bu da. senlik bir şey yok.
devamını gör...

bazı sözlük erkeklerindeki yılışıklık hadsizlik ve lakaytlık

yüz vermezseniz azalarak biter.
devamını gör...

yaş ilerledikçe insanı yoran şeyler

benim yaşımın ilerlemesiyle ilgili değil de yaşıtlarımın yaşının ilerlemesiyle doğan bir yorgunluk bu.

bir yaştan sonra her yer düşünmeye üşenen insanlarla dolu hale geliyor. şaka şaka onların kafası gençliklerinde de samanla doluydu. yaşla ilgisi yok. babadan oğula nesil bunlar. fakat insan gençken cahilliğin getirisi bir meraka sahip oluyor en azından. yani en azından iki kelam etmeye açık halde olabiliyor. ama işte bu ruhsuz pezemenklerde o merak da gitmiş. geriye kurumuş bir ağaç misali gereksiz var oluşları kalmış bir tek.

bu vasat, memur zihinli, sistem robotu insanlar; içinden hiçbir düşünce akışı geçmeyen ve hiçbir zaman da geçmemiş olan sığ kafalarını da "aman bir ton derdim var, aman bunca iş güç arasında, aman biz mi düşüneceğiz, bize mi kaldı, bizden geçti" vs vs gibi nice ruh çürüten söylemin ardında eritmeye çalışıyorlar.

o derin ve ahmakça boşvermişliklerinin, teslimiyetçi inançsızlıklarının ardında günlük silindirik sohbetleriyle standarta uyarak iyi bir bok yaptıklarını sanıyorlar. veya herkes gibi davranabilmenin getirisi olan haksız huzuru yaşama ucuzluğuyla tatmin bulabiliyorlar. işte bunların hepsini teker teker... yani işte bunlardan biriyle denk gelmek çok büyük bir yorgunluk.

mesela geçenlerde abi dediğim birinin benden 1 yaş küçük olduğunu öğrendim. sonra da öğrendim ki herkes adama abi diyormuş. herif o kadar ihtiyar ki ihtiyarlığı bakışlarına işlemiş. sözlerine ve ses tonuna kadar işlemiş. zihni ihtiyar çünkü. benimle tanıştığında "sen kimlerdensin?" diyen bir yaşıtın a.k. sana amca demediğimize şükret.

ruhunu sildiklerim.
devamını gör...

her yazılan şeyi gerçek sanmak

vakti zamanında "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" sözüne sebep olmuştur.
devamını gör...

34 yaşında olmak

kendi kendine durup durup "şunun şurasında 50'ye ne kaldı ki canım işimiz bitti bizim" diyerek bir ayağını iyice çukura sokmaktır.
devamını gör...

keko dinamizmi

kekolardaki temelsiz, mesnetsiz, hiçbir geçerli sebebe dayanmayan haksız enerji...

dün bakkala girip bir paket sigara alacaktım. hemen önümden dangır dungur edalarla iki keko girdi. "abi bize mermi gibi iki tane bira!" dedi bir tanesi kendine özgü şivesiyle.

ulan dedim mermi gibi falan... ne bu enerji? yani bakkala bu tip betimlemeler yapacak kadar dinamik olmak ne tür bir şey lan. bu konu bakkalın umrunda değil. o sadece satılacak ürünün adıyla ilgileniyor. mermi gibi olmuş tüfek gibi olmuş kime ne... sonra hunhar bir enerjiyle "bira kaç para" "heeğ kaaççç?" gibi sorularla devam ettiler. bira kaç para nedir ulan. bira ne kadardı dersin kibarca. "kaaçç paraa!!" diye sorulur mu hayvan. bir de cevabı anlamayınca bağırarak kaaççç diyor. işte bunlar hep kekoluk dinamizmi. neyse bunlar gidince sigaramı alırken kendimi şöyle hissettim:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir paket sigara rica edecektim size zahmet olmazsa. dilenci değilim güzel abim. rica edecektim...
devamını gör...

bir işe başlamak için saat başlarını beklemek

saat 15:00 olsun da başlarım.

saat başı gelince:
tüh saat 15:01 olmuş görüyor musun kaçırdık saat başını. neyse el mahkum saat 16'da başlayacağız artık.
devamını gör...

insan hayatını devam ettiren şeylerin insana zevkli gelmesi

insan ve diğer hayvanlar hayatı ve canlılığı devam ettirsin diye gerekli unsurların haz vermeye programlandığı bir sistemin sonucu. evrim veya tanrı fark etmez. sistem.
devamını gör...

sözlük yazarlarının hayalleri

iş, sorumluluk ve de zorunluluk kavramlarını ete kemiğe büründürüp sabah akşam eşek sudan gelinceye dek sopalamak. bunlar ete kemiğe bürünse ömrümün her anını bunları dövmekle geçirir ve hiç de yorulmam, şikayet etmem.

- size de dövdürüyoruz bunları zahmet veriyoruz...
+ ah ne demek benim için bir zevk...
devamını gör...

sokak satıcılarının çıkardığı garip sesler

bazen sürekli tekrara düşünce aniden bazukamı kaptığım gibi pencereye koşasımı getirir.
devamını gör...

ilişkilerin bitme nedenleri

en kapsayıcı ifadeyle: ilişkilerde hata lüksü olmamasıdır.

herkes sonsuz hata-özür döngüsünü nedense normalleştirmiş. hata yapıp yapıp özür diliyorlar. sonra da neden ilk baştaki gibi değiliz yhaa diye yakınıyorlar. e ulan... neyse. böyle bir şeyin realitede karşılığı yok. zaten hassasiyet ve kırılganlık üzere inşa edilmiş ince bir oluşum bu. tek bir kritik hata yaptıktan sonra domino taşı etkisiyle yıkılır gerisi. haliyle ilk hatadan sonra her şey boşa kürek çekmektir. daha da orada durmanın manası yoktur.

özet: hata yapmayacaksınız.
hiç mi? hiç.
devamını gör...

cesaretim olsa yaparım denen şeyler

cesaretim olsa yaparım demeye layık bir şey olsa cesaretim olmasa da yaparım.
devamını gör...

benim tersim pistir insanı

genelde gurur duyarak söylerler. bir güç temsili, bir göz dağı motivasyonuyla söylendiği için antipatiktir. iticilik yaratır. çünkü ancak zayıf hisseden insanlar durduk yere tehdit gibi algılanmaktan memnuniyet duyar. ve buradaki kendini avutma acziyeti iticiliği oluşturan ana unsur olur. senin pisse benim pisx2 ulan! gibi gereksiz bir sidik yarışına yöneltir istemsizce.
devamını gör...

saatlerce bilgisayar başında oturmak

çocukken pc karşısında çok oturunca başlayan klasikleşmiş bir anne uyarısı vardı: "bak bi çocuk bütün gün bilgisayar başında oturmuş sonra ölmüş!!!"

ulan...

bu kadar kısa, net ve kesin bir bilgi olur mu? hani direkt sonuca götürüyor. hiç hikayenin gelişimi, sebepleri, ara unsurları falan yok. hiçbir şüphe, sorgulama yok. son derece açık ve net: "bilgisayardan kalkmazsan hemen ölürsün!" işine geliyorsa...

neyse yıllar sonra karşıma bir haber çıkmıştı. haberin başlığı şu "18 saat bilgisayara baktı öldü!!!" demek ki doğruymuş, ölünüyormuş evet. anneler her zaman haklıymış. o gün bugündür ekrana fazla bakmaktan gözlerim rahatsız olunca falan hemen aklıma gelir bu ihtimal. "acaba şu an ölecek miyim lan, o an bu an mı olacak?" diye. işte bunlar hep travma.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim