paranoid android yazar profili

great deppresion zamanında kendi çiftliklerini kurmak isteyen ama burunlarını boktan kurtaramayan birbiriyle alakaları olmayan iki dostun hikayesini anlatan john steinback hikayesi.
(bkz: fareler ve insanlar)

daha önce hiç gelmeyen mesajdır. çok şükür bugün de yalnızım.

edit: karambol sağ olsun ilk günaydın mesajımı aldım. teşekkürler!

herhangi bir dairenin çevresinin çapına oranı. kafanıza göre 3 almayınız.

ön bilgi: şahsen çok bilinmeyen şarkıları paylaşmaya özen gösterdim. buraya wish you were here yazsaydım herhalde taşlanırdım çünkü.

evet kafa sözlük yazarları, yine anketimsi bir başlıkla karşınızdayım. buradaki amaçlarımdan biri de farklı insan tipleriyle etkileşip kendimi geliştirmek ve hayatı başka insanların açısından görmek. bu yüzden giriştiğim bu başlıkta sizlerden sevdiğiniz şarkıları paylaşmanızı bekliyorum. herkes en sevdiği birkaç şarkıyı türleriyle paylaşırsa burada inanılmaz geniş bir veri havuzu oluşturabiliriz. bu sayede belki de çok seveceğimiz ancak daha önce duymadığımız birçok şarkıyı keşfedebiliriz.

sağ baştan rock ve türevleri ile başlıyorum.
oberhofer - gold
u2 - red hill mining town
the rolling stones - let it loose
led zeppelin - tangerine
otium - with you
parcels - overnight
the velvet underground - pale blue eyes
the velvet underground - oh! sweet nuthin'
ufo - space child

birçok şeyi ifade edebilecek bir ünlem.

aynı zamanda oldukça melankolik bir duman şarkısı.

(bkz: kafa sözlüğü ekşi'ye çevirmiyoruz kampanyası)

(bkz: scrubs)

yalnızca dizi değil medya ögesi olarak da sen sevdiğim içeriktir. oldukça da underrateddir. ilk 8 sezonu herkese tavsiye ederim.

10'dan fazla kez izleyip bitirdiğim dizi. replikleri falan da ezberimde hep.

tuborg gold
bomonti filtresiz
beck's de olur

arkadaş arasında dewamke kalıbı kullanılmakta.

(bkz: eels)

liseli

evet arkadaşlar kafa sözlüğün ateşli genç yazarı olarak bu kampanyayı başlatıyorum. tahmin ediyorum ki birçoğumuz ekşi'deki rezalet ötesi, herkesin birbirini gömdüğü kurtlar sofrasından kaçtık ve buraya sığındık. genç bir kardeşiniz olarak sizlerden ricam burayı herkesin birbirine laf sokmak için sıra beklediği, her başlıkta espri kasılmaya çalışılan saçma bir yere dönüştürmeyelim.

416 numara ile katılmış bulunmaktayım.

ing. mandalina

aynı zamanda led zeppelin iii albümünün kısa ama etkili şarkısıdır. kısa olmasına rağmen içinde kendi gibi kısa, basit ancak duygu dolu solosu ve solodan hemen önceki "does she still remember times like these/and i do" kısmı da durduk yere adamın amına koyar.
sözleri:
measuring a summer's day, ı only finds it slips away to grey
the hours, they bring me pain
tangerine, tangerine, living reflection from a dream
ı was her love, she was my queen, and now a thousand years between
thinking how it used to be
does she still remember times like these?
to think of us again?
and ı do
tangerine, tangerine, living reflection from a dream
ı was her love, she was my queen, and now a thousand years between

ayrıca eternal sunshine of the spotless mind filminde jim carrey (joel), sevgilisi kate winslet'a (clementine) böyle seslenir. bana göre bir insanın sevdiğine takabileceği en güzel lakaptır da. kızıl veya sevgilim olmamasına rağmen kafamda ben de o'na öyle seslenirim.

gökhan abi madem buradasın, virüsten sonra bi konser biletini bekliyorum*
damat konusunda tekrar teşekkürler.

rock müziğin efsanesi, led zeppelin solisti. oğlunu kaybedip uyuşturucu, alkol ve sigaraya düşene kadar belki de gelmiş geçmiş en orijinal ses (sonrasında da eksiği yok ama led zeppelin'in ilk birkaç yılındaki o güçlü ses biraz etkisini kaybediyor). ama böylesine bir üzüntü ve stres birçok insanı etkileyeceği gibi onu da etkilemiş zamanında. zaten 70'lerin son birkaç yılında çekilmiş fotoğraflarına bakarsanız adamın birkaç senede 10-15 yıl yaşlandığını görebilirsiniz. virüsten önce aktif olarak konserlere devam etmesi de takdire şayandır. yanılmıyorsam 2018'de istanbul caz festivali'yle türkiye'ye de gelmiştir. arkadaşımın yoğun ısrarına rağmen robert plant'in geldiğini bilmeyen ben hayatımın en büyük eşekliklerinden birini yapıp o konsere gitmedim. hala içimde bir uktedir. umarım ikimizden biri ölmeden efsane'yi canlı görme imkanım olur.

led zeppelin'in led zeppelin albümünün 2. şarkısıdır. sevilen insandan vazgeçmeye çalıştığımız o çaresiz halimizi anlatır robert plant bu şarkıda. başlarda kendinden emindir, bırakacaktır artık onun peşini ve gidecektir buralardan. yaz gelince bırakacaktır, kesin bırakacaktır. ama şarkı ilerledikçe bu eminlik kendini karamsarlığa ve sonunda teslim oluşa bırakır. onu asla bırakamayacaktır.
birçok led zeppelin fanı tarafından bilinmeyen efsane mi efsane bir canlı performansı da vardır. led zeppelin'in daha ilk zamanlarında 1. albümün çıkışından kısa bir süre sonra daha robert plant 20 yaşındayken ve uyuşturucu, alkol ve stres gibi etkenlerden dolayı sesi tam kıvamında ve gencecik bir delikanlıyken o güçlü sesiyle söyler bu şarkıyı. bonzo (bkz: john bonham), jimmy page ve tabii ki john paul jones da inanılmazdır burada ama robert plant'in bu performansı bence verilebilecek en iyi canlı performanstır. gençliğin verdiği tecrübesizlikle detone olduğunda bir bakışı vardır ki en iyilerin bile hata yapabileceğini ve bunun normal olduğuna kanıt niteliğindedir.
işte o anlar
2:59 detone oluşu
3:12'yi de her duyduğumda iptal oluyorum zaten, bir insanın sesi nasıl bu kadar güçlü olabilir?

blues rock'ın zannımca en iyi temsilcisidir.

ayrıca gerçek bir stüdyo kaydıdır. davulun gıcırtısını bile duyabilirsiniz. solo öncesi robert plant'in "watch out" diye fısıldaması, şarkının sonuna doğru "lord" diye bağırışı bile beni benden alır.

sözleri:
workin' from seven to eleven every night
ıt really makes life a drag
ı don't think that's right
ı've really been the best of fools
ı did what ı could, yeah
'cause ı love you, baby
how ı love you, darling
how ı love you, baby
my beloved little girl, little girl
but baby, since ı've been loving you, yeah
ı'm about to lose my worried mind, oh yeah
everybody trying to tell me
that you didn't mean me no good
ı've been trying, lord, let me tell you
let me tell you ı really did the best ı could
ı've been working from seven to eleven every night
ı said it kinda makes my life a drag
lord, that ain't right, no no
since ı've been loving you
ı'm about to lose my worried mind
watch out
said ı've been crying, yeah
oh, my tears they fell like rain
don't you hear, don't you hear them falling
don't you hear, don't you hear them falling
do you remember, mama, when ı knocked upon your door?
ı said you had the nerve to tell me
you didn't want me no more, yeah
ı open my front door, hear my back door slam
you know, you must have one of them new fangled
new fangled back door man
ı've been working from seven, seven, seven to eleven every night
ıt kinda makes my life a drag, a drag, drag
ah, yeah, it makes a drag
baby, since ı've been loving you
ı'm about to lose
ı'm about to lose, lose my worried mind
just one more, just one more, oh yeah
since ı've been loving you, ı'm about to lose my worried mind