bence mutlaka okunması gereken bir
denis guedj romanı. dünyanın çevresini ilk ölçen erotesten'in hikayesi ve iskender sonrası mısır ve yunan medeniyetleri arasındaki etkileşimi harikulade anlatır.
iskenderiye kütüphanesinin sürekli hasar görmesi üzerine mısır kralı dünyadaki tüm kitapların olduğu bir kütüphane kurmak için harekete gider. babadan oğula bu kütüphaneyi büyütme olayı da devam eder. kral evergete da babasından dedesinden aldığı bu mirası ileri götürmeyi hedefler. hocası eratosten'i kütüphanenin başına geçirir. limana gelen tüm gemilerdeki kitapları toplatır.
daha sonra evergete savaşa gider. uzun zaman kraldan haber alamayan ve endişelenen kraliçe berenis güzelim saçlarını keserek tanrılara adar ve tapınağa bırakır. daha sonra bakar ki saçlar yerinde yok dualarının kabul edilmediğini ve kocasının öleceğini düşünerek hüzünlenecekken saçlarının gökyüzünde bir takımyıldızı olarak belirdiği görülür. bunun üzerine kocası savaştan döner.
kütüphaneyi büyütmeye devam eden evergete hocası eratosten'e dünyanın büyüklüğünün ne kadar olduğunu sorar ve ölçülmesini ister. coğrafya'nın babası matematikçi, gökbilimci, edebiyatçı olan eratosten bir çare aramaya başlar. bu arada eratosten coğrafya kelimesini kullanan ilk insandır. kralın emrini yerine getirmek için çareler arayan eratosten sonunda dünyanın çevresini ölçmek için bir yol bulur.
iskenderiye'den nil doğrultusunda güneye doğru gidecekler, aynı boylam üzerinde yer alan aswan şehri ile iskenderiye arasındaki uzaklığı ölçecekler. daha sonra yaz gündönümü olan 21 haziranda aynı anda her iki şehirde tam öğle saatindeki gölge boyu ölçülecek ve gölge boylarından hareketle iskenderiye ve aswan arasındaki açı bulunacak ve bu sayede dünyanın çevresi ölçülebilecektir. baya zorlu bir yolculuk sonrası dünyanın çevresini gerçeğe en yakın şekilde ölçmüş ve bunu başaran ilk insan olmuştur. dünyanın çevresi 40.007 km olup eratosten 2200 yıl önce dünyanın çevresini 39.996 km olarak ölmüştür.
kitabı okuyunca şunu görüyoruz ki medeniyetin ilerlemesindeki en büyük etmen nil nehridir. nil nehrinin taşkınları insanı matematiğe ve bilime itmiştir. taşkın zamanlarının hesaplanmaya çalışılması takvim ve astronominin ilerlemesini sağlamış. taşkından sonra tarlaların sınırlarını yeniden çizip belirlemek ölçüm ve kadastro bilgisini ilerletmiş, alan ölçümü ve geometri ortaya çıkmıştır. mısır ziyaterlerinde bunu gören thales öğrendiklerini antik yunan'a taşımış ve nesilden nesile ilerleyen bir süreç sonrasında günümüzün çağdaş bilimleri ortaya çıkmıştır.
dediğim gibi kitabı okurken bu nil taşkınlarının önemini ve ölçüm yaparken yaşanan zorlukları daha net görüyorsunuz ve insanlar hayatta kalabilmek adına mecburen matematik, geometri öğrenmek hatta icat etmek zorunda kalıyorlar. hani okullarda deriz ya bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak. yarıyormuş...
velhasıl kelam, antik yunan, antik mısır kültürlerine, coğrafya, matematik, geometri, tarih ve astronomiye ilginiz varsa okuyun derim. mısır içindeki taht mücadelesi, antik dünyanın harikaları, gündelik yaşamları, günümüze ışık tutan bir çok keşfin hangi şartlarda ortaya çıktığı vs gibi tüm olaylar güzel bir kurgusal metinde kraliçe berenis'in saçları üzerinden ele alınmış. sıkılmadan ve keşke bitmese diyerek okudum.
bu da bonus olsun:
www.youtube.com/shorts/V6lz...
devamını gör...