rotrima yazar profili

üniversiteye başladığım sene rahmetli teyzem hediye etmişti bana bunu. 700 tl (ytl? ya da 700 milyon) idi sanırım o zaman. lisede hatırlıyorum ilk reklamını gazetede gördüğümde çok sevmiştim tipini. joysticki, kamera ve şekli ile değişik bir telefondu.

kullandığım ilk güzel telefondu, üniversite boyunca kullandım, fifa mı ne bi oyun oynadığımı hatırlıyorum saatlerce. ama dönemi nedeniyle de belli videolar ile de anılan telefon tabii.

internet ve sosyal medya "çağının" etkilerinden diyebileceğimiz bir konu.

özellikle tiktok/reels ile 10 saniyelik videolar ile ufak hazlar yaşayan beynimiz, "e bu kadar kısa sürede de mutlu olabiliyorum ne gerek var uzun filmlere onlara bunlara" diye düşünmeye başlayıp bu ufak hazlara iyice alıştı.

aynısı yazılar için de geçerli, uzun tanımlamaları, gerçekten yazanı biliyorsanız ya da konu hakkında gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorsanız okursunuz.

kendi açımdan mesela, artık bölümlere ayrılmamış kitap bile okurken zorlanıyorum, en fazla 10-20 sayfada bir bölüm olması lazım ki bir şeyi "bitirdiğim/tükettiğim" konusunda rahatlayayım ve devam edeyim. günün sonunda tüketim sevdasına geldik.

hayatımda birden fazla okuduğum tek seri. filmleri için de benzer şekilde, en fazla tekrar izlediğim seri.

hatırlıyorum ilk filmin cdleri çıktığında o sene en az 100 kere seyretmiştim. sonrasında da her sene en az 1 kere üçlemeyi baştan izledim.

kitapları da en az 20şer kere baştan okudum, tüm tarihi olarak silmarillion ve diğerlerinin içinde olduğu kitapları da en az 10ar kere okudum. hala da okurken, izlerken keyif aldığım nadir yapımlardan.

5 senedir iş bilgisayarını, 2 senedir oyun bilgisayarı ve oyun klavyesini, 5 senedir oyun mouseunu ve de 6 aydır el konsolunu kullandığım ve şimdiye kadar hiçbir sorun yaşamadığım bilgisayar/iletişim/bilişim markası.

iş bilgisayarı dışındakiler rog ürünleri ve kaliteli ürünler, hem malzeme hem dayanıklılık olarak. elbette teknoloji şans işi biraz, aldığı günden itibaren servisten çıkmayan kişileri de biliyorum. fakat benim açımdan sorunsuz giden bir deneyim şu ana kadar.

eski iş arkadaşımın triumph street triple modeli ile tanıştığım ve sonrasında scrambler modeline hayran olduğum ingiliz motosiklet markası.

daha araba ehliyetim bile yokken motor alma sevdasına düşüren, tabi bunun için yine de 10 sene beklemem gereken scrambler 900 modeline 2 sene önce kavuştum. başka hiçbir motor düşünmeden ilk motor olarak aldım ve çok memnunum. bisiklete biner gibi sadece hafta sonları gezme amaçlı kullanıyorum, rüzgar elbette sorun ama zaten virajlı orman yollarında öyle bir sıkıntınız olmuyor. şehir içinde de kullanımı kolay, elbbete bir scooter değil ama zor da değil.

almayı düşünen varsa ve kafasında o egzoz bacağı yakmıyor mu sorusu kafasında dolaşıyorsa, hayır yakmıyor. hareket halindeyken zaten asla farketmiyorsunuz. sadece duran trafikte ve de eğer hava çok sıcaksa rahatsızlık veriyor o kadar. tabii bu şortla motora binmediğiniz varsayımıyla ki binmeyin şortla motora.

netflix'te yayınlanan yeni devil may cry animesi için şarkı paylaşan grup. resmen 2000'ler gibi, aynı gün linkin park da up from bottom şarkısını paylaştı.

yeni şarkı da çok güzel, klip de.

linkin park'ın yeni şarkısı up from bottom'ı dinlerken youtube music'in önerisi ile denk geldiğim ve sesini çok sevdiğim kişi.

yeni müzik/şarkı/grup keşfetmek çok keyifli oluyor, dinleyecek bir sürü albüm var şimdi. son albümde de tombstone town'a bayıldım.

gençliğimde dinlediğim sevdiğim, yeni albümleri ile tekrar dinlemye başladığım ve yeni albümlerini ve de solistlerini sevdiğim grup.

yani bazı şeyler olur, deneyimledikçe sever/sevmezsiniz bazılarına da direkt aşık olur/nefret edersiniz. yeni solist emily armstrong benim direkt aşık olduğum bir ses oldu. kendisi de güzel, bir anlamda son dönem celebrity crushım oldu.

yeni albümdeki tüm şarkıları çok beğendim. her gün de en az bir kere dinliyorum ve de çok keyif alıyorum.