snowfox yazar profili

snowfox kapak fotoğrafı
snowfox profil fotoğrafı
rozet
karma: 1541 tanım: 64 başlık: 53 takipçi: 51

son tanımları


frutiger aero

2004-2013 dolaylarında teknoloji şirketlerinin örnek aldığı (ama teknolojiyle sınırlı kalmayıp dönemin eserlerine de yansıyan) retrofütüristik tasarım anlayışı. ismini adrian frutiger'in tasarladığı yaygın kullanılan font ve windows vista-7 sürümlerinde kullanılan aero tasarım dilinden almıştır. zaten ilk örneği de piyasaya sunulmayıp vista sürümüne dönüştürülen windows longhorn işletim sisteminde görülmüştür.
y2k akımının devamı sayılır ki bir diğer adı da post-y2k'dir.

önemli bazı özellikleri parlak yüzeyler, su baloncukları, skeomorfik ikonlar, çevresel öğeler (ağaçlar, çimenler, hayvanlar) ve canlı, parlak renklerin kullanımıdır. ayrıca soyut tasarımların da sık sık kullanıldığı görülür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

insanların teknolojiyi doğayla bütünleşik bir şekilde kullandığı optimist bir gelecek tasviri vardır. gerçekten de bu tür bir tasarımı örnek alan bir şeye baktığınızda içiniz açılır, umutla dolarsınız. en azından bana öyle oluyor.

yerini günümüzde hala devam eden flat design'a bırakmıştır.

bence bu akıma kıyasla çok daha başarılı olmasının nedeni de flat design'ın aksine frutiger aero'nun bir çocuk saflığı ve samimi hislerle hazırlanmış gibi hissettirmesi. en azından insana bir tür duygu aktarması. flat design'ın abartılı minimalliği bence hiçbir insani özellik ve duygu barındırmamasına sebep oluyor. geleceğe dair heyecan duymamızı sağlayacak bir şeyler bulmanın gittikçe daha da zorlaştığı bu günlerde yeniden böyle bir akıma ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.

geçmişe baktığımızda bu tür akımların en fazla 10-12 yıl civarında sürdüğü görülüyor. yani muhtemelen yakın gelecekte flat design da yerini başka bir akıma bırakacak. umarım bu sefer daha insancıl özellikler gösteren bir anlayış görürüz.

son olarak "damarlarımda frutiger aero aksın" diyorsanız 2008 yılında çıkan mirror's edge'i oynayın, bir sanal makineye windows 7 kurup kullanın ve 009 soundsystem - dreamscape dinleyin. eğer o dönemden güzel anılarınız varsa çok nostaljik hissedeceksiniz.
devamını gör...

circle takes the square

tür adına kült sayılabilecek as the roots undo albümü ile en başarılı screamo albümlerinden birine imza atmış önemli bir grup. kadın-erkek vokallerinin birbirine girmesiyle oluşan kaotik hava, mathcore etkili garip gitarlar ve kompleks şarkı yapıları, anlaşılması güç ama ilginç sözleriyle oldukça kendine has bir grup olduğu da söylenebilir.
devamını gör...

godspeed you black emperor

yıllardır aranan ve bulunamayan, kendilerinin bile orijinal kopyalarını kaybettiği efsaneleşmiş all lights fucked on the hairy amp drooling kaydı sonunda internete düşen grup. 4chan'den sızdığı söyleniyor. doğruluğu grup üyelerinin discord sunucusunun moderatörü tarafından da onaylanmış anladığım kadarıyla.
buradaki müzik daha önce ana eleman efrim menuck'un da belirttiği gibi godspeed you black emperor müziğinden daha farklı, ayrıca vokal de içeriyor. videonun silinme ihtimaline karşı link eklemiyorum ama meraklılar youtube'dan aratabilirler.
devamını gör...

65daysofstatic

ingiliz post-rock grubu. genel olarak saf bir post-rock'tan çok farklı türlerle karıştırılmış bir müzik yapıyorlar. tarzlarını sürekli değiştirdiler.
ilk iki albümleri the fall of math (benim favorim) ve one time for all time (bu gruba hole ve retreat! retreat! ep'leri de dahil edilebilir) çok gürültülü ve aksak ritimli elektronik davul kullanımıyla öne çıkıyor. melodi tarzları math rock'a yakınlık gösteriyor. ayrıca şarkı yapıları fazla oyalanmadan olaya giriş yapan türden. bu yüzden şarkı süreleri de ortalama 4-5 dakikadan öteye geçmiyor.
üçüncü albümleri the destruction of small ideas ile ilk iki albümün tarzından bir nebze uzaklaştılar. elektronik davullar hala kullanılıyor bu albümde ama ilk iki albümdeki kadar müziğin merkezinde değiller ve kullanım sıklığı da düşmüş. ayrıca bu albümün davul tonu grubun tercihlerine bağlı olarak çok çiğ. önceki prodüksiyon tercihlerinden daha farklı bir yola kaymışlar. şarkılar daha çok duygu yoğunluklarıyla öne çıkıyorlar ve grubun klasik post-rock'a yakın işlerinden biri olduğu söylenebilir bu albümün bence.
bundan sonra grup dördüncü albümleri we were exploding anyway ile ciddi bir tarz değişikliğine giderek elektronik ve dans müziği etkili bir albüm yaptı. gitarı biraz daha arka plana ittiler ve elektronik müziği temel aldılar.
sonrasında gelen wild light, öncülü kadar coşkulu ve hareketli bir albüm değil. aksine daha sakin, ılımlı bir havası var ki zaten grup da bunu röportajlarında onaylıyor. bence olgunluk eserleri olarak da nitelendirilebilir. yine elektronik etkisi var ama bu sefer daha huzurlu bir atmosfer yaratmak için kullanılmış bu elektronik ögeler. ayrıca yine klasik post-rock'a yaklaşan işlerinden biri.
bu albümden sonra no man's sky için soundtrack hazırladılar. son olarak da 2019'da replicr, 2019 albümünü çıkarttılar. bu sefer çoğunlukla ambient ve idm etkili, grubun standartlarına çok uzak değişik bir albüm bu. müziklerinin olmasını istediğim durum bu olmasa da tercihlerine saygı duyuyorum sanırım.
bunun dışında şu anda devam ettirdikleri wreckage systems adında bir projeleri var. karantina sürecinde yazdıkları müziği bir algoritmaya besleyerek bilgisayara müzik ürettiriyorlar. youtube kanallarında bu müziği aralıksız yayınladıkları canlı yayın bulunabilir. ayrıca bandcamp aracılığıyla bu sistemden belli şarkıları derleyip aylık olarak albüm şeklinde yayınlıyorlar.
devamını gör...

a silent voice: the movie

ishida shouya adında bir gencin shouko nishimiya adlı işitme engelli kızla olan değişik ilişkisini konu alan 2016 çıkışlı dram anime filmi. yapımcısı clannad ve violet evergarden gibi serileri de yapmış olan kyoto animation.
salya sümük ağlattığını söyleyemem ama izlerken gayet keyif aldığım bir anime oldu. çizim tarzı çok hoşuma gitti. konusu ve ilerleyişi de ilgi çekiciydi ama 20-25 dakika daha kısa olsa daha iyi olurdu bence. ayrıca yan karakterler biraz sığ kalabiliyor bazen ama bunlar ufak sorunlar.
puanım 8/10. kimi no na wa ile aynı senede çıkmasından dolayı biraz gözden uzakta kaldığını düşünüyorum.
devamını gör...

hath

of rot and ruin isimli dehşet albümün sahibi amerikalı progressive blackened death metal grubu. albüm baştan sona dört dörtlük şarkılarla dolu, özellikle worlds within adında bir şarkı var ki off yani bu kadar olur. prodüksiyonu da temiz ve yerinde. albüm kapağı da çok güzel aynı zamanda.
bol bol slugdge etkisinde kalmış bu arkadaşlar, aynı zamanda opeth de duyulabiliyor yer yer. ama söyleyeceğim bir şey var ki bu albüm kesinlikle daha çok bilinmeyi hak ediyor bence. saydıklarım ilginizi çektiyse mutlaka dinleyin. pişman olacağınızı sanmıyorum.
devamını gör...

thulcandra

obscura'nın ana elemanı steffen kummerer tarafından 90'lar isveç melodic black/death gruplarına saygı duruşu tadında bir amaçla kurulan grup. müziklerindeki en bariz etki dissection olmakla birlikte kendileri de bu sound'da ufak tefek değişikliklerde bulunmuşlar ama çoğunlukla duysanız aynı grup diyeceğiniz kadar benzer bir müzik var ortada, zaten bunu kendileri de kabul ediyorlar. ben dissection klonu grupları olumlu karşılıyorum çünkü bu çok sevdiğim bir tarz ve dissection'ın bu tarzda sadece 2 albüm çıkarmış olması gibi bir gerçek de varken bundan fazlasına hayır diyemiyorum. bence gayet başarılı bir grup. türün hayranları göz atabilir. en son bu sene a dying wish adlı albümlerini çıkarttılar.
devamını gör...

the halo effect

mikael stanne, jesper strömblad, niclas engelin, peter iwers, daniel svensson gibi bir rüya kadrosuyla kurulan melodik death metal grubu. her ne kadar jesper strömblad'ın tarzı bana pek hitap etmese gruptan beklentim çok büyük. ilk single'larını 9 kasım'da yayınlayacaklar.
devamını gör...

mgla

aslen 2000 yılında kurulup ilk çalışmasını deathspell omega'nın da içinde bulunduğu crushing the holy trinity split albümüne dahil olarak yapmış polonyalı black metal grubu. isimleri mgła şeklinde yazılır, "mugwa" gibi bir okunuşu var. şarkılarının isimlerini albümdeki sırasına göre veriyorlar, yani mesela with hearts toward none albümünün 4. şarkısının ismi "with hearts toward none iv" gibi.
grupta iki kişi var. birisi m. diğeri de darkside takma adını kullanıyor. davulları darkside'a geri kalan tüm enstrümanlar da m.'e ait. aynı elemanların (bkz: kriegsmaschine) adında başka bir grubu daha var.
müziklerinde, sözlerinde, albüm kapaklarında ve hatta konserlerindeki giyimlerinde bile (siyah kıyafetler giyinip yüzlerinin tamamını kapatan siyah maskeler takıyorlar, sebebi rock müziğe hakim olan rockstar tiplemesini aşıp insanların tamamen müziğe ve fikirlerine odaklanmasını sağlamakmış gruba göre) nihilist bir hava hakim.
ilk albümleri groza'yı çıkarmadan önce presence, mdlosci ve further down the nest adında 3 ep çıkarttılar ama bunlardan önce çıkarttıkları necrotic adında bir demoları da var.

melodik sayılabilecek bir müzik yapıyorlar ama melodik derken cıvık melodik death metal gruplarına benzer bir melodiklikten bahsetmiyorum, daha karamsar bir melodi anlayışları var.
davulcularının rolü devasa. adam o kadar yetenekli ki şarkıları normalde olacaklarından apayrı bir hale sokuyor. zil kullanımı aşırı başarılı. zaten davulculuktan önce de ksilofon çalıyormuş.
tabii davulcularını överken m.'i de boş geçmemek lazım çünkü çok sağlam bir gitar işçiliği var ve yazdığı lirikler de mükemmel. cidden bu grubu sözlerine dikkat etmeden dinlemek büyük bir hata olur.

en sevdiğim albümleri with hearts toward none ama yaptıkları her şey çok iyi. exercises in futility albümleriyle büyük ses getirdiler, bunda prodüksiyonu o albümle daha temiz bir hale getirmiş olmalarının da etkisi olabilir ama cidden çok da kaliteli albümdür.
devamını gör...

isis

benim için özel bir yeri olan post-metal'in öncü gruplarından. ilk albümlerinde yoğun şekilde neurosis benzeri bir müzik yapmış olsalar da oceanic albümleriyle birlikte edindikleri post-rock etkisi ile kendi tarzlarını yaratıp türe kıvamını verdiler. sayısız post-metal grubuna ilham olan (hatta kopyalanan) bir tarzları vardır. tool ile içli dışlı olmuşlardır. bazı albümlerinde konuk müzisyen olarak tool üyeleri de çalmıştır.
isimleriyle aynı kısaltmaya sahip terör örgütü yüzünden adlarını "isis the band" olarak değiştirmek zorunda kaldılar, isis tişörtü olan hayranlar bunları dışarıda giyemedi :/
ayrıca her ne kadar grubun her yönünü aşırı sevsem de davulcularına özellikle vurgu yapmak istiyorum, kendine has minimal bir tarzı var ve bu müziğe gerçekten de çok yakışıyor.

en sevdiğim albümleri (kararsız kalsam da) sanırım oceanic derim ben de. bir kere tür için çok büyük öneme sahip olmasının yanı sıra şarkı yazımı, konsept, prodüksiyon tarzı, özgünlük ve daha sayamayacağım bir ton konuda aşmış bitirmiş bir albüm.
oceanic'ten sonra panopticon'da bazı değişikliklerle birlikte aynı tarzı daha rafine bir şekilde sürdürdüler. prodüksiyonu da oceanic'in çiğ havasının aksine daha tok.
ben panopticon'u da aşırı seviyorum. tam bir yolculuk hissi veriyor ki yolculuklarda da dinlemek için en uygun albümlerden biri olabilir gerçekten. en sevdiğim şarkılarını saymaya başlasam in fiction, so did we, grinning mouths diye gide gide tüm albümü sayarım sanırım, zaten bağımsız şarkılardan çok albüm olarak deneyim edilmesi gereken bir tecrübe bence bu.

ondan sonra in the absence of truth ile alternative metal etkili, önceki albümlerinden nispeten farklı bir tarza büründüler ki bu dönemden sonra çıkan albümleri de her ne kadar sevsem de kendime pek yakın hissettirmiyorlar ne yazık ki.
son albümleri wavering radiant da bu sound ile devam etti, aynı zamanda daha progressive metal etkili bir albüm. yine asla kötü diyeceğim bir albüm değil, zaten çok da sevilen bir albümdür ama dediğim gibi ben eski albümleri kadar çok sevemiyorum bunu. bu albümden sonra grubun vizyonunu gerçekleştirdiği gerekçesiyle dağıldılar.

ancak kariyerlerinde yaptıkları son şarkı olan pliable foe tam bir şaheser, gerçekten konulabilecek en güzel noktayı koymuşlar. aslında grubun melvins'le yaptığı split ep'den bir şarkı ama sonrasında derleme albümleri temporal'a eklediler.

bir yandan işi sulandırmadan dağılmış olmalarına çok saygı duyuyorum ama bir yandan da dünyaya böyle bir grubun bir daha gelmeyeceğini bilmek biraz üzüyor maalesef.
devamını gör...

bakalit

sentetik bileşenlerden üretilen ilk plastiktir. ismini, mucidi leo baekeland'dan almıştır. formaldehit ve fenol'ün yoğunlaştırılmasıyla elde edilir.
devamını gör...

kriegsmaschine

mgla elemanlarının yan grubu. aslında ilk başta ana grupları buydu, mgla yan projeleriydi ama mgla beklenmedik bir patlama yapınca ona daha çok yoğunlaştılar.
mgla ile vizyon olarak aynılar ama mgla'nın melodik bir şekilde ifade ettiği nihilist dünya görüşünü, kriegsmaschine daha dissonant ve pis bir müzikle dışa vuruyor. yuva yıkan bir müzik yapıyorlar dersem abartmış olmam sanırım. ancak bunu yaparken asaletlerinden ödün vermiyorlar kesinlikle.
davulcu darkside bu grupta iyice coşuyor, hatta öyle bateri partisyonları var ki insanlar adamın bunu gerçekten çaldığına değil de birkaç farklı kayıt alıp üst üste koyduğunu düşününce darkside duruma açıklık getirmek için bir video yayınlamak zorunda kalmış. siz düşünün.
devamını gör...

slugdge

isminden dolayı sludge metal grubu olduğu sanılan ama aslında blackened death-progressive metal kırması bir müzik icra eden grup.
sözlerinde mollusca adındaki hayali salyangoz tanrısını ve sümüklüböcek krallıkları gibi abuk subuk konular işlerler (ve bunu ciddi bir şekilde yaparlar), salt thrower gibi komik şarkı isimleri vardır. ama müzikal olarak çok çok sağlam bir grup olduğunu söylemek gerekiyor. yani benim önceden yaptığım gibi adamları lirik temalarından dolayı ciddiyetsiz bir grup olarak görüp göz ardı etmek mantıklı değil.
özellikle esoteric malacology albümleri tavsiye edilir.
devamını gör...

zhrine

unortheta adlı müthiş albüme imza atan dissonant blackened death metal grubu. tabii burada müthiş kelimesinin yaygın kanının aksine "korkunç" anlamına geldiğini de vurgulamak gerekiyor çünkü bu insanların icra ettiği müziğin (izlanda'dan çıkan çoğu black metal grubuyla benzer şekilde) gerçekten de insanı dehşete düşürebilecek bir atmosferi var. zaten yine izlanda çıkışlı ve yine vahşi bir müzik yapan svartidaudi'nin gitaristi de bu gruba dahil olunca işin içinde benzerlikler görmek olağan.*

ilginç bir bilgi olarak basçılarının yer yer kontrbas kullandığını da belirteyim (ama sanırım konserlerde direkt olarak sadece kontrbas kullanıyor). ayrıca kendisinin albümde öne çıktığı kısımlar var ve gerçekten müziğe çok çok fazla şey katıyor. aynı şeyler davulcuları için de geçerli, kimse boş durmamış.

son olarak ulcerate hayranlarının ayıla bayıla dineleyeceği bir albüm olduğunu da söyleyebilirim.
devamını gör...

welcome my last chapter

isveçli vinterland'ın 1996'da yayımladığı kült melodic black metal albümü. zamanının çoğu melodic black grubunun yaptığı gibi dissection'ın kurduğu temel üzerine şekillenmiş bir tarzı var albümün ama tabii bunun kopyala-yapıştır tadında bir yaklaşım olduğunu düşünmemek gerek çünkü dissection zaten tür adına o kadar önemli bir grup ki etkisinin olmadığı bir albüm bulmak çok zor. vinterland çok başarılı bir şekilde bu müziğin üstüne koyarak (mesela ambient geçişler ve senfonik öğeler kullanarak) kendi tarzını yaratmış. ayrıca albümün ilginç bir davul tonu var ki böylelerine pek sık rastlanılmaz, seveni olduğu kadar sevemeyeni de çok ama albüme farklı bir hava kattığını düşündüğüm için benim hoşuma gidiyor.
kısaca gerçekten zamanla edindiği kült statüsünü hak ettiğini düşündüğüm bir albüm. grubun albüm çıktıktan 1 sene sonra dağılıp ortadan kaybolmuş olmaları üzücü. sonrasında 2011'de tekrar birleşmişler ama yakın zamanda yeni bir albüm çıkartma hazırlığında değiller gibi görünüyor.

ayrıca grup aslında albümü wings of sorrow adıyla çıkarmak niyetindeymiş ama basımda çıkan bir hata yüzünden ismi bir şekilde welcome my last chapter olarak basılınca öyle kalmasına karar vermişler. bu da ilginç bir bilgi olarak bulunsun.
devamını gör...

ulcerate

yeni zelandalı technical death metal grubu. ancak müziklerinde the destroyers of all albümüyle birlikte fark edilmeye başlanan yoğun bir post-metal etkisi de vardır ki grubu diğerlerinden farklı kılan en önemli yanlarından biri bu. davulcuları ayrı gitaristleri ayrı basçıları ayrı birer hayvandır. her albümleri ayrı şaheserdir. dinlerken insanı kendinden geçirir, müzik kavramını kafasında sorgulatır. öldürüp öldürüp diriltir, öyle bir müzikleri vardır. özellikle shrines of paralysis ile girdikleri doğrultu gerçekten eşi benzeri görülmemiş çok özgün bir yaklaşım. böylesine hayvani bir müziğin insanı oturup ağlatabilecek kadar duygusal olabilmesi çok ilginç bir şey.

bu dünyaya gelmiş geçmiş en iyi metal gruplarından biridir. bunu da çok rahat söylerim.
devamını gör...

moonsorrow

folk/progressive/black metal tarzında bir müzik yapan fin grup. genelde şarkı sayısı az ve süreleri çok uzun albümler yapıyorlar. işin içinde folk olduğu zaman bazı gruplara şüpheyle yaklaşırım genelde çünkü biraz cıvıtabiliyorlar melodi konusunda. ama bu adamlar dengeyi güzel kurmuşlar, cidden yaptıkları her albümde kalite çok üst düzeyde. içten bir müzik yapıyorlar. özellikle verisäkeet albümlerini çok beğendim.
devamını gör...

primordial

çok kendine has bir tarzı olan irlandalı pagan black metal grubu. sözleri genelde tarihi ve tarihte yaşanan zorlukları konu alıyor. to the nameless dead albümleri inanılmaz derecede epiktir. hatta yüksek inceleme sayısına sahip olup aynı zamanda iyi bir not ortalamasına sahip olmanın çok zor olduğu, iyi albümlere aptal saptal nedenlerle düşük notlar verebilen bazı denyo insanları da barındıran encyclopaedia metallum gibi bir sitede bile bu albümün 12 incelemesi var ve ortalaması %95. bu cidden kolay rastlanan bir şey değil.
bahsi geçen albümün en iyi işleri olduğunu düşünsem de bence genel olarak tüm albümleri başarılı olan bir grup.

albümleri şöyle:

imrama (1995)
a journey's end (1998)
spirit the earth aflame (2000)
storm before calm (2002)
the gathering wilderness (2005)
to the nameless dead (2007)
redemption at the puritan's hand (2011)
where greater men have fallen (2014)
exile amongst the ruins (2018)
devamını gör...

townsends

18. yüzyıl amerika'sına dair türlü türlü videolar hazırlayan, rahatlatıcı ve ufuk açan bir youtube kanalı.
devamını gör...

blood incantation

psychedelic rock etkili türden bir death metal yapan, colorado çıkışlı grup. yeşil uzaylı kapaklı hidden history of the human race albümleri 2019'da çok ses getiren albümlerden biriydi. çok kaliteli müzik yapan dinlenesi bir grup olduğunu söyleyebilirim.

bunlar da demoları dışında şimdiye kadar yaptıkları işler:

hidden history of the human race (2019)
live vitrification (ep) (2018)
starspawn (2016)
interdimensional extinction (ep) (2015)
spectral voice / blood incantation (split) (2015)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim