son dakika yazar profili

hayatımın en ilginç senesiydin, iyikiler ve keskeler ile doluydun, az şey değişti ama radikal değişti, sahip olduklarımı benden alma hayat, fazlasında gözüm yok. eşimle, kedimle, ailemle, sevdiklerimle mutlu bir yıl diliyorum kendime ve tüm insanlara.

bu girdi, bu yaşadıklarımı hiç unutmamak için yazıldı, siz de unutmayın, iyisiyle kötüsüyle kaybıyla covidiyle günahıyla sevabıyla yaşadık 2020'yi

felaketlerle değiştirdin bizi, hoşçakal 2020

bu alışkanlıkları mümkün olan en erken dönemde inşa etmek, buna baş koymak, vazgeçmemek, er te le me meeeek

egzersiz- ilk başta iki adım yürümek zor gelirken şimdi yürüyüşe çıkmadığım gün fenalık basıyor eksik hissediyorum ve kendime bile şaşırıyorum keşke daha erken bu alışkanlığı edinseydim dediğim en net şey olabilir

beslenme - doyunca kalkabilme alışkanlığına çok daha erken yaşlarda sahip olmayı gerçekten dilerdim, bize iyilik yaptığını sanan kadın analarımız yemek yemekle alakalı tüm ayarlarımızı bozdu, hala daha sağlıklı beslenme alışkanlığı oluşturmak için savaş veriyorum

kendi yemeğini yapma-bastan yemek sepetine hiç alismama - bilhassa sevgili genç arkadaslarim bu yemek işi yaptıkça geliştiginiz ve hızlandığınız bir alan, bir süre sonra yemek sepetinin 30 dkda getirdiği pizza yerine 30 dkda sulu yemek pilav salatayla mutfaktan çıkmayı başarabileceksiniz, pandemi korkusundan yemek söylemeyi bıraktım bir seneden az bir sürede geldiğim noktaya inanamıyorum, maddi artıları da cabası, eve bir kere kapsamlı bir market alışverişi yaptınız mı ver elini mercimek çorbası ver elini tepsi kebabı ver elini balık. neyse bu serüvenimi ayrıca yazmam gerektiğini farkettim geçiyorum

yapman gereken şeyi o an yapmak- yatak odasındasın yatağı gördün, dağınık, toplamam lazım diye düşünme, direkt elini at topla, aklında durup sırtına yük olacağına yap gitsin, yemek mı yedin, bulaşıklar o an makinaya, bekledigi anda 3 gün bile bekleyebilme potansiyeline sahip oluyor o bulaşıklar, bir ödev mi var, yumurta kapıya dayanmasın, yap gitsin kurtul kafandan çıksın

mümkün olduğunca er te le me

temizlemek, temizlemek ve temizlemek

150 metrekare evi her allahin günü iki ağız silmek şart miydi be annem

şaka gibi ama bugünkü kariyerimi anneme borçluyum çünkü çocukken ders calisma motivasyonum anneme temizlikçi tutmakti, belki hiç bitmeyen temizlik seanslarından bana sıra gelirdi o zaman

bugünün genç annelerine ve gelecekteki annelere not: nolur daha az temizlik yapın, evler kirlenir temizlenir ama çocukların hafızası pek öyle çalışmıyor..

size derdini açan kişinin derdinden (güya) daha kötü dertleri örnek göstermek, mümkünse kendinizden örnekler vererek zaten derbeder olan iki kelam etmek için size içini açan kişiye oturup kendi derdinizi anlatmak

derdi dertle eritme sanatı, yersen

sinemadan zerre anlamayan, film izlerken çoğunlukla uyuyakalan ve dahi film izlemeyi pek de eğlenceli bulmayan ben kutsal motorun hicbir içeriğini kaçırmadan izliyorum. kanala beni ilk çeken zeynep ocak tabi ki, özgüveni, neşesi ve üslubuyla ekranda görmeye pek alışık olmadığımız bir tip kendileri, ilk başta ölesiye itici gelir ama sonra bir bakmışsınız sizin arkadaşınız olmuş swh ardından utku, hasan, kaan, algı hepsiyle arkadaş olmuşsunuz ve onlar her dört kişi program yapıyorum sandiginda masaya bir kişi daha oturmuş swh

bir haftadır gece gündüz tez ödev allah ne verdiyse yazıp, 01.07 itibariyle teslim edip ona rağmen rahatlayamayip sabahı sabah ederken, hızımı alamayıp burada da yazmaya başladım (son dakika,2020).

potansiyelinin çok altında kaldığını düşündüğüm güzide kentimiz

yılın dört mevsimi şahane bir hava, antalya'ya kıyasla daha kabul edilebilir yaz sıcakları, sahili ayrı yaylası ayrı güzel, cennet cehenneminden yedi uyuyanlarına ne ararsan burada, ama yok işte. bir olmamışlık var bu şehirde. yok yok, olmamislik değil bozulmusluk diyelim aslında.

mersin'e ilk adım attığımda 14 yaşında idim, hayata ve insanlara dair algılarım bugünkünden çok daha kısıtlıydı, tanıştığım insanları şablonlara oturtarak tanıyabileceğimi sandığım zamanlar, çok kıymetli bir hocama adettendir ya "nerelisiniz?" diye sormustum, bir iç cekip mersin'de en az bulunan yerliyim, mersinliyim demişti, bunda bu kadar kederlenecek ne vardı, yıllar sonra anladım.

bir şehri güzel yapan sadece plajı, sahili, doğası degil, sayılabilecek diğer tüm özelliklerini oluşturan insanlarıdır bence

ve o güzel insanlar artık neredeyse azınlık haline geldiler

sebepleri tartışılabilir, ama şu bir gerçek ki gerek doğudan gerek suriye'den gelen göçler, mersin'in bambaşka bir çehreye bürünmesine sebep oldu ve mersinli olmayan ama kültürel olarak mersin'in bir parçası olabilecek insanların da ayağını mersin'den çekmesine sebep oldu

çocukluğumun tatil yeri, lise yıllarımdaki evim artık tatilimi geçirmek için bir seçenek olmaktan çıktı, bana ise rotayı egeye cevirip mersinin haline bakıp bakıp üzülmek kaldı