suskunluğumsessizliğimden yazar profili

suskunluğumsessizliğimden kapak fotoğrafı
suskunluğumsessizliğimden profil fotoğrafı
rozet
karma: 2078 tanım: 180 başlık: 1 takipçi: 43

son tanımları


squid game

çoğunluğun aksine 2. sezonunu beğendiğim dizi. birçok yerde neden bu kadar nefret kusulmuş anlayamadım açıkçası. hemen spoilerlık kısma geçiyorum.


2. sezonda o kadar çok mesaj varki. dizinin ana teması, insanların açgözlü ve nankör olması bence. mesela kripto para işinde batan insanlar, buna aracı olan kişiye saldırıyorlar. kazanmışsınız, ama yetinmemişsiniz ve daha çok isterken hepsinden olmuşsunuz, dönün kendinize kızın zibidiler. neyse bir tanesi çatallandı gitti, diğerleri de gidecek muhtemelen. o çatallanan rapçi çok çok iyi oynuyordu yalnız.

sonracıma, bir oyun, hadi bir oyun, hadi bir oyun daha diye diye ilerleyen, doyumsuz tayfa zaten evlerden ırak. tamam bazıları borç batağında olduklarından, hatta canlarından olabilme ihtimalleri yüksek olduğundan dışarı çıkmak istemeyebilir ama bir açgözlülük de var şimdi. daha durun üçüncü oyunda kendinizi kaybettiniz, birbirinizi öldürmeye başladınız. harbi çöpsünüz ya.

kaptanın ikili oynadığı çok belliydi, daha erken ortaya çıkar diye ümit etmiş idim ama olmadı, kısmet.

diziye dair iki eleştirim var şu an aklıma gelen. ilki, bu şebekeye karşı olan, çökertmeye çalışan taraf hiçbir şeyden, hiç kimseden neden şüphelenmiyor? 456, neden 001'den şüphelenmedin? arkadaşın sana defalarca 001 ile olanı anlatmaya çalıştı, öteki tırsığın dikkatini çekti hatta az daha 001'e ispiyonluyordu da 456 sen bir dönüp neden diyemedin ''yav gardaş şu cümlenin sonunu bi' getir hele artık'' diye?

polis, kaptandan niye şüphelenmiyorsun? seni abin uçurum kenarındayken vurmuş depiklemiş, elin kaptanı 2 yıldır mazot parası bilmem ne almadan seni fıldır fıldır gezdiriyor, hiç mi şüphelenmedin? polislikten istifa ederek isabetli bir karar almışsın, sen böyle saf saf takıl.

ikinci eleştirim, şu silahlı çatışmalarda o mermiler nasıl bazı karakterlere hiç isabet etmiyor anlayamıyorum. adam şarjörleri alırken kabak gibi ortadaydı. hadi diyelim bilerek vurmadılar, e diğerlerine mermi yağıyor mermi, pembikler vuruluyor, bunlara hiçbir şey olmuyor. yapmayın ya.

sezonun devamını merakla bekliyorum. umarım güzel bağlarlar. sonuca dair pek tahminde bulunamıyorum açıkçası. bu sistemin çökertileceğini düşünmüyorum bu arada. hamile kızın suyunun gelmesini, doğumun başlamasını bekliyorum, anne-oğul cephesinden yine bir dram gelecektir muhtemelen, tekne işi nanay muhtemelen ikinci teknenin kaptanı da hain zaten. bakalım nasıl bağlanacak.
devamını gör...

mukadderat (film)

mesajları güzel, izlemesi keyifli bir film.

filmi ckm'de az önce izledim de geldim, biletimin dumanı üstünde daha. yan tarafımda oturan teyzeler, nur sürer'in kırışıklıklarının yakın kadrajdan mı yoksa gerçekten öyle göründüğünden mi gibi bir tartışma içerisindelerdi. yıl olmuş 2024, hatta olacak 2025, hala bir insan bedeninin görüntüsü konuşuluyor. bu kınamayı yapmasa idim içimde kalırdı. yılmaz güney konusu daha tartışılabilir bir konu oysaki. neyse.

filme gelecek olur isek. evet o spoiler tuşuna basalım ve bu sefer kısa tutabileceğim yorumuma geçelim.


abdülhak hamit tarhan'ın kadın versiyonu olan sultan'ın ikinci baharını nasıl yaşayacağının arayışını izliyoruz film boyunca. cide'nin güzelliklerinin yanında, verilen mesaj hoşuma gitti. iran sinemasını seven biri olarak, bizim de kendi sorunlarımızı işleyen filmler görmek hoşuma gidiyor. işte bunlar normalleştirilsin. kadınların hakkını aradığı, elde ettiği, kadın ve erkeğin eşit olması gereken yerlerde eşit olduğu filmler, diziler yapılsın. bayrak açıp marş söyleyesim geliyor böyle filmlerin sonunda.

filme dair tek eleştirim, filmde günlerin çok hızlı geçmesi. o kadar 2 hafta bilmemne geçmesine gerek yoktu aslında. biraz daha sakin, biraz fazla dialoglu olsaydı izlemesi bir tık daha keyifli olurdu.

elalem denilen o olguyla ilgili söylenen her şeye sonuna kadar katılıyorum. bu yaşıma kadar bunun mücadelesini verdim. ne kendi hayatımı yaşarken ne de çevremdekiler hayatlarını yaşarken elalemin etkisinde kalmamamız için son nefesime kadar direneceğim. kimsenin ne yaptığı, bir başka canlının hayatını negatif etkilemediği sürece hiçkimseyi ilgilendirmez.

sultan ''aman elalem ne der'', ''aman çocuklarımın başını öne eğmeyeyim'' zihniyetinde bir kadın olsaydı, çocukları 2 gün sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam edecekti ve o, o evde ölmeyi bekleyecekti. bir insan nefes alırken, neden yaşamayı bıraksın? ve evet hayatı yaşamak demek, belli kalıplarda yaşamak demek değil. kimi balık tutarak yaşar baharını, kimi evlenerek, kimi pazarda tezgah açarak...


sonu tebessüm ettiren bir film. umarım kalbi güzel her insan, sultan gibi, refik gibi kendisine neyin iyi geldiğini bilir, bulur ve hayatı içine sinerek, yaşadığını hissederek yaşar.
devamını gör...

the matrix revolutions

genelin aksine beğenmediğim filmdir. yaşımı belirtmek pahasına konuşacağım, konuşacağım ve bir konuşacağım pir konuşacağım. en azından deneyeceğim.

serinin ilk filmi vizyona girdiğinde dört yaşındaymışım, sonrasındakilerde kaç yaşında olduğum parmak hesabıyla çıkıyor zaten. popüler olduğu dönemde ilgimi çekecek yaş grubundan olmadığımdan bu zamana kadar mavi hap kırmızı hap esprilerine gereken reaksiyonu veremedim. ta ki bugüne kadar. artık ben de matrix ile alakalı göndermelere, şakalara katılabilirim.


ilk film güzel. baya güzel hem de. dövüş sahneleri baymıyor, hafif ters köşemsi, 99 yılına göre farklı bir iş, teknolojinin bu kadar güzel kullanılması ve işlenen konu filme insanı çeken ana unsurlardan. keanu reeves de insanı filme çeken bir ana unsur. ama ikinci filmden itibaren bir bayma gelmeye başladı bana. ilk filmdeki kahinin söylediklerinin bazılarının çıkmamasından sonra tekrar kahine gidilmesi, hatta harekete geçmek için onun beklenilmesini zaten anlamadım. sen ortalığı birbirine kat sonra git bir apartman dairesinde geleceğini gördüğün adamı beklerken kuki pişir, içeride nereden geldiği belli olmayan çocuklara büksün diye kaşık ver, havada bi'şiler döndürt, sonra gizli saklı bir yerde buluş ama o öfke problemi olan uzaylı mıdır ne haltsa klon makinesi adam ile neo'yu uğraştır, yine hiçbir şey olmamış gibi eve dön kuki pişir. o kız çocuğuna ve onu koruyan adama ne oldu? çatır çatır dövüşen adam neden birden dadı olmaya karar verip kız çocuğuyla duvara sindi anlamadım zaten. madem geleceğini görüyorsun insanların e be dezem saklan? ya da sonunu bilemediğin olayları kuki eşliğinde söyleyeceğine daha yararlı bir şey yap?

morpheus sana pek bir diyecek bir şeyim yok. sadece, son ana kadar sen de üç buçuk atıyordun da iyi çaktırmamaya çalıştın. o kafanın içinde bir an ''lan biz buna güvendik de yanlış mı yaptık?'' oluştu şimdi inkar da etme.

trinity, ilk filmde bir karizması vardı ama 2. ve 3. filmde ''ay aman neo sırtına havlu koy üşütme e mi guzum'' modundaydı. hiç hoşuma gitmedi. 3. filmin sonundaki ölüm sahnesi baygınlık geçirtti. neden tekrar diriltemiyor bu adam? 135 saat o klon makinesi ile bomboooş dövüştü defalarca, seni neden tekrar diriltemesin? bin tane kablomsu şey saplanmış içine hala daha ''öp beni''. ablacım bir birey olmayı öğren öncelikle. romantizmi, fedakarlığı bir tarafa bırak de ki ''ben yaşayacağım, neo şunları hadi bir asıl da çıkar içimden''. ne bu teslimiyet? memleket kurtarılmayı bekliyor, yavaaaş yavaaaş ağııır ağııır konuşuyor ve onda da sonunda öp diyecek yani sadece. sen ilk filmin sonunda telefon kulübesinin önünde neo'ya yine böyle yavaş yavaş konuşup, kehanetini söylerken de çok zaman kaybetmiştin. akıllanmamışsın. dördüncü filmi izlemeye hevesim olmadığından izlemeyeceğim ama orada umarım akıllanmışsındır. biraz daha değişmiştir önceliklerin diye umuyorum.

filmi izlerken keyif almama sebeplerimden biri, çok makine makine olması. görsel, insanın içi bayıyor. sanayi devrimi gibi. o karanlığı, distopyayı hissedelim evet ama bunu izlememize değseydi daha iyi olurdu. 6 kere o evreni yaratan bir güç neden kendi halledebilecekken işi neo'ya bıraktı ve sonunda barışı kabul etti anlamadım. barıştan sonra biraz iyi bir şeyleri görseydik keşke. ne oldu yani sonunda? devam filmi olacak idiyse de niye 18 yıl beklendi?


pir anlatamadım. çok dolmuşum. dönemine göre değerlendirildiğinde birçok açıdan farklı olması filmin popüler olmasında önemli bir unsur evet ama keşke daha kuvvetli bir senaryosu olsaydı devam filmlerinin.
devamını gör...

sürekli kadınlar üzerinden başlık açılması

beslenmezse azalarak bitecek aslında bunu yapanlar. beslemeyin. bu batağa x'de de düşülüyor mesela. ortada bir yanlış var. ben sövmek istemiyor muyum veya had bildirmek? istiyorum tabii ki bu güzel bir haz ayol. ama işte orada beyin devreye girip demeli ki, yapma, besleme. siz cevap verince görmüş oluyorsunuz. onlar da zaten görünmek istiyor, bunu istiyorlar sizden. çünkü dışarıda birileri tarafından görünen insanlar olsalar böyle apır sapır konuşmazlar. yapmayın, tutun kendinizi. kendinizi düşürmeyin bu duruma lütfen.
devamını gör...

uyku düzeninin bozulması

moral bozucu, hayattan soğutucu.

düzen, bir insanın akıl sağlığı için insanın hayatında olması gereken en önemli şeylerden biri. hele ki düzensiz bir yerde yaşıyor isen (isen mi?).

her gün belirli bir saatte uyuyup belirli bir saatte uyanmak önemli. o istikrar, o düzen öyle etki ediyor ki moduna, modundan gününe.

doğayla iç içe olduğunuz bir yerde birkaç gün kalıp güneş doğduğunda uyandığınızda ne kadar dinç olduğunuza hayret edersiniz. hatta kısa sürede adapte olup alarmsız, erken uyanma ihtimaliniz yüksek. horozla tavukla dalga geçiyoruz ama insan da güneş doğup güne başlamaya ve güneş batıp günü bitirmeye yatkın. genetiğimizde var bir kere. primitif dünyada sabahlamanın olduğunu pek sanmıyorum.

yine de bunlar benim yorumum tabii.
devamını gör...

ilişkinin tamamen bittiği an

''siz olmayı'' senin istediğin kadar onun istemediğini anladığın an.

çünkü ilişkide iki taraf da o ilişkiyi istiyorsa o ilişkinin önünde hiçbir engel duramaz. gerçekten seven ve isteyen herkes (cinsiyet fark etmeksizin) her şeyin farkındadır ve yapması gerekeni yapar. önceliğin başkası veya başka bir durum olmasına imkan yok. şartlar ne olursa olsun bir şekilde oldurtulur.
devamını gör...

uzak mesafe ilişkisi

benim bu çeyrek asrı bir tık geçmiş şuncacık ömrümde öğrendiğim şeylerden biri; bir ilişki, iki taraf o ilişkiyi istediği müddetçe, ne zorluk çıkarsa çıksın sürer.

ilişkide engel diye bir şey yoktur, bahane vardır.
devamını gör...

mesaj geçmişini temizlemek

telefonu rahatlatmaktır

konuşulmuş geçilmiş daha onun orada kalmasının, unutulmaması gereken bir iş veya olay değilse, ne anlamı var?
devamını gör...

mubi

türk filmlerinin birçoğu bende hayalkırıklığına neden olan platform.

o kategorinin %60'ını izlemişimdir diye düşünüyorum ve özellikle son yıllarda çekilmiş çoğu filmin sonunda ''bu neydi şinci'' oluyorum. oyunculuklar başarılı genel olarak ama konu ve akışı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. hayır film çekmek, müze açıp vergi indiriminden yararlanmak gibi bir şey değil ki. madem güzel bir iş ortaya çıkaramıyorsun e çıkarma o zaman? nasıl içinize siniyor da aha yazdım çektim yayınlıyorum deyip önümüze koyuyorsunuz o filmleri hayret ediyorum.
devamını gör...

yaşı geldiği halde evlenmeyen insan

karşılıklı sevgiyi, saygıyı, kimya uyumunu bulduğu kişiyle o yola girememiş veya girmeyi tercih etmemiş insan. ya da o kişiyi bulamamış insan.

kimsenin bekarlığının da evliliğinin de garantisi yok. işinizle, ilişkinizle övünmeyin. şapırttss diye bir anda bir bakarsınız hiçbiri yok.

anı yaşayın, kendinize odaklanın.
devamını gör...

ruh sağlığı için uzak durulması gereken şeyler

iç sesinizi duymanızı engelleyen insanlar

iç sesiniz size her zaman dürüsttür, tabii kulak verirseniz. biriyle iletişime geçtiğinizde veya içinize sinmeyen bir şey yaptığınızda özellikle o midede oluşan ağrı var ya, o iç huzursuzluk var ya hah işte ona kulak verin ve onu yok saymanız için çabalayanı hayatınızdan def edin.
devamını gör...

bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri

saygı.

kendisine, partnerine, nefes alan her canlıya duyduğu saygı.

saygılı bir erkek; (başta kendisine duyduğu saygıdan dolayı) aldatmaz, yalan söylemez, herhangi bir psikolojik veya fiziksel şiddet uygulamaz, temiz ve bakımlıdır.

kadın da saygılı olmalıdır tabii ama başlık erkek ile alakalı olduğundan dolayı yeaani.
devamını gör...

mesajlara geç cevap veren insan

buraya bazı sebepler bırakacağım, ihtiyacı olan işine geleni alsın:

meşguldür görmemiştir

meşgul değildir, telefona bakmak aklına gelmemiştir veya uzaktadır erinmiştir görmemiştir

görmüştür ama sizinle o an canı konuşmak istemiyordur cevap vermemiştir

görmüştür ama kimseyle konuşmak istemiyordur cevap vermemiştir

görmüştür ama o an bir işi çıkmıştır ve telefonu bırakıp onunla ilgilenmesi gerekmiştir cevap vermemiştir



çok acilse ararsınız, değilse darlamayınız
devamını gör...

19 kasım 2024 karadağ - türkiye maçı

sadece milli maçları ve fenerbahçe'nin uluslararası maçlarını takip eden benim, hevesimi kursağımda bırakan maçlardan biri.

spiker, sahanın uygun olmadığını tekrar etmekten ve kendi kişisel yorumlarından vakit buldukça maça dair anlık bilgiler vermeye çalıştı.

futbola uzak olan, çoğu terime hakim olmayan insanlar maçı izlerken spiker rehberliğinde daha çok keyif alabiliyorlar. ama bu maçta böyle bir şey pek mümkün olamadı tabii. nereden mi biliyorum? o insanlardan biri de bendim çünkü.

bundan sonrasında yazacaklarım futbolseverleri ve futbolbilenleri belki sinirlendirebilir, okumayın, uğraşamam sizinle.

kaç maçtır şu dikkatimi çekti, rakip takımın kalesinin olduğu yere ilerlediğimizde rakip takımın oyuncuları kuş uçurtmuyor orada. sanki 30 kişi oynuyorlarmış gibi bir kalabalık. ne duran toplar ne birden hücum etmeler vs rakip bildiğin duvar oluyor ama bizim kısma bir rakip ayağında topla gelmeyiversin. booomboooş bir alan. sanırsın pandeminin ilk zamanlarındaki sultanahmet meydanı. bizim futbolcular gelecek de o duvarın harcını hazırlayacak da duvarı oluşturacak da piii golü yiyoruz bile. kaleci konusuna girmek istemiyorum, sinirlerimi çok bozuyor.

sonracıma bir de biz topu alıp rakip kaleye koşuyoruz var gücümüzle, koşuyoruz koşuyoruz aslında tam o hızla ilerlesek rakipler gelmeden bir atsak tamam. ama yok. muhakkak orada bir duraklama olacak. ya da sağdaki biri sol tarafa atıyor topu, kaleye daha rahat vurulur diye ama aaa bir de ne görelim solda kimse yoooook.

bu sadece bu maça özel de değil yani son izlediğim maçlarda gördüğüm bir şey bu.

futbolcularımızın kart yemeleri, sakatlıkları kabak tadı verdi. voleybolda da sakat oyuncumuz çoktu. kurşun mu döktürelim ne yapalım artık bu insanların kolu bacağı iyileşsin de ağız tadıyla milli maç izleyelim.

fenerbahçe avrupa ligi'ni de takip etmeye başladım. o da ayrı bir sinir harbi yaşatıyor ama bakalım orada neler yaşanacak.
devamını gör...

kaos (dizi)

bir klasik arkeolog olarak keyif alarak izlediğim dizi.

zeus ile hera'nın aralarındaki toksik ilişki ve acımasızlıkları, dionysos'un zevk düşkünlüğü, prometheus'in ciğerinin yenmesi mitini koymuşlar ilk sezona. açıkçası daha çok şey koymalarını ister idim.


minotaur ile theseus karşılaşmadı mesela. hatta theseus'i aşkını kurtarmak isteyen bir eşcinsel karakter yapmayı tercih etmişler. tamam ben ariadne'yi adada terk ettiği sahne olsun muhakkak demiyorum da yaaaniii hiç koymayay mıydınız adamı şafak operasyonu ile anadan üryan yakalatacağınıza?

umarım 2. sezonda bi' athena'yı, bi' ares'i görürüz. tamam belki artemis, apollon'dan çok malzeme çıkmaz ama athena'dan çıkar yahu. çıkarın yaaaniii. hatta dionysos'dan daha malzeme dolu biri aslında. ya da herakles? yeraltındaki sahneler 8 bölümlük değildi. çok uzatıldı. onun yerine elinizde bir sürü tanrı ve tanrıça var zeus sağ olsun. değerlendirsenize. zaten genel olarak ansambl oyuncular tercih edilmiş yani bütçe sorunu göremiyorum ben ortada?

hades ile persephone'yi gördüğümde rahatsız oldum ki persephoneciğim aile toplantısında, hades ile onun mitlerinin hera'nın uydurması olduğunu söyleyene kadar. teşekkürler buna değinildiği için. işte o an dedim ki bu dizi gerçekten güzel.



mitolojiyi bir tarafa bırakır isem, elimde azıcık bir şey kalıyor gerçi böyle ama değinmek istiyorum. insanların tanrılar için değil (buradaki tanrılar bir metafor mu acaba acaba) kendileri için yaşamaları gerektiğine dair çok güzel mesajlar içeriyor dizi. hatta bir sahnede bu dillendiriliyor da hani seyirci bak anlamadınsa mesaj bu, açık açık söylüyoruz gibilerinden.

farkında iseniz poseidon'a hiç değinmedim. çünkü kendisinin yorumlanma şekli hiç hoşuma gitmedi.

genel olarak beğenilmiş, 2. sezona güzel bir bütçe verilir diye umut ediyorum ve dizinin her bölümüne mitleri yağdırmalarını diliyorum.
devamını gör...

the umbrella academy

berbat ötesi bir final sezonuna sahip dizi. çok kızgınım. aylardır uğramadığım sözlüğe gelip bunu yazmamdan da anlaşılmasını bekliyorum bu kızgınlığımın.

bundan sonrası bol sövmeli spoiler


canımız, kıllı ve hafif iri lutherımız'ı striptizci ve eblek bir karaktere evirmek için mi akademinin lideri yaptınız acaba? bu adamın, tadını çıkaramadığı evliliği mi algısını götürdü? küçükken james bond gibi olan çocuk, büyüyünce habeş maymunu gibi etrafta dolanmaktan başka bir şey yapmaz olmuş.

günah keçisi allison'a gelecek olursak, ya bu kadın size ne etti? o, kimseyi dinlemeyip sürekli dünyayı patlatan viktor delisi kadının gırtlağını kesti, biriniz hesap sordunuz mu? ulan hepiniz oradaydınız be! gelen vuruyor, giden vuruyor. garibim de hala gidip birilerinin arkasını toplamanın derdinde. kızını nasıl buldu, kendini nasıl anası olarak kabul ettirdi? bunlar nerede bacım?

klaus, fevrıt karakterim ama her sezon her sezon aynı şekilde başını belaya sokması, o belaya ilk başlarda okeyken sonrasında kurtulmak istemesi ama kurtulamaması vsvsvs çok sıkmıştı, son sezonda da bunu yapmışsınız, yine çok sıktı. uçabildiğini de dizi bitmeden son birkaç dakika önce öğrenebildik yani. medyum olması, mezarlıktan çıkardığı para bilmemne, hikayeye ne katkısı oldu tüm bunların?

diego için daha diyecek bir şey bulamıyorum. canlandıran oyuncu sete geç falan geliyordu herhalde bir gareziniz vardı ki son sezonda ona böyle kötü bir senaryo yazmışsınız.

ağzını kapatma yetisinde bir sorun olan lila ve gözünün önünden saçını ısrarla çekmeyen number five ilişkisi korkunçtu. mide bulandırıcı idi. yemek bulamadıkları için birbirlerini yemeye çalışmalarını izlemeyi tercih ederdim. yine hikayeye hiçbir katkısı olmayan saçma sapan bir olaydı. ayrıca gerrrrçekten bazı kadın oyuncular neden ağızları açık oynuyor ya? solunumda mı bir problem var? ve neden oyuncuların saçları yüzlerinde oluyor??? baş edemiyorsan uzatma? topla?

ben'in kimseyi dinlememesi klişeydi. zaten bir kişi de çıkıp demez ki, tamam kardeşim seni dinleyeceğim, dönüyorum.

son olarak viktor, hikayenin başından beri bu karakter beni görün diye kendini yırttı yırttı, en sonunda gördüler, en kritik anı bu insana güvenip emanet ettiler ahan da ne oldu.

umbrella academy'de bir mesaj aradım aradım. hepsinin başına buyruk olması, günün sonunda başlarına bela oldu. aslında finalde hiçbiri dağılmasaydı ve birlikte hareket edip kazansalardı güzel olurdu. sadece altısının ve tek bir zaman akışının olduğu güzel bir final olabilirdi.

devamını gör...

türk kahvesinin yanına en çok yakışan şey

limonlu soda.

türk kahvesinden sonra rahatlayan midem, limonlu soda ile daha da rahatlayıp bi' mutlu oluyor, bi' mutlu oluyor. o mutlu oldukça ben de mutlu oluyorum tabii.
devamını gör...

sen kafanda kurmuşsun

''kafamda kurdurtturma o zaman'' diye cevap verilebilecek cümle. psikolojik şiddet de denilebilinir.
devamını gör...

fool me once

3-4 bölümde anlatılacak hikayeyi neden 8 bölümde anlatmayı tercih ettiklerini merak ettiren mini dizi.


hayır, madem son 35 dakikaya her şeyi sığdıracaktınız bize neden 7 bölüm ilk soruşta cevap vermeyen, köşe bucak kaçan insanları, sürekli ayılıp bayılan bir adamı ve onun temas bağımlısı hanımını, gözünde sürekli gözyaşı damlasıyla dolaşan bir kadını izlettiniz?


ama sürükleyici, ama izlendiğine kendini pişman ettirmeyen bir dizi. yine de birkaç bölümü komple atsalar bir şey kaybedilmez.
devamını gör...

inshallah walad

mustafa kemal atatürk'ün ve cumhuriyetimizin kıymetini bize gösteren bir film.

bir insanın haklarının cinsiyetine göre belirlenmesi ne kadar korkunç. kadınların, yanlarında bir erkek olmadığında toplum tarafından görünmez olması ne kadar korkunç.

böyle filmlerin konvansiyonel medyada sık sık yer alması gerekiyor aslında.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim