2003 yılı abd yapımı, matrix serisinin 3.filmidir. makine -insan savaşı devam ederken neo ,makinelerin şehrine gidip anlaşma teklif eder. asıl ortak düşman smith'tir. imdb:6,7/10.
yönetmenleri: lana wachowski, lilly wachowski
oyuncular:
keanu reeves
laurence fishburne
carrie-anne moss
hugo weaving
oyuncular:
keanu reeves
laurence fishburne
carrie-anne moss
hugo weaving
bmı film ve tv ödülleri 2004
bmı film müzik ödülü
bmı film müzik ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "miko" tarafından 08.03.2021 17:40 tarihinde açılmıştır.
1.
serinin üçüncü filmidir. 2003 yılında gösterime girmiştir. trilojinin finali için beklentileri karşıladığı yaygın görüştür.
devamını gör...
2.
matrix serisinin üçüncü filmi.
ikinci filme kıyasla daha tadında aksiyon sahneleri içeriyordu. diyalogların çoğunluğunu kapsayan tercih ettiğim için yaptım, burada olmam gerektiği için burdayım cümleleri ile bir şeyi nasıl açıklamadan açıklarız’ı kanıtladılar.
ajan smith'in filmin sonlarına doğru, bir virüs gibi çoğalıp tüm dünyada yayıldığı görüntüsü güzeldi. zaten kahin'i ele geçirince kendimden geçtim bu gidiş nereye diyerek. ancak pek sevgili neo, kahin’i ele geçirmek gibi olmayıp sahnenin devamında tüm ajan smith'leri patlatırken içimin yağları nasıl eridi anlatamam.
son sahnede neo'yu alıp götüren makinenin kahin olduğunu söyleyen var, zion'un da aslında ayrı bir matrix olduğunu çünkü ancak bu şekilde trinity'ciğimi geri getirebileceğini zira kendisinin gerçek dünyada ölmüş olduğunu söyleyen var. ben bir şey diyecek kadar kurgulayamıyorum, zaten dördü de seneler sonra izlerim muhtemelen.
ikinci filme kıyasla daha tadında aksiyon sahneleri içeriyordu. diyalogların çoğunluğunu kapsayan tercih ettiğim için yaptım, burada olmam gerektiği için burdayım cümleleri ile bir şeyi nasıl açıklamadan açıklarız’ı kanıtladılar.
ajan smith'in filmin sonlarına doğru, bir virüs gibi çoğalıp tüm dünyada yayıldığı görüntüsü güzeldi. zaten kahin'i ele geçirince kendimden geçtim bu gidiş nereye diyerek. ancak pek sevgili neo, kahin’i ele geçirmek gibi olmayıp sahnenin devamında tüm ajan smith'leri patlatırken içimin yağları nasıl eridi anlatamam.
son sahnede neo'yu alıp götüren makinenin kahin olduğunu söyleyen var, zion'un da aslında ayrı bir matrix olduğunu çünkü ancak bu şekilde trinity'ciğimi geri getirebileceğini zira kendisinin gerçek dünyada ölmüş olduğunu söyleyen var. ben bir şey diyecek kadar kurgulayamıyorum, zaten dördü de seneler sonra izlerim muhtemelen.
devamını gör...
3.
oyuncu listesinde keanu reeves, laurence fishburne, monica bellucci, carrie-anne moss, tanveer k. atwal, hugo weaving, jada smith, harold perrineau jr., mary alice, helmut bakaitis, randall duk kim, neil rayment, lambert wilson, adrian rayment, nona gaye, daniel bernhardt, collin chou, anthony zerbe, matt mccolm, gina torres, david kilde, andy arness, roy jones jr., nathaniel lees, harry lennix, christine anu, steve bastoni, ıan bliss, leigh whannell ve clayton watson gibi oyuncuların olduğu 2003 yapımı aksiyon/bilim kurgu türündeki bu filmin yönetmenliğini ise lana wachowski ve lilly wachowski yapmıştır.
bu film tamamı ile ikinci filmin devamı niteliğinde başlar. daha önce robotlarla karşı karşıya gelince onları matrix dışında yenmeyi başarır ve komaya girer. komadan çıkarmak içinse arkadaşları ona yardım eder ve morpheus trinity'i alıp neo'yu kurtardıktan sonra neo yapması gereken şeyi bilmez ve zaman ister. bir süre sonra ise ne yapması gerektiğini öğrendiğinde ise ellerinde bulunan bir gemiyi alıp robotların merkezine trinity ile beraber gider. yer altında ise saldırı altındaki insanlar robotlar ile savaşırken neo ve trinity yukarı robotların yuvasına saldırır. oraya doğru yola çıktıklarında ajan smith bu dünyaya geçmenin yolunu bulmuştur ve neo'yu gemide öldürmek için trinity'i yakalar ama neo gelince smith trinity'i geminin alt katına kapatıp neo ile kapışır. bu kapışmadan neo gözlerini kaybederek çıkar ve smith ise ölür. neotrinity'i alıp yukarı robotların merkezine giderler ve yolun sonunda geminin çarpma etkisi ile trinity ölür. neo onu bırakıp robotların beyni ile konuşup smith'in matrix'i ele geçirdiğini söyler. bir anlaşma yaparak barış karşılığında içeri girip smith'i kendi ile beraber yok eder. savaş biter ve yer altındaki insanlar kurtulur.
bu aslında serinin son filmidir ama uzun bir aradan sonra dördüncü filmde çıkar ama hep popüler kültürün etkisi ile yapıldığı aşikar. zamanında yapmadığın bir şeyi yıllar sonra yaparsan aynı tadı alamazsın imkanı yoktur. çünkü zaman insanların aleyhine işler. yine de son film haricinde bu seri güzeldir izlemek lazım. iyi seyirler.
bu film tamamı ile ikinci filmin devamı niteliğinde başlar. daha önce robotlarla karşı karşıya gelince onları matrix dışında yenmeyi başarır ve komaya girer. komadan çıkarmak içinse arkadaşları ona yardım eder ve morpheus trinity'i alıp neo'yu kurtardıktan sonra neo yapması gereken şeyi bilmez ve zaman ister. bir süre sonra ise ne yapması gerektiğini öğrendiğinde ise ellerinde bulunan bir gemiyi alıp robotların merkezine trinity ile beraber gider. yer altında ise saldırı altındaki insanlar robotlar ile savaşırken neo ve trinity yukarı robotların yuvasına saldırır. oraya doğru yola çıktıklarında ajan smith bu dünyaya geçmenin yolunu bulmuştur ve neo'yu gemide öldürmek için trinity'i yakalar ama neo gelince smith trinity'i geminin alt katına kapatıp neo ile kapışır. bu kapışmadan neo gözlerini kaybederek çıkar ve smith ise ölür. neotrinity'i alıp yukarı robotların merkezine giderler ve yolun sonunda geminin çarpma etkisi ile trinity ölür. neo onu bırakıp robotların beyni ile konuşup smith'in matrix'i ele geçirdiğini söyler. bir anlaşma yaparak barış karşılığında içeri girip smith'i kendi ile beraber yok eder. savaş biter ve yer altındaki insanlar kurtulur.
bu aslında serinin son filmidir ama uzun bir aradan sonra dördüncü filmde çıkar ama hep popüler kültürün etkisi ile yapıldığı aşikar. zamanında yapmadığın bir şeyi yıllar sonra yaparsan aynı tadı alamazsın imkanı yoktur. çünkü zaman insanların aleyhine işler. yine de son film haricinde bu seri güzeldir izlemek lazım. iyi seyirler.
devamını gör...
4.
genelin aksine beğenmediğim filmdir. yaşımı belirtmek pahasına konuşacağım, konuşacağım ve bir konuşacağım pir konuşacağım. en azından deneyeceğim.
serinin ilk filmi vizyona girdiğinde dört yaşındaymışım, sonrasındakilerde kaç yaşında olduğum parmak hesabıyla çıkıyor zaten. popüler olduğu dönemde ilgimi çekecek yaş grubundan olmadığımdan bu zamana kadar mavi hap kırmızı hap esprilerine gereken reaksiyonu veremedim. ta ki bugüne kadar. artık ben de matrix ile alakalı göndermelere, şakalara katılabilirim.
ilk film güzel. baya güzel hem de. dövüş sahneleri baymıyor, hafif ters köşemsi, 99 yılına göre farklı bir iş, teknolojinin bu kadar güzel kullanılması ve işlenen konu filme insanı çeken ana unsurlardan. keanu reeves de insanı filme çeken bir ana unsur. ama ikinci filmden itibaren bir bayma gelmeye başladı bana. ilk filmdeki kahinin söylediklerinin bazılarının çıkmamasından sonra tekrar kahine gidilmesi, hatta harekete geçmek için onun beklenilmesini zaten anlamadım. sen ortalığı birbirine kat sonra git bir apartman dairesinde geleceğini gördüğün adamı beklerken kuki pişir, içeride nereden geldiği belli olmayan çocuklara büksün diye kaşık ver, havada bi'şiler döndürt, sonra gizli saklı bir yerde buluş ama o öfke problemi olan uzaylı mıdır ne haltsa klon makinesi adam ile neo'yu uğraştır, yine hiçbir şey olmamış gibi eve dön kuki pişir. o kız çocuğuna ve onu koruyan adama ne oldu? çatır çatır dövüşen adam neden birden dadı olmaya karar verip kız çocuğuyla duvara sindi anlamadım zaten. madem geleceğini görüyorsun insanların e be dezem saklan? ya da sonunu bilemediğin olayları kuki eşliğinde söyleyeceğine daha yararlı bir şey yap?
morpheus sana pek bir diyecek bir şeyim yok. sadece, son ana kadar sen de üç buçuk atıyordun da iyi çaktırmamaya çalıştın. o kafanın içinde bir an ''lan biz buna güvendik de yanlış mı yaptık?'' oluştu şimdi inkar da etme.
trinity, ilk filmde bir karizması vardı ama 2. ve 3. filmde ''ay aman neo sırtına havlu koy üşütme e mi guzum'' modundaydı. hiç hoşuma gitmedi. 3. filmin sonundaki ölüm sahnesi baygınlık geçirtti. neden tekrar diriltemiyor bu adam? 135 saat o klon makinesi ile bomboooş dövüştü defalarca, seni neden tekrar diriltemesin? bin tane kablomsu şey saplanmış içine hala daha ''öp beni''. ablacım bir birey olmayı öğren öncelikle. romantizmi, fedakarlığı bir tarafa bırak de ki ''ben yaşayacağım, neo şunları hadi bir asıl da çıkar içimden''. ne bu teslimiyet? memleket kurtarılmayı bekliyor, yavaaaş yavaaaş ağııır ağııır konuşuyor ve onda da sonunda öp diyecek yani sadece. sen ilk filmin sonunda telefon kulübesinin önünde neo'ya yine böyle yavaş yavaş konuşup, kehanetini söylerken de çok zaman kaybetmiştin. akıllanmamışsın. dördüncü filmi izlemeye hevesim olmadığından izlemeyeceğim ama orada umarım akıllanmışsındır. biraz daha değişmiştir önceliklerin diye umuyorum.
filmi izlerken keyif almama sebeplerimden biri, çok makine makine olması. görsel, insanın içi bayıyor. sanayi devrimi gibi. o karanlığı, distopyayı hissedelim evet ama bunu izlememize değseydi daha iyi olurdu. 6 kere o evreni yaratan bir güç neden kendi halledebilecekken işi neo'ya bıraktı ve sonunda barışı kabul etti anlamadım. barıştan sonra biraz iyi bir şeyleri görseydik keşke. ne oldu yani sonunda? devam filmi olacak idiyse de niye 18 yıl beklendi?
pir anlatamadım. çok dolmuşum. dönemine göre değerlendirildiğinde birçok açıdan farklı olması filmin popüler olmasında önemli bir unsur evet ama keşke daha kuvvetli bir senaryosu olsaydı devam filmlerinin.
serinin ilk filmi vizyona girdiğinde dört yaşındaymışım, sonrasındakilerde kaç yaşında olduğum parmak hesabıyla çıkıyor zaten. popüler olduğu dönemde ilgimi çekecek yaş grubundan olmadığımdan bu zamana kadar mavi hap kırmızı hap esprilerine gereken reaksiyonu veremedim. ta ki bugüne kadar. artık ben de matrix ile alakalı göndermelere, şakalara katılabilirim.
ilk film güzel. baya güzel hem de. dövüş sahneleri baymıyor, hafif ters köşemsi, 99 yılına göre farklı bir iş, teknolojinin bu kadar güzel kullanılması ve işlenen konu filme insanı çeken ana unsurlardan. keanu reeves de insanı filme çeken bir ana unsur. ama ikinci filmden itibaren bir bayma gelmeye başladı bana. ilk filmdeki kahinin söylediklerinin bazılarının çıkmamasından sonra tekrar kahine gidilmesi, hatta harekete geçmek için onun beklenilmesini zaten anlamadım. sen ortalığı birbirine kat sonra git bir apartman dairesinde geleceğini gördüğün adamı beklerken kuki pişir, içeride nereden geldiği belli olmayan çocuklara büksün diye kaşık ver, havada bi'şiler döndürt, sonra gizli saklı bir yerde buluş ama o öfke problemi olan uzaylı mıdır ne haltsa klon makinesi adam ile neo'yu uğraştır, yine hiçbir şey olmamış gibi eve dön kuki pişir. o kız çocuğuna ve onu koruyan adama ne oldu? çatır çatır dövüşen adam neden birden dadı olmaya karar verip kız çocuğuyla duvara sindi anlamadım zaten. madem geleceğini görüyorsun insanların e be dezem saklan? ya da sonunu bilemediğin olayları kuki eşliğinde söyleyeceğine daha yararlı bir şey yap?
morpheus sana pek bir diyecek bir şeyim yok. sadece, son ana kadar sen de üç buçuk atıyordun da iyi çaktırmamaya çalıştın. o kafanın içinde bir an ''lan biz buna güvendik de yanlış mı yaptık?'' oluştu şimdi inkar da etme.
trinity, ilk filmde bir karizması vardı ama 2. ve 3. filmde ''ay aman neo sırtına havlu koy üşütme e mi guzum'' modundaydı. hiç hoşuma gitmedi. 3. filmin sonundaki ölüm sahnesi baygınlık geçirtti. neden tekrar diriltemiyor bu adam? 135 saat o klon makinesi ile bomboooş dövüştü defalarca, seni neden tekrar diriltemesin? bin tane kablomsu şey saplanmış içine hala daha ''öp beni''. ablacım bir birey olmayı öğren öncelikle. romantizmi, fedakarlığı bir tarafa bırak de ki ''ben yaşayacağım, neo şunları hadi bir asıl da çıkar içimden''. ne bu teslimiyet? memleket kurtarılmayı bekliyor, yavaaaş yavaaaş ağııır ağııır konuşuyor ve onda da sonunda öp diyecek yani sadece. sen ilk filmin sonunda telefon kulübesinin önünde neo'ya yine böyle yavaş yavaş konuşup, kehanetini söylerken de çok zaman kaybetmiştin. akıllanmamışsın. dördüncü filmi izlemeye hevesim olmadığından izlemeyeceğim ama orada umarım akıllanmışsındır. biraz daha değişmiştir önceliklerin diye umuyorum.
filmi izlerken keyif almama sebeplerimden biri, çok makine makine olması. görsel, insanın içi bayıyor. sanayi devrimi gibi. o karanlığı, distopyayı hissedelim evet ama bunu izlememize değseydi daha iyi olurdu. 6 kere o evreni yaratan bir güç neden kendi halledebilecekken işi neo'ya bıraktı ve sonunda barışı kabul etti anlamadım. barıştan sonra biraz iyi bir şeyleri görseydik keşke. ne oldu yani sonunda? devam filmi olacak idiyse de niye 18 yıl beklendi?
pir anlatamadım. çok dolmuşum. dönemine göre değerlendirildiğinde birçok açıdan farklı olması filmin popüler olmasında önemli bir unsur evet ama keşke daha kuvvetli bir senaryosu olsaydı devam filmlerinin.
devamını gör...
"the matrix revolutions" ile benzer başlıklar
the matrix
98
matrix
23