vücudunu delip geçen bir kurşundan daha fazla acı vermişti bu. ama tek farkı duyduklarının içine kulaklarından aktığıydı. kulaklarının algıladığı ses içinde boğuklaştı, gittikçe derine kaydı ve dizleri zeminde titrerken kalbinde kısa, ani bir yanma hissiyle tüm gerçeklik algısını yitirdi. doktorun kıpırdanan dudakları o saniyeden sonra ona ne dedi, insanlar neden çevresine doldu anlayamadı. hissetmiyordu. bedeni soğumuştu, hisleri bedeni gibi donmuştu sanki gözlerinden tek damla akmadı. değişen tek şey gözlerinin görüş açısını bulanıklaştıran gözyaşları oldu. dilin, konuşmanın, cümle kurmanın ne kadar anlamsız olduğunu fark ettiği andı. iliklerinde hissetti eva'yı. kokusu burnuna değip kaçtı sanki. hayatını bir arada tutan tüm ipler koptu, perdenin kapandığını, şalterlerin indiğini mutluluğun bir daha hiç ona uğramayacak gereksiz kelimeler topluluğu olduğunu anladı. parmağındaki alyansın ağırlığını kaldıramayacak kadar zayıf düştüğünü içinde iyi şeyler olacağına dair sakladığı tüm umudun anında sıfırlandığını hissetti. bitmişti. hikayesi sona ermişti. tarih işte şimdi yazabilirdi bittiğini, yeniden başlamak, kadere inanmak düpedüz sevdiği kadına ihanetti.
(bkz:
ağlamıyorum gözüme roman kaçtı)
(bkz:
ölüm)
(bkz:
hayatın akması korkusu)
(bkz:
çok kısa oldu evet)
devamını gör...