the devils advocate yazar profili

verilen tema çerçevesinde 48 saat içerisinde sıfırdan oyun yapma temelli etkinlik.

bu yıl pandemi koşullarından dolayı online olarak yapılıyor olsa da oyun sektöründen insanların bir araya gelmesi, sosyalleşmeleri, kendilerini geliştirmeleri, bir ekibe dahil olabilmeleri hatta ekipleşmeleri ve en önemlisi de sektörde network edinmeleri açısından oldukça faydalı.

hangi başlıkta yazdığını ve nickini hatırlayamadığım bir yazarımızın tabiriyle "damatlardan işe yarar olanı"...

zindan ve ejderha türevi bir frp oyunu.

kopyala-yapıştır sevici kurbanı "meslek". çalma demiyorum, hobi olarak yine çal ama doğru mu diye bir araştır en azından. noktasına, virgülüne, paylaştıkları fotoğrafa kadar aynen alıyorsan en azından "alıntı" diye de not düş sana zahmet.

osmanlı döneminde ortaya çıkmış, alınan resmi izinle ve bir örgüte bağlı olarak yapılan, yine osmanlı döneminde 1800'lerde çıkarılan bir kanunla resmi olarak sonlandırılan uygulama. özetle olayın cumhuriyet dönemiyle bir ilgisi yok. sadece resmi makamlara yazılan dilekçeler değil okuma-yazma oranının düşük olması sebebiyle özel mektuplar da arzuhalcilere yazdırılırmış. adı üzerinde arzuhalciler de insanların halini arz edermiş.

günümüzde resmi kabulleri yok. hatta avukatlık kanunu'na göre avukatların tekel hakkı kapsamına giren bu işi yapanlar hakkında hapis ve para cezası öngörülüyor. birkaç sene önce ankara barosu, adliye çevresindeki arzuhalciler için suç duyurusunda bulunmuştu. bir süre ortalıkta görünmediler ama sonra tekrar peydah oldular. özellikle anadolu'daki küçük adliyelerde ufacık taburesinde önünde daktilosuyla oturan ve "dilekçe, dilekçe" diye bağıran amcaları görebilirsiniz. çoğunluğu ise bilgisayar(elbette f klavye) kullanıyor.

2014 senesinde iki paragraflık dilekçeye 400 tl alanını gördüm, kelime başına 20 tl alanını gördüm. elbette makbuz kesme, vergi ödeme gibi bir durumları da yok. bunlara para kaptıran zavallılara mı üzüleyim, emekli kalem müdürü/memuru olup yarım yamalak hukuk bilgileriyle insanları sömürüp kendilerini zavallı durumuna düşürenlere mi üzüleyim, vatandaşın arzuhalciye verdiği parayı avukata çok görmesine mi üzüleyim bilemiyorum.

ceza mahkemesi'nde davacı, davalı yazanlar, karşı vekalet ücreti isteyenler, hukuk mahkemesi'nde davayı yanlış/eksik açanlar, faiz istemeyenler, fazlaya dair hakları saklı tutmayı bile akıl edemeyenler... sonra arzuhalcinin yazdığı şinanay dilekçeyle iş yürümeyince avukata git. avukat uğraşsın. işi ne?

en sevdiğim sakatat yürektir, sık sık tüketirim; ismi lazım değil bir organıma da pek güvenirim diyenler çekinmeden kapılarını aşındırabilirler.*

"abi geç oldu, yat artık istersen." denilesi başlık.

not: google'a "velfecri" yazıp arat sana zahmet.*

meşhur "bitch" repliklerinden oluşan remix için...

buradan

eski bir dışişleri bakanı'nın boşanma davasına baktım. karısıyla bir şekilde anlaştılar ve sonuç olarak davadan feragat ettik. adliye'ye korumalarıyla gelişini, hakimlerin/savcıların selam vermek için yolumuzu kesmelerini ve yaşadığımız süreçteki tüm iğrençlikleri unutamıyorum.

şark kurnazlığı...

olayın baş kahramanı bir hacı teyzemiz. bu teyze çocuğu evleneceği zaman tüm parasını güvendiği bir ahbabına ödünç veriyor. çocuğu düğün zamanı kendisinden para istediğinde de param yok diye yemin ediyor. düğün bittikten sonra ahbabına gidip parasını geri alıyor, çocuklar birer birer evlenirken bu döngü yaşanıyor. ahbabından parasını son kez geri alırken çocuklarına borç aldığını söylüyor. ailenin son bekar çocuğu evleneceği ve yine para isteme muhabbeti gündeme geldiği zaman borcu olduğunu, parasıyla borcunu ödeyeceğini söylüyor ve soluğu yine ahbabının kapısında alıyor, ahbabına sözde borcunu ödüyor ve son düğünü de elini cebine atmadan savuşturuyor.

şimdi bu teyze param yok diye yemin ettiğinde gerçekten parası olmadığı için allah'ı mı kandırmış oldu? parası varken yokmuş gibi davranarak çocuklarını mı kandırdı yoksa kendisini mi? d) hepsi e) hiçbiri

tam bu olayı duymuşken ve yukarıdaki sorular kafamda cirit atıyorken "ooo, bu daha ne ki?" cevabıyla birlikte daha bugün bağı, bahçesi olduğunu duyduğu dıdının dıdısı bir tanıdığını kendisine 1 dönüm arsa vermesi için ikna etmeye çalıştığını işittim.

bu şark kurnazı teyzemizin adı "melek". bir de benim müvekkilime laf ederler. hangi müvekkilim olduğunu merak edenler nickime göz atabilirler.

aman cebimden fazladan bir kuruş çıkmasın diye uyanıklık ettiğini sanarak işçisinin hakkını yiyen işveren de, çalışmadığı halde çalışıyormuş gibi yaparak mesasini dolduran işçi de, torpille/sahte diplomayla bir yerlere gelenler de, rüşvet alan da, para yiyen de, insanların gerizekalılığından yararlanarak ya da zekasına hakaret ederek alenen yalan söyleyen politikacılar da, sosyal medyada feminizm kasan kadına karşı şiddet failleri de, sokak hayvanları için yardım topladığını söyleyerek insanları kandıran dolandırıcılar da, bir zerrecik de olsa hak yiyen de, özetle -mış gibi yapan herkes benim nazarımda şark kurnazıdır. bunun altında yatan neden inançsızlık, vicdansızlık, alışkanlık, hobi artık her ne ise bilmiyorum ama benim ana başlığım bu.

hepsinin köküne kibrit suyu...

ixtilāf... arapça "xlf" kökünden gelir.

zıt şeylerin art arda gelmesi, zıtlık, alternasyon. islam hukuku'nda, örfte dinin kaynakları yönünden bazı görüş farklılıkları vardır. bunlar ... ihilafları diye başlıklandırılır. bir de ihtilaf-hilaf ayrımı vardır. falan filan... islam hukuku terimi olduğu için modern hukukta uyuşmazlık kelimesinin kullanılması daha doğru.

muhtelif, çeşitli, alternasyonlu, ihtilaf eden anlamına gelir.

aynı kökenden gelen bazı kelimeler; muhalefet, hilaf, hilafet, halife, kalfa...

itilaf(ītilāf) ise "alf" kökünden gelir ve anlaşma anlamındadır. tarih derslerinden hatırlarsınız. itilaf devletleri... anlaşma devletleri.

"muhtelif olan ithilafa düşen kişiye denilir."miş. yok ya...

"yetmez ama evet" diyerek desteklediğim kategori.

darısı "haber" kategorisinin başına... gündeme hızlıca göz atmak isteyenler için haber kategorisi oldukça güzel olur.

kitap, film, dizi kategorileri de ilk etapta fena olmaz sanki. kategori çeşitliliği zamanla artırılabilir zira tasnif yöntemi ilgi alanımıza giren entrylere daha kolay ulaşmamızı sağlar ayrıca sözlük daha bir derli toplu olur. pek de güzel olur.

ukulele...

adını tıngır koydum. bir gün çok iyi çalmayı başarabildiğimde kendime kabiliyet mızıkası alıp kvothe gibi hissetmeyi hayal ediyorum.

beyin a.cıklaması...

üzgünüm ama tam karşılığı bu.

sanırım denk geldiklerimden en garip olanı çocuklarına hangi ismi koyacakları konusunda anlaşamamalarıydı. adam çocuğa koyulacak iki isimden birinin kendi annesinin adı olmasını istiyordu. kadın ise buna yanaşmıyordu. sonuç olarak kadın doğum yaptığı hastaneden çıkıp annesinin evine yerleşti ve hemen boşanma davası açtı. leş bir şekilde ve birbirlerini yıllarca uğraştırarak boşandılar.

en genel sebepler ise aldatma, şiddet, cinsellik(iktidarsızlık/erken boşalma/anal ilişkiye zorlama/vajinismus). hemen hemen her çekişmeli boşanmada cinsel hayatınızın tüm detayları ortaya dökülüyor. bu durum hukukçular için normal olsa da taraflar için yıpratıcı olabiliyor. evlendiğinizin insanın gerçek yüzünü boşanmaya çalışırken görüyorsunuz.

son dönemde arttığına şahit olduğum sebep ise maddiyat. eşleri maddi güçlük çeken, çalışmayı reddeden kadınlar herhangi bir talepleri olmadan anlaşmalı olarak boşanmak istiyorlar.

boşanmak isteyenlere tavsiyem hem kendinizi hem de karşınızdakini yormadan anlaşmalı olarak boşanın...

arjantin'de kürtajın yasallaşmasındaki önemli etmenlerden biri. yeşil dalga hareketi, gebeliklerini yasal olarak sonlandıramadıkları için bu işlemi merdiven altı kliniklerde illegal yollardan yaptıran ve bazen bu nedenle hayatını kaybeden kadınların haklarını korumak adına başlamıştı. kürtajın bir hak olmasını anlayamacak kadar etik değerlerden yoksun bir ülkeyseniz, illegal olarak sağlıksız koşullarda yapılan kürtaj nedenli anne ölümlerinin önüne geçemezsiniz.

marvel sinematik evrenindeki iron man karakterinin ilham kaynağı. serinin 2. filminde cameo rolüyle birkaç saniyecik yer alıyor. tony starkla tek ortak özelliği milyarder olması herhalde.

trump'a başkanlığı döneminde danışmanlık da yapmıştır.

kapitalist sistemin baş aktörlerinden biri.

yerine alternatif bir yöntem olarak "kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçundan şikayet edilmesi daha sağlıklı olacaktır. yaptığınız en ufacık seste duvarları yumruklayan, tavana vileda sopasıyla vuran, konuşarak anlaşamayacağınız kıl bir komşunuz varsa mağdur olan ve haklı taraf sizsiniz.

ayrıca kapınıza dayanıp yaptığınız sesten rahatsız olduğunu söyleyerek sizi taciz ederse, yaptığınız sesin uygun desibel ölçümü sınırlarında olduğunu, aksini düşünüyorsa dava açıp desibel ölçümü yaptırması gerektiğini, tavrıyla sizin huzur ve sükununuzu bozarak onun suç işlediğini söyleyin.

desibel sınırlarına apartman yönetmeliğinizden veya internetten ulaşabilirsiniz.

olağan dışı gürültü yapmamaya, olağan dışı gürültü yapıldığında hoşgörülü davranmaya ve bir problem yaşadığınızda öncelikle komşuluk hukuku çerçevesinde konuşarak çözmeye çalışın. en kötü sulh en iyi davadan evladır.

başlığın altı gerekçesiz "hll spr dvm" entryleriyle bezeli olduğu için insanları neden bu kadar sevindirdiğini anlayamadığım devrim.

birkaç kişi dışında olumlu/olumsuz eleştirisine açıklama yazma zahmetine giren olmamış. ya yazarlarımız sorgulamadan kralcılık kasıyorlar ya da gerçekten üşendikleri için açıklama yapmadan "mikemmel, süpppeer" deyip geçiyorlar. umarım ikincisidir. *

önce çaylaklık meselesine girelim. "çaylaklık yok, direkt yazar alıyoruz." dediniz mi? dediniz. çaylaklık elbette bir sözlükte orta ve uzun vadede olması gereken bir durum ama daha hiçbir şey oturmadan, bir gizlilik politikanız dahi yokken, sunucunuz azıcık fazla sirkülasyonu bile kaldıramıyorken neden kendinizi yalancı durumuna düşürüp insanların kazanılmış hakkını ellerinden alıyorsunuz? bu sistemin önceden duyurusunu yapıp, şu tarih itibarı ile, şu şu koşulları taşımayanları çaylak statüsüne geçireceğiz deseydiniz daha adil olmaz mıydı? benim için dert değil, ekşide 2 yıl beklemişliğim var. burada da koşulları sağlarım, yazar olurum. ya bekleyecek sabrı olmayanlar? ya yıllarca ekşide veya başka yerde çaylaklıktan bir türlü kurtulamayıp bir hevesle burada yazar olup sonra ansızın çaylak yaparak küstürdükleriniz?

kafa store...azıcık etkileşim kasmak değil mi bu? bir sürü açığı yok mu? en çok niceliğe hizmet etmiyor mu? yan hesaplarla kendilerini seri artılayacaklara bir çözümünüz var mı? ya da karma puanı için entry kasacaklarda niteliğe de bakacak mısınız?

ek özelliklerdeki gizli gezinmenin kişisel verilerin korunmasına uygun olduğunu düşünüyor musunuz?

"kar amacı gütmeme" iddianızın herhangi bir temeli var mı? birçok insan buraya bu saik doğrultusunda geldi. youreads'in akıbetini bilen bilir. reklam ya da farklı bir gelir modeli kaygısı ilerleyen dönemde gündeme gelir mi? yarın bir gün "ya biz reklam alalım da gelirleri bağışlarız zaten." demeyeceğinizin garantisi var mı?

son olarak nicelik değil nitelik argümanının altını doldurabilmek için en azından formata, yazım ve imlâya uygun entry girilmesinin sağlanması için düşündüğünüz bir yöntem var mı?

eleştirilerimin ve sorularımın saldırgan değil de yapıcı olarak alınması temennisi ile...

en acelesinden "gizlilik politikası" edinmesi ve kişisel verilerin korunması kanunu kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken "veri sorumlusu".

yoldaş, kafa sözlük ocak devrimi bildirisinde minnoş bir hitap sözü olarak kullanınca aklıma geldi...

etimolojiseverler buyursunlar.

tdk'ye göre tanımı ilk entryde mevcut. nişanyan sözlüğe göre farsça "kūfta χor"dan geliyor ve çiğnenmiş lokma yiyen anlamına geliyor. evlere şenlik diğer anlamı ise zina eden karısını affeden adam veya kendisini boynuzlatan kimse. eş anlamlısı "deyyus"muş. batı dillerindeki karşılığı guguk kuşundan geliyormuş çünkü dişi guguk kuşu başkalarının yuvasına yumurtlarmış. ingilizcedeki karşılığı ise "cuckold".

galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır diyerek minnoş hitap olarak kabul etmekte fayda var.

*

soyadı&soyadı...(2 ortaklı bir büro olduğu varsayımıyla)

"aynı büroda birlikte çalışma halinde, avukatlardan birinin veya bir kaçının adı ve soyadı veya sadece soyadı yanında "avukatlık bürosu ibaresinin ve avukatlık ortaklığı halinde de; ortaklık sözleşmesinde belirtilen ortaklığın adı ve unvanı yanında "avukatlık ortaklığı" ibaresinin de yer alması zorunludur."

avukatlık kanunu ve reklam yasağı yönetmeliğine uygun isim tavsiye ederim. önemli olan büronuzun ismi değil, isminizin marka değeridir.