1.
normal sözlük yazarlarının ruh halleri
sinirli ve üzgünüm.
çocukluğumdan beri hayalim olan psikoloji bölümünü arabada ders çalışarak kazandım ve ikinci üniversiteme başladım.
ilk 2 ay sınıfta kimseyle merhabalığım bile yoktu. zaten yaşları benden küçüktü ve ben de çok sosyal biri değildim. sınıfa erken gitmek ya da tenefüse çıkmak gibi olayları saymazsak çok da dert etmiyordum kendime.
ama...
okulun ilk günlerinden itibaren sınıfta biri dikkatimi çekti. aynı benim gibi sessiz, kendi halinde takılan ve kimseyle konuşmayan biriydi. hoşuma gitti.
zamanla sınıftaki bir kişiyle iletişim kurmaya başladım ve o gün öğrendim ki hoşlandığım kişi benim okuldaki ilk arkadaşımdan hoşlanıyormuş.
yaş 27. bu tarz teen dramaları kaldıracak halim yoktu. biraz içim burkuldu tabi ama alışkındım birine kavuşamamaya. zaten çok sosyal olmama sebeplerimden biri de buydu.
arkadaşımla samimiyetimiz artarken bunlar sevgili olmaya başladı. mutsuzluk, hüzün gibi şeyler hissetmiyordum ama çocukla yakın olmak istiyordum hala. sevgilisi olamayacağımı biliyordum ama arkadaşı olmak istiyordum.
gel zaman git zaman bu ikiliyi sınıfta ayrı otururken gördüm. benim yüzümden ayrıldıklarını düşündüm ve korktum. barıştırmaya karar verdim.
friends dizisini izleyenler bilir. joey, phoebe'ye "bütün iyilikler bencildir." der ve phoebe bunun aksini kanıtlamaya çalışır ama başaramaz. onları barıştırmak istememin asıl sebebi hoşlandığım kişiyle arkadaş olabilmekti.
yaptığım sinsilikti belki ama sonuç olarak barıştırdım. aradan iki gün geçtikten sonra beni bir gece dışarı davet ettiler. hoşlandığım çocukla konuştukça aynı kafada olduğumuzu gördüm. zaten benimle tek başına buluşmak istediğini de birkaç kez söyledi. asıl üzüldüğüm buydu ama bu personanın yalan olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.
ertesi gün beni aradı ve arkadaşımla kavga ettiklerini söyledi. o gün yaklaşık 5 saat hoşlandığım çocuğun sevdiği kişi hakkında söylediği şeyleri dinledim. işin en üzücü tarafı bir gece önce başka bir arkadaşıma söylediğim şeylerin aynısını kendi sevgilisi için söylüyordu.
mutsuz ya da sinirli değildim. dediğim gibi, kavuşmak gibi bir derdim yoktu zaten ama rahatsız olmuştum. bir gece önce karşımda öpüşmelerine, sarılmalarına rağmen hiç rahatsız olmamıştım.
2 gün boyunca ne aradı ne sordu. ne instagram'dan takip isteği attı ne de yeni yılımı kutladı. artık anlamıştım bir şeyleri. beni sadece sevdiği kişiden ibaret görüyordu ve o buluşmada bana tamamen yalan söylemişti. zaten bugün okulda karşılaştığımızda da bana selam dahi vermedi.
uzun lafın kısası, kullanıldım ve suistimal edildim. tek amacım yanında olabilmek, biraz sinema ve felsefe konuşabilmekti.
beni haksız gören insanlar olacaktır elbet ama inanın umrumda bile değil. ben 3 sene bir insanı uzaktan sevdim. 3 sene sevdiğim kişinin sesini bile duymadım. eğer hoşlandığım insanla konuşabilme durumum varsa bu benim için bir şanstı. çünkü ben birçok insan gibi değilim. sonuç olarak, bu şansı değerlendirdim ve yanıldım. again and again.
çocukluğumdan beri hayalim olan psikoloji bölümünü arabada ders çalışarak kazandım ve ikinci üniversiteme başladım.
ilk 2 ay sınıfta kimseyle merhabalığım bile yoktu. zaten yaşları benden küçüktü ve ben de çok sosyal biri değildim. sınıfa erken gitmek ya da tenefüse çıkmak gibi olayları saymazsak çok da dert etmiyordum kendime.
ama...
okulun ilk günlerinden itibaren sınıfta biri dikkatimi çekti. aynı benim gibi sessiz, kendi halinde takılan ve kimseyle konuşmayan biriydi. hoşuma gitti.
zamanla sınıftaki bir kişiyle iletişim kurmaya başladım ve o gün öğrendim ki hoşlandığım kişi benim okuldaki ilk arkadaşımdan hoşlanıyormuş.
yaş 27. bu tarz teen dramaları kaldıracak halim yoktu. biraz içim burkuldu tabi ama alışkındım birine kavuşamamaya. zaten çok sosyal olmama sebeplerimden biri de buydu.
arkadaşımla samimiyetimiz artarken bunlar sevgili olmaya başladı. mutsuzluk, hüzün gibi şeyler hissetmiyordum ama çocukla yakın olmak istiyordum hala. sevgilisi olamayacağımı biliyordum ama arkadaşı olmak istiyordum.
gel zaman git zaman bu ikiliyi sınıfta ayrı otururken gördüm. benim yüzümden ayrıldıklarını düşündüm ve korktum. barıştırmaya karar verdim.
friends dizisini izleyenler bilir. joey, phoebe'ye "bütün iyilikler bencildir." der ve phoebe bunun aksini kanıtlamaya çalışır ama başaramaz. onları barıştırmak istememin asıl sebebi hoşlandığım kişiyle arkadaş olabilmekti.
yaptığım sinsilikti belki ama sonuç olarak barıştırdım. aradan iki gün geçtikten sonra beni bir gece dışarı davet ettiler. hoşlandığım çocukla konuştukça aynı kafada olduğumuzu gördüm. zaten benimle tek başına buluşmak istediğini de birkaç kez söyledi. asıl üzüldüğüm buydu ama bu personanın yalan olduğunu anlamam çok uzun sürmedi.
ertesi gün beni aradı ve arkadaşımla kavga ettiklerini söyledi. o gün yaklaşık 5 saat hoşlandığım çocuğun sevdiği kişi hakkında söylediği şeyleri dinledim. işin en üzücü tarafı bir gece önce başka bir arkadaşıma söylediğim şeylerin aynısını kendi sevgilisi için söylüyordu.
mutsuz ya da sinirli değildim. dediğim gibi, kavuşmak gibi bir derdim yoktu zaten ama rahatsız olmuştum. bir gece önce karşımda öpüşmelerine, sarılmalarına rağmen hiç rahatsız olmamıştım.
2 gün boyunca ne aradı ne sordu. ne instagram'dan takip isteği attı ne de yeni yılımı kutladı. artık anlamıştım bir şeyleri. beni sadece sevdiği kişiden ibaret görüyordu ve o buluşmada bana tamamen yalan söylemişti. zaten bugün okulda karşılaştığımızda da bana selam dahi vermedi.
uzun lafın kısası, kullanıldım ve suistimal edildim. tek amacım yanında olabilmek, biraz sinema ve felsefe konuşabilmekti.
beni haksız gören insanlar olacaktır elbet ama inanın umrumda bile değil. ben 3 sene bir insanı uzaktan sevdim. 3 sene sevdiğim kişinin sesini bile duymadım. eğer hoşlandığım insanla konuşabilme durumum varsa bu benim için bir şanstı. çünkü ben birçok insan gibi değilim. sonuç olarak, bu şansı değerlendirdim ve yanıldım. again and again.
devamını gör...