şimdi ve geçmişte diğer insanlarla kurduğu iletişim.
devamını gör...

12. sezonuyla eylül 2023'te dönecek olan fx dizisi.

benim için son sezonlarıyla hayal kırıklığı yaratan antoloji dizisinde 12. sezonun detayları belli olmaya başladı. kim kardashian'ın kadroya dahil olması bünyede hayal kırıklığı yaratırken biricik aşkım emma roberts'ın geri dönmesi bi' tık umutlanmamı sağladı.

dizinin yaratıcısı ryan murphy farklı serüvenleri işlemeye seven biri ama kk'nın bu tarz sükseli bir diziye ayak uydurabileceğini ona düşündüren ne oldu merak ediyorum. zaten son sezonlarıyla gerek reyting gerekse sosyal medya puanlarıyla dipleri görmüş durumda. isteyenler için son sezonun bölüm puanlarını buraya bırakıyorum.

the hollywood reporter'ın özel haberine göre 12. sezon danielle valentine'in delicate condition romanından uyarlanacakmış. bu ahs evreninde çok görülmüş bir şey değil, ayrıca murphy'e yakıştırdığım bir şey de değil. neyse; kitap ağustos ayı gibi çıkacakmış. diziden önce alıp okuyacağız, mecbur.

12. sezon için sezon tanıtımı yapılan bir fragman henüz yok. oyuncuların isminin geçtiği bir trailer yayınlandı sadece. jessica lange to kim kardashian... bu vizyonsuzluk bana birini hatırlattı, neyse.

özetle emma roberts için bekliyorum ama bir hayal kırıklığı daha yaşamak çok olası gibi duruyor. dizi eski popüleritesinden çok uzak zaten. abd reytinglerine buradan ulaşabilirsiniz. bu durum giderek artan dijital platformlar yüzündendir belki, bilmiyorum ama bir dizinin neden 2-3 sezon onayı almaması gerektiğini tekrar öğretmeli bence kanallara.
devamını gör...

günaydın sözlükcüm.
kavurucu sıcakların ele geçirdiği şu günlerde yağmuru izleyen köpek videosuyla seni selamlıyor ve hoş bulduk yeniden diyorum.
devamını gör...

bayram gelir ellere,
sevgi verir dillere
ver öpeyim elini,
elim gir...

tüm değerli yazar arkadaşlarımın ve sevdiklerinin bayramlarını kutluyor, şekerin az sohbetin gırla olduğu bir bayram diliyorum efenim.
devamını gör...

bir yazarla hafiften flörtleşir gibi olmuştuk, sonra başlamadan bitti.
utançla tanımlarını okuyorum ne yazık ki.
yapmayın, etmeyin efenim. sözlükten flört bulduğunuzda işler iyi gitmeyince sözlükten de soğuyorsunuz.
devamını gör...

sitcom tarihinin en efsane karakterlerinden biridir. en azından en efsane bölge müdürüdür.
senelerdir kaç defa izledim bilmiyorum ama her seferinde yarılırım

(bkz: the office)
devamını gör...

birçok kişinin çocukluğuna uzaktan veya yakından temas eden, gerçek bir cumhuriyet yazarı.

geçenlerde kendisini sunay akın'ın işte o çocuk programında uzun uzun seyretme fırsatı buldum. son zamanlarda geçirdiğim en kaliteli dakikalardı. ilerleyen yaşına rağmen hala kendisini bu kadar iyi ifade edebilmesi ve bunu biz gençlere aktarabilmesi büyük bir lütuf bizler için.

programda dayıoğlu'nun reşat nuri güntekin ile olan anısı hüzünlendirdiği kadar mesut etti beni. hafiften öykünmedim desem yalan olur. ilgili anı için tık

programın tamamı için buyrun geceniz güzelleşsin dostlar.
devamını gör...

insanın en büyük düşmanının insan yani kendisi olduğunu bugün bir kez daha idrak ettim sözlük.

biraz önce değer verdiğim, fikirlerini kıymetli bulduğum bir kişiyle onun hayatında var olan meselelerden konuşuyorduk. bana yaşadıklarından ve bunlar karşısında verdiği tepkilerden bahsetti.

yakın arkadaşım dediği bir kişi için, benim üstünlüğümü kabul etmek zorunda tarzı bir cümle sarf etti. dedim ki, "bir insan başka bir insanın üstünlüğünü kabul ederek kendi değerini ve saygınlığını kaybetmez mi?" sustu, bir şey demedi.

iyiden iyiye rahatsız olmaya başladım ama kalkıp gidemeyeceğim bir ortam olduğundan susmayı tercih ettim.

konu, işte yaşadığı olaylara gelince, "işe başlayan birinden bugün kahve istedim. getirmeyi kabul etmedi ama sonra patron isteyince kendime de söyledim ve s.ke s.ke getirdi." dedi.

"benzer şeyleri sen de yaşadın zamanında, neden aynı şeyleri başkasına yaşatıyorsun?" diye sordum. malum, bize hep tam tersi öğretilir ya küçüklükten beri! "zamanında nefret ettiğin, gözyaşı döktüğün patronunla aranda ne gibi bir fark var şu anda?" diye bir soru yönelttim.

tadı kaçtı, koltukta şöyle bir doğruldu ve olayı yanlış anladığımı söyledi.

yanlış anlamadığıma emindim ama diyelim ki yanlış, bunu anlattığına göre ya bunu yaşadın ya da bunun yaşanmasını istiyorsun. iki koşulda da bu, karşımdaki insanı ezik biri yapmaz mıydı?

izin isteyerek kalktım ve evime geldim.

oturdum, düşündüm. en büyük düşmanımız kontrol edemediğimiz kendimizi olduğuna iyice emin oldum sözlük. sonra güldüm bir anda.

ego, cinsellik, tutku vs. gibi kişinin kendisinde var olan kavramları hakimiyeti altına alamayan kişilerin başka insanları hakimiyeti altına almaya çalışması ve bunu üstünlük olarak görmesi ne kadar ironik, değil mi?
devamını gör...

kemal sunal yetişebilir bu esnada yardıma.

karşınızdaki beyfendinin üstüne nazikçe biraz yoğurt döktükten sonra,
"zaten hıyara benziyordun, yoğurdu da yiyince cacık oldun."
diyebilirsiniz efenim.

referans için tık
devamını gör...

sevişmenin aşka etkisi ancak belli bir ana kadar vardır. sevişme bittiğinde duygu yoğunluğu da aynı zamanda biter. lakin aşkın sevişmeye olan etkisi bir süreçle sabit değildir. aşık olduğun kişiyle sevişirken his, temas bile farklıdır.
devamını gör...

özellikle elinde olmayan, değiştiremediğin ya da kontrolünde olmayan şeyleri kafaya takmak çok yorucu.
üstüne kafandaki sorunu her zaman hatırlatan biri mutlaka çıkıyor.
devamını gör...

ikinci tanım tabii ki bana ait olacaktı.

“what you do in this world is a matter of no consequence. the question is what can you make people believe you have done.”

(bkz: sherlock holmes)
devamını gör...

düşünce tarzın, kendini ifade ediş şeklin o kadar akıcıydı ki, ilk defa birini okurken bu kadar keyif aldım.
devamını gör...

90'lı yıllarda üniversite okuyanlar kadar kıskanmadığım jenerasyondur.
devamını gör...

dün gece çocukluk arkadaşımla karşılaştım. aynı yerde, aramızda birkaç metre varken sigara tüttürdük. beraber top oynadığım, taso biriktirdiğim, ilk ps oyunumu paylaştığım insana bir yabancı gibi uzaktan baktım.
selam vermek için gözlerine baktım ama hiç oralı değildi. en son ne zaman konuştuk, küs müyüz ya da bir şey mi yaptım diye çok düşündüm ama bulamadım.
bunları düşünürken i couldn't help but wonder dedim ve ekledim. aynı taso için yarışan iki velet, nasıl olur da birbirine bir selamı çok görür?
devamını gör...

merih demiral için ekran başındayım.

yoksa rezil oynadılar ilk maç, stefan kuntz'la olacak iş değil. en kötü 1 puan alırız umarım.

başarılar.
devamını gör...

restorasyonlu ve renkli haliyle mubi'ye gelmiş, 1902 yapımı film.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

film 14 dakika ama etkisi çok büyük. şu anda çekilemeyecek olan filmde kullanılan dekor, animasyon ve efekt aslında döneminin çok ilerisinde. filmi izlerken oyuncularının hiçbirinin hayatta olmadığını bilmek bir miktar üzdü beni. insanlar eskiden bir şey yapmaya çalışıyormuş. filmin yönetmeni georges méliès bir illüzyonist ama sinema adına da bir şey yapmak istiyor ve başarılı da oluyor. aslında yönetmenin çok fazla filmi var ama öne çıkan filmi bu.

o meşhur ayın gözüne saplanan roket sahnesiyle hatırlardım hep bu filmi. özellikle küçükken bilimkurgu filmi değil korku filmi sandığım için izlememiştim. büyüdükçe aslında sinema adına ne kadar büyük bir film olduğunu öğrendim. 1993'ten beri restorasyon ve renklendirme çalışmaları devam ediyormuş. kaynak için buradan siyah beyaz halini de izlemiş biri olarak söylüyorum, ilk hali kesinlikle daha iyi. bazı eserler, özellikle sinemada, orijinalliğiyle daha güzel ve klasik. ama yoğun bir çalışma olduğu da aşikar, emekleri için teşekkürler.

sinemaya ilgi duyan herkes izlemeli. yönetmen kendi ve sinema adına çok büyük bir iş başarmış. yeniden buluşmaya vesile olan mubi türkiye'ye bir selam çakalım.
devamını gör...

bugün bir kez daha neden yalnız kalmayı sevdiğimi anladım.

üniversiteden bir arkadaşımla konuştuk. laf lafı açtı derken, bir kişinin zamanında benim arkamdan konuştuğunu söyledi. bahsettiği kişiyle bir kere diyaloğum olmuştu ve hiç sevmemiştim. lümpen ve gevşek bir karakterdi. arkamdan ne zaman konuştuğunu sorduğumda ise daha fazla şaşır(ma)dım. benim arkamdan onları söyledikten birkaç gün sonra benim prova sunumumu izlemiş ve çok başarılı olduğuma dair methiyeler dizmişti.

burada dedikodumu yapmasına takıldığımı düşünenler olabilir ama asıl takıldığım şerefsizliği. benim bu kişiyi neden sevmediğimi birkaç arkadaşım hiç anlamadı ya da ben anlatamadım ama sebep buydu işte.

yaş aldıkça duygusal zeka gelişiyor. hele hayatı dolu dolu yaşadıysanız insanları az buçuk anlayabiliyorsunuz. aslında kimsenin birbirinden farklı olmadığını, herkesin çıkarcı ve yalancı olduğunu idrak ettiğinizde de yalnızlık daha cazip geliyor.

tam da bu sebeple yalnız kalmaktan korkmayın. hatta birileriyle birlikte olmaktansa yalnızlığı sevmeye çalışın. çünkü kimse sizin iyiliğinizi, başarılı veya mutlu olmanızı istemiyor.

en azından bu hayat bana bunu öğretti.
devamını gör...

herkesin gösteremediği erdemdir.

(bkz: giovanni guidetti)
devamını gör...

yemeklerde, uyku esnasında ve ne zaman bir arkadaşa ihtiyaç duysam açıverdiğim biricik sitcom.

phoebe buffay gerçek hayatta bir insandan beklediğim her şeyi tek başına karşılayan bir karakter. phoebe'yi çok sevmem belki lisa kudrow'dan kaynaklanıyor ama bir karakterden çok daha fazlası benim için.

hepsi birbirinden samimi, sempatik. hepsi arkadaşım gibi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim