uzun sacli kel adam yazar profili

hala sergilemiş olduğum bir harekettir.

sadece sevgilim değil, aile bireylerimin de fotoğraflarını taşırım. ne zaman ki sadece beni değil sevdiklerimide ilgilendiren bir karar alıcam hemen çıkarır, bir göz gezdiririm. bunu ilk yaptığımda pek yararlı olacağını düşünerek yapmamıştım ama daha sonrasında anladım ki içerisine öylesine koyduğum o fotoğraflar, cüzdanın içerisinde ne olursa olsun hepsinden daha değerli. çünkü o resimler olmasaydı bırak cüzdanı hayatım alt üst olacaktı. telefonla aynı etkiyi oluşturmuyor, anısı olan ve taşımış olduğun fotoğraftaki kişinin bizzat o fotoğrafı sana vermesi etkiyi oluşturan etmenler arasında.

aynı zamanda yaşamak için nedenlerdir.

eminim benim gibi insanalar vardır yaşamak için aile kurması gerektiğine inanan. evet çalışıyorum, okuyorum ideallerimi gerçekleştiriyorum fakat ne uğruna ? kendi refahım için mi ? bana kalsa hiç bir zaman bu kadarına gerek yok. şuan da bu kadarı bile benim istediğim refahtan çok fazlası. yani aslında kendi refahımı yükseltmeyi düşünmüyorum dahi, böyle bir durum olursa kurmuş olduğum aileme daha rahat bir hayat sunabilmek adına kendi refahımda arada kaynar ve yükselir.

ailem ve onların refahı için kendimi hırpalamaktan yorulmaktan asla gocunmam aksine bu benim yaşama sebebim olur ve mutlu eder bu durum. eşimin veya çocuğumun istediği bir şeyi ona temin edebilmek için sabah uyanıp akşam yorgun bir şekilde evime dönmekten benim için daha mutlu edici bir şey olamaz bu dünyada. üstelik evlenip, sevdiğin biriyle aile kurmanın en güzel avantajı bence ne zaman yoruldum, bittim, dayanamıyorum desen hemen yanında dayanmak için bir sebebin var. ben bir akü olsam evlendiğimde evim benim sarj yerim olur. en güzel böyle anlatabilirim sanırım.

evlenmeyip bunu sevgiliykende yapabilirsin diyenler olacak şimdiden peşin peşin söyleyeyim. benim düşüncem evlilik çok daha farklı. sen ailenden, karşında ki insan kendi ailesinden ayrılıyor ve artık beraber bir aile olduğunuz yola giriyorsunuz. evliliği, sevgililik ile kıyaslayanlar benim gözümde daha sevgiyi bile nispeten anlayamamış kişilerdir.

başarıya giden yolda olmazsa olmaz duygudur.

bir insan hangi yola girerse girsin, uzun veya kısa girdiği her zorlu süreçten başarıyla çıkmasını sağlayacak şey tahammülüdür.

tahammüllü insan sabırlıdır. olaylara karşı ani refleksler sergilemez. tahamüllü insan tabiri caizse öfkeyle kalkmaz. tahamüllü insan anlayışlıdır. sürekli yeni insanlar kazandırır kendine. tahamüllü insan karşısındakine hata payı bırakır bu yüzden, affedicidir ve karşısındakine örnek olur. tahammüllü insan zorluk bilir pes etmez. tahamüllü insan hele birde yokluk gördüyse aza tamah eder. sabırlı olduğu için hedefine sağlam adımlarla yürür ancak bir anda en iyisini istemez. bilemiyorum, bütün güzel hareketlerin altında tahammülün yattığını düşünüyorum. benim için çok anlamlı bir duygudur. umarım sizlerde üstüne ince ince düşünür sizin içinde anlamlı bir hale gelir ve hayatınızın merkezine koyarsınız.

kanaatimce gereksiz bir özellik.

kafa sözlükte yazıyorsan başta fikirlere saygı duyuyorsundur diye tahmin ediyorum. saygı duyduğun fikir sana yanlış geliyorsa kendi fikrini paylaşırsın hatta ve hatta kendince hangi konuda olursa olsun sağlam argümanların varsa o konu hakkında bilgili isen insanlara doğrusunu anlatmak için yazarsın. fikirlerini değiştirmeye çalışırsın. ama saygı duymuyorsan ve görmeye dahi tahammül edemiyorsan, yazılıp çizilenleri eritecek elinde argümanların yoksa bu özellik işine yarayabilir.

mizah ve troll görmemek için bu özelliği savunanlar ise kafa sözlük yolundan sapmadığı, bilgi odaklı bir sistemi elinde tuttuğu müddetçe aralarda kalan mizah bence işin tadı tuzudur.

olgunlaşması gereken insandır.

hayatının hangi evresinde olursa olsun insan ilk kez yaşadığı bir olayda duygu yoğunluğu en yüksek olur. şaşırmak, sinirlenmek, mutlu olmak da buna dahil. ilk kez yeni bir araba aldığında asla hayatının geri kalanında hangi arabayı hanene katarsa katsın asla o mutluluğu tadamaz. sinirlenmeninde aynı olduğunu düşünüyorum, hayatında çok kez sinirlenebileceği bir olayla karşı karşıya kalan insanda sinir eşiği normal bir insana göre daha yukarılarda oluyor. fikirler gibi duygularında pişmesi zaman alıyor. her pişen duygunun yoğunluğu azalıyor. bundandır ki hayatta çok parası olan insanın daha az mutlu olduğu önermesi sıkça kabul görür.

olsun diye uğraşılması halinde günümüzdeki çarpık ilişkiler ortaya çıkacaktır, dolayısıyla mümkün olmayandır.

sanırım ben ağır çomarım. kadın ile erkeğin arkadaş olamayacağını söylememden benim karşı cinsime hep ihtiras ile baktığımı düşünen var ise o kendi nefsinin köpeği olmuştur. ben karşı cinse bakmayarak, böyle bir duruma ihtimal dahi vermeyerek zaten nefsime zımpara vurmuş bir insanım. ama sizler -böyle bir şeyin olabileceğini iddia edenler- herhangi arada engel teşkil etmeyen neredeyse bütün karşı cins ile bir flört aşamasına geçip ya ilerleyeceksiniz ya da gerileyeceksiniz ve bunuda hiç olmamış gibi kabul edeceksiniz. flört aşamasından ileri geçerseniz sen zaten ilk günden beri karşında ki insani gönlünde farkli bir yere koyuyordun. flört aşamasından geri giderse sen ona hep arkadaş gözüyle baktın. siz kendinizle çelişiyorsunuz ben ise allah’ın bize anlattığından bunu zaten biliyorum. böyle bir şey olamaz, olursa da bu arkadaşlık olmaz. birbirinizi yakınen tanimak için verilmiş zaman olur en fazla. medeniyet diye mezhepsizliği yutturuyorlar bize.

bizi yaratan allah en doğrusunu bilir, bize bu konuda hükmü açıktır. fıtrat gereği mümkün değil. insanlık bunu belki 10 belki 100 sene sonra anlar. tabii ki de zararlarıyla birlikte.

islamı anlatamayanların sebep olduğu durumdur.

kendini islama nispet eden kişiler buna ben de dahil olmak üzere dinimizi güzelce öğrenebilsek bize spekülasyonlarla, populizmle aşılanan yalan yanlışlar ile değilde, ayetlerle hadislerle açıklayabilsek sorun büyük ölçüde çözülür. en basitinden daeş kafa kesiyor, insanları katlediyor bunu da islam adına yaptığını söylüyor. islamda böyle bir cihat anlayışı yok. şeriatta böyle bir anlayış yok. ama islamı kötülemek için başlık açan kafir “ müslümanlar kafa kesiyor “ diye açıyor bizde açıklık getiremediğimizden öylece kalıyor, hiç bilmeyen bir insanın beynine öyle kazınıyor. tebliğ etmek farzdır. bilmeyen bir insan nasıl tebliğ edecek? suçun bizde olduğunu düşünüyorum.

bu ahir zaman da üstümüzde çok büyük bir sorumluluk var. kendimizden kısacağız, etimizden tırnağımızdan artırıp öğreneceğiz bunun başka bir çıkar yolu yok. bunlardan hesaba çekileceğiz.

rabbim, onun yolunda yaşayıp onun yolunda ölmeyi nasip eylesin.

3 aralık 2020 vaka sayısıdır.

mart ayından bu yana çok fazla tedbir adı altında yasak geldi fakat şuan da bu haftasonu itibariyle yasakların hat safhaya ulaştığı döneme gireceğiz.

bariz ekonomi yani büyük başların kazanması için kaldırılan yasakların ardından telafi amaçlı hafta içide yasak koyarak vaka sayılarını azaltmaya çalışıyorlar.

esnafın bankalardan -mecburen- çektiği 3 ay ertelemeli kredilerin günü geldi hatta bir çoğu -yarısından fazlası- ödeyemedi. 31 aralık gününe kadar hiç bir banka haciz işlemi başlatamıyor fakat bu konuyla alakalı hükümet bir uzatma kararı almazsa çok kişinin canı yanacak. bu kış çok zor geçecek. kim için ? evinde ki çocuğuna, eşine bakabilmek karınlarını doyurabilmek için virüs yokmuşcasına çalışan esnaf, işci, emekçi için. yasaklara rağmen iş bulabilirse o da.

memur mu ? memura laf yok.

önümüzde ki süreçte rabbimin yardımcısı olmasını dilediğim türkiye cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetleri.

bu başlığa uzun uzadıya yazacağız, havalar soğudu fakat saha ısınıyor. suriye’nin kuzeyi, fıratın doğusu, idlip, ırakta süregelen pkk temizleme operasyonları, libya...

rusya ile aramız pek çok farklı konumlarda ısındı fakat türkiye için mühim olan nokta idlib. idlib’ten ne pahasına olursa olsun o mülteciler gelmemeli. 3,5 - 4 milyon mülteciden bahsediyorum bu bir güvenlik sorunu. orada senelerdir savaş yokluk acı ölüm gören 4 milyon insan türkiye sınırından girmemeli. bunu kaldırabilecek ne toplum normlarımız var ne de ekonomimiz.

fıratın doğusunda pkk asayiş kuruyor, dibimizde düşman devlet kuruyor fırat kalkanı harekatında yarım bırakılan operasyon tamamlanmalı onların hayalleri tamamen suya düşmeli. biden seçimi kazanması sonrası nasıl bir yol izlenir bilmiyorum ama izlenmesi gereken tek yolun hızlı ve temiz bir operasyon olduğu kanaatindeyim. rabbim yardımcımız olsun.

97 yaşında yahudi kökenli eski abd diplomatı. gerek eski yer aldığı görevlerde olsun, gerek yazdığı kitaplar olsun tartışmasız tek başına abd’nin dış politikasına yön vermeyi başaran şahıs. uluslararası politika, dış ticaret ve uluslararası ilişkilere ilgisi olan kişilerin adam smith gibi yazarlardan sonra okuması gereken başlıca kişilerden.

bügün okuduğum yabancı bir gazete şöyle demiş :
--- alıntı ---

başkalarının trajedi gördüğü yerde recep tayyip erdoğan fırsat görüyor.

--- alıntı ---

bunu kabul etmiş olmaları, tamamen buradan darbe almış olmalarıyla alakalı.

fransa’da ki mevcut durumu özetlemiş söylem.

fransa kendi ayağına sıkıyor. mevcut hükümet toplumsal dayanışmayı sağlayacak açıklamalar yapması gerekirken bu karşıtlığı iyice alevlendiriyor. şuanda hükümet bu durumun sadece getirisini alıyor, yanında olanları her koşulda yanına çekmek, bu düşünceye sempati duyanların sempatisini kazanmak gibi fakat işler böyle yürümeyecek.

uzun vadede olacakların fragmanını karikatür olayında gördük. müslüman afrika ülkeleri sömürge altında olsa da takınması gereken tavırlar çok iyi biliyor. gerek ekonomik gerek diplomatik. bunun altında en önemlisi birlikten güç doğduğunu gördüler. bugün büyük güç dediğimiz ülkelerden bir başkana o özür diletildi, geri vites yapmak zorunda bırakıldı. hemde o küçük görülen ülkeler tarafından.

geri dönülemez bir yola girdiler toplumsal açıdan artık isteselerde müslümanlara yönelik nefreti bitiremezler. olacakları seyrediyoruz. onların bir planı varsa, allah ında bir planı vardır.

önümüzde ki 15-20 sene içerisinde gerçekleşmesi mümkün olmayan, 15-20 seneden sonra gerçekleştiğinde bugünkü türkiye’nin beklentisini karşılayamayacak durumdur.

avrupa kendi içerisinde savaş veriyor. fransa-almanya arasında ki liderlik mücadelesi başka bir boyuta taşındı. verilen mücadelede artık iki blok oluştu. fransa’nın türk karşıtlığı, fevri hareketleri ve yunanistanın sürekli abilerinden yardım istemesi bu konuyu körükledi. devletler için düşman bellidir fakat diplomatik yollar -ekstrem durumlar haricinde- kapanmaz. fransa ve yunanistan nefretinden ötürü bu yanlışlara düşecekler, düştüğünde ise kendi dostlarından yiyecekler o şamarı.

son ab toplantısında yunanistanın yaptırımını reddedenler arasında almanya’da var. daha henüz kendi içlerinde bile hangi tutumu sergileyeceklerini bilmeyen barbar toplumlardan bahsediyoruz.

işin özü brexit ile ingilterenin de abden çıkmasıyla zaten başlamış olan ab çöküşünü hızlandırdı. bundan on yıllar sonra zaten abye girmek istemeyip elinde tutmaya çalışan bir türkiye olacak.