türkçeye isviçre federal teknoloji enstitüsü olarak çevirilebilecek, dünyanın en iyi üniversitelerinden biri. avrupa ve amerika üniversitelerindeki kampüs ortamına sahip olmaması büyük eksiklik olsa da alacağınız eğitim tüm dezavantajları göz ardı etmenizi sağlayabilecek düzeyde. ayrıca girmesi kolay mezun olması zor avrupa üniversitelerinden biridir kendileri.
1887'de kurulmuş, türkiye'nin en köklü liselerinden biridir. günümüzdeki binası bruno taut gibi muazzam bir mimar tarafından tasarlanmıştır. karadenizin en yüksek puanla öğrenci alan lisesidir.
şu sıralarn bir bilemedin iki yılda bir müdür değiştiriyorlar tahmim edebileceğiniz sebeplerden ötürü.
4+4 yıl hizmet süresi saçmalığı yüzünden köklü öğretmen kadrosu yok olmuş olsa da kadrosu hala sağlamdır.
mezunu olmaktan gurur duymakla beraber tek acı veren tarafı şuan şanlı trabzon lisesi ismi,arması ve üniforması yerine trabzon merkez fen lisesi gibi saçma bir isim ve arma kullanmalarıdır. bu hem lisenin kültürüne zarar veriyor hem de... ya hadi fen lisesini anladım da "merkez" niye orda anlayamıyorum. sanki başka trabzon fen lisesi varmış gibi. neyse kısacası umarım eski isimlerine dönerler.
x camii derken x yerine ait cami demek isteniyormuş. 7-8 yaşında bir çocuk dolmuşta babasına sordu ben de babasindsn o an öğrendim. ne bileyim arapça falan diye pek kafa yormamıştım o ana kadar. en azindan benim ufkumu 2 katına çıkardı.
kimya derslerinde hep uyurdum, aslında çoğu derste uyurdum. okulda geçen tüm sürenin boş vakit olduğunu düşünür uyumasam bile o an canım hangi dersi çalışmak istiyorsa onu çalışırdım.
yine böyle bir kimya dersinde kafamı koymuş düşünceler içindeyim. baktım böyle vakit geçmeyecek, kafamı kaldırıp etrafa bakındım. ben en arka sırada oturuyordum ve bir yanımızdaki grubun en önünde hoşlandığım kız oturuyordu. test kitabından bir şeyler çözüyordu. solaktı kız. yani bunu biliyordum da o an bir dikkat etmiştim. ben ise sadece sağ elimi kullabiliyordum. iki elle de yazabilmenin muhteşem olabileceğine karar kıldım ve sağ elime hemen orada bir çarpı işareti çizdim.
uzun süre sadece sol elimi kullandım. tüm o uyuduğum derslerde sol elle not tutmaya çalıştım ve sonucunda yıllar sonra iki elimle her şeyi yapabiliyorum. hatta sol elimin yazısı (belki de zamanında daha özenerek yazdığım için) sağ eliminkinden daha güzel gözüküyor.
henüz benim gibi biriyle tanışmadım. pek fazla artısı da yok gerçi. sadece, hep 45 derece tuttuğum defter ve kitapları her iki elimle kullandığımdan boynum ağrımıyor. bir de ilgi çekiyor falan eğlenceli oluyor. he yan etkileri var mı var, arada sağ ile solu karıştırıyorum (yönleri yani), bir işe başlayacağım zaman anlık duraksıyorum hangi elle başlayacağıma dair.
neyse sonuç olarak doğuştan ya da üstünde durarak kazanılabilecek bir yetenek.
birilerinin parası olması için kalan %95'in parasının olmaması gerekir. lanet demeyelim de sistemin işleyişi diyelim. sonuçta herkes zengin olursa kime zengin diyeceğiz?
zaman yolculuğunun kazara keşfi hakkında 2004 yapımı indie bir bilim kurgu filmidir. film, david sullivan(aaron) ve birlikte oynadığı shane carruth(abe) tarafından yazıldı, yönetildi ve oynandı.
kişisel yorumum gerçekten insanı yormak için yapılmış bir film olduğu yönünde. öyle çerezinizi biranızı alıp yayılıp izleyebileceğiniz bir film değil kesinlikle. ilk izleyişinizde tüm timeline'ı anladıysanız bir tebriği hak etmişsiniz demektir.
ilk kez lens taktığımda takmam 20 dakikamı almıştı. parmaktaki konumunu iyi ayarlamaya çalış. youtube'daki videolardan göz kapağıni nasıl tutacağını oğrenebilirsin. gözün kanlanmaya başlarsa daha fazla zorlama ve sonraki gün bir optikçiye gidip yardım iste.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.