wumpus yazar profili

wumpus kapak fotoğrafı
wumpus profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 1977 tanım: 271 başlık: 14 takipçi: 31

son tanımları


tayt giymenin toplumda normal karşılanması

pantolon, şort, etek giymek ne kadar normalse tayt giymek de o kadar normaldir. insanların hayatına, tarzına karışmaya ne kadar meraklısınız. her şeye kulp bulmaya çalışıyorsunuz ama sorun sizde. tayt giymeyelim, şort giymeyelim, dondurma yemeyelim, spor yapmayalım... neymiş beyefendiler tahrik oluyormuş. tayt giymek normal de siz normal değilsiniz bence.
devamını gör...

x ırkını seviyorum demek ırkçılık mıdır sorunsalı

bir ırkı aşırı yüceltmek, diğer ırkı veya ırkları aşağı görmek ırkçılıktır. yani bir milleti, geleneklerini, yaşam tarzlarını ve ürettikleri eserleri sevmek ya da sevmemek ırkçılık değildir.
devamını gör...

türk kızı

türk erkeğinin karşı cinsidir. genler aynı, yaşadığımız ülke aynı. davranışlarımız karşı cinsin davranışını etkiliyor. herkes birbirine sallıyor da kimse dönüp kendine bakmıyor.
devamını gör...

seraf

seraf, eski ahit'te bahsedilen meleklerden biridir.

birçok sanatçının eserinde yer eden seraf figürleri, ayasofya'da da bulunur.

kutsal kitap'ta yalnızca bir kez, yeşaya 6. bölümde anlatılır:

üzerinde seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: “her şeye egemen rab kutsal, kutsal, kutsaldır. yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.” seraflar'ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu. “vay başıma! mahvoldum” dedim, “çünkü dudakları kirli bir adamım, dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum. buna karşın kral'ı, her şeye egemen rab'bi gözlerimle gördüm.” seraflar'dan biri bana doğru uçtu, elinde sunaktan maşayla aldığı bir kor vardı; onunla ağzıma dokunarak, “işte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” dedi.
yeşaya 6:2‭-‬7

özellikle belirtmek isterim ki, tanrı'yı kimse bütün yüceliğiyle görmemiştir. çünkü onun yüceliğine biz dayanamayız. kutsal kitap'ta bu açıkça belirtilir. burada da "her şeye egemen rab'bi gözlerimle gördüm" cümlesi geçtiği için açıklamak istedim. tanrı bize kendisini gösterebilir ama onun bütün yüceliğini bu sınırlı hâlimizle göremeyiz.
devamını gör...

4 kutsal kitap

tevrat-zebur-incil arasında sürekli birbirine göndermeler vardır. peygamberler sürekli isa hakkında peygamberlik eder. uyum içindedirler. tahrif edilmemiştir ve edilmesi mümkün değildir. milyonların inandığı bir şeyin tahrif edildiğine inanmak komik. üstelik elimizde bir sürü el yazması bulunurken hâlâ bunları iddia etmek komik bile değil artık.

tevrat-zebur-incil'in uyumuna karşın kuran bunlarla çelişir.

aşağıda gördüğüm bir tanımın üzerine ek: milyonların okuduğu ve inandığı bir kitap pat diye değiştirilebilir mi anlamında söylemiştim. takdir edersiniz ki ben şimdi kalkıp kuranı değiştirmeye kalksam savaş çıkar. kutsal kitap da aynı şekilde, biri değiştirmeye kalksaydı bu mümkün olamazdı elbette. üstelik inançlı kişiler için söylüyorum, tanrı kendi sözünü koruyamaz mı? böyle bir tanrı'ya mı inanıyorsunuz? müslüman olanlar için özellikle eklemek istediğim bir şey daha var, kuran'da incil değişti yazmaz. aksine kuran'ı okumuş biri şu ayetleri görmüş ve dikkat etmiş olmalıdır. fark etmeden inandığınız kitap ile çelişiyorsunuz sevgili dostlar...
nisa 4:136, ali imran 3:11, yunus 10:94-95, maide 5:43, maide 5:47, enbiya 21:7, ali imran 3:93

elimizdeki el yazmaları da değiştirilmediğini kanıtlıyor zaten...

nuh'un şarap içip sarhoş olması, çıplak uzanması niye bu kadar tepki gördü anlamadım. peygamberler günah işleyebilir, sarhoş olabilir, hata yapabilir. kutsal kitap bunları bizden saklamaz çünkü onların da hata yapabildiğini ve tanrı tarafından cezalandırıldığını görmemizi ister. ancak tanrı'ya döndüklerinde, tövbe ettiklerinde bağışlanırlar. tıpkı bizim gibi. çünkü onlar insandır. bütün insanlar gibi günah işleyebilirler: "çünkü herkes günah işledi ve tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı." romalılar 3:23

tanrı'nın "gönlüme uygun buldum, ne istersem yapar" diye tanıklıkta bulunduğu kral davut bile günah işledi! nuh ya da kutsal kitap'ta geçen başka bir insan neden günah işleyemesin? lütfen üzerine düşünerek okuyalım...

2. ek:
sevgili müslüman dostumun girdiği konulara ben pek girmeyi sevmiyorum. bunların getirisi tartışmadan başka bir şey değildir çünkü. benim inandığım tanrı kendi sözünü koruyan tanrı'dır. ancak bu gibi konularla ilgili bilgi edinmek isteyenler için marc madrigal ve evrensel kilise kanallarını öneriyorum.

ben iman ettiğimde aşırı bilgim yoktu, tarihsel kanıtları da bilmiyordum. ama istediğim tanrı'yı bulmaktı. onu yürekten aradım ve o kendini bana gösterdi. sonra bu konuların da tartışma çıkardığını gördüm. tanrı'nın kulu kavgacı olmamalı. bu yüzden sevgili dostum, eğer kutsal kitap'ın değişmezliğiyle ilgili araştırmak istersen "hüküm gerektiren yeni kanıtlar" isimli harika bir kitabı sana önerebilirim. ama asıl aradığın tanrı'yla bir ilişki değilse yuhannada takılıp kalırsın... esen kal.
devamını gör...

kitap okumak neden sevilmez sorunsalı

dikkat dağınıklığı sorunu yaşayan veya yavaş okuyan kişiler sevmeyebilir. aslında yaşadıkları sorunun ne olduğunu bilmezler ve kitap okumayı sevmediklerini sanırlar.

hızlı okumak için göz alıştırmaları yapabilirsiniz. bazı ücretsiz uygulamalar bile var bunun için.
devamını gör...

çocukken izlenen çizgi filmler

bayan mallard'ın maceraları, flapjack, dexter'ın laboratuvarı, tutenstein, johnny test, ed edd eddy, camp lazlo, cramp ikizler, jibber ve jabber , johnny bravo, kod adı afacanlar, üçüzler, gumball, regular show, adventure time, keloğlan, janggeum'ın rüyası, lyoko kodu, pokemon.......
devamını gör...

polska

lehçe'de "polonya" anlamına gelen kelime.
devamını gör...

yakından görülen en ünlü kişi

ilyas salman. küçükken istanbul'a gitmiştik babamla, bankada görmüştük kendisini. babam bir replikle seslenmişti, ilyas salman beni kucağına almıştı sonra.
devamını gör...

lut

lut, haran'ın oğlu ve ibrahim'in yeğenidir. bir peygamber değildir. hiçbir zaman peygamberlik etmemiştir.

lut doğru bir adamdı. ama sodom ve gomora birçok günaha batmıştı. bu yüzden tanrı sodom ve gomora'yı yok etmeye karar verdi. bu sırada ibrahim'in tanrı'ya sorduğu sorular dikkatimizi çekiyor. ibrahim tanrı'ya sürekli "kentte şu kadar doğru kişi varsa yok edecek misin?" diye soruyor. rab ona bütün kentte 10 kişi bile doğruysa o kenti yok etmeyeceğini söylüyor ama kentte 10 tane doğru kişi bulunamıyor.

bunun üzerine lut, evine konuk olarak aldığı kişilerin kenti yok etme duyurusu üzerine yakındaki küçük bir kente kaçıyor. bu kentin adı soar'dır. soar, "küçük" anlamına gelir. bu kente giderken kimsenin arkasına bakmaması buyrulur. lut'un karısı ise arkasına baktığı için tuz kesilmiştir.

lut'la ilgili aşırı çarpıcı ve korkunç bir olay okuyoruz. lut'un iki kızı, onu sarhoş edip kendisiyle ilişkiye girerek soylarını devam ettirmek istediler. burada lut'un suçu yoktu çünkü kendisinin ne yaptığından haberi bile yok. bu günah tamamen kızlarının günahıydı.
bu kesinlikle tanrı'nın onayladığı bir şey değildir. tanrı bu tarz ilişkileri yasaklamıştır! bu olayların kutsal kitap'ta yer almasının nedeni tanrı'nın onaylaması değildir, ne kadar yanlış olduğunu göstermektir. doğru insanların bile hatalar yaptığını, kandırıldığını, cezalandırıldığını görüp onların yaşayışlarından ders alırız. kutsal kitap bizden bu olayları saklamaz ama yanlış olduğunu vurgular.


aşağıda da gördüğünüz gibi lut doğru bir adamdı ve günah içinde yaşayanlar için üzülüyordu.

ama ilke tanımayan kişilerin sefih yaşayışından azap duyan doğru adam lut’u kurtardı.
2. petrus 2:7


sodom ve gomora'nın yıkılışı:

lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, “hemen buradan uzaklaşın!” dedi, “çünkü rab bu kenti yok etmek üzere.” ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar. tan ağarırken melekler lut'a, “karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş” diye üstelediler, “yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.” lut ağır davrandı, ama rab ona acıdı. adamlar lut'la karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar. kent dışına çıkınca, adamlardan biri lut'a, “kaç, canını kurtar, arkana bakma” dedi, “bu ovanın hiçbir yerinde durma. dağa kaç, yoksa ölür gidersin.” lut, “aman, efendim!” diye karşılık verdi, “ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. ama dağa kaçamam. çünkü felaket bana yetişir, ölürüm. işte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. izin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. zaten küçücük bir kent.” adamlardan biri, “peki, dileğini kabul ediyorum” dedi, “o kenti yıkmayacağım. çabuk ol, hemen kaç! çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.” bu yüzden o kente soar adı verildi. lut soar'a vardığında güneş doğmuştu. rab sodom ve gomora'nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı. bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti. ancak lut'un peşisıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.
yaratılış 19:14‭-‬26


lut'un kızlarının işlediği günah:

lut soar'da kalmaktan korkuyordu. bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı. büyük kızı küçüğüne, “babamız yaşlı” dedi, “dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok. gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.” o gece babalarına şarap içirdiler. büyük kız gidip babasıyla yattı. ancak lut yatıp kalktığının farkında değildi. ertesi gün büyük kız küçüğüne, “dün gece babamla yattım” dedi, “bu gece de ona şarap içirelim. soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.” o gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. ama lut yatıp kalktığının farkında değildi. böylece lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar. büyük kız bir erkek çocuk doğurdu, ona moav adını verdi. moav bugünkü moavlılar'ın atasıdır. küçük kızın da bir oğlu oldu, adını ben-ammi koydu. o da bugünkü ammonlular'ın atasıdır.
yaratılış 19:30‭-‬38

tekrar belirtmekte fayda var, tanrı bu günahı asla onaylamıyor!
devamını gör...

noktalı virgül

bağımsız fakat mantık açısından birbirini bütünleyen cümleleri bağlayan noktalama işaretinin adı.
devamını gör...

bademcik taşı

bademciklerdeki deliklerde yemek kalıntıları, mukus, bakteri birikimi sonucu oluşan iğrenç kokulu ve beyazımsı "taşlar". bu taşlar çok sert değildir. ağızda inanılmaz kötü bir kokuya sebep olur ve ara ara bademciklerinizden çıkar, sonra tekrar oluşur. ağız ve diş sağlığınıza ne kadar dikkat ederseniz edin geçmez -taş oluşumunu geciktirir-

çok fazla bademcik iltihabı, bronşit vb. geçiren insanların bademciklerinde delikler oluşur ve bu delikler büyür. ayrıca genetik olarak bademciklerinizin zaten büyük olması da buna zemin hazırlar.

gargara geçici bir çözüm olabilir. bazı kişiler bu taşları çeşitli nesnelerle bademciklere bastırarak çıkarmaya çalışır. bademcikler hassastır, çabuk kanar. zarar vermemek için bu tarz uygulamalar yapmamalısınız. kulak-burun-boğaz doktorları bademcikleri temizleyebiliyor. tabii ki bunların hepsi geçici çözümler.
kalıcı olan tek çözüm bademcikleri aldırmak.

bademcikleri lazerle "tıraşlama" uygulaması varmış, çok bilgim olmadığı için yorum yapamıyorum. tıpkı ameliyatın riskleri olduğı gibi bu işlemin de kendine göre riskleri vardır mutlaka. doktorunuz sizin için en uygun yöntemi size söyleyecektir.

bademcik taşları ağızda kokuya neden olduğu için ağız çalkalama suyu kullanan insanlar olabiliyor. ağız çalkalama suları ağzınızdaki kötü kokuyu yok etmez, kokuya maske takar. özellikle bademciklerle ilgili bir sorunda ağız çalkalama suları tamamen etkisiz bile sayılabilir. üstelik bu suların birçoğu alkol içeriyor, alkol ağızda daha fazla kokuya sebep olabilir.

tuzlu gargara iyi gelebilir ama dediğim gibi bu sadece geçici bir çözüm.

geçmiş olsun.

ek: bende de bademcik taşı olduğundan kbb doktoruna gittim. yaşım gereği ameliyat olamayacağımı, ameliyattan sonra ölüm riski olduğunu söyledi. bademcik taşlarının çıkması için sakız çiğnememi önerdi. fakat sakız çiğnemek de pek yararlı değil bildiğiniz gibi. zaten hiçbir işe yaramıyor. bademcik taşları belli bir boyuta ulaştığında onları çıkarmanın zararsız bir yöntemini buldum ve sizinle paylaşmak istedim. sağa veya sola dönerek yatın, esneyin. eğer taşlar belli bir boyuta ulaştıysa anında çıkıyor.
devamını gör...

metcezir

"medcezir" diye bilinen kelimenin doğru yazılışı "metcezir"dir.

metcezir, gelgit anlamına gelir. arapça bir kelimedir.

ek aldığında "metcezri" şeklinde yazılır, i harfi düşer.


gelgit veya metcezir, bir gök cisminin başka bir gök cismine uyguladığı kütle çekimi nedeniyle her iki cisimde meydana gelen şekil bozulmaları. en çok bilineni, her bir ay gününde ay ve güneş'in göreli konumlarındaki değişmeler sonucu kütle çekimlerinde meydana gelen farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki yükselme ve alçalmalardır.

(vikipedi'den alıntı).
devamını gör...

lazar

lazar; rab'be güzel kokulu yağ sürüp saçlarıyla onun ayaklarını silen meryem'in kardeşiydi. hastalanıp öldü ve isa mesih de onu diriltti. bu olay yuhanna 11. bölümde geçer. lazarus sendromu da adını bu olaydan alır.

isa beytanya'ya yaklaşınca lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi. beytanya, yeruşalim'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. birçok yahudi, kardeşlerini yitiren marta'yla meryem'i avutmaya gelmişti. marta isa'nın geldiğini duyunca o'nu karşılamaya çıktı, meryem ise evde kaldı. marta isa'ya, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. şimdi bile, tanrı'dan ne dilersen tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.” isa, “kardeşin dirilecektir” dedi. marta, “son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum” dedi. isa ona, “diriliş ve yaşam ben'im” dedi. “bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. buna iman ediyor musun?” marta, “evet, ya rab” dedi. “senin, dünyaya gelecek olan tanrı'nın oğlu mesih olduğuna iman ettim.” bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi meryem'i gizlice çağırdı. “öğretmen burada, seni çağırıyor” dedi. meryem bunu işitince hemen kalkıp isa'nın yanına gitti. isa henüz köye varmamıştı, hâlâ marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi. meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler. meryem isa'nın bulunduğu yere vardı. o'nu görünce ayaklarına kapanarak, “ya rab” dedi, “burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.” meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı. “onu nereye koydunuz?” diye sordu. o'na, “ya rab, gel gör” dediler. isa ağladı. yahudiler, “bakın, onu ne kadar seviyormuş!” dediler. ama içlerinden bazıları, “körün gözlerini açan bu kişi, lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?” dediler. isa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. isa, “taşı çekin!” dedi. ölenin kız kardeşi marta, “rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu” dedi. isa ona, “ben sana, ‘iman edersen tanrı'nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?” dedi. bunun üzerine taşı çektiler. isa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: “baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.” bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “lazar, dışarı çık!” diye bağırdı. ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. isa oradakilere, “onu çözün, bırakın gitsin” dedi.
yuhanna 11:17‭-‬44

bu bölümdeki "isa ağladı" cümlesi kutsal kitap'ın en kısa ayetidir. bu ayet yanlış anlaşılabildiği için açıklamak istiyorum.
isa lazar öldüğü için ağlamadı. zaten oraya onu diriltmek için gitti. dirileceğini bildiği birinin ölümüne neden ağlasın?
isa, kadınlar ve yahudiler üzüldüğü için ağlıyordu. "meryem'in ve onunla gelen yahudiler'in ağladığını gören isa'nın içini hüzün kapladı, yüreği sızladı." yu. 11:33
yüce tanrı onların üzülmesine dayanamadığı için gözyaşı döktü! çünkü bizi sonsuz bir sevgiyle seviyor.
bu ayeti tıpkı bölümde bahsi geçen yahudilerin anladığı şekilde anlayanlar olduğu için açıklamak istedim.
size esenlik olsun.
devamını gör...

matta markos luka ve yuhanna

4 müjde, incili açtığınızda ilk dört bölüm olarak karşınıza çıkar. bu ilk dört bölüm isa'nın hayatını "farklı bakış açılarından" anlatır. aynı olmaları gerekmez, öyle olsaydı bir tane müjde yeterli olurdu zaten. farklı detaylar verilir. örneğin markos bir konuyu daha yüzeysel anlatıp konunun farklı bir kısmına değinirken luka daha detaylı anlatıp apayrı bir kısmını öne çıkarabilir. ama aslında anlatılan konu aynıdır ve bunlar çelişki değildir. örneğin markos "masa kahverengi" der, luka "masa kahverengi ama bazı yerleri siyah, yuvarlak ve masanın dört ayağı var" der. yuhanna masadan hiç bahsetmez, matta ise başka bir olayı anlatırken masaya da kısaca değinir. tekrar söylüyorum, bunlar çelişki değil farklı bakış açılarıdır.

kutsal üçlü birlik bu isimle verilmez ancak kutsal kitap'ın tamamında kutsal üçlü birlik'i görebilirsiniz. bize güvence olarak verilen kutsal ruh da buna tanıktır ve bunu doğrular. anlamak istiyorsanız önce aramanız gerekir. çünkü kutsal kitap yani bizzat tanrı'nın sözleri, tanrı'nın ruhu ile yazılmış yaşam veren sözler bize şunları diyor:
"dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır." matta 7:7-8
ve
"ama tanrınız rab’bi arayacaksınız. bütün yüreğinizle, bütün canınızla ararsanız, o’nu bulacaksınız." yasa'nın tekrarı 4:29

kutsal üçlü birlik imanla anlaşılan bir konu olduğu için üzerine düşünmeden okuyan insanlar illa bu isimle görmeyince yok sanıyor. bu normal bir durum, ben de tamamen tartışma kazanmak için okumuştum incili ilk başta. yani sizi yargılamak için değil ama bu hatayı yapmamanız için söylüyorum.

yukarıda bahsedilen apokrif metinlere de çok kısaca değinmek istiyorum. apokrif metinler "katı yiyecek"tir. kutsal kitap'ı okumadan apokrif metinleri okumak, yürümeyi öğrenmeden koşmaya çalışmak gibidir. apokrif metinler tamamen doğru veya tamamen yanlış değildir. kutsal kitap'ta yetkinleştiyseniz neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilirsiniz. bu konuda birçok bilgi mevcut. bu yüzden çok uzatmayacağım.

tahrif edilmediler. sadece incil'in değil bütün kutsal kitap bölümlerinin el yazmaları bulunmakta. çok kısa bir araştırmayla bu bilgilere ulaşabilirsiniz. "tahrif edildi" diyen kişilere artık diyecek bir şey bulamıyorum. öğrenmek, yaşayan tanrı'yı tanımak istemiyorsunuz. tek istediğiniz boş tartışmalar ve bu tartışmaları gülünç iddialarla kazanmak. kusura bakmayın ama 2021 yılındayız, her bilgi elinizin altında. bu durumda bile aynı şeyleri papağan gibi tekrarlıyorsanız sadece kulaktan dolma bilgilerle bütün hristiyanlığı çürütebileceğinizi sanıyorsunuz demektir. böyle yazınca size de komik gelmiştir herhâlde...

neyse asıl konuya dönüyorum.
matta'nın amacı; isa'nın yaşamını, öğretisini, ölümünü ve dirilişini anlatmaktır. özellikle isa'nın peygamberlerce geleceği bildirilen ve yahudilerce uzun zamandır beklenen mesih olduğunu göstermek ister. bunun için isa'nın gelişiyle gerçekleşen peygamberlik sözlerinden (eski ahitte birçok peygamber isa'dan bahseder) alıntılara yer verir. isa'nın kurtuluş müjdesinin bütün uluslar için olduğunu ayrıca vurgular.

markos, isa'nın yaşamını anlatan incilin ilk dört müjdesi arasında en kısa olanıdır. isa'nın doğumundan, soyağacından, çocukluğundan bahsetmez. öğretiye daha az ağırlık verir. örneğin matta'da 21, luka'da 26 benzetme bulunurken markos'ta 9 benzetme vardır (isa mesih her zaman benzetmelerle konuşurdu). markos daha çok isa'nın yaptıklarını yazıyor. kısa ve öz yazar. anlatım canlı ve hareketlidir. markos öbür yazarlara oranla belirli bazı olayları daha ayrıntılı yazar. dikkatini özellikle insanların isa'ya gösterdiği ilgiye yoğunlaştırır.

luka; daha en başta amacının, isa'nın yaşamını doğru ve ayrıntılı şekilde anlatmak olduğunu açıkça ortaya koyuyor (1:1-4). luka, elçilerin işleri bölümünde de müjde'nin o çağda bilinen dünyanın merkezi durumundaki roma'ya kadar nasıl yayıldığını anlatır.

yuhanna; matta'dan, markos'tan ve luka'dan farklı konuları vurgular. isa'nın doğumunu anlatarak başlamaz. isa'nın başlangıçtan beri tanrı'yla birlikte bulunmuş, beden alıp aramızda yaşamış olan tanrı sözü olduğunu açıklamakla başlar.
"başlangıçta söz vardı. söz tanrı'yla birlikteydi ve söz tanrı'ydı." yuhanna 1:1
bu ayet isa'nın kimliğini net bir şekilde ortaya koyar. yaratılış 1:1'e yani kutsal kitap'ın en başına da gönderme vardır!
yuhanna, mucizelerden daha az bahseder ve bu mucizeler isa'nın bildirisini doğrulayan belirtiler diye anılır.
isa'nın konuşmalarına yer verilir. yuhanna, celile'de geçen olayların bir bölümünü anarken yeruşalim'de geçen olaylara daha çok yer verir. isa'nın ölüp dirildikten sonra izleyicilerine görünmesine bu müjdede daha çok yer verilir.
yuhanna, benim en sevdiğim müjdedir ayrıca.

gerek bütün kutsal kitap'ın gerekse bu dört müjde'nin güvenilirliği, değişmezliği açık kanıtlarla ortaya konmuştur. dediğim gibi, küçük araştırmalarla bunlara ulaşabilirsiniz. ancak size bir tavsiye vermek istiyorum; yüreğinizi sınayın. siz bu kitabı ne için okuyorsunuz? masal gibi okumayın, üzerine düşünerek okuyun. kötü amaçlarla okumayın. tartışmalar, kavgalar size hiçbir şey kazandırmaz. ama bu kitap size sonsuz yaşamı kazandıracak.
bilge olun, bilgece düşünün ve tanrı'dan bilgelik isteyin. tanrı'dan anlayış isterseniz o size verecek. çünkü o yaşıyor. yüce tanrı size şöyle diyor:

ben size şunu söyleyeyim: dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.
luka 11:9

o gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla baba’dan ne dilerseniz, size verecektir. şimdiye dek benim adımla bir şey dilemediniz. dileyin, alacaksınız. öyle ki, sevinciniz tam olsun.
yuhanna 16:23-24

saçma, cahilce tartışmalara girmeyi reddet. bunların kavga doğurduğunu bilirsin. rab’bin kulu kavgacı olmamalı. tersine, herkese şefkatle davranmalı, öğretme yeteneği olmalı, haksızlıklara sabırla dayanmalıdır.
2. timoteos 2:23-24

akılsız tartışmalardan, soyağacı didişmelerinden, kutsal yasa’yla ilgili çekişme ve kavgalardan sakın. bunlar yararsız ve boş şeylerdir.
titus 3:9

tartışmalar yararsız ve boştur ama tanrı'yı arayan kişi bilgedir. onun soruları bilgelik doludur. böyle birine tanrı kendisini gösterecek. tanrı ona lütfedecek. sorularına cevap bulacak. çünkü;

örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur.
luka 12:2

hepinize esenlik olsun. tanrı'nın ruh'u sizleri yönlendirsin, anlayış versin. şu an bunu okuyan kim varsa tanrı onu ve ev halkını bereketlesin. tanrı size lütfetsin. sevgisini üzerinize yağdırsın. âmin!
devamını gör...

3 haziran 2021 doların önlenemez yükselişi

valorant

grafikleri de dâhil pek çok şeyini beğenmediğim oyun.
karakterlerin farklı özellikleri olması güzel ama bunu oynayacağıma r6 oynarım.

cs:go'yu bitirmiş değildir ayrıca. cs hileler yüzünden kendini bitirir. valorant gibi oyunlar cs:go'nun yanında hâlâ pek bir şey ifade etmeyen oyunlar benim için.
devamını gör...

düşmüş melekler

şeytan başta en güzel keruvdu. tapınmayı yöneten bir melekti. harika bir güzelliğe sahipti ve yollarında iyiydi. ama bu güzelliği yüzünden kibirlendi, tanrı gibi olabileceğini sandı ve onu küçümsedi. bu yüzden de tanrı onu huzurundan attı. onun ardından giden melekler oldu, bunlar düşmüş meleklerdir. düşmüş melekleri anlamak için önce şeytanın cennetten atılmasını anlamak gerekir diye düşünüyorum.
şeytanın düşüşü

şeytan iradesini kullanarak günah işledi. bu melekler de tamamen kendi iradeleriyle şeytanın ardından gittiler. bu yüzden tanrı onları kovdu. (evet melekler iradesiz değildir)
düşmüş melekler yine kendi istekleriyle insanlara zarar vermek istiyor. pişman değiller, hâlâ insanları ayartmak istiyorlar.
bu yüzden onlar için dua edilmez. günah işleyen bir arkadaşımız için dua edebiliriz, o ne yaptığını bilmiyor. ama bu melekler tanrı'yı tanımalarına rağmen şeytanın peşine takılıp kötülükle doldular. bu yüzden onların affı için dua etmek boş ve yersizdir.

ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl da düştün! ey ulusları ezip geçen, nasıl da yere yıkıldın! içinden, “göklere çıkacağım” dedin, “tahtımı tanrı'nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; ilahların toplandığı dağda, safon'un doruğunda oturacağım. bulutların üstüne çıkacak, kendimi yüceler yücesi'yle eşit kılacağım.”
yeşaya 14:12‭-‬14

sen tanrı'nın bahçesi aden'deydin. yakut, topaz, aytaşı, sarı yakut, oniks, yeşim, laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin. kakma ve oyma işlerin hep altındandı. bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı. meshedilmiş, koruyucu bir keruv olarak seni oraya yerleştirdim. tanrı'nın kutsal dağındaydın, yanan taşlar arasında dolaştın. yaratıldığın günden sende kötülük bulunana dek yollarında kusursuzdun. ticaretinin bolluğundan zorbalıkla doldun ve günah işledin. bu yüzden kirli bir şey gibi seni tanrı'nın dağından attım, yanan taşların arasından kovdum, ey koruyucu keruv. güzelliğinden ötürü gurura kapıldın, görkeminden ötürü bilgeliğini bozdun. böylece seni yere attım, kralların önünde seni yüzkarası yaptım. işlediğin pek çok günah ve ticaretteki hileciliğin yüzünden kutsal yerlerini kirlettin. seni yakıp yok edecek bir ateş çıkardım içinden, bütün seyredenlerin gözü önünde seni yeryüzünde küle çevirdim.
hezekiel 28:13‭-‬18

isa onlara şöyle dedi: “şeytan'ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm.
luka 10:18
devamını gör...

kibir

7 ölümcül günahtan biridir. ayrıca şeytan, güzelliğinden dolayı kibirlenerek günah işlemiş ve cennetten kovulmuştur. onun ardından giden başka melekler de olmuştur (bkz: düşmüş melekler)
kibir insanın gözünü kör eder, basit bir duygudan ibaret değildir. aksine nefreti, kıskançlığı, sefahati, paraya düşkünlüğü beraberinde getirir.
kibirin azı çoğu olmaz. çünkü;
“azıcık maya bütün hamuru kabartır.” (galatyalılar 5:9)

isa şöyle devam etti: “insanı kirleten, insanın içinden çıkandır. çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.”
(markos 7:20‭-‬23)

gururun ardından yıkım,
kibirli ruhun ardından da düşüş gelir. (süleyman'ın özdeyişleri 16:18)

yine de bize daha çok lütfeder. bu nedenle yazı şöyle diyor:
“tanrı kibirlilere karşıdır,
ama alçak gönüllülere lütfeder.”
(yakup 4:6)

sen tanrı'nın bahçesi aden'deydin. yakut, topaz, aytaşı, sarı yakut, oniks, yeşim, laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin. kakma ve oyma işlerin hep altındandı. bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı. meshedilmiş, koruyucu bir keruv olarak seni oraya yerleştirdim. tanrı'nın kutsal dağındaydın, yanan taşlar arasında dolaştın. yaratıldığın günden sende kötülük bulunana dek yollarında kusursuzdun. ticaretinin bolluğundan zorbalıkla doldun ve günah işledin. bu yüzden kirli bir şey gibi seni tanrı'nın dağından attım, yanan taşların arasından kovdum, ey koruyucu keruv. güzelliğinden ötürü gurura kapıldın, görkeminden ötürü bilgeliğini bozdun. böylece seni yere attım, kralların önünde seni yüzkarası yaptım. işlediğin pek çok günah ve ticaretteki hileciliğin yüzünden kutsal yerlerini kirlettin. seni yakıp yok edecek bir ateş çıkardım içinden, bütün seyredenlerin gözü önünde seni yeryüzünde küle çevirdim.
(hezekiel 28:13‭-‬18)
devamını gör...

yaşadığın şehri çekici yapan detaylar

kimsenin kimseye karışmaması, küçük ve sakin olması, trakya'da olması, şehrin edirne olması.

ama etus diye bir gerçek var ki bindiğinizde şehrin bütün çekiciliğini unutturuyor.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim