yakarim geceleri yazar profili

cetvel

tanrıya inanmak kolay, asıl zor olan tanrının inanacagi insan olmakta.

ibrahimi dinler başta olmak üzere birçok mitolojide göğe yükselen uhrevi bi lidere rastlanir cunku bilinmeyene yolculuk hikayesi her daim insanlarin ilgisini ceker. insanin insana anlatacak hikayesi olması, beraberinde sosyal etkilesimi de getirir ve böylece insan iliskileri olumlu yönde ilerler. peki sonraki dönemlerde bilimin ilerlemesiyle halen bu masalsı anlatımlara neden inaniriz? 25. yüzyil dünyasinda bi mehdi veya mesih'in geldigini tasavvur etmenizi isticem, bir anda dünyaya orta yaslarinda gelmesi sizce munkun mudur? kimliktir sudur budur geciyorum, gerceklestirdigi mucizeleri o dönemin teknolojisiyle herhangi siradan bi vatandas da yapamaz mi?

mesut özil ve dünyanin kalan yarisi

ortadoğuda akıl sahibi olmak

daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!

kozmosu sorgulamanın en ideal anlarındandır. alınan yol uzadıkça varılacak yere kalan zamanın azalmasını umarsın ama öyle olmaz. yol uzadıkça zamanı da peşinden tutup sürükler adeta. yol ve zamanın kardeşliği, bir kırılmayla tekrar ebedi hallerine dönüşüp çarpışıncaya dek hayatınızdaki küslükleri, kırgınlıkları, düşünür durursunuz sanki gidilen o yolda bir daha hiçbir.şey eskisi gibi ayrı kalmayacakmış gibi, bir daha özleme kavuşmayan hasret yaşanmıcakmış gibi...

sen kendine beyaz gemiler arıyorsun karanlıktan korkan bir deniz feneri gibi

öyle üşüyorum ki. yalnızlıktan çok yoruldum, çok bitkinim. ey rüzgâr, gidip anne’mi bul. gece vakti beni, bilmediğim o eve götür… ey sessizlik, sütannemi, beşiğimi, tatlı tatlı uyutan o ninniyi geri ver bana.

huzursuzluğun kitabı, fernando pessoa

ol deyince olan allah, olur da günün birinde yanlışlıkla: "ulan şu salağa bak ben olsam şöyle yapardım!" derrreee yanlışlıkla insan olabilir mi yani anlık bir düşünce sonucu allahlıktan düşebilir mi???

yaşam

böyle buyurdu zerdüşt

göndermek üzere olduğunuz mesajı gönder tuşuna basıp göndermediğinizde dahi bu verinin internete kaydedilip silinmeyeceği kirli dünyaya bu tarz görselleri karşı tarafa neye güvenerek atıyorlar anlamıyorum. sırf sana biraz daha ilgi göstersin biraz daha sevgi göstersin ya da kendini onaylama ihtiyacı güdülerek bu görselleri atip övgü beklemektense onurlu bi yalnizlikla yaşamınızı sürdürebilirsiniz en azından sonrasında pişman olabileceğiniz şeylerde şüpheniz olmaz kafaniz rahat olur.

gürültülü komşusuna yazmış olduğu mektup:

sevgili kazım bey’ciğim,

hiç grev yapmadan, pazar günleri bile çalışan, apartmanın ikinci katındaki fabrikanızdan dolayı sizi candan kutlarım. büyük bir icat üzerinde çalıştığınızı tahmin ettiğimden, bu saate kadar kıyıp da fabrikanızın çalışmasını engellemek istemedim. ama böyle giderse, her zaman faal olan fabrikanızın altında çalışıp para kazanamayacağımdan, bizim aileyi de geçindirmek size düşecek. çok uzun zamandan beri fabrikanız çalıştığına göre, bir büyük gemiyi parça parça yapmakta olduğunuzu tahmin ediyorum. herhalde parçaları birleştirip gemiyi yapınca hepimizi şaşırtacaksınız. artık bugün akşam olmak üzere. acaba fabrikanızı bir iki saat paydos edip, biraz da benim çalışmama müsaade eder misiniz ? bu iyiliği bir yazardan esirgemeyeceğinizi düşünerek, size hürmet olarak imzalı bir kitabımı gönderiyorum. en iyi komşuluk duygularımla.

aziz nesin
çizgi / köksal çiftçi

yılan

biriktirip gerçekleştiremediğin her hayalin yükü ağır olur çünkü varolan potansiyelini doğru sekilde kullanamadigindan yakinarak kendini yer bitirirsin

sabah

sevginin en temiz en berrak hâlini yaşamaktır; şayet buluşulup görüşülmemişse yüksek ihtimalle yarım kalip bi cirpida unutulacak, karsilikli kendini kandirmacalarla dolu hikayedir. alfred de musset der ki "sevgi ateşe, mesafe rüzgara benzer.
eğer sevgi küçük ise, küçük ateşi rüzgarın söndürmesi kolay olur.
ama büyük ise, rüzgar estikçe kıvılcımlar çoğalır yanar durur"
peki ya görme ihtimali olmayacak kadar kadar uzaktaysa...bir uzuv gibi durur bedende, hatta bazen o taşır bedeni.